loading
close
SON DAKİKALAR

Bahçeli’nin korktuğu oldu, Galatasaray maçında da 'Hükümet istifa' dendi

Can Ataklı
Tarih: 13.03.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Mesela ilk gün kaç kişi kurtardınız Paşam?

Bİ SORALIM BAKALIM

Mesela ilk gün kaç kişi kurtardınız Paşam?

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı içim burularak izliyorum son iki haftadır.

Çünkü emekli paşa, şimdinin AKP’li bakanı Akar, adeta kıvranarak askerin depremin ilk 72 saatinde neden göreve çıkmadığını “çıkmış gibi” yaparak anlatmaya çalışıyor.

Akar, hâlâ deprem sabahının ilk saatlerini dakikalar vererek anlatıyor, yuvarlak sözlerle askerin görevinin başında olduğuna halkı ikna etmeye çalışıyor.

Tabii ki saray medyasının çığırtkan yayınları ile halkın uyutulmaya razı bazı kesimlerini etkiliyor ama büyük bir çoğunluk için artık inandırıcı olmuyor.

Milli Savunma Bakanı en son olarak aynı sözleri bu kez Anadolu Ajansı’ndaki kişileri askeri bir çadırkentte karşısındaki sandalyelere dizerek tekrarladı.

“Doğal Afet Arama-Kurtarma timlerimizi saat 04.30’da seferber ettik. Uçaklarımızı seferber ettik, gemilerimizi seferber ettik” dedi.

Ama nedense hala ve ısrarla ilk üç gün hangi askeri birliklerin ne kadarlık bir güç teçhizatla hangi bölgelerde görev yaptığını söylemiyor.

Örneğin askerlerin ilk 72 saatte kaç kişiyi nerede kurtardıklarını hiç belirtmiyor Milli Savunma Bakanı.

100 askerin de şehit olduğunu açıkladı Akar ama bu askerlerin nerede şehit olduklarından hiç söz etmedi.

Bu konudaki sorulara da cevap vermiyor nedense bu emekli paşa.

Gözlediğim kadarıyla çok da sıkıntı çekiyor.

Yüz ifadesi bunu gösteriyor.

Yoksa askerin ilk günlerde neden ortada olmadığı ile ilgili çok tuhaf dedikodular dolaşıyor ortada, paşanın bunları duymamış olması mümkün mü?

Ancak bunları konuşmak ve cevaplamak da çok zor elbette.

Buna karşı Akar daha da zoru başarmaya çalışıyor ve hala ilk andan itibaren askerin deprem bölgesinde sahada olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Olmuyor tabii.

Çadırkentin ortasındaki basın açıklamasında ABD’li komutanların PYD ziyaretine de değinmiş Hulusi Akar ve şunları söylemiş;

“Biz biliyoruz ki burada YPG eşittir PKK. Bunu sadece biz söylemiyoruz ABD’li AB’li emekli generaller dahi söylüyorlar, ABD Senatosu’nda da bu böyle geçti” demiş Akar ve eklemiş; “Herhangi bir şekilde masum bir örgüt gibi gösterilmesi gerçeklere tamamen aykırıdır. Bunun bir an önce anlaşılması tarafların lehine olacaktır.”

Milli Savunma Bakanı yıllardır aynı lafları tekrarlıyor tıpkı iktidarın diğer yetkilileri gibi.

“PYD eşittir PKK, Amerika’nın PKK’ya yardımını şiddetle kınıyoruz” diyor ama nedense ABD’lilerin buna ne cevap verdiklerini söylemiyor.

Akar AA toplantısında sözü F-16’ya da getirmiş. Konu ABD Savunma Bakanlığı ile olumlu bir aşamaya gelmiş her ne demekse.

Ama emekli paşa güya dik duruyormuş gibi “Kongre’nin aklıselimle karar almasını bekliyoruz. Bu konuda çaresiz olmadığımızı, elimizde seçenekler olduğunu herkesin bilmesini istiyoruz” demiş.

İyi o zaman bırakın ABD Senatosu’nu bir kenara da şu “elinizdeki seçenekleri” ortaya koyuverin lütfen.

SORDUM ÖĞRENDİM

DSP neden sarayın kapısına gitti?

Her gün yeni bir şaşırtıcı haber alıyoruz.

Bunlardan biri de Ecevit’in DSP’sinin Cumhur İttifakı’na katılmak için sarayın kapısına gitmesi oldu.

DSP’nin bugünkü halinin tabii ki Ecevit’in DSP’si ile fazla ilgisi yok ama bu tavır özellikle CHP’li seçmenleri hem şaşırtıyor hem de öfkelendiriyor.

Dün bir DSP yöneticisi ile konuştum.

“Bizi saraya yönelmeye mecbur ettiler” dedi.

Ben de şaşırdım “Sizi kim mecbur ediyor?” diye sordum.

Cevap olarak “CHP yönetimi” dedi ve ekledi “Bugüne kadar hiç el uzatmadılar, bir kere bile davet etmediler, bu kin ve öfke nereden kaynaklanıyor ben anlamıyorum.”

Bu DSP’liye “Belki de sizin el uzatmanız lazım, CHP’den çağrı gelmeyince saraya gitmenizi halka pek anlatamazsınız” uyarısında bulundum.

Aynı saatlerde 51 eski DSP milletvekilinin ortak açıklaması geldi önüme.

Demokratik solcu isimler cumhuriyetin korunması ve yaşatılması için şu anda Millet İttifakı’nın desteklenmesi gerektiğini bu nedenle bu seçimde Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını desteklediklerini bildiriyorlar.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Bahçeli’nin korktuğu oldu, Galatasaray maçında da “Hükümet istifa” dendi

Artık kendi partisini tamamen bırakıp bütün umudunu Erdoğan’a bağlayan MHP Genel Başkanı Bahçeli, statlardaki “Hükümet istifa” seslerinden en rahatsız olan kişi.

Önce Fenerbahçe sonra da Beşiktaş maçlarında bu sloganın atılmasına anormal tepki gösteren Bahçeli slogan atanların vatan haini olduklarını bile söylemişti.

Bu öfke ile Beşiktaş üyeliğinden de istifa ettiğini belirten Bahçeli “Aynı şey Galatasaray maçında da tekerrür ederse daha net önlemler alınmalı, maçların seyircisiz oynanması sağlanmalıdır, biz bunun takipçisiyiz” demişti.

Bahçeli’nin korktuğu oldu ve Galatasaray maçında da seyirci güçlü biçimde “Hükümet istifa” sloganını bağırdı.

Sanıyorum Bahçeli bu hafta harekete geçerek maçların artık seyircisiz oynanmasını isteyecektir.

Maçlar seyircisiz oynanırsa iktidar protestodan kurtulduğunu mu düşünecek acaba?

Yoksa yönetime yönelik tepkiler daha da mı ağırlaşacaktır?

FIKRA GİBİ

Şu işe bak, Destici bile Anayasa’dan söz etti

Özellikle tek adam rejimine geçildiğinden bu yana artık ortada ne demokrasi ne yasalar ne Anayasa kalmadı, özgürlükler ise rafa kaldırıldı.

Demokrasihukuk gibi kavramlar iktidar sözcülerinin ağızında sadece göstermelik olarak kullanılıyor.

Bunun son örneğini saray koalisyonunun küçük ortağı BBP Genel Başkanı Mustafa Destici verdi.

Bu siyasetçi Anayasa Mahkemesi’nin HDP ile ilgili verdiği iki karara çok kızmış.

HDP’nin hazine yardımındaki blokajı kaldırmasıyla ilgili olarak “Anayasa Mahkemesi’nin yapısının HDP’yi kapatmayabileceğini düşünüyorum. Eğer kapatma kararı çıkmazsa karar tamamıyla siyasi bir karardır” demiş.

Daha önce verilen paranın bloke edilmesi kararının çok doğru olduğunu savunan Destici, şimdi bu kararın aksinin verilmesini anayasaya aykırı bulmuş.

Çok merak ediyorum; Destici, Erdoğan’ın Anayasa’ya aykırı biçimde aday olmasını acaba nasıl içine sindiriyor?

Elbette rahatlıkla içine sindiriyor, çünkü bu kesim için önemli olan anayasa ve hukuk değil, işlerine nasıl geldiğidir.

ÖNERİ

Muhalefet bir ya da iki yedek aday ilan etmeli

Hiç hoşuma gitmeyen konuların başında ülkede kargaşa çıkarılması üzerine yapılan spekülasyonlar gelir.

Temeli olmayan korkular yaratılır, toplumda bir dehşet havası oluşturulur.

Son günlerde bu konuda sayısız spekülasyon duyuyorum.

Kılıçdaroğlu’na suikast yapılacağı, muhalefet mitinglerinde olay yaratılacağını, bazı terör eylemleri yapılacağını, suçun PKK üzerine atılacağı böylelikle Millet ittifakı’na oy verecek seçmenlerin HDP’ye karşı kışkırtılacağı söyleniyor sosyal medyada.

Bunların tamamının iktidar trolleri tarafından çıkarıldığını tahmin ediyorum.

Çünkü artık fikirsel olarak söyleyebilecekleri bir şey kalmadı.

Gerginlik ve kargaşadan medet umar haldeler.

Bu tür spekülasyonlara karşı muhalefetin çok duyarlı olması gerek.

Ancak elbette yine de tedbir elden bırakılmamalı.

Deneyimli bir siyasetçi dün “Muhalefet mutlaka bir yedek aday bulundurmalı” dedi.

“Nasıl olacak o iş?” diye sordum.

Şöyle cevapladı; “İktidar deli gibi, kaybedeceğini anladı, her şeyi yapabilirler. Adaylar belli olduktan sonra Kılıçdaroğlu’nun başına bir şey gelmesine karşı mutlaka bir ya da iki kişi daha resmen aday yapılmalı. Çünkü adaylar resmen belirlendikten sonra herhangi bir nedenle yarıştan çekilen adayın yerine biri konamıyor. Ama daha önce ilan edilmiş bir aday olursa hemen onunla devam edilir. Böylelikle Kılıçdaroğlu’na yönelik varsa bir tehlike bu da ona karşı önlem olur. Bu adayların seçimde kendileri için çalışması diye bir şey söz konusu değil, onlar son ana kadar yine Kılıçdaroğlu için çalışacaklar tabii.”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları