loading
close
SON DAKİKALAR

Gaye Usluer: Covid-19 enfeksiyonu en az 2022’ye kadar bizimle olmaya devam edecek

Gaye Usluer: Covid-19 enfeksiyonu en az 2022’ye kadar bizimle olmaya devam edecek
Tarih: 07.05.2020 - 09:47
Kategori: Gündem

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gaye Usluer, hükümete salgına yönelik kısıtlamaların kaldırılmasına ilişkin uyarıda bulunarak "Covid-19’a yönelik kısıtlamaların kısmen veya tamamen kaldırılması için en üst düzeyde açık bir reel politik karar süreci oluşturmalı" dedi. ...

Prof. Dr. Gaye Usluer Birgün'e "Covid 19’ kısıtlamaları nasıl aç-acağız /malıyız?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Usluer yazısında Covid-19 enfeksiyonunun en az 2022’ye kadar devam edeceğini ve salgının henüz bitmediğini belirtti. 

Ancak alınan önlemler, kısıtlamalar nedeniyle salgının kontrol altında olduğu görüldüğünü ifade eden Gaye Usluer yazısında karantinadan vazgeçmenin ya da kısıtlamaları azaltmak için temel koşulun bilimsel veriler ışığında doğru politik analizlerin yapılması gerektiğine dikkat çekti.

Usluer'in salgın sürecinde "normalleşmeye" ilişkin yazısı şöyle:

Tüm dünyada Covid-19 olgularında –hem yeni vaka hem de yeni ölüm sayıları- azalma mevcut. Ve herkeste bir heyecan… Bitiyor mu, kurtuluyor muyuz? Ne zaman normal hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz? Ancak bilinenlerden gördüğümüz o ki Covid-19 enfeksiyonu en az 2022’ye kadar bizimle olmaya devam edecek. Yani salgın henüz bitmedi. Ancak alınan önlemler, kısıtlamalar nedeniyle kontrol altında olduğu görülüyor. Bunu sağlayan tam ya da aç/kapa ile giden karantina süreçleri ile sosyal yaşamımıza getirilen yeni kaideler, yeni rutinler…

Bir anlamda bizler –tüm dünya- Covid-19’un var olduğunu bilerek, onunla yaşamaya devam edeceğiz, alışacağız.

Karantinada yani sokağa çıkma yasaklarında amaç salgını baskılamak, sağlık sisteminin yükünü hafifletmekti. Ancak böyle bir yasaklamanın majör yan etkisinin ekonomik sistem üzerine olacağı, bireyler üzerinde ise derin sosyal ve fizyolojik etkileri olacağı da bilinen ve beklenen gerçeklerdi. Bu nedenle yaşam boyu karantina diye bir kavram olmaz, olamaz. Karantina ya da kısıtlama süreçlerinin uzaması, hasarın artması demek aynı zamanda. Ancak aceleyle alınmış kararlar ile tedbirlerden hızla vazgeçilmesi noktasında salgının kontrolünün kaybedilebilmesi ve ekonomideki devamlılığın sağlanması konusunun birlikte düşünülmesi gerekmekte. Tüm bu karar alma süreçlerinde unutulmaması gereken Covid-19’da 2’nci dalganın mutlaka olacağı/geleceği.
 
Kısıtlamaların kaldırılması ya da hafifletilmesi demek elimizi kolumuzu bağlayıp oturmak, ya da elimizi kolumuzu sallayarak serbest dolaşmak anlamına gelmiyor. Bu yeni başlayacak süreçte yeni enfeksiyonların önlenmesi gerekiyor ki bunu sağlamanın yolu yaygın test yapılabilirliğinin sağlanması. Toplumsal tarama amaçlı testlerin öncelikli olarak kimlere uygulanması gerektiğinin belirlenmesi. Bu nedenle bu süreçte olan ülkelerde test kapasitelerinin artırılması ve testlerin yaygınlaştırması gerekmektedir.

Kısıtlamaları kaldırmayı ya da hafifletmeyi amaçlayan bir ülkenin ise bazı soruların doğru cevabı ile başlaması gerekmekte. Yeni süreçte Türkiye özelinde düşünecek olursak;

1) Sağlık sisteminin re-organizasyonu nasıl yapılacak? İlelebet tüm hastanelerin pandemi hastanesi gibi çalışması mümkün olmayacağı gibi, doğru da olmayacaktır.

2) Yeterli test kapasiteniz var mı? Burada başa gelen çekilir demek yerine, başımıza ne gelecek diye düşünerek başlamak gerekmektedir.

3)Personel koruyucu ekipman kapasiteniz nedir? Bu konuda maske dağıtamama tecrübesi/tecrübesizliği yol gösterici olacaktır.

Her bir iyileştirme yani kısıtlamaları kaldırma fazında en az 2 hafta beklenmesi, sonrasında yeniden durum değerlendirmesi yapılması ve yeni kararların durum değerlendirmesi sonrasında alınması gerekiyor. Mevcut kısıtlamanın kalkması sonucunda vaka sıklığının, ölüm oranlarının ne olduğunun, artıp artmadığının dikkatle izlenmesi, ve rapor edilmesi, bir sonraki aşamaya geçebilmek yada mevcut durumun devamlılığı açısından önem taşımakta.

Covid-19 enfeksiyonu mevsimsel grip gibi değildir ve varsa bir sonraki dalga herhangi bir mevsim boyunca olacaktır. Covid-19 için henüz etkin bir aşı veya tedavinin olmadığını da biliyoruz. Bu nedenle sürü bağışıklığına ulaşabilmek için dokuz enfeksiyon dalgasının olabileceğini de hatırda tutmak zorundayız. Bu süreçte en tehlikeli olan yanlış bilgi ya da “sahte haber” değirmeninin çalışması/ çalıştırılabilmesi, özellikle de siyasi puanlar elde etmek için politikacılar tarafından kullanılabilme olasılığıdır.

Covid-19’a yönelik kısıtlamaların kısmen veya tamamen kaldırılması için hükümet en üst düzeyde açık ve spesifik halk sağlığı tavsiyelerine dayanan bir reel politik karar süreci oluşturmak zorundadır.

Şüphesiz alınmak zorunda kalınan önlemler kısa ve uzun vadede toplulukların ekonomisini ve yaşam tarzını derinden etkilemeye devam edebilir. Bu nedenle, yeni duruma halkın tam katılımını sağlayabilmek için hükümetlerin şeffaf olması ve topluluk kabulünü de bu denkleme dahil etmesi hayati önem taşımaktadır.

“Yeni normal”, etkili bir tedavi ve / veya aşı elde edilene kadar iş, sosyal ve ekonomik faaliyetlerin mevcut duruma uygun ayarlanması anlamına gelecektir.

Bu nedenle karantinadan vazgeçmek ya da kısıtlamaları azaltmak için temel koşul bilimsel veriler ışığında doğru politik analizlerin yapılmasıdır. Bu aşamada sorunu kökten çözebileceğimiz bir genel formül ya da politikadan bahsedilmesi mümkün değildir. Her ülkenin kendi epidemiyolojik analizini doğru yapmış olması, kendi toplumunun kültürel alışkanlıklarını değerlendirmesi, bölgesel vaka dağılım farklılıklarını göz önüne alması gerekmektedir. Tüm bu analizler doğru bir şekilde yapılmadan alınan kararlar ile önlemlerde azaltılma yoluna gidilmesi ise tabiri caizse yangının ortasında körebe oynamaya benzer.

 
 
 

 

 

 

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları