loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan daha açık nasıl söylesin?

Can Ataklı
Tarih: 14.11.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: www.istanbulgercegi.com

Can Ataklı; Demirtaş’a yapılan rutin uygulama mı yoksa HDP’yi kafalama operasyonu mu?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Demirtaş’a yapılan rutin uygulama mı yoksa HDP’yi kafalama operasyonu mu?

İlk duyduğumda “Doğru değildir” dedim kendi kendime.

İktidarın böyle “insani” bir karar alıp bunu uygulamaya sokmasının pek mümkün olmadığını diye düşündüm.

Ama sonra doğru olduğunu öğrendim.

Çok şaşırdım.

Ve tabii aynı oranda da merak ettim.

Konuyu mutlaka herkes biliyordur çünkü dün en çok konuşulan haberlerden biriydi.

Özetleyeyim:

HDP’nin eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevi’nde tutuluyor yıllardır.

Suçu belli mi, bir mahkumiyeti var mı, bunlar fark etmiyor.

Önemli olan Demirtaş’ın hapiste tutulması.

Habere göre, Demirtaş’ın Diyarbakır’daki babası Tahir Demirtaş kalp krizi geçirmiş.

Anladığım kadarıyla doktorlar durumunun iyi olmadığını söylemişler.

Avukatları, Adalet Bakanlığı’na başvurarak Demirtaş’ın babasını görmesinin sağlanmasını talep etmişler.

Ancak Adalet Bakanlığı, bu talebe cevap bile vermemiş.

Sonra ne olmuşsa olmuş, önceki gece yarısından itibaren Edirne Cezaevi’nde bir hareketlilik başlamış.

Selahattin Demirtaş cezaevindeki hücresinden çıkarılmış, bir araca bindirilerek kent merkezine götürülmüş.

Sonra bir helikoptere bindirilmiş ve Çorlu’daki askeri üsse getirilmiş.

Muhtemelen bu taşımada kullanılan helikopter, askeri bir helikopter.

Demirtaş ardından bir jete bindirilmiş.

Haberde “özel jet” diyor ama muhtemelen bu da askeri bir jet olabilir.

Ne bileyim daha hızlı gidilsin diye jet savaş uçağına bindirilmiştir belki de.

Uçak Diyarbakır’a gitmiş.

Uçak Diyabakır’a indiği sırada, havaalanı personelinin cep telefonları toplanmış, personele hiçbir yerle temas kurmamaları emri verilmiş.

Demirtaş yine özel bir araçla hastaneye götürülmüş.

Babası ve annesi ile görüştürülmüş.

Demirtaş yarım saatlik görüşmeden sonra yine geldiği gibi özel jet uçağı ile Çorlu’ya oradan yine helikopterle Edirne’ye taşınmış.

Haberlere göre bu operasyondan Demirtaş’ın avukatları dahil kimsenin haberi olmamış.

HDP yöneticileri de olayı sonradan öğrenmişler.

Konu tamamen insani bir olaydır.

Ancak burada ister istemez insanın aklına başka sorular geliyor.

Örneğin bu rutin bir uygulama mıdır, başka tutuklu ya da hükümlüler anne babaları ağır bir hastalık geçirdiğinde özel helikopter ve jetlerle ziyarete götürülüyorlar mı?

Bunun bir örneği daha önce yaşandı mı?

Ergenekon davasından biliyoruz, henüz mahkum bile olmayan sanıkların yakınlarının cenazesine bile katılmaları engelleniyordu ya da en onur kırıcı biçimde ve eziyet çektirilerek taşınıyorlardı.

Burada belli ki Demirtaş’a olağanüstü bir ayrıcalık tanınmış.

Bunu sarayın insancıllığına bağlamak ne kadar mümkündür?

Sanıyorum AKP seçim öncesi HDP’yi tamamen kendi safına çekebilmek için her şeyi göze almış durumda.

Yakında İmralı’daki Abdullah Öcalan ev hapsine de alınabilir, Demirtaş tahliye edilebilir.

Nasıl olsa MHP Genel Başkanı Bahçeli, HDP ile yakın temasa icazet verdi.

“Muhalefet de derdine yansın” mı demek lazım acaba?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Erdoğan daha açık nasıl söylesin?

Özbekistan’dan dönerken uçakta yine Erdoğan’a soru sorar gibi yapmış gazeteciler.

Fahrettin Altun’un verdiği soruları yöneltmişler Erdoğan’a, hatta belki öyle bir şey bile olmamıştır, Altun “Bunlar sorduğunuz sorular bunlar da aldığınız cevaplar” diyerek dijital ortamda göndermiştir metinleri.

Kılıçdaroğlu’nun İngiltere gezisi sorulmuş.

Erdoğan her zaman olduğu gibi yine hakaret ve aşağılama ile bezenmiş bir cevap vermiş.

“Şimdi ‘Temiz para getireceğim’ diyor. Sen kimsin?” diye öfkesini dile getirmiş.

Sonra devam etmiş; “Hani Londra’ya gidişi eleştiriyordun? Buradan getireceğin parayı kime getireceksin? Sen iş adamı mısın? Senin yanında böyle bir para talebinde bulunan birileri mi var? Parayı kime getiriyorsun? Yani affedersiniz İngiltere’de bu kadar enayi var mı, sana kalkacaklar bu paraları verecekler, ‘Al Bay Kemal bunu Türkiye’de nerede kullanırsan kullan’ diyecekler.”

Ne ilginç değil mi; AKP Genel Başkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Londra finans çevrelerinden parayı şimdi istediğini sanmış.

Oysa Kılıçdaroğlu iktidara gelmeleri halinde Türkiye’ye temiz para getireceğini ve bunun kaynaklarını araştırdığını ve sözünü şimdiden aldığını defalarca anlattı.

Erdoğan, başta İmamoğlu olmak üzere CHP’li belediyelerin çeşitli projeler için yurtdışından para aramasını da alaya almış.

AKP Genel Başkanı çok açık biçimde “O paralar, ben teminat verirsem gelir” demiş.

Bu da şu demek, Erdoğan nedeni ne olursa olsun bulunacak bir krediye asla onay vermeyecektir.

Bu İstanbul halkının aleyhine de olsa Erdoğan’ın böyle yapacağı ortadadır. Nitekim daha önceki birçok krediyi böyle engellediler.

“Böyle ülke yönetimi nasıl olur?” diye sorabilirsiniz.

Oluyor işte.

İktidarın mantığı çok açık ve net: “Sadece biz yaparsak ya da bize yarıyorsa bir şey yapılabilir bu ülkeye.”

BAŞIMDAN GEÇENLER

En azından bana mesaj gelmedi

Ne zamandır uyarılarda bulunuyorlardı.

12 Kasım akşamı saat tam 18.57’de bütün cep telefonlarına deprem uyarı sinyali gelecekti.

Sinyali alan herkes deprem tatbikatına katılacaktı.

Geldik 12 Kasım akşamı saat 18.57’ye.

Tam o sırada kızımın muayenesi için Academic Hospital’deydik.

18.57 olduğu halde benim telefonuma sinyal gelmedi.

Eşimin telefonuna da mesaj gelmedi.

O sırada çevremizde olan hiç kimseye mesaj gelmedi.

Çıkışta sadece güvenlik görevlisi kendisine mesaj geldiğini söyledi.

En az 15 kişiye sorduk.

Sadece üçüne mesaj gelmişti.

Bu durumdan “Mesaj kimseye gitmedi” sonucu çıkmaz elbette.

Ama istenilen başarıya ulaşılamadığı da ortada.

Nitekim belli ki pek çok kişiye mesaj gitmemiş.

Yetkililer cep telefonlarındaki “acil bildirimlerin açık olması” gerektiğini söylediler, oysa daha önce böyle bir uyarıda bulunmamışlardı.

En ilginci ise şu: Eşime ve bana mesaj gelmedi, ancak evde içinde sim kartı olmayan ama wireless aracılığı ile internete bağlı olan eski telefonuma gece 22.00 sıralarında mesaj geldi.

Siren sesi değil ama yine de rahatsız edici bir ses çıkardı telefon ve normalden daha fazla titredi.

Sim kartı olmayan telefona mesaj geldiğine göre bu mesajlar direk telefonlara yönlendirilmiş.

İşte o zaman “Galiba depremin değil, başka bir şeyin provasını yaptılar” düşüncesi kafama takıldı.

Bİ SORALIM BAKALIM

Yeni havalimanının en büyük döner restoranında fiyatlar ne kadar?

Sevilen fast food zincirlerinden Paşa Döner yeni İstanbul Havaalanı’nda bir yer açmış.

Haberi gazetelerde ve internet sitelerinde gördüm.

Güzel yazmışlardı, şöyle;

“Sadece tavuk buttan ürettiği özel soslu döneriyle bütün Türkiye’nin vazgeçilmez lezzeti haline gelen Paşa Döner, bütün kıtaların bağlantı noktası olan İstanbul Havalimanı’ndaki yeni şubesiyle dünyanın dört bir yanından lezzet severleri enfes tarifiyle tanıştıracak. 7/24 hizmet verecek olan Paşa Döner İstanbul Havalimanı giden yolcu şubesi, damak tadına düşkün Türk ve yabancı misafirlerin lezzette buluşma noktası olacak.”

İyi güzel de acaba yeni İstanbul Havalimanı’ndaki bu lokantada fiyatlar ne kadar olmuş?

Şu sıralar uçakla bir yere gitmediğim için fiyatları bilemiyorum ama herhalde şehir içindeki lokantaların fiyatlarının birkaç mislidir.

Merak edene Paşa Döner’in normal fiyatlarını vereyim;

Kaşarlı tavuk döner: 44 TL

Tam ekmek arası tavuk döner: 44 TL

Tombik arası tavuk döner: 28 TL

Dürüm tavuk döner 105 gr: 39 TL

Yarım Ekmek arası tavuk döner: 25 TL

Yeni havalimanında bu fiyatlara satılması mümkün değil, çünkü mekan kiraları anormal.

Zaten bütün gıda ürünleri bu nedenle aşırı pahalıya satılıyor.

Satıcılar bahane olarak kiraları gösteriyorlar.

İşte devlet olmadığını buradan anlıyoruz.

Çünkü devlet anormal kiralara göz yumduğu gibi bu kiraları ödedikleri için gıda ürünü satıcılarının da fiyatları astronomik yapmasına ses çıkarmıyor.

Uçak yolcuları da çaresiz bir sessizlik içinde.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları