loading
close
SON DAKİKALAR

Furkan Hareketi Mensupları, Adalet Bekleyişi başlattı

Furkan Hareketi Mensupları, Adalet Bekleyişi başlattı
Tarih: 26.05.2022 - 23:56
Kategori: Gündem

Furkan Hareketi Mensupları, 25 Mayıs Çarşamba günü Adana 5 Ocak Meydanında Adalet Bekleyişi başlattı.

Furkan Hareketi Mensupları açıklama yaptı; 

"Furkan Hareketi Mensupları olarak 25 Mayıs Çarşamba günü Adana 5 Ocak Meydanında Adalet Bekleyişi başlattığımızı sosyal medyadan paylaşarak tüm kamuoyunu haberdar etmiştik.

Kamuoyunun da bildiği üzere Furkan Hareketi olarak bizler 8 yıldır sistematik bir şekilde zulme uğruyoruz. Konferanslarımızın engellenmesiyle başlayan bu süreç sokak işkencesine kadar uzandı ve en sonunda 20 Mart tarihinde yaşanan olaylar gerçekleşti.

Her kesime uygulanan adaletsizliği, zulmü eleştiren Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin tutuklanarak Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevine sürgün edilmesi, ülkede tüm muhalif seslerin susturulma amacı taşıdığını göstermiştir. Furkan Hareketi Mensupları olarak bizler bu haksız tutukluluğa farkındalık oluşturmak amacıyla anayasanın her vatandaşa verdiği meşru eylem hakkımızı kullanarak Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutuklandığı 9 Mayıs 2022 tarihinden itibaren atkılarımızla yürüyüş yapmak istedik. Ancak engellenmek istenen tüm meşru eylemlerimiz gibi hem 9 Mayıs sonrası olan yürüyüşlerimiz hem de 25 Mayıs’ta yapmak istediğimiz yürüyüş engellendi. Daha önce şehir genelinde bulunan eylem ve etkinlik yasağı bahane edilmişti. Bu yasak dahi valilikten geldiği belli olmayan şüpheli bir karar iken 25 Mayıs’ta bu yasak bitmesine rağmen Furkan Hareketi Mensupları keyfi olarak engellenmeye çalışıldı. Bunun üzerine biz de adalet bekleyişi başlatma kararı aldık.

Adalet bekleyişi başlatma kararımızın nedeni elbette sadece o gün engellenen yürüyüşümüz değildir. Bizler Furkan Hareketi Mensupları olarak;

-Vatandaşlara tanınan meşru eylem yapma hakkımızın gasp edilmesi,

-Yapmak istediğimiz her bir eylemimize yüzlerce bazen binlerce polisin gelmesi,

-Eylem yapılan yerlerin toma, zırhlı araçlar ve çevik kuvvet araçları ile abluka altına alınması,

-Eylem sırasında polisin katılımcılara tehditvari bir şekilde bireysel fotoğraf çekimi yaparak ifşa etme çabası ve eylemlerimizi gayrı meşru sınıfa sokmaya çalışması,

-Eylem esnasında haklı mücadelemizi merak eden halkımıza polisin uyguladığı despot tavırlar,

-Eylem sonrasında araçlarımıza yazılan trafik cezaları ve neredeyse her olay sonrası katılımcıların emniyete ifade vermek üzere keyfi olarak çağırılması,

-Eyleme katılan bireyler 18 yaş sınırından büyük olsa dahi ailelerinin hukuksuzca aranarak korku ortamı oluşturulmaya çalışılması,

-Darp yaşanan olaylarda bile doktorların tehdit edilerek rapor verilmesine engel olunması ve

-Emniyet güçlerinin eylemlerimizde kullandığı katı toplumsal müdahale yöntemi bu kararı almamıza sebep olmuştur.

Tüm bunlar üzerimizde oluşturulmak istenen baskının göstergesidir. Normal şartlarda polisin toplumsal olaylara müdahalesinin şartları ve sıralaması mevcutken bu durum Furkan Hareketi Mensupları üzerinde kullanılmamaktadır. Bize uygulanan yöntemler eylemlerimizi direkt bitirme amaçlı olup, en son başvurulabilecek yöntemlerden olan biber gazı ve cop kullanımı gibi ağır müdahalelere başvurulmaktadır. Yasalara göre her vatandaşa tanınan protesto hakkı Furkan Hareketi

Mensupları olarak bizlere tanınmamaktadır. Ülkedeki bu konjonktürde haksızlığı dile getirmek hele ki eylem yapmak çok zor hatta bazen imkânsız hale gelmiştir. Bizler yasaların bize verdiği hakları bildiğimiz için eylemlerimizde hakkımız olanı almak adına mücadele ederek bu eylemlerimizi gerçekleştirebiliyoruz. Adeta hakkımızı hak gasıplarının elinden çeke çeke alıyoruz. Bu mücadeleyi vermeyecek olsak hiçbir meşru eylem gerçekleştiremeyiz.

Eylem hakkımız kısıtlandığı müddetçe adalet bekleyişimiz devam edecektir. Bu bekleyişimiz Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin özgürlüğünü istemekten çok daha öteye geçerek ülkemizde bulunan adaletsizliğe farkındalık oluşturmak ve her kesimden zulme uğrayan insanların özgürlüğü için mücadeleye dönüşmüştür. Dolayısıyla bizim yaptığımız çağrı herkesedir. Zulme uğrayanlar olarak hep beraber ülkemizin geleceği için mücadele etmek gereklidir.

Yaşanan tüm bu hak gaspları Türkiye'nin polis devleti olduğunu göstermektedir. Polis devleti olan Türkiye'nin, daha baskıcı bir yönetime gitmemesi ve özgürlüklerimizin verilmesi için adalet bekleyişine devam edeceğiz. Bu bekleyişimize tüm duyarlı hukukçu ve gazetecileri davet ediyoruz.

ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ’NİN DELİLSİZ BİR ŞEKİLDE TUTUKLANMASI HAKKINDA KAMUOYUNA BİLDİRİ

Türkiye’nin yakından tanıdığı değerli âlim Alparslan Kuytul Hocaefendi Tevhid davasını hayatının merkezine koyarak hayatını hayırda öncü olacak bir neslin inşasına adayan mümtaz bir şahsiyettir. İrşat ve hayır faaliyetlerinde öncü olmakla birlikte ülkemizin yaşadığı toplumsal ve siyasi olaylarda da Kur’an ve Sünnet çerçevesinde cesurca açıklamalar yaparak haklıya hakkını teslim etmiş, zulme de zulüm demekten hiçbir konjonktürde çekinmemiştir. İslami kimliği ile yaptığı açıklamalar geniş kitleler tarafından takip edilmeye ve vicdanlara hitap eden açıklamalar halka halka desteklenmeye başlayınca bu durum din düşmanı derin güçleri rahatsız etmeye başlamıştır. 2014 yılından itibaren konferans engellemeleri ile başlayan zulüm, baskı ve engelleme süreci sistematik olarak devam etmiştir. 30 Ocak 2018 tarihinde ise tutuklanmış, 2 yıllık cezaevi sürecinden sonra tahliye olmuştur. 2,5 yıllık serbest kaldığı süreçte ise sürekli polis takibi altında faaliyetlerine devam etmiştir. 9 Mayıs 2022 Pazartesi günü ise kurulan yeni bir kumpasla delilsiz bir şekilde tutuklanmış ve Ağrı Patnos L Tipi Ceza İnfaz Kurumuna sürgün edilmiştir.

9 ay önce bir iş adamını kaçırma iddiasıyla 3 Furkan Hareketi Mensubu ve sonraları tedricen 5 kişi daha gözaltına alındılar. Furkan Gönüllülerine kurulan bu kumpastaki asıl amacın Alparslan Kuytul Hocaefendi olduğu, tutuklanan kişilerin ailelerine ulaşan karanlık derin güçlerin “Yakınlarınız bu suçu Alparslan Kuytul talimatıyla yaptık derse onları çıkartırız” demesiyle bir kez daha anlaşılmıştı. Yalan ifade vermeyi kabul etmeyen Furkan Hareketi Mensuplarına emniyette işkence yapılmış ve insanlık onuru hiçe sayılmıştır.

Kaçırıldığı iddia edilen iş adamının devlete en az 40 milyon borcu olmakla birlikte yasadışı işleri ve kanun önünde yeterli delillere sahip olduğu suçları bilindiği halde hakkında dava açılmamış ancak bu kişi üzerinden Alparslan Kuytul Hocaefendi ve Furkan Hareketi Mensuplarına yönelik kumpas girişiminde bulunulmuştur. İlk ifadesinde ”Beni kaçıranlar Furkan Gönülllüleri değil “ diyen iş adamı karanlık güçler tarafından hakkında açılan davalarla tehdit edilmiş ve ifadesini Furkan Gönülllülerinin aleyhine çevirmesi sağlanmıştır.

Daha önce gözaltına alınan Furkan Hareketi Mensupları çıktıkları ilk mahkemede serbest kalmışlardı. Eğer suçları vardıysa ve adam kaçırma olayının failleriyseler neden ilk mahkemede serbest bırakıldılar?

Bu olayla ilgili yayınlanan bilirkişi raporunda Emniyetin delil olarak sunduğu ve mahkemenin de bunu delil(!) olarak kabul edip Furkan Hareketi Mensuplarından 8 kişiyi tutukladığı meseleyle ilgili görüntüdeki kişilerin, bahsi geçen kişiler olup olmadığı anlaşılabilecek net bir görüntü olmadığı ifade edilmiştir. Ayrıca tutuklu bulunan arkadaşlarımızın hard diski, telefonu ve flash belleğinde uluslararası adli bilişim standartlarına uygun olarak veri bütünlüğü bozulmadan bir inceleme gerçekleştirilmiş ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma konusu ile ilgili herhangi bir veriye rastlanılmamıştır.” sonucuna varılmıştır.

Kaçırıldığı iddia edilen iş adamı, ifadesini değiştirdikten sonra karanlık güçlerin eliyle kaburgalarının kırık olduğuna dair sahte Adli Tıp Raporu ve Bilirkişi raporları almış, Emniyet ve Yargı ise bu zorlama deliller üzerinden Furkan Hareketini suç örgütü kapsamına girdirmeye çalışmıştır.

İş adamının ifadesini değiştirmesinin üstünden 7 ay geçmesine ve dosyaya herhangi bir delil eklenmemesine rağmen Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin birdenbire ifadeye çağırılarak tutuklanması da olayın adli bir olay değil siyasi bir olay olduğunun delilidir.

Yine daha önce Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Ramazan Ayında Siirt’e yolculuğu esnasında 19 kez durdurularak saatlerce yolda bekletilmesi ve o gün yaşanan karanlık olaylar kumpasın adım adım ilerlediğinin ve karanlık güçlerin Hocaefendi’ye zarar vermek istediğinin bir göstergesiydi.

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin hayatı açık ve şeffaftır. Olaylara karşı net duruşu tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. “Çamur at izi kalsın” stratejisi Alparslan Kuytul Hocaefendi üzerinde tutmayacak bir stratejidir. Onu tanıyan milyonlarca insan dürüstlüğüne, mertliğine ve cesur oluşuna şahittir. Tutukluluk sürecinin bu yüzden olduğu da nettir. Bugüne kadar ne davamızı anlatmamıza engel olabildiler ne de giderek artan teveccühü kırabildiler. Sonuçta Allah’ın dediği olur. Allah doğrularla beraberdir. Allah’a iman eden bir Müslüman hapse de girse bahtiyardır, izzetlidir. Bu günahı yüklenen namert düşmanlarımız sarayda da olsa zelildir!

ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİ VE 8 FURKAN HAREKETİ MENSUBU ÖZGÜR KALANA KADAR MEŞRU MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ!

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları