loading
close
SON DAKİKALAR

'Evde tembel bir hamaratım!'

'Evde tembel bir hamaratım!'
Tarih: 11.02.2012 - 23:10
Kategori: Magazin

Polat Alemdar olarak girdiği hayatımızda sekiz yılı geride bıraktı.

Bu demektir ki uzun bir süre daha kalabalık bir izleyici grubunu peşinden koşturmaya devam edecek. Bir TV eleştirmeni olarak en çok onu eleştirmeme rağmen sözlerimin hiçbirini kişilik sorunu haline getirmeyip, tevazuyu elden bırakmadı. Zaten birazdan okuyacağınız söyleşide sükunetinin bütün inceliklerini satır aralarında bulacaksınız.

Ekranda göründüğü gibi bir adam değil Polat Alemdar. Çünkü gündelik yaşamda o kendine inancını hiç yitirmeyen bir aktör Necati Şaşmaz olarak nefes alıp veriyor. İşte tam da burada başlıyor Polat ile Necati’nin iç içe geçme hali. İyi tanımayanlar ona hep süper kahraman muamelesi yapmaya devam edecek, tanıyanlar ise samimi, mizahı kuvvetli ve dost canlısı bir ölümlü olarak bağırlarına basmaya devam edecekler Necati Polat Şaşmaz Alemdar’ı.

Aman yanlış anlamayın; isim diziliminde bir yazım hatası yok. Bu biraz ikiz diziminden kaynaklanıyor. Artık ruh ikizi olmuş iki adamın tek bedende buluşma halinden yani. İyi de o beden kime ait, o ruh kime sevdalı, bu birlikte yürüyüş nereye kadar; işte onun yanıtları geliyor. İyi pazarlar!

Şunu anlamak isterim. Hangisi daha iyi ‘yaşanılır’ insandır; Polat Alemdar mı, Necati Şaşmaz mı?

Huzur anlamındaysa Necati Şaşmaz, daha huzurlu, daha dingin. Hizmet anlamındaysa Polat Alemdar bu millete bu devlete inandığı her şeyde daha etkili; daha yaşanılır bir adam bana göre.

11 Eylül saldırıları ABD tarihini değiştirdi. Türkiye tarihi de değişmiş mi oldu böylece?

Malum Polat Alemdar biraz da oradan çıktı... Aslında ben tamamıyla yerleşmek için ABD’ye gidiyordum. Bavullarımı toplamıştım yani. Türkiye’ye gelip ailemden helallik aldım ve yola çıkacaktım ki olaylar patladı. Tabii saati yeniden kurmak zorunda kaldık. Eğer tam anlamıyla oraya yerleşmiş olsaydım yaptığım kariyer planı da hazırdı. Bir otel kurup belki de zincir sistemine girişecektim. Kaldı ki ABD’de kaldığım süre boyunca bir tekstil markasının satış danışmanlığından ev ve araba alabilecek kadar iyiydim ekonomi konusunda. Tabii işletme okumanın da bunda önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Kısmet değilmiş diyelim...

Peki, otel sahibi Necati Şaşmaz olsaydın, oradan da bir süper kahraman çıkarır mıydın? Mesela Sharone Stone’u öpmek kısmet olur muydu?

Hangi işi bu kadar sevip, hangi iş üzerinde bu kadar çalışmış olsaydım da bu kadar başarılı olacağıma inanıyorum. Aktörlük ya da işletmecilik fark etmiyor...

Polat sekiz yıldır hayatımızda. Önceki gün ‘House’in’ başrol oyuncusu Hugh Laurie; “Bir dizi de senarist de aktör de sınıra geldiğini bilmeli” diyerek final sinyali verdi. Sende sınır nedir?

Bizim dizimiz ile diğer dizilerin konsepti aynı değil. Biz biraz güncelliği yakalayan ve ülkemiz değerleri ile gündemiyle neredeyse paralel hareket eden bir dizi olduğumuz için hiç bitmeyecek bir diziyiz. Bunda ne senaristin ne aktörün sınıra geldik diyecek bir durumu yok. Aktör başka başka oynamaya açtır ama zaten Polat her gün bir insan gibi değişken ve dizinin içerisinde de bu değişkenlikleri devam ediyor. Ve her türlü oynuyor, komedisini de oynuyor, dramayı da oynuyor. Her gün başka bir şey oynuyor... Dolayısıyla o açığı burada giderebiliyoruz. Senarist de gündemde hikaye bitmedikçe (Türkiye hatta Ortadoğu hatta daha da genişletebiliriz) bundan bıkmayıp devam edecektir. Dolayısıyla doyum meselesine ulaşması pek zor görünen bir dizi yaratmışız. Sadece yorgunluk anlamında, biraz dinlenelim anlamında belki bir şey olursa olabilir. Çok şükür böyle yorulduk diyen bir ekip de değiliz...

Yakın çevrenin dışında tam bir kapalı kutusun. Kimi zaman aşk söylentileri var ama o bile net değil. Kim çözebilir seni?
Ne mutlu çözebilene!!!

Şifreye devam yani. Peki o zaman hangisi daha iyi bir eş olur. Polat mı Necati mi?

Senaristler Polat’ın ne kadar mutlu olup olmayacağını bilebilir ama Necati’nin mutluluğunu ancak ilahi senarist bilebilir. Necati bile bilemez, anla yani...

Bir gün Polat Alemdar ile Necati Şaşmaz yüzleşme masasına otursalar; birbirlerini hangi açıklarından vururlar. Ya da dost olabilirler mi?

Dost acı söyler. İyi dost olacağımızı zannediyorum. Ha bu demek değil ki açıklarımızdan vurmayız birbirimizi. Elbette vururuz ama şiar ‘acı söyler’ olunca dost kalacağımız kesin diye düşünüyorum...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları