loading
close
SON DAKİKALAR

Kürt sorununu çözmek hiç de zor değil

Can Ataklı
Tarih: 07.01.2013
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı yazdı, ''Türkiye'nin artık 'yeni planlarla' veya 'yeni adımlarla' zaman yitirmesinin hiçbir anlamı yoktur...''

Sevgili okurlar, 2013’e çok hızlı girdik. Hükümet terör lideri ile yaptığı “görüşmeleri” resmen açıklarken, İmralı trafiği yoğunlaştı. 28 Şubat soruşturmasında beklenen ama yöntemi yine tartışılan bir gözaltı olayı yaşadık. Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı polis tarafından gözaltına alınıp Ankara’ya götürüldü, savcı tutuklama istedi ama hâkim tutuksuz yargılama kararı aldı.

Yine “çok yaklaştık”

MİT Müsteşarı’nın Apo’ya gidip konuşması, Kürt ve Kürt destekçisi kesimlerde büyük heyecan yarattı. Daha önce de tanık olduğumuz gibi “Çözüme çok yaklaştık, bunu sakın bozmayalım, provokasyonlara geçit vermeyelim” sesleri yükseldi. Şahsi kanaatim bu görüşmelerden, eğer sağduyulu adımlar atılabilirse bir sonuç çıkabileği doğrultusunda. Madem pek çok kişi çok umutlu, o hâlde bekleyelim.

30 yıllık süreç

Türkiye 30 yıl öncesinden başlayan bir terör belası içinde. Bu sürecin büyük bölümü Kürt kimliği ve hakları konusunda pek tartışma yapılmadan sadece terör üzerine yoğunlaşmakla geçti. Ancak sonuçta terör bir anlamda başarıya ulaştı ve Kürt kimliği ve hakları terör olayından daha fazla konuşulur hâle geldi. Hatta öyle ki, özellikle Kürt destekçisi kesimler neredeyse terörü görmezden gelmeye bile başladı.

Oysa hiç de zor değil

Son 5 yılımızı bir türlü sonuç getirmeyen “Kürt sorununu çözelim” tartışmaları içinde geçirdik. Herkesin çözüm önerileri var ama, siyasi irade kesin ve keskin bir tavır almadığı için asla çözüme ulaşılmıyor. Öyle olduğu gibi kamuoyunun zihninde “çözmek çok zor” fikri de giderek yerleşiyor. Oysa bu sorunu çözüme ulaştırmak sanıldığının aksine hiç de o kadar zor değil. Biraz akıl ve irade gerek.

Görüşmeler önemlidir

Şunu hemen söylemeliyim ki, bugüne kadar akan kanı göz önüne aldığımızda, devletin bir terör lideriyle görüşmeler hatta pazarlıklar yapması milyonlarca insanı üzebilir, rencide edebilir. Ancak eğer sonunda terör tamamen bitecek, evlatlarımız şehit olmayacak, Türkiye’ye huzur gelecekse, Türk halkı bunu da sineye çekmeye hazır olduğunu göstermektedir. Fırsat iyi değerledirilmelidir.

Ne konuşuluyor?

İmralı’daki terör lideriyle ilk kez görüşülmüyor. AKP iktidarının ikinci kez seçim kazanıp tek başına iktidara gelmesinden sonra önce gizli olarak başlayan görüşmelerin sonra açığa çıktığını biliyoruz. Buna karşı, iktidar bu görüşmelerde ne konuştuğunu bugüne kadar hiç açıklamadı. Gerçi iktidar Kürt açılımı yaptığı hâlde planının ne olduğunu da bugüne kadar hiç açıklamadı, o da ayrı bir sorun.

Bu kez değişmeli

Eğer iktidar gerçekten bu kez her zamankinden daha umutlu ise, yöntem ve stratejisini de değiştirmek ve bu kez daha bilgilendirici bir tavır almak durumundadır. “Amaç silah bıraktırmak” sözü kulağa hoş gelse de hem gerçekçi hem de inandırıcı değildir. Eğer gidip terör lideriyle görüşüyorsanız, ona bir şey söylüyor olmalısınız. Karşılığını da alıyorsunuzdur. Artık kamuoyu bunları da öğrenmek istiyor.

Elbette gizlilik olacak

Bu cümlelerimden “Ne görüşüyorsanız hemen açıklayın” anlamı çıkarmayın. Elbette bu kadar hassas konuda devlet bazı girişimlerini gizlilik içinde yürütmek zorundadır. Ancak bu konu devletin sadece iktidarda olan kesimiyle çözülemeyecek kadar önemlidir. Bu nedenle Başbakan’ın, Meclis’te grubu bulunan siyasi parti genel başkanlarına bilgi vermesi en doğru yoldur. Bu yapılmalıdır.

Erdoğan davet edebilir

MİT Müsteşarı “Benim bildiklerimi bir bilseniz” dedi büyükelçilere, ama konumu gereği açıklayamadığını ekledi. MİT Müsteşarı’nın bildiklerini Başbakan Erdoğan da biliyordur doğal olarak. Eğer gerçekten bir umut varsa Başbakan Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi davet edip, hatta Cumhurbaşkanı’nı da katarak 4’lü çok gizli bir bilgilendirme zirvesi yapabilir. Apo ile neler konuşulduğunu onlara açıklayabilir.

48 saat sonra yine

Başbakan liderlere bilgi verdikten sonra “48 saat dışarı bilgi sızdırmadan, salim kafa ile düşünelim ve tekrar bir araya gelelim, siz katkılarınızı söyleyin, sonra da durumu hep birlikte çıkıp kamuoyuna açıklayalım. Bu sorun sadece iktidarın sorunu değil, hepimizin ortak tavrı ve kararı olmalı” diyebilir. Üç partinin bu müzakereleri ortak kararla açıklamasının toplumdaki etkisi çok olumlu olacaktır.

Hızla çözülür

Geldiğimiz nokta önemlidir. Devlet artık açıkça İmralı’ya gidip ne yapmak istediğini söylemektedir. Apo’nun da buna karşı cevapları ve talepleri de devletçe bilinmektedir. Demek ki ortaya makul ölçüde bir çözüm haritası çıkabilecektir. Yeter ki hükümetin bu konuda iradesi olsun, konuyu paylaşmayı ve muhalefetten de destek almayı bilsin. Gerisi çok hızlı olur ve “çözülmez” sanılan sorun bir anda biter.

Bazı şüpheler

Umudumu korumakla birlikte, iktidarın sorunu çözme yönündeki iradesi ve kararlılığı konusunda şüphelerim var. Çünkü “açılım” yapan ama içini doldurmayan iktidar, sorunu kökünden çözmek mi istemektedir yoksa gözü sadece bölgedeki BDP’ye giden oylarda mıdır? Her şeye rağmen Kürt sorununun sürmesinin iktidara sağladığı avantajlar olduğu da unutulmamalıdır. Açmaz aslında buradadır.

Ürkütücü söylemler

Ancak olumlu olduğu hararetle savunulan bu yeni sürece rağmen, yine iktidar ve yandaşı kaynaklı “olumsuz” söylemler de gündemde. Bunların en önemlisi “yine çözüme çok yaklaştık, bir provokasyon olur mu?” endişesinin yüksek sesle dile getirilmesidir. Karayılan’ın “Silah bırakma olmaz, biz de Apo ile temas kurabilmeliyiz” sözleri de elbete moral bozucudur. İşte iktidar iradesini burada gösterecektir

Bu irade var mı?

Erdoğan isterse bu iradeyi gösterebilir. Apo ile yapılan görüşmeleri açıklamadan, adım adım gitme planı şu anda sempatik görünse bile kısa bir süre sonra kamuoyunda itirazların yükseleceğini tahmin etmek zor değil. Bu nedenle “yargı paketiydi, anayasa maddesiydi, Apo’nun şartlarının iyileştirilmesiydi” gibi zamana yayılacak adımlar yerine hızlı bir zıplayış çok daha mantıklı olacaktır.

Yolu ortaklıktan geçer

İşte bu nedenle Erdoğan’ın iki muhalefet liderine bilgi vermesini daha sonra ortak karar açıklanmasını önerebiliyorum. Adım adım gitmek yerine aynı anda tüm çözüm önlemlerini hayata geçirmek, bunun için de arkasına tüm halkın desteğini almak çok daha akılcı bir yöntemdir. Türkiye’nin artık “yeni planlarla” veya “yeni adımlarla” zaman yitirmesinin hiçbir anlamı yoktur. Sadece kararlı olalım ve inanalım.

Hepinize iyi haftalar dilerim.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları