loading
close
SON DAKİKALAR

Çalışmadığı halde emekli ikramiyesi alamayan kaç kişi var?

Can Ataklı
Tarih: 27.11.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Erdoğan sanki bir lütufta bulunur gibi “Çalışan emeklilere ikramiye verilmemesinin rahatsız edici olduğunu” söyledi ve bu hafta Meclis’e gelecek olan torba yasaya bunun da eklenmesini istedi.

SORDUM ÖĞRENDİM

Asansörler neden düşüyor?

Hemen her gün ülkenin bir köşesindeki öğrenci yurtlarından düşen ya da kat arasında kalan asansör haberleri geliyor.

Bunlardan birinde ne yazık ki bir kız öğrencimizi yitirmiştik.

Peki ne oluyor da bu asansörler düşüyor, sık sık bozuluyor.

AVM’lerde, büyük sitelerde, rezidanslarda, kamu kurumlarında asansör kazaları neredeyse hiç olmazken yurtlardaki asansörler neden hep böyle.

Elektrik-Teknik öğretmeni Ali Özdemir’in yazısından acı gerçeği öğrendim. Bu bilgileri sizinle de paylaşmak istedim.

Yurtlardaki asansörlerin neden düştüğünü elektrikçi ve elektrik öğretmeni olarak bu konudaki hususları sizlere iletmek istiyorum.

1. Ülkemizde; Uzakdoğu ülkelerinde üretilmiş, markası bile olmayan, TSE, CE, ISO kalite belgelerini içermeyen sigorta, şalter, kontaktör, bobin, mıknatıs, rulman, sınır anahtarı, kablo gibi gereçler her yerde satılmaktadır. Devletin bu konuda hiçbir yaptırımı yoktur.  Eczanelerde sadece sağlık ile ilgili ürünler satılabiliyorken bakkal, market, hırdavatçı, AVM, nalburiye, seyyar satıcı gibi ortamlarda kalitesiz elektrik gereçlerinin satışına göz yumulmaktadır.

2. Gelişmiş ülkelerin firmalarının uzun araştırmalar, deneyler, tetkiklerden sonra ürettiği şalter, kontaktör, motor, bobin gibi ürünlerinin taklitleri (çakmaları) elektrikçi görünümlü sahtekar birtakım esnaf tarafından serbestçe satılmaktadır. Dünya çapında tanınan elektrik firmalarının ürünlerinin markalarını kötü Çin mallarının üzerine basanlara yüksek cezalar verilmiyor.

3. Türkiye’nin her iline, her ilçesine, her mahallesine açılan yetersiz / donanımsız / öğretmensiz meslek liselerinden ve meslek yüksek okullarından her yıl on binlerce elektrikçi mezun ediliyor. Bu mezunlar periyodik olarak sınavlara, testlere tabi tutulmuyor.  

Misal, 40 yıl önce elektrikle ilgili bir meslek lisesinden mezun oldum. Bugüne kadar hiçbir kamu kurumu benim bilgi seviyemi ölçmedi.  

Piyasada “elektrikçi” olduğunu söyleyen kişilerin yüzde 90’ının yeterli bilgisi, diploması, sertifikası, ustalık belgesi yoktur. Her “elektrikçi” tabelasını gördüğünüz yeri usta sanmayın.

4. Kişisel tespitlerime göre asansörlerde kullanılan motorların, fren bobinlerinin, kontaktörlerin, sigortaların, kabloların, devre kartlarının yüzde 90’ı kalitesiz Çin mallarıdır. Bu derece kötü durumdaki bir sektörde sık sık kazaların olması yadırganmamalıdır. Asansörleri denetleyen belediyelerin çalıştırdığı teknik elemanların çoğunun bilgi seviyesi sıfırın altındadır. 

Sonuç olarak, Türkiye’de elektrik- elektronik sektöründe yüzde 90 oranında başıboşluk, kalitesizlik, denetimsizlik vardır.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Bu bilgiler gerçekse durum gerçekten korkunç

Gün geçmiyor ki ABD ya da Avrupa medyasında Türkiye’nin başta Hamas olmak üzere terör örgütü olarak kabul edilen bazı örgülere yardım ve destek sağladığı haberleri yayınlanmasın.

Avrupa Birliği Parlamenter Meclisi’ne ve ABD Senatosu’na verilen bazı özel dosyalarla ilgili bir haber okudum geçtiğimiz hafta.

Bu dosyalarda yazılanlar gerçekse, durum gerçekten çok korkunç demektir.

Bakın söz konusu dosyalarda satır başı olan konular neler?:

- Hamas’ın İstanbul’da bir ofisi var. İstanbul ofisi, Hamas’ın İsrail’e karşı saldırı düzenleme kapasitesini güçlendirmek için önemli bir merkez olarak işlev görüyor.

- Bu ofis Hamas militanlarına eğitim veriyor, Türk finans kurumları aracılığıyla kara para aklıyor ve teröristlerin İsrail topraklarına sızmasını kolaylaştırıyor.

- Hamas’ın İstanbul’daki operasyonlarını yöneten isim Hamas’ın Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri. El-Aruri aynı zamanda 7 Ekim saldırısını gerçekleştiren Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın kurucularından.

- Türk hükümeti, ABD tarafından terörist ilan edilen ve başına 5 milyon dolar para ödülü konulan el-Aruri dahil Hamas mensuplarına Türk vatandaşlığı vererek, serbestçe hareket edebilmelerini ve terör operasyonları planlayabilmelerini kolaylaştırdı. CİMER yetkililerine sesleniyorum: Lütfen bu haberleri yalanlayın ve gerçeği açıklayın.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Erdoğan olunca bu kadar kolay işte

Bazen bu ülke “Çadır devleti gibi yönetiliyor” diyorum.

Pek çok örnek sıraladım bugüne kadar bu konuda.

Ama Erdoğan’dan son duyduğum konuşma gerçekten devlet adına çok can sıkıcı.

Erdoğan cuma günü bir toplantıda konuşuyordu.

Bir kiracı ile ilgili konuşmasını aktardı.

Aynen şunları söyledi:

“Dedi ki ‘Kiracıyım.’ ‘Ne ödüyorsun?’ dedim. ‘Başkanım’ dedi, ‘Şu anda ev sahibi beni ciddi manada sıkıştırıyor. 2 bin 500 lira veriyordum. Şimdi kiramı 7 bin 500 liraya çıkardı. Ya verirsin ya evden çıkarsın’ diyor’ sözleriyle anlattı.”

Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

“Mecburen o ilçedeki belediye başkanımızı aradım. Ondan ricada bulunduk. Dedim ki ‘Ya uygun bir kiralık yer bul. Veyahut da bizim TOKİ’nin evleri varsa oradan kendisine bir imkân sağla.’ Bu vicdan... Her şeyi devletten beklemek herhalde olacak bir şey değil. El ele vereceğiz, dayanışma halinde olacağız. Ama ben o ev sahibine, herhalde o da şimdi dinliyordur beni, ‘Sende vicdan var mı?’ diye sormak durumundayım. Bu kadar biz konut yapıyoruz. Bu yaptığımız konutlarla çözüm geliştirmeye çalışıyoruz. Ama insaf ya 2 bin 500’den 7 bin 500’e. Bu ne vicdandır?”

İlk duyulduğunda, “Aman ne güzel, cumhurbaşkanı kim olduğuna bakmadan vatandaşın derdine hemen dermen olmaya çalışıyor” dersiniz değil mi?

Oysa Erdoğan “vicdan”dan söz ederken bütün bunlara kendi yaptığı yanlışların, ekonomiyi olmadık bir yöntemle yönetmeye kalkmasının neden olduğunu bilmiyor mu?

Anladığım kadarıyla bilmiyor.

Ama fırsat bu fırsat popülizmin şahikasına çıkıyor ve vatandaşın derdini çözmüş gibi davranıyor.

Bunlar çadır devletinde olmaz da nerede olur?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Çalışmadığı halde emekli ikramiyesi alamayan kaç kişi var?

İktidar güya “emeklilere 100’üncü yıl armağanı” olarak sunduğu 5 bin liralık harçlık konusunda işleri

Arap saçına döndürdü.

Öncelikle “çalışan emekli-çalışmayan emekli” ayırımı yaptı.

5 bin liralar sadece hiçbir işte çalışmayan emeklilere dağıtıldı.

Neyse ki bu yanlıştan dönülüyor.

Erdoğan sanki bir lütufta bulunur gibi “Çalışan emeklilere ikramiye verilmemesinin rahatsız edici olduğunu” söyledi ve bu hafta Meclis’e gelecek olan torba yasaya bunun da eklenmesini istedi.

Bu aslında Anayasa’ya aykırı, bir ayırımcılıktı.

Emeklilik lütuf değil haktır, emekliye maddi bir katkı sağlanacaksa bu herkese olur.

Gerçi şimdi tüm emekliler bu “harçlıktan” yararlanacak ama geçen süre içinde çalışmaya emeklilerin bir kısmına da bunun ödenmediğini öğrendim.

Gelen mesajlarda “Geçmişte bir dönem çalışmıştım. Ama artık çalışmıyorum, buna rağmen sistemde çalışıyor gözüküyormuşum, 5 bin lirayı alamadım” diyen sayısız okurum var.

El alem neyle, biz neyle uğraşıyoruz

Birkaç gün öne gördüm bu fotoğrafı sosyal medyada.

İnsan bakınca gülüyor haliyle.

Ama altına yazılanları okuyunca o gülme durumu yerini can sıkıntısına bırakıyor. Dünya nelerle uğraşıyor?

Örneğin ABD, Mars’ta nasıl koloni kurulacağını planlıyor.

NASA uzayda dünya formatına uygun gezegen arıyor.

Japonlar, çelikten 100 kat daha sağlam materyal üretmeye çalışıyor.

Almanlar, araçları daha az yakıtla daha uzağa nasıl götürebileceklerini tasarlıyor.

Türkiye’deki Diyanet kanalı ise “Erkek boşadığı eşinin, eski eşinden olan kızı ile (yani üvey kızı) evlenebilir mi?” sorusuna cevap arıyor.

OKURDAN MESAJ

Uyumuyoruz, uyur taklidi yapıyoruz

Geçen hafta Flashhaber’deki bir konuşmamda milletçe uyumakta olduğumuzu, tepkisizlik nedeniyle iktidarın canı nasıl istiyorsa öyle davranma gücüne kavuştuğunu biraz da ateşli biçimde dile getirmiştim.

ABD’nin Pittsburgh kentinde oturan izleyicilerimden biri bu konuşmayı dinlemiş ve bana bir mesaj gönderme gereği hissetmiş.

Şöyle diyor bu okurum:

“Değerli ve Sevgili Can Bey,

Anayasa darbesine karşı milletçe uyuduğumuzu belirttiniz...

Hayır uyumamaktayız...

Gandhi’nin sözü: “Uyuyan bir milleti uyandırmak zordur ama olanaksız değildir... Uyuma taklidi yapan bir milleti uyandırmak ise olanaksızdır...”

Biz uyuma taklidindeyiz...

Saygı ve sevgilerle.”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları