loading
close
SON DAKİKALAR

Gaziantep'teki bombacı Suriyelilere ne oldu?

Can Ataklı
Tarih: 09.02.2013
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı yazıyor; ''Türkiye'de garip şeyler oluyor''...

Türkiye’de garip şeyler oluyor. çoğundan haberdar olmuyoruz. Medyanın çok büyük bölümü bazı haberleri neredeyse hiç görmüyor. Örneğin 23 Ocak’ta Gaziantep’teki bir evde patlama olmuş. Üç kişi yaralanmış. Evden kaçanlar varmış. Ulusal gazetelerin sadece birinde ve yerel medyada yer alan haberlere göre patlama bazı Suriyeliler bomba yaparken meydana gelmiş.

Hatay’ın bir köyünde de benzer bir patlama olmuş. Orada kalanlar da Suriyeli imiş.

Bunlar çok vahim gelişmeler.

Daha önce iki kez yazdım. El Kaide ve Taliban militanı 10 bin kişinin Türkiye üzerinden Suriye’ye girdiği yönünde iddialar var. Ne gariptir ki, kimse üzerine alınmıyor ve kimse bir açıklama yapmıyor. Oysa bu bilgiler ulu orta kulaktan kulağa yayılan dedikodular değil. Bir uluslararası toplantıda ortaya konulan iddialar. Üstelik toplantılarda iktidar ve muhalefet temsilcileri de vardı.

Farkında değiliz ama bir taraftan savaşın eşiğindeyken diğer taraftan terör örgütlerinin de yuvası hâline getirilmek isteniyoruz. Yanlış Suriye politikaları yüzünden önümüzdeki günlerde hiç aklımıza gelmeyen olaylarla karşılaşmamız sürpriz olmayacak.

CHP Gaziantep Milletvekili Dr. Mehmet Şeker Gaziantep’teki patlamalara ilişkin soru önergesi vermiş. Başbakan tarafından cevaplanmasını istediği soru önergesi şöyle:

“(...) Gaziantep’in Şahinbey İlçesi’ne bağlı Kızılhisar Mahallesi ile Karakuyu Köyü Mevkii arasında, Suriyelilerin kaldığı iki katlı bağ evinde, 23 Ocak 2013 tarihinde saat 22:00 sularında bir patlama meydana gelmiştir. Olayın basına ve kamuoyuna yansıtılmaması için yetkililer tarafından özel çaba harcanmasına rağmen, görgü tanıkları patlama mahallinde amonyum nitrat, karıştırıcı makine gibi bomba yapımında kullanılan malzemeler ile roket atar gördüklerini ifade etmektedirler.

Bu patlamadan birkaç gün önce de Hatay’ın Yayladağı İlçesi’ne bağlı Gürışık Köyü’nde yine Suriyelilerin kaldığı bir evde benzer şekilde patlama meydana gelmiştir. Birbiri ardına yaşanan bu patlamalar Suriyelilerin özellikle sınır illerinde kiraladıkları evleri bomba imalathanesi ve cephanelik gibi kullandıklarının kanıtıdır. Bu durum bölge halkında ciddi tedirginlik yaratmaktadır.

Konuya ilişkin olarak;

1- Patlama sonrasında olay yerinde inceleme yapan Jandarma’nın ele geçirdiği malzeme / mühimmatın cinsi, adedi ve menşei nedir?

2- Üç kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan patlamadan kaçan ve arandığı söylenen iki Suriyeli yakalanmış mıdır?

3- Jandarma tarafından sorgulanan yaralılar bomba yapım eğitimini nerede ve kimden aldıkları ve yaptıkları bombayı hangi eylemlerde kullanacakları konusunda hangi bilgileri vermişlerdir? Sorgulamanın ardından bu kişiler hakkında ne tür bir işlem yapılmıştır?

4- Patlamada yaralanan Suriyelilerden birinin Gaziantep Üniversitesi’nde öğrenci olduğu doğru mudur? Bu kişi sadece beyanıyla üniversitelerimize kaydı yapılan Suriyelilerden midir?

5- Bir hafta içerisinde bomba yapımı esnasında meydana gelen iki patlama sonrasında, Suriyelilerin kiraladıkları evlerin denetlenmesi konusunda alınan bir karar var mıdır?

6- Suriyelilerin sınır illerinde kiraladıkları evlerde bomba yaptıklarının, mühimmat sakladıklarının emniyet yetkilileri ve mülki amirlerce bilindiği ve bu duruma göz yumulduğu konusundaki iddialar doğru mudur?”

*****


Başbakan haklı ama...

Başbakan Erdoğan son yurt dışı gezisinde hemen her gün Avrupa Birliği’ne çattı.

50 yıl önce bu birliğe girmek için ilk kez başvurduğumuzu, ama hâlâ giremediğimizi belirterek “Ekonomik, sosyal ve siyasal durumu bizden çok geride olan ülkeler bile AB’ye girdi, bize yapılanı anlamak mümkün değil” dedi.

Başbakan ayrıca devlet olmayan Güney Kıbrıs’ın bile AB üyesi olduğunu, bunun kabul edilemeyeceği de belirtti.

Başbakan haklı mı?

Sonuna kadar haklı. Avrupa Birliği kendi çıkarı için hem bizden vazgeçemez hem de bizi alamaz durumda. Böyle bir muameleyi hiçbir ülke hazmedemez.

Ancak olayın bir de öbür yüzü var. Eğer Avrupa Birliği özellkle çok çaba harcadığımız son 10 yılda bizi içine almıyorsa, bunda iktidarın da payı olduğunu unutmayalım.

Başbakan “devlet olmayan Güney Kıbrıs’tan” söz ediyor ama, ne çabuk unuttuk, Güney Kıbrıs’ı Avrupa Birliği’ne adeta altın tepsi içinde sunduk.

Kıbrıs’ta savaşı ve zalimliği hiç yaşamamış genç nüfusa “Yes be annem” dedirten, Türk tarafı Annan Planı’nı kabul ederken Rumların planı reddetmesine ve bir anda üstünlük sağlamalarına zemin hazırlayan biz değil miydik?

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi AB’ye girerken sesimiz ne kadar gür çıktı? Caydırıcı olabildik mi?

Tam tersine Akdeniz’de tavizler verilmedi mi, Rumların diledikleri gibi petrol aramaları yapmalarına göz yummadık mı? Şimdi sert sözlerle AB’yi suçlamak Türkiye’de her söylenene inanmaya alıştırılmış olan bir kitleyi gururlandırabilir ama, bunun dünyadaki etkisi fazla olmaz.

*****


Bizimkilerden cevap bekliyordum, Rumlardan geldi

Ege ve Akdeniz’deki deniz üstünlüğümüzü kaybettiğimizi, özellikle Rumların daha önceki uyarılarla gerilemiş olmalarına rağmen amirallerin hapse atılmasından sonra çok rahatladıklarını son 10 günde defalarca dile getirdim, ilgilerden cevap bekledim.

MHP Hatay Milletvekili Şefik Çirkin’in 4 Aralık’ta verdiği soru önergesine de hiçbir cevap verilmediğini belirttim.

Dayanamadım, Deniz Kuvvetleri Komutanı’na sordum. Oradan değil ama Genelkurmay’dan sözlü ve ilginç bir mesaj geldi, onu pazartesi sohbetimde anlatacağım.

Sonunda asıl cevap Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden geldi. Rumlar amirallerin hapse atılmasından sonra boş buldukları petrol alanlarına dalmışlardı. Biz güya esip gürledik, Rumların iş vereceği uluslararası şirketlere yaptırım uygulayacağımızı söyledik. Ama ne Rumlar ne de uluslararası şirketler bu esip gürlemeleri kale aldı. Oturdular, Rum yönetimi ile anlaşma imzaladılar. Rumların anlaşma imzaladığı şirketler arasındaki ENI ve TOTAL Türkiye’de de iş yapıyorlar ve iktidara yakın sermaye grupları ile anlaşmaları var. Oysa o esip gürlemelerde bu şirketlerin Türkiye’ye sokulmayacağı söyleniyordu. O da boş çıktı.

Geçmiş olsun Türkiyem. Sen yine Raman Dağı’nda petrol aramaya devam et.

Ara sıra “Büyük damar bulduk, artık kurtulduk” diye haberler yay, medyamız nasıl olsa üzerine atlar ve “petrol bulduk” kontenjanından bu haberleri yayınlar.

Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları