loading
close
SON DAKİKALAR

Sedat Peker’i kim öldürtmek ister?

Can Ataklı
Tarih: 15.09.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Sedat Peker’in öldürülmesi için uluslararası cinayet şebekelerine, “Kellesini getirin, 25 milyon doları alın” diye haber salınmış.

Hak sahibi emekli bir mühendis gözünden büyük konut projesi

ANALİZ

Hak sahibi emekli bir mühendis gözünden büyük konut projesi

Sonunda “dünyanın en büyüğü” olarak propagandası yapılan konut projesinin detayları AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından açıklandı.

608 bin lira bedel belirlenen 2+1 konutlara 2 bin 280 liradan taksitlerle 240 ay vade ile sahip olacak ihtiyacı olanlar.

3+1 dairelerin fiyatları ise 850 bin lira, ödemesi ise 3 bin 187 liradan başlayan taksitlerle 240 ay vadeyle yapılacak.

Erdoğan konutların maliyetinin devlet tarafından üstlenileceğini ilan etti.

Aylık geliri 16 bin liranın altında ve evi olmayanların yararlanabileceği projede ev fiyatının yüzde 10’u peşin olarak ödenecek, taksit ödemeleri ise sözleşmenin imzalanıp evler teslim alındıktan sonra başlayacak.

Semih Kalkanoğlu bu köşeye de sıklıkla mesaj gönderen emekli bir elektrik mühendisi.

Şu anda başka bir iş yapmıyor, kendisine ya da eşine ait bir evi yok, 4 bin 687 lira emekli maaşı ile geçiniyor.

Konut projesinin detaylarını öğrendikten sonra bir mektup göndermiş.

“Nasıl olacak bu iş, biz nasıl ev alabileceğiz?” diye soruyor.

Pek çok kişinin aklına takılan soruları bir mühendis kafası matematiği ile çok güzel özetlemiş, sizi de sunmak istiyorum;

Can Bey;

Ocak 2023’ten itibaren başlayacak bu projelere ilk başvururken %10 peşin ödeme yapılacak (!)

Konutların teslimi Erdoğan’ın demesi 2 yıl sonra ama gerçekte bu rakam en az 2,5 yıl olacaktır.

Peki, sözleşmeyi imzalayıp %10 peşin ödemeyi yapan ihtiyaç sahipleri evleri olmadığı için hali hazırda kirada yaşamıyorlar mı? Yaşıyorlar.

Yani hem yaşadıkları konuta kira ödemeye devam edecekler, hem bir şekilde buldukları peşin paranın taksitlerini ödeyecekler

Peki düşünelim ki, 15 milyon emeklinin 10 milyonu kirada yaşıyor.

Net emekli maaşım 4 bin 687 TL.

Yaşadığım konuta ödediğim kira 2 bin 250 TL.

İhtiyacımız 3+1 konut, yani aylık ödeme 3 bin 187 TL.

Yani bu iki ödeme toplamı 5 bin 437 TL

Bize kalan 1500 lira.

Nerede kaldı elektrik, su, doğalgaz, internet, telefon faturalarımız?

Nerede kaldı aylık yeme içme ihtiyaçlarımız???

Bu 10 milyon emeklinin %52’si asgari ücret düzeyinde emekli maaşı almıyorlar mı? Alıyorlar.

Peki bu emekli ailesi aldığı emekli maaşının %30’unu, yani 1650 lirasını bu taksitlere ödemeyecek mi? Ödeyecek.

Şimdi ilkokul bitirmiş bir yetişkin dahi matematik yapmalı:

Haydi düşünelim ki; bir yerlerden 2+1 konut için 60 bin 800 TL ve 3+1 konut için 85 bin TL buldu, peşinatı ödedi.

Bugün için yaşadığı konuta nereden baksanız en az 2 bin lira kira ödüyordur.

Evinin sahibi olduğunda kira gibi taksit ödemesi de artacak.

Peki bu aile bir ay boyunca ne yiyip ne içecek, her tür ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak!??

Sadece ve sadece “bir seçim yatırımı” olan, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek böylesine dev konut yatırımında gerçekten bir konut sahibi olabilmek için ihtiyacı olan bir ailenin evine her ay en azından 10 bin lira NET para giriyor olması gerek.

Peki, tüm bu koşulları taşıyan kaç tane aile var dersiniz İstanbul’da? Türkiye’de?

18-30 yaş aralığında kaç genç böylesine bir kampanyadan konut sahibi olabilir?

Ayrıca 240 ay taksitin ucu da açık.

TOKİ internet sayfasında taksitlerin “sabit olduğu” belirtiliyor ama önceki akşam televizyona çıkan TOKİ Başkanı “taksit artışları yüzde 25’den fazla olmayacak” dedi ve kafaları karıştırdı.

Çok iyi düşünmek ve ona göre tüm bu hayallere aldanmamak gerek.

Peki kimler konut sahibi olacak derseniz, biz çok iyi biliyoruz, yine 3-5 maaş alanlar birkaç konut daha alacaklar, yine yandaşlar birer konut daha alıyor olacaklar.

Bizim gibi gerçekten konut ihtiyacı olanlar ne yapacak?

Tabii ki sadece ellerini yalayacaklar (!)

SONUÇ:

Her şey açıkça görünüyor “dağ fare doğuracak”, Türkiye’de gerçekten yoksul ve ihtiyaç içindeki halka seslenmeyen projelerle AKP ve Sayın Erdoğan’ın yaklaşan seçimi “hayaller satarak” kazanmaları olası değil.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Saldırıya uğrayan gemi olayı bir anda unutuldu

Türk-Yunan gerginliği tam gaz sürüyor.

Gerçi bir şey olacağı yok herhalde ama iki ülkenin de en tepe yöneticileri birbirlerine en ağır sözleri söylüyorlar.

Belli ki her ikisi de dışa karşı değil de iç politikalarına göre davranıyor.

Tam böyle bir aşamada bir Yunan sahil güvenlik hücumbotu daha sonra Mavi Marmara olduğunu anladığımız bir geminin yolunu Çanakkale Boğazı’na girmeden kesti ve uyarı ateşi açtı.

Gergin bir ortamda adeta “savaş ilanı” gibi bir olaydı bu.

Ama etkisi öyle olmadı.

AKP iktidarı, birkaç sert cümle sarf edip işin ucunu bıraktı.

Saray medyası da gemi ile ilgili haberlere neredeyse hiç yer vermedi.

Niye?

Bu gemi icradan satın alınarak Somali’de yolcu gemisi olmaktan çıkarılıp Ro-Ro gemisi haline getirilmiş.

Ardından Türkiye’ye doğru yola çıkarılmış.

Geminin ne bir yerde gemi sicili kaydı var ne de geçerli seyahat belgeleri.

Adeta korsan bir gemi gibi yol alırken Yunan sahil güvenliğin dikkatini çekiyor.

Gemi durdurulmak istendiğinde kaptan hemen Türk Sahil Güvenliği’ni arıyor.

Gemide yük olup olmadığı belli değil.

Varsa da ne olduğu, son limanının hangi olduğu da bilinmiyor.

Anladığım kadarıyla bir anda Türk-Yunan gerginliğine büyük katkı yapacakken konuyu örtbas ettiler.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

IŞİD liderinden sonra Sırp çeteci de İstanbul’u güvenli liman olarak seçmiş

Üst üste gelen iki olay insanı hem hayrete sokuyor hem de canını şiddetli sıkıyor.

İlk haber IŞİD’in en önemli üç isminden biri olan Abu Zeyd/Üstad Zeyd kod adlı Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai’nin İstanbul’da yakalanması idi.

Saray medyası bunu MİT’in olağanüstü başarısı olarak sundu.

MİT bu teröristi 7 ay izledikten sonra kıskıvrak yakalamıştı.

Oysa zafer diye anlatılan bu olay, Türkiye’nin nasıl bir zafiyet içinde olduğunu gösteriyor.

Çünkü bu kişi 7 aydır Türkiye’de ise Suriye’de ya da bir başka yerde barınamadığını güvenli liman olarak Türkiye’yi seçtiğini gösterir.

Ayrıca anlaşıldığı kadarıyla bu kişi Türkiye’de bir eylem hazırlığında değil, sadece burada daha rahat saklanacağını düşünmüş.

Yakalanmış olması cezalandırılacağı mı yoksa can güvenliğinin daha rahat sağlanacağı anlamına mı geldiğini ise şu an bilemiyorum.

İkinci olay ise Sırbistan’daki en etkin suç örgütlerinden birisi olan Skaljari Çetesi’nin lideri Jovan Vukotiç’in İstanbul’da bir suikast sonucu öldürülmesi.

Bu kişi iki yıl önce yine İstanbul’da yakalanmış, Sırbistan’a iade edilmiş, burada bir yıl hapis yattıktan sonra serbest kalmış ve ardından sahte pasaportla yine Türkiye’ye gelmiş.

Demek ki bu mafyacı da Türkiye’yi güvenli bir liman olarak görüyor.

Türkiye’yi her türden teröristin cenneti haline getirmişler bunlar.

ŞAŞIRDIM

VİP salonlarından şikayet edileceği aklıma gelmezdi

Yıllar önce havaalanlarındaki VİP salonları ile ilgili sayısız yazı yazmıştım.

VİP salonlarını ilgisiz kişilerin kullanmasını eleştiriyordum.

Çünkü özellikle ANAP döneminde bu konu çok istismar edilmişti.

Kimi bakanların manikürcüleri, siyasetçilere komiklik yapan sözde sanatçılar, bazı gazeteciler, siyasi partilerin VİP statüsünde olmayan kişiler buraları kullanırdı.

VİP kullanmak adeta bir üstünlükayrıcalık sayılırdı.

Sonraki yıllarda VİP merakı bitti.

Şimdi durum nedir bilmiyorum, ama ağırlıklı olarak AKP’liler kullanıyor VİP salonlarını artık.

Eskiden VİP’te kendini ayrıcalıklı hisseden iş insanlarının çoğu gerçekten çok daha cazip olan CİP salonlarını kullanıyorlar.

Ama VİP’ten şikayet geleceğini hiç düşünmemiştim.

Bir eski parlamenter yazmış.

Diyor ki “THY’nin CİP salonları harika dünyanın en iyileri arasında, kuş sütü dışında her türlü ikramın yapıldığı bu salonlar 5 yıldızlı servis veriyor. Bunun yansıra devletin ileri gelenlerinin yabancı üst düzey siyasi misafirlerin kullandığı ViP salonlarda ise çok sıradan bir kuru pasta ve çaydan başka hiçbir ikram bulunmamakta. Bu özellikle yabancı misafirlerimize karşı Türk misafirperverliğine de vurulmuş bir baltadır.”

Eski milletvekili VİP salonlarının havaalanlarının yiyecek bölümlerine de çok uzak olduğundan bu nedenle ihtiyaç olduğunda baralara ulaşamadıklarından yakınmış ve “VİP’de ikram sorununa bir çare bulunmalı” demiş.

Bu eski milletvekiline, “Şikayeti bana değil, bir AKP’liye yapın, o zaman hemen hallederler” dedim.

Bİ SORALIM BAKALIM

Sedat Peker’i kim öldürtmek ister?

Gazeteci Murat Ağırel canlı yayında müthiş bir iddiada bulunmuş.

Sedat Peker’in öldürülmesi için uluslararası cinayet şebekelerine, “Kellesini getirin, 25 milyon doları alın” diye haber salınmış.

Peker’i kim öldürtmek ister acaba?

Türk mafyası içindeki gruplar mı?

İtalyan mafyası mı?

Rus mafyası mı?

Arnavut mafyası mı?

Sahi Peker ölsün diye 25 milyon doları gözden çıkaran kim olabilir acaba?

Bu arada dün Peker’in “el konulan” evine yapılan silahlı baskın da bir muamma.

Soylu bu konuyu mutlaka çözmek zorundadır.

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları