loading
close
SON DAKİKALAR

İlle fotoğraf okumak istiyorsanız buna bakın

Can Ataklı
Tarih: 12.03.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Körler ülkesinde, tek gözlünün gözünü çıkarmaya çalışırlar!

ACAİP YAZILAR

Körler ülkesinde, tek gözlünün gözünü çıkarmaya çalışırlar!

Bugün sizlere sosyal yorum, politika, tarih, popüler bilim, hiciv, biyografi yazılarıyla ünlü İngiliz yazar H.G. Wells’ten bir yazı sunmak istiyorum.

“Günümüzle ilgisi var mı?” var mı diye sorabilirsiniz.

Bilmiyorum.

Okuyunca “İlgi var mı yok mu?” ayırımını kendiniz yaparsanız daha sağlıklı olur.

Dere-tepe, dağ-taş dolaşmayı çok seven tek gözlü bir adam varmış.

Bir gün uzaklarda renkleri karmakarışık bir köy görmüş.

Alacalı bulacalı garip bir köy.

Yaklaşmış köye doğru.

Yolları bir tuhaf, evleri bir tuhaf, insanları bir tuhafmış köyün.

Köyün içine girince anlamış meseleyi.

Körler köyüymüş burası.

Kadınların, erkeklerin, çocukların velhasıl herkesin sımsıkı kapalıymış gözleri.

Gezgin tek gözlü adam karar vermiş burada yaşamaya.

“Hiç değilse benim tek gözüm var” diyormuş. “Körler ülkesinde, şaşılar kral olur derler; ben de bunların başına geçer yaşarım.”

Körlerin gözleri yokmuş ama elleri, kulakları, burunları çok hassasmış.

Kendilerine göre kurdukları bir düzen içinde yuvarlanıp gidiyorlarmış.

Adam şaşkın hallerine bakıyormuş onların, yürümeleri, konuşmaları doğrusu başka türlüymüş.

Bir gün körlerden biri ötekilerden birinin malını çalmış.

Sadece tek gözlü adam görmüş bunu. Bağırarak ilan etmiş:

“Filanca, falancanın malını çaldı.

Körler; “Nerden biliyorsun?” demişler, “O kadar uzaktan duyamazsın ki.”

“Ben duymadım, gördüm” demiş adam. “Gözüm var benim, görüyorum.”

Körler göz diye, görmek diye bir şey bilmiyorlarmış.

Uzun zaman içinde çoktan unutmuşlar bu hissi.

“Ne demek görmek?” demişler, “Nasıl görüyorsun yani, duyulmayacak mesafeden? Anlayabiliyor musun ne olup bittiğini?”

Adam “Anlıyorum tabi” demiş.

“İnanmayız, imtihan edeceğiz seni” demişler.

Adamı almış uzakta bir yere dikmişler.

Tecrübeleriyle eminlermiş ki o uzaklıktan hiçbir şey duyulamaz.

“Anlat bakalım” demişler, “Biz şimdi ne yapıyoruz?”

Adam anlatmış:

“Oturuyorsunuz, kalkıyorsunuz, koşuyorsunuz, yemek yiyorsunuz, şu şunu yaptı, bu bunu yaptı falan…”

Derken körler bir evin içine girmişler, bağırmışlar.

“Hadi anlatsana.”

Adam “İçeri girdiniz, göremiyorum ki” demiş.

“Ne olmuş yani içeri girdiysek, elli santim fark var, anlat hadi anlat” demişler.

“Arada duvar var ama” demiş adam “Göremiyorum.”

Körler “Sen atıyorsun” demişler, “Deminki tesadüftü, bak şimdi bilemiyorsun.”

Adam “Çıkın dışarı söyleyeyim” demiş.

“Bu kadar mesafeden duyduktan sonra ha içerisi ha dışarısı” demiş körler.

“Ama ben duymuyorum, ben görüyorum” diyormuş adam.

“Öyle şey olmaz” demişler, “Sende bir sorun var, saçmalıyorsun, acayip şeyler söylüyorsun. Hekime muayene ettireceğiz seni.”

Adamı yaka paça hekime getirmişler.

Hekim de kör tabi.

Elleriyle yoklamaya başlamış.

Adamın açık olan gözünü kastederek.

“Buldum”, demiş, “Sorun burada, saçmalaması bundan dolayı şimdi düzeltirim ben onu” diye devam ettikten sonra tam gözünü çıkaracakken gezgin zor kurtarmış kendini onların elinden.

Körler, görenleri anlayamazlar.

Saçmalıyor sanırlar ve onu da düzeltip kendilerine benzetmek için gözlerini çıkarmaya uğraşırlar.

BUNU YAZMAK GEREK

İlle fotoğraf okumak istiyorsanız buna bakın

Millet İttifakı’nın 72 saatliğine yıkılıyormuş gibi görünüp sonra tekrar kurulmasından sonra iktidar yandaşlarının hali pek komikti.

Akşener masadan kalktığında adeta zil takıp oynamışlardı saray yazarları ve televizyoncuları.

Artık Erdoğan’ın kazanması kesinleşmişti, muhalefet yine hüsrana uğramıştı, şimdi asıl hesap soracak olan Erdoğan’dı, falan filan.

Bu sevinç çığlıkları kısa sürdü.

Akşener’in dönüşü ile saray medyasında derin bir şok yaşandı.

Söyleyecek, yazacak pek bir şey bulamıyordu saray medyası.

Fikir yok, görüş yok, zeka da pek yok, zor tabii.

Bulabildikleri tek şey Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklandığı sırada Akşener’in yüz ifadesi oldu.

Akılları ancak o fotoğrafın üzerinde tepinmeye yetti.

Neymiş “Akşener çok mutsuz görünüyormuş, adeta alnına tabanca dayanmış gibiymiş, masaya zorla oturtulduğu anlaşılıyormuş, her an kalkıp gidebilirmiş” gibi bir sürü zırva işte.

Fotoğraf okumaya meraklı saray medyası bence bu fotoğrafa baksın.

Gülen gözleri, umutlu bakışları, coşkuyu tercüme etmeye çalışsınlar.

Halkı bölmek, birbirinden nefret ettirmek, herkesi herkesle düşman yapmak için çabalayacaklarına halkın gerçek fotoğrafını görsünler.

ÇOK GÜLDÜM

Pazar için üç fıkra

Bu hafta Yıldırım Tuna’dan üç fıkra geldi. Haydi birlikte okuyalım:

Cinsellik önemli

Adam bakkaldan bir paket sigara istemiş,
bakkal sigarayı uzatırken “Bunun üzerindeki uyarıları okuyorsunuz değil mi?” diye
sormuş, “Bakın bunda ‘Sigara içenlerde kalıcı iktidarsızlığa sebep olur’ diye yazıyor.”
“ Ciddi misin?”
 demiş adam irkilerek, “Uyardığın için sağ ol yahu. Bunu geri
alıp sen bana akciğer kanseri yapanlardan verir misin…!”

Sen önce şunu anlat

Avukat; duruşma öncesi müvekkilinin yanına gitmiş, “Bana her şeyi olduğu gibi anlatın. Avukatınız olarak duruşmada bilmediğim bir şeyle karşılaşıp aptal durumuna düşmek istemiyorum…!” demiş
Haklısınız. Yatımla uyuşturucu getirirken tanıştığım o iki fahişeyi önce gasp ettim, daha sonra öldürdüm ve villamın bahçesindeki kaçak silahların yanına gömdüm.”
“ Bu bilgiler de enteresan tabii”
 demiş avukat, “Ama şimdilik size yönelttikleri, şu çocuk parkının önünden çaldığınızı iddia ettikleri bisiklet hırsızlığı suçlamasına dönebilir miyiz lütfen…!”

Gözlük yanlış

Yaşlı adam ve yanında bir hanımefendi göz doktorunun muayenehanesine girmişler, adam nazik bir şekilde resepsiyondaki sekretere doğru eğilerek, “Sizi tekrar rahatsız ettiğimiz için özür dileriz” demiş.
“Hatırlarsanız, eşim ile bu sabah buraya gelmiştik, bir saat önce muayenemiz bitti ve buradan ayrılıp birlikte alışveriş yapıp eve gittik” demiş ve “Doğru değil mi?” diye de yanındaki kadına sormuş, kadın da endişeli bir şekilde başıyla onu tasdik etmiş.
“Sanıyorum doktorun ikimize de verdiği gözlükler hatalı” diye dönüp eklemiş.
“Bu kanıya nerden vardınız?” diye şaşırarak sormuş sekreter,
“ Şeyy” diye cevap vermiş adam, “E bu hanımefendi benim eşim değil?…”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları