loading
close
SON DAKİKALAR

Feti Yıldız: Terörsüz Türkiye hedefine mutlaka ulaşılacaktır. Bu mesele, üzerinde boş boğazlık yapılacak, polemiğe girilecek meselelerden değildir!

Feti Yıldız: Terörsüz Türkiye hedefine mutlaka ulaşılacaktır. Bu mesele, üzerinde boş boğazlık yapılacak, polemiğe girilecek meselelerden değildir!
Tarih: 09.12.2025 - 16:00
Kategori: Siyaset

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Terörsüz Türkiye hedefine vurgu yaparak, "Amacımız, terörü tarihin çöplüğüne göndermektir" dedi.

Feti Yıldız: Amacımız, terörü tarihin çöplüğüne göndermektir

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Terörsüz Türkiye hedefine vurgu yaparak, "Amacımız, terörü tarihin çöplüğüne göndermektir" dedi. MHP'li Yıldız, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru ve yargılamalarda gizli tanık beyanlarına da değindi.

TBMM Genel Kurul'nda; TBMM Başkanlığı, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini sundu.

"Bize düşen görev, hukukun evrensel ilke ve esaslarına bağlı kalarak onun hayata yansımasını sağlamaktır"

Adalet Bakanlığı bütçesine ilişkin söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız konuşmasında şunları söyledi;

"Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Sayın Bakanlar, değerli bürokratlar;
Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi, Ceza İnfaz Kurumları İle Tutukevleri İşyurtları Kurumu bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün İstanbul'da yapılan bir uyuşturucu operasyonu sırasında şehit olan kahraman Polisimiz Emre
Albayrak'a Allah'tan rahmet diliyorum.
Sayın milletvekilleri, insanlık tarihi boyunca "adalet" kavramı üzerinde çeşitli sözler söylenmiş, çeşitli yorumlar yapılmıştır.
Bugün "adalet" kavramının şekillenmesinde önemli bir etkiye sahip olan Yusuf Has Hacib'in başyapıtı Kutadgu Bilig'de adalet ile devletin bekası arasında doğrudan bir ilişki olduğu vurgulanır; sevgi, nefret, heves ve öfke gibi duyguların adaleti gölgeleyeceği lirik bir şekilde anlatılır. İbn Haldun'un Mukaddime'sinde, Nizamülmülk'ün Siyasetname'sinde yer bulan adaletin -devlet, hukuk, siyaset, iktisat- halk arasındaki ilişkilerde adil olunduğu sürece ortaya çıkacağı aktarılır. Osmanlı Türk devletini yetiştiren ulema, devletin asırlarca ayakta kalmasını adalet anlayışıyla açıklar. İmparatorluğumuzun manevi kurucusu Şeyh Edebali adalet üzerinde öğütler verir ve "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." sözleriyle meselenin özünü anlatır.
Sayın milletvekilleri, toplumsal hayatın vazgeçilmez şartı hukuk düzenidir. Bize düşen görev, hukukun evrensel ilke ve esaslarına bağlı kalarak onun hayata yansımasını sağlamaktır. Hukukun evrensel kurallara uygun olması önemlidir ancak bu kuralların bozulmadan uygulanması daha da önemlidir. Mutlak hakikati bulmak bir hayaldir belki ama hukukun hedefi hatasız adalet olmalıdır. Bu, elbette bulunabilir; biraz gayret edildiği zaman bulunmaktadır zaten.
Değerli milletvekilleri, amacımız, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü korumak -vekiller olarak- Türk milletinin maddi ve manevi gelişmesi önündeki engelleri kaldırmak, hürriyet, adalet, hakkaniyet ve fırsat eşitliğini esas alan toplumsal barışı ve huzuru hâkim kılmak, temel hak ve hürriyetleri, kardeşlik hukukunu ve dayanışma kültürünü geliştirmek ve terörü tarihin çöplüğüne göndermektir.
Değerli arkadaşlar, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında temel hak ve özgürlüklerden herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılabilir; bunun için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Yine, Anayasa'mızın 153'üncü maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının niteliğine ilişkin hükümler bulunur. Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir, iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanmaz değerli arkadaşlar.
Yalnız, Anayasa Mahkemesi bu kararları verirken kanun koyucu gibi bir hareketle yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm kuramaz. İptal kararları Resmî Gazete'de yayımlanır, yürürlüğe girer; bazen de tehir edilir ancak bu, bir yılı geçemez.
Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihatları hukuki belirliliğin sadece kanunla değil mahkeme kararıyla da sağlanabildiği yönündedir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi ihlalin sonlandırılması amacıyla yeniden yargılama yapılması, yargılamada durma kararı verilmesi ve eğer kişi tutukluysa salıverilmesine hükmedemez, denk kararlar için de olabilir. Yalnız, şu hususu hiç unutmayalım değerli arkadaşlar: Bireysel başvuru kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlar yani delil ve maddi vakalar hakkında derece mahkemeleri ve temyiz mahkemeleri tarafından yapılan değerlendirmelere ilişkin inceleme yapılamaz. Vatandaşımız uğradığı her haksızlıkta Anayasa Mahkemesine, sonuç olarak bir daha oraya gitmektedir.
Biz bu meseleyi doğru dürüst anlatamadık, vatandaşın suçu yok; haksızlığa uğradığı kanaatindeyse "Son olarak bir de Anayasa Mahkemesine gideyim." diyor ama oradan çıkan kararlar da hayal kırıklığına varıyor çünkü başvurunun şartları dahi yok yani süreyi kaçırıyor, bilmiyor. Onun için biz bireysel başvuruyu yeni baştan düzenlemeliyiz ve vatandaşımıza tek tek anlatmalıyız; hangi şartlarda müracaat edilir, ne kadar sürede cevap verilir, bunları anlatmamız lazım.
Yine, Anayasa Mahkemesinin yükü ağır değerli arkadaşlar. Bunun için de yeniden bir değerlendirme yapılması ve iş yükünün de hafifletilmesi gerekir.
Arkadaşlar, bu Anayasa Mahkemesi bütçesi olduğu için... Her konuşmamda değiniyorum ancak daha sıcak, güncel meseleleri de bu kadar süre içerisinde anlatabilir miyim bilmiyorum.
Bütün yargılama önlemleri gibi tutuklama da geçici niteliktedir. Tutuklama, bir ceza değil maddi gerçeğe ulaşmada, ceza davasının yürütülmesinde ya da ileride verilecek bir olası cezanın infazını sağlayan geçici bir araçtır. Kişi özgürlüğü ve güvenliğini sınırladığı için çok dikkatli hareket edilmeli, bin düşünerek bir kere karar verilmelidir. Suçsuzluk karinesinin esas alındığı, şüpheden sanığın faydalandığı, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde doğal hâkimlerin görev yaptığı, duruşmaların aleni, davaların makul sürede sonuçlandığı, delillerin vasıtasız olduğu, insana saygı duyulduğu, kurucu adaleti kuran, yargı denetimine bağlı olan, özel, aktüel, geçici bir durum gözetmeyen, önceden saptanmış, soyut şekilde uygulayan, insan onurunu koruyan, bir cezalandırma hukukunu değil koruma hukukunu benimseyen devletler hukuk devletidir; Türkiye Cumhuriyeti de hukuk devletidir.
Değerli arkadaşlar, ceza yargılamalarında yanlışlarla doğru sonuca varılmasının mümkün olmadığını defalarca söyledim.
Yani delilsiz ispatla bir vaka ancak zan ve tahminden ibaret kalır diye kürsüden altını bir defa daha çizmek istiyorum. Gizli tanık beyanlarının tek başına hükme esas alınmaması hukukumuz için büyük bir kazanımdır. Eğer bu yola mecbur kalınırsa -mecbur kalınmadan başvurulmamalıdır- başvurulduğu takdirde savunma hakkına saygı gösterilmeli, sanığın gizli tanığa soru sorma hakkını mutlaka gözetmeliyiz.
Değerli arkadaşlar, süre bitiyor.

Türkiye'nin toplumsal dinamizmi, devlet kapasitesi, bölgesel etkisi, tarihsel birikimi büyük ve kutlu bir kaynaktır. Devlet aklının sorunlara çözüm üretme, milletimizin hayrına dönüştürme, tehditleri bertaraf etme gücünü neoemperyalist odaklar engelleyemeyecektir, "terörsüz Türkiye" hedefine mutlaka ulaşılacaktır. (MHP sıralarından alkışlar) Bu mesele, üzerinde boşboğazlık yapılacak, polemiğe girilecek meselelerden değildir; bu, bir devlet meselesidir, millet meselesidir. 

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları