loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan: Milletimiz kimin ülke için çalıştığını, kimin kendi çıkarı peşinden koştuğunu gayet iyi görüyor

Erdoğan: Milletimiz kimin ülke için çalıştığını, kimin kendi çıkarı peşinden koştuğunu gayet iyi görüyor
Tarih: 15.06.2020 - 09:37
Kategori: Siyaset

İstanbul Havalimanı 3. bağımsız pisti, Devlet Konukevi ve cami, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğa'ın katıldığı törenle hizmete açıldı.

Erdoğan'ın açılışta yaptığı konuşma şöyle:
"İnşaat süresinden kapasitesine kadar gerçek anlamda dünya çapında bir şaheser olan bu havalimanımız, Türkiye'nin 2023 hedeflerinin sembollerinden biridir. İstanbul Havalimanı'nın resmi açılışını 29 Ekim 2018'de yaptık ancak havalimanımız tam kapasiteyle yaklaşık 14 ay önce, 6 Nisan 2019 tarihinde çalışmaya başladı. Bugüne kadar havalimanımız iç hatlarda 107 bin, dış hatlarda 316 bin olmak üzere, toplam 423 bin uçuşa ve 65 milyon yolcuya ev sahipliği yaptı. Yeni hizmete girecek üçüncü pist, ikinci kule ve taksi yolu ile iç ve dış hatlarda bekleme süreleri kısalacağı için bu sayılar hızla artacaktır. Açılışını yaptığımız pistimizin bir diğer özelliği de dünyanın en büyük uçaklarının dahi rahatça iniş kalkış yapabilmesine, park edebilmesine imkan sağlamasıdır. Ayrıca dünyada bu pistin hemen bitişiğindeki ikinci kule ile yüksek yoğunluklu hava trafiğini kontrol eden çok az sayıda havalimanı vardır. Pistimiz her türlü hava şartında kullanılmasına imkan veren teknik alt yapısıyla da örnek eserdir. Halen inşası süren metro hattının açılmasıyla havalimanımızın şehirle olan bağlantı süresi de kısalacaktır.

İstanbul Havalimanının mevcut haliyle yılda 90 milyon yolcu kapasitesine sahip. Havalimanımız, ihtiyaç halinde yıllık 200 milyon yolcuya kadar geliştirilebilecek bir planlamayla inşa edildi. Salgın sebebiyle verilen arayı bir kenara bırakarak ifade etmek gerekirse İstanbul Havalimanı'ndan neredeyse ulaşılamayacak hiçbir önemli merkez bulunmuyor. Kullanan herkesin hayranlığını dile getirdiği havalimanımızın devreye girmesiyle adeta küresel ve bölgesel hava ulaşımında yeni bir dönem başladı. Öyle ki pek çok ülke, mevcut havalimanlarının durumlarını ve yeni havalimanı yatırımlarını gözden geçirmek zorunda kaldı. Kimi ülkeler geçmişten gelen sömürge birikimleri, kimi ülkeler zahmetsizce elde ettikleri doğal kaynak gelirleriyle büyürken, biz kendi kalkınma modellerimizi kendimiz oluşturuyoruz.

18 yıl önce iktidara geldiğimizde ülkeyi 4 sütun üzerinde yükseltme sözünü vermiştik. Bunları eğitim, sağlık, adalet ve emniyet diye ifade etmiştik. Hamdolsun bugün geriye dönüp baktığımızda bu dört alanın üzerine enerjiden tarıma, sanayiden ticarete kadar ulaşım dahil pek çok ilave hizmeti de ekleyerek verdiğimiz sözü tuttuğumuzu görüyoruz. Sadece ulaşım alanında yaptıklarımızın dahi tek başına yüzümüzü ak etmeye yeterli olduğuna inanıyorum.

Ülkemizde 2002 yılında toplam havayolu yolcu sayısı, 34 milyonu bile bulmuyordu. Geçtiğimiz yıl bu rakam 209 milyon olarak gerçekleşti. Havalimanı sayımız 26'yken bu rakamı 30 ilave ile 56'ya çıkardık. Hala inşası süren Yozgat, Rize, Artvin Bayburt, Gümüşhane gibi havalimanlarımızla bu sayı daha da artaracak. Terminallerimizin yolcu kapasitesini, 60 milyondan 258 milyon artışla 318 milyona yükselttik. Günde 303 ton olan hava yolu kargo kapasitemiz, 2 bin 500 ton seviyelerini buldu. Yurt dışında sadece 60 noktaya yapılan uçuşları, 290 ilave ile 350'ye çıkarmayı da bu arada başardık. Sektörün cirosunu, 3 milyar dolardan 165 milyar dolara ulaştırdık. Bunlar sadece hava yolu taşımacılığında yaptıklarımızdır.

Karayollarında ise bölünmüş yol uzunluğumuzu hep söyledik, yine söylüyorum, 6 bin 100 kilometreden, 21 bin 100 kilometre ilave ile 27 bin 200 kilometrenin üzerine çıkardık. Otoyollarımızda 1714 kilometre olan ağımızı yaklaşık 1400 kilometre ilave ile 3100 kilometrenin üzerine taşıdık. Tünellerimizin sayısını, 83'ten 395'e, uzunluğunu 50 kilometreden 523 kilometreye yükselttik. Demiryollarında ülkemizi daha önce hiç olmayan yüksek hızlı tren ve hızlı tren ağlarıyla örüyoruz. Şu anda 1213 kilometre yüksek hızlı demir yolu hizmet veriyor. Yakında hizmete girecek hatlarla bu rakam 2 binlere çıkacak. Ayrıca 2 bin kilometreye yakın yeni hızlı tren hattının inşası sürüyor. Bir o kadarının da planlamaları yapılıyor. Bunlarla birlikte mevcut demir yolu ağımızın neredeyse tamamına tekabül eden 11 bin 600 kilometrelik hattı yeniledik.

İstanbul'a yaptığımız ulaştırma yatırımının her birinin dünya çapında eser. Marmaray gibi Avrasya Tüneli gibi Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü gibi eserleri milletimizin hizmetine sunarak, bu kadim şehrin hayat damarlarının hep açık kalmasını sağladık. Adıyaman'daki Nissibi Köprüsü'nden Çankırı-Kastamonu arasındaki Ilgaz Tüneli'ne, Kuzey Marmara Otoyolu'ndan İstanbul-İzmir Otoyolu'na, Malatya'daki Erkenek, Rize-Erzurum arasındaki Ovit, İzmir-Manisa arasındaki Sabuncubeli tünellerine kadar ülkemizin dört bir yanını eserlerle donattık. Böylece toplamda 880 milyar lirayı bulan ulaştırma yatırımlarıyla Türkiye'nin ulaşım alt yapısını, kalkınma hedeflerine uygun hale getirdik. Halen inşası devam eden pek çok bölünmüş yol, otoyol, çevre yolu, köprü, tünel bulunuyor.

İstanbul'dan Ankara'ya, İzmir'den Antalya'ya, Konya'dan Erzurum'a kadar pek çok önemli şehir içi raylı sistem yatırımını da hükümet olarak yaptık. Kalkınmanın temel unsuru olarak ulaştırma yatırımlarında ne kadar iyi bir noktaya gelirsek, ülkemizin büyümesinin ve güçlenmesinin önünü de o denli açmış oluruz. Zira iki şeyi hep söylerim, yol medeniyettir, su medeniyettir. Yolunuz yoksa, suyunuz yoksa medeni olmaktan bahsedemezsiniz. Bunun için ulaştırma ve altyapı yatırımlarını kesintisiz olarak sürdürmekte kararlıyız.

Rabbimiz mukaddes kitabımız Kura'n-ı Kerim'de bize bir işi bitirince hemen ötekine yönelmemizi emrediyor. Ülkemize ve milletimize bugüne kadar yaptığımız hizmetlere bakarak asla tamam demiyoruz. Tam tersine karşımızdaki eserler bize çok daha güzellerini çok daha iyilerini çok daha büyüklerini yapmamız için ilham veriyor, cesaret veriyor, şevk veriyor.

Dünyanın tamamıyla birlikte Türkiye'yi de etkileyen salgın döneminde yaşananlar, Türkiye'nin imkanlarının ve potansiyelinin büyüklüğünü bir kez daha gösterdi. Eğer 45 günde bu millet kalkıp da 1008 odalı bir hastane Yeşilköy'e, 1008 odalı bir hastaneyi de Sancaktepe'ye yapıyorsa, bu milletin ne kadar azimli, ne kadar kararlı ve ne kadar muktedir olduğunu Allah'ın izniyle gösteriyor. Öbür tarafta Çam ve Sakura Şehir Hastanesi ile yine Başakşehir'de gerçekten muhteşem bir eseri meydana getirmek suretiyle sadece ülkemize değil, tüm dünyaya 'Biz muktediriz, Allah'ın izniyle yaparız.' dedik. Burada tabii bir başka güzellik daha var. O da nedir? Sağlık turizminde bir adım attık. Yeşilköy'e uçaklar inecek oradan yaya mesafede hastaneye geçecek. Bütün ileri teknoloji orada var.

Aynı şekilde Sancaktepe, eski askeri havaalanı. Oraya inecek, oradan yine yaya yolundan hastaneye gidip tedavisini olup, oradan yine uçakla dönüşünü yapacak. Biz bununla da turizmi zenginleştiriyoruz. Ne ile? Sağlık turizmiyle. Öbür tarafta Çam ve Sakura Şehir Hastanesi hem buraya İGA'ya yakın hem de Yeşilköy'e yakın. Orada da yine en ileri teknoloji sağlıkta mevcut. Sağlık turizmini böylece çok güçlü hale getirmiş oluyoruz. Gelişmiş ülkelerin dahi pek çok hususta çaresiz kaldıkları bu süreçten biz hamdolsun alnımızın akıyla çıkmayı başardık. Elbette her şey bitmiş değil. Mücadelemiz devam ediyor.

Bizim siyasetimiz bu ülkenin 83 milyon ferdinin her birinin kendini özgür, güvende, huzurlu hissetmesi, müreffeh bir hayat sürmesi siyasetidir. İstanbul Havalimanını da bunun için inşa ettik. Suriye'de ve Libya'daki harekatlarımızı da bunun için gerçekleştirdik. Şayet bizimle yarışmak isteyen varsa gelsin iddiasını, hedefini, mücadelesini bu konularda ortaya koysun.

 

Salgın döneminde iyice belirginleşen avantajlarımızı, hedeflerimize ulaşmanın aracı haline getirmek için de gece gündüz çalışacağız. Geçmişte Türkiye küresel düzeydeki büyük dönüşüm dönemlerini vizyonsuz siyasi kadrolar veya kendi iç kavgaları sebebiyle değerlendirememiştir. İnşallah bu defa öyle olmayacak. Her ne kadar birileri hep yaptıkları gibi ülkemizi yine istikrarsızlık batağına çekmek için çırpınıyorlarsa da, bunlara asla fırsat vermeyeceğiz. Kimi ihtirasına gem vuramadığı için kimi de dış mahreçli senaryolarda kendilerine verilen rol gereği Türkiye'yi frenlemeye çalışsa da hiçbiri amacına ulaşamayacak.

Milletimiz kimin ülke için çalıştığını, kimin de kendi çıkarı peşinden koştuğunu gayet iyi görüyor. Hayatlarında ortaya koyabildikleri tek bir eser dahi olmayanların yapılan her işe kulp takmaya çalışma gayreti boşunadır. Türkiye'nin demokrasi ve ekonomide geldiği seviye sayesinde artık siyaset mühendisliği yöntemleriyle ülkeye istikamet çizme projelerinin başarı şansı kalmamıştır. Devir, hizmet siyaseti devridir. Bizim siyasetimiz bu ülkenin 83 milyon ferdinin her birinin kendini özgür, güvende, huzurlu hissetmesi, müreffeh bir hayat sürmesi siyasetidir. İstanbul Havalimanını da bunun için inşa ettik. Suriye'de ve Libya'daki harekatlarımızı da bunun için gerçekleştirdik. Şayet bizimle yarışmak isteyen varsa gelsin iddiasını, hedefini, mücadelesini bu konularda ortaya koysun.

Yalanla, iftirayla, dedikoduyla, aldatmacayla yapılan siyasetin sonunun, hüsranla neticelenmeye mahkumdur.

Dünya değişti, Türkiye değişti, toplumlar değişti, insanlar değişti. Sadece ülkemizdeki bir avuç siyaset esnafı ne yazık ki değişmedi. Eğer biz bu gerçeği görmeseydik ve ülkemizi bu günlere hazırlamasaydık ne şu an içinde bulunduğumuz eser vardı ne de salgın karşısında bu kadar dirençli olabilirdik. Dikkat ediniz bugün Türkiye'yi dünyada güçlü kılan ne varsa hepsini de çok büyük mücadeleler ve kavgalar sonunda inşa edebildik. Kavga her zaman kötü değildir.

Saygıyla ve rahmetle yad ettiğimiz Cemil Meriç üstadımız, 'Düşünmek, savaşmaktır. Bir nesil uğruna, bir millet uğruna, bir medeniyet uğruna savaşmak.' İşte böyle bir savaşta taraf tutmamak diye bir tavır söz konusu olamaz. Yine merhum Cemil Meriç'in kalemiyle ifade edecek olursak, 'Taraf tutmayan insan şahsiyeti felce uğramış insandır. Ben tarafım, hakikatin tarafıyım.' Biz de bir tarafta eser üretenlerin diğer tarafta takoz koyanların bulunduğu hakikatiyle karşı karşıyayız. İşte bunun için milletimiz 18 yıldır tarafını hiç değiştirmedi.

Eğer bir gün bizden daha iyi eser üretecek, bizden daha iyi hizmet edecek birileri gelir ve milletimiz de onu tercih ederse inanın bundan sadece memnuniyet duyarız. İşte o gün gelene kadar ülkemiz ve milletimiz için daha çok neler yapabileceğimizin kavgasını vermeyi sürdüreceğiz. Hala eski siyaset yöntemleriyle bu ülkenin geleceğine talip olduğuna iddia edenlere cevabımızı merhum üstadın şu sözleriyle vererek sözlerimi bitirmek istiyorum. 'Sana kızmıyorum. Sen bu kadarsın. Bilmeliydim.' Evet, kimin ne olduğunu bilecek ve yolumuza devam edeceğiz."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları