loading
close
SON DAKİKALAR

Oy kullansam Fenerbahçe'de kimi desteklerim

Can Ataklı
Tarih: 02.06.2018
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Korkusuz - Can Ataklı

Can Ataklı; Fenerbahçe bugün kongre yapıyor. Sanıyorum çok uzun yıllar sonra ilk kez bu kadar önemli, çekişmeli, çetin, sonucunu tahmin etmenin zor olacağı bir kongre olacak.

YENİ ÖĞRENDİM

AKP’DE “ERDOĞAN BOZDU, MEHMET ŞİMŞEK DÜZELTTİ” DEDİKODUSU ÇIKMIŞ

Eskilerin güzel bir sözü vardır; “Çocuktan al haberi” derler.
Bunun birbirine benzese de iki farklı anlamı vardır.
Birincisi; “çocuk yalan dolan bilmez, her şeyi olduğu gibi anlatır, onun için haberin doğrusu çocuktan alınır.”
İkincisi ise “Gizli şeyleri çocuğun yanında konuşmaktan sakınılmadığı için çocuk bunları öğrenir ve gizlilik kavramını bilmediğinden bunları herhangi bir durumda olduğu gibi söyler, çocuk sır saklamaz.”
Günümüzde ise tıpkı çocuktan haberi aldığımız gibi “yandaşın akılsızından” öğreniyoruz bazı gerçekleri.
Örneğin yandaş medyanın gazete ve televizyonları Erdoğan'a destek olabilmek için “müthiş pembe bir ekonomi tablosu” çiziyor hanidir.
Açın bakın ekonomi sayfalarını “ekonomik zafer haberlerinden” geçilmiyor.
Başlıklar müthiş.
“Ekonomimiz parmak ısırtıyor”
“Dünya devleri gözünü Türkiye'ye dikti”
“Türkiye'yi kıskanıyoruz böyle bir ekonomik mucize görülmedi”
“Lira doların sırtını yere getirdi”
“Türk Lirası değerlenme rekoru kırdı, Amerika şaşkın”
Bunlar son birkaç gündür yandaş gazetelerde gördüğüm başlıklardan bazıları.
Ama bakıyorsunuz bu muhteşem ekonomi haberlerinin hemen yanında, tabii yine Erdoğan'a yalakalık olsun diye yapılmış başka haberler de var.
Örneğin başlıkta diyor ki “Seçimden sonra alınacak önlemlerle ekonomi rayına oturtulacak.”
Eee, hani ekonomi çok iyiydi nereden çıktı bu “rayından çıkma” lafı.
Ya da “Merkez Bankası'nın kararlı tutumu ekonomiyi dengeye getirdi.”
Demek ki o muhteşem denilen ekonominin aslında dengesi bozukmuş.
Yandaşlık için de akıl gerektiğinden haberleri yok belli ki.
Akşam Gazetesi'nin Genel Yayın Müdürü ve yazarı Murat Kelkitlioğlu da galiba “akılın pek gerekli olmadığına” inandığından olacak dün “Erdoğan'a yağcılık yapmak için” bir yazı yazmış.
Ama öyle bir şey yazmış ki, açıkçası ben bilmiyordum, hem öğrenmiş oldum hem de aslında irkildim biraz.
Çünkü Kelkitlioğlu'na göre AKP çevrelerinde bir dedikodu çıkmış. Meğer AKP'liler kendi aralarında “Erdoğan ekonomiyi bozdu ama neyseki ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek durumu düzeltti” diyorlarmış.
Erdoğan İngiltere'de konuştuktan sonra dolar fırladı, bunun üzerine faiz yükseltildi ve geri dönüş sağlandı, üstüne Mehmet Şimşek de Londra'ya gidip dünya finans çevrelerine “aman” dedi ya AKP içindeki dedikodular bu yüzden çıkmış.
Kelkitlioğlu bunlara haddini bildirmek için bir yazı kaleme almış. “Yok böyle bir şey” demiş yandaş yazar ve eklemiş; “Mehmet Şimşek değil, asgari piyasa dinamiklerini bilen herhangi biri de gitseydi, sonuç aynı olacaktı!”
Sonra da devam etmiş; “Günlerdir kimi çevrelerde estirilen ‘Erdoğan batırdı, Şimşek gitti düzeltti' rüzgarının da en az kur saldırısı kadar balon olduğu yukarıda yazdıklarımla net şekilde anlaşılacaktır. Şimşek elindeki sihirli değnekle değil, bu ülkenin sağlam liderliğinin ve o liderin dirayetinin ortaya koyduğu politikalar sayesinde gezisinden sonuç alarak döndü. Bu gerçeği görmezsek, gelecekteki benzer saldırıları göğüslemede zaafa uğrayabileceğimizi hatırlatmak isterim.”
Böyle bir dedikoduyu ben yazsam “Fitne sokmak isteyen terörist, alçak, şerefsiz, İslam düşmanı” gibi seviyeli sıfatlarla hakaretlere uğrardım.
Gerçeği içerden biri açıklayınca rahat ediyor insan.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

BRAVO BAKAN BEY’E; SEYİR HALİNDEKİ GEMİYE HELİKOPTERLE İNMİŞ

Doğan Medya Grubu Demirören Grubu'na verildikten sonra grubun içindeki tüm yayın organlarının politikası da değişti ister istemez.
Hürriyet, Posta, Kanal D, CNN Türk, Hürriyet internet sayfaları bir anda AKP bültenine dönüştü.
Belli ki tüm editörlere “Erdoğan ve AKP'liler övülecek” talimatı verilmiş.
Dünkü Hürriyet'in internet sayfasında  Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli ile ilgili bir haber vardı.
Başlık şöyleydi; “Seyir halindeki TCG Giresun fırkateynine helikopterle giden Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli.”
Başlığa bakınca anlıyoruz ki “seyir halindeki bir gemiye helikopterle inmek çok zor, bunu ancak kahramanlar başarabilir ve savunma bakanı işte böyle bir kahraman.”
Bakan helikopteri kullanmıyor elbette. Kahramanlık varsa helikopteri seyir halindeki gemiye indiren pilota ait ama olsun, bakan da o helikopterle inme cesareti göstermiş ya ona bakın.
Tabii askeri olarak bilemem, seyir halindeki gemiye helikopter indirmek çok mu zordur? Kim bilir belki askerler bu haber başlığına çok gülmüşlerdir orası da ayrı konu.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

HERKES DÜŞÜNSÜN TABİİ DE BİZANS OYUNU OYNAYANLAR KİM?

Büyük bir kahramanlık yaparak seyir halindeki savaş gemisine helikopterle inen Savunma Bakanı Nurettin Canikli gemide kafasına askeri şapkayı geçirdikten sonra tıpkı genel başkanı gibi Türkiye'nin tehdit ve baskı altında olduğunu söylemiş ve esip gürlemiş.
Şöyle demiş Canikli; “Herkesin, Türk milletine yönelik bir saldırı ve tehdit içerisinde olacaksa onu çok iyi düşünmesi, bin defa düşünmesi gerekiyor. Kimsenin yanlış hesap yapmaması gerekiyor. Biz her yerde olduğu gibi denizlerimizde ve sularımızda bu ülkenin menfaatlerini koruyacak her türlü tedbiri almak durumundayız ve alıyoruz. Bunlardan hiçbir şekilde taviz vermemiz söz konusu değil. Bazı ülkelerin, mahfillerin Bizans oyunlarının yeni versiyonlarını piyasaya sürerek bu sularda, denizlerde Türkiye'nin menfaatlerini ortadan kaldırmaya yönelik birtakım adımlar attıklarını zaman zaman görüyoruz. Buna müsaade edemeyiz, bu millet buna müsaade etmez.”
Çok güzel bir açıklama. Yüreğimiz soğudu, gururlandık.
Gerçi iyi hoş da bizi tehdit eden bu güçler, hele Bizans oyunlarının yeni versiyonlarını ortaya sürenler kimler, onu da merak etmiyor değilim hani.
Şu dış düşmanların kim olduklarını bir öğrenebilsek birlikte hepsini tükürükle boğacağız da maaşallah iktidarımız bunları sır gibi saklıyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

LİBERAL DEMOKRAT PARTİ HAKSIZ DEĞİL

Seçimlere katılma hakkı son dakikada ellerinden alınan Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Tırpancı'nın partisi adına yaptığı açıklamayı okudum.
Tırpancı kırgın bir ifadeyle yaptıkları bütün hukuki başvurulara rağmen, hukuk yok sayılarak seçimlere sokulmadıklarını, kendileri gibi aynı durumda olan bütün partilerin aynı uygulamaya tabi tutulduğunu ancak sadece “Erdoğan'a destek vereceğini açıklayan” Hüda Par'a seçime girme hakkı verildiğini belirtiyor.
AKP'nin MHP ile kurduğu Cumhur ittifakına asla destek olmayacaklarını söyleyen Tırpancı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun “tüm siyasi görüşlerin Meclis'te temsil edilmesi gerektiği” sözlerini ciddiye alarak görüşmeler yaptıklarını ancak CHP yönetiminin kendilerini ittifaka almadığını belirtiyor.
İYİ Parti'nin de Meclis'te bir liberal ismin olmasına sıcak bakmadığını ileri süren Tırpancı buna rağmen demokrasiye dönüşün sağlanması için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyor.
Tırpancı 24 Haziran'la ilgili de partisinin şu kararını açıklıyor; “Cumhurbaşkanlığı seçiminde mutlaka ve mutlaka sandığa giderek seçimin 2. tura kalmasını sağlamaları çağrısı yapıyoruz. Liberal Demokrat Parti, 24 Haziran seçimleri öncesi, söylem ve vaatlerinde tutarlı olarak liberal demokrat politikalara ve değerlere yer verecek adaylardan hangisinin desteklenmesi gerektiği önerisini açıklayacaktır.”
Liberal Demokrat Parti diğer partilere serzenişte bulunmakta haksız değil, öyle değil mi?

BUNU YAZMAK GEREK

OY KULLANSAM FENERBAHÇE’DE KİMİ DESTEKLERDİM

Fenerbahçe bugün kongre yapıyor. Sanıyorum çok uzun yıllar sonra ilk kez bu kadar önemli, çekişmeli, çetin, sonucunu tahmin etmenin zor olacağı bir kongre olacak.
Bir tarafta efsane başkan Aziz Yıldırım diğer tarafta genç dinamik ve geniş bir vizyon sahibi Ali Koç var.
İyi bir Fenerbahçeliyim ama ne yazık ki kulübe üye değilim.
Olmadı bir türlü.
Aziz Yıldırım'ı tanırım. Pek çok kere davet etti, kendi locasını paylaştı, maçları birlikte izledik, yemek yedik, her seferinde bir türlü üye olamadığımı söyledim her seferinde “gönder evrakı hemen halledelim” dedi, gönderdim hiçbirinde olmadı.
Ali Koç da iyi tanıdığım bir iş adamı. İlk yıllarında Fenerbahçe 1907 Derneği'nin yönetim kurulundaydım. Tabii beni daha çok medya ilişkileri ve etkinlikler için davet etmişlerdi. Sonra başkanlığa Ali Koç geldi. Yaptığı ilk işlerden biri nedense beni dernek üyeliğinden atmak oldu. Sonra defalarca karşılaştık sohbetler ettik ama bir türlü beni neden hemen attığını öğrenemedim. Sormak da istemedim.
Yani diyeceğim bugünkü kongrede oy kullanmam mümkün değil.
Ama üye olsaydım ve oy kullanabilseydim bunu Ali Koç için kullanırdım.
Üstüme vazife değil elbette ama bir Fenerbahçeli olarak bunu açıklamak ve kayda geçirmek istedim.
Aziz Yıldırım'ı çok seviyor ve beğeniyorum, Fenerbahçe için yaptıklarına da her Fenerbahçeli gibi minnettarım.
Ama, birincisi; yeter artık, Zidane gibi zirvedeyken bırakmak gerek. İkincisi; cemaat kumpası nedeniyle uğradığı ağır saldırıdan alnı ak olarak çıktı çıkmasına ama bazı davalar henüz tam sonuçlanmadığı için bunu “başkan olarak karşılamak” istiyor Aziz Yıldırım. Bu nedenle de Tayyip Erdoğan'a kendini mahkûm hissettiği için olsa gerek fazla yakın duruyor.
Erdoğan'ın da Aziz Yıldırım'a destek olduğu, Koç'un kazanması halinde karizmasının çizileceğine inandığı söyleniyor siyasi kulislerde.
Bu nedenle Aziz Yıldırım ne olur kusura bakmasın, oy kullanabilsem tercihim rakibinden yana olurdu.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları