loading
close
SON DAKİKALAR

TOGG için sorduğum soru saray medyasını nedense rahatsız etti

Can Ataklı
Tarih: 20.10.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Şimdi anladınız mı “Atı alan Üsküdar’ı geçti” ne demek?

İRONİ

Şimdi anladınız mı “Atı alan Üsküdar’ı geçti” ne demek?

Çok sayıda örnek var ama ben en son yaşananı söylemek istiyorum.

Parlamento artık yok hükmündedir.

2016 Anayasa Referandumu ile yetkiler tek kişinin elinde toplandı, 600 kişilik parlamentoya ise “yok” muamelesi yapılıyor.

Açıkçası 600 kişi hiçbir iş yapmadan, daha doğrusu hiçbir işe yaramadan on binlerce lira maaş alıyor.

Meclis hiç olmasa Türkiye’nin yönetiminde hiçbir şey değişmeyecektir.

Çünkü kararlar sadece bir kişi tarafından alınıyor, yanındaki 400 kişi bu kararların uygulanması için harekete geçiyor, milletin geri kalanı da alınan bu kararlar yönünde yaşamaya çalışıyor.

Bu bir kişiye tek bir kişi bile itiraz edemiyor, sesini çıkaramıyor, eleştiride bulunamıyor, öneri getiremiyor.

“olsun” diyor, diğerleri “olmasını” sağlıyor.

Bunun böyle olacağını referandum öncesi aylarca anlattık, dilimizde tüy bitti; demokrasinin, hukuku, insan haklarının artık olmayacağını söyledik.

Halkın yarıdan fazlası anlamıştı gerçeği ve bu koşullara bir referanduma gidildi, hayır çıkma ihtimali belirince bilinmedik bir yerden emir geldi, mühürsüz oyların da geçerli olmasına karar verildi.

Yüksek Seçim Kurulu bu kararı sanki kendi almış gibi davrandı, oysa tam bir Anayasa ihlaliydi bu ama kimseyi dinlemediler.

O sırada henüz tek adam olmamış olan Erdoğan da “Atı alan Üsküdar’ı geçti” dedi.

Pek bir alkış aldı bu sözler.

Ardından bu “hile hurda” ile kabul edilen yeni anayasa maddeleri gereği seçim yapıldı ve tek adam seçildi.

Parlamentonun işlevi de ortadan kalktı iyice.

Geçen 4 yıl içinde ne o tek adam ne de onun adamları parlamentoyu hiç takmadı.

Bakan adı verilen devlet memurları Meclis’e gelip milletvekillerine hakaretler yağdırdı, bürokratlar milletvekillerinin telefonlarına çıkmadı, kimi kurumların başları ana muhalefet liderini polis zoruyla kapısından uzaklaştırdı.

Unvanı “Meclis Başkanı” olan şahıs tüm bunlar olurken kılını bile kıpırdatmadı, parlamentonun gururunu hiç korumadı, tek adama hoş görünmekten başka bir şey düşünmedi.

Şimdi gelelim son örneğe.

Önceki gün Meclis’te laf ola beri gele kurulmuş bir bütçe plan komisyonu var.

Hesapta bu komisyon tek adamın gönderdiği bütçeyi irdeleyecek, sorgulayacak, gerekirse bazı değişiklikler yapacak.

Tabii bunların hepsi hikaye, öyle bir şey olmadı ve olmayacak.

Tek adam bütçe göndermiş onun üzerinde değişiklik mi olurmuş soru mu sorulurmuş, sırf prosedür yerine gelsin diye kabul edilip gönderilecek.

İşte bunu devlet memurları oradaki milletvekillerinden daha iyi biliyor.

Milletvekilleri sanki rüyadaymış gibi sözde “denetleme ve sorgulama” yapmaya çalışıyor.

Olur mu hiç, olmaz tabi.

Merkez Bankası memurları gelmiş karşılarına, soru soruyor bazı muhalif milletvekilleri.

Merkez Bankası’nın memurları, “Siz kim oluyorsunuz da bize soru soruyorsunuz, size niye cevap verelim?” diyorlar.

Sonra da çekip gidiyorlar.

Muhalefet milletvekilleri feryat ediyor, “Olur mu böyle şey, anayasaya aykırı bu, bu ne rezalet” falan filan.

Geçin bunları.

“Atı alan Üsküdar’ı geçti” sözüne söylendiği an tepki gösteremeyip o garip referandumu iptal ettiremedikten sonra yapacak bir şeyiniz yok ki.

Bari seçime iyi hazırlanın da bu ucube sistemden kurtulalım.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Kuran okuma üzerinden çifte din istismarı

Sosyal medyada Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın maden kazasında hayatını kaybeden bir işçinin mezarı başında Kuran okuması üzerine çeşitlemeler yapılıyor.

Bakanın açık alanda kuran okumasını “din istismarı” olarak değerlendirenlere karşı harekete geçen saray trolleri yine bildik “Kuran okunmasından niye rahatsız oluyorsunuz, bir bakan Kuran okuyamaz mı?” türü cümlelerle eleştirenlere karşı çıkıyorlar.

Hemen söyleyeyim: “Bakanın Kuran okuması yanlıştır ve laikliğe aykırıdır.”

Tabii “laikliğe aykırıdır” sözü de hemen alerji yaratıyor iktidar çevrelerinde, hatta bazı muhalif kesimde…

Laikliğin ne olduğunu bilmeyenler hemen saldırıya geçerek, “Batsın sizin laikliğiniz” sığlığı ile saldırıyor.

Herkes gibi bakan da olsa, cumhurbaşkanı da olsa kimsenin Kuran okuması yanlış değildir.

Kimse bu ülkede Kuran okunmasına da karşı çıkmaz çıkamaz.

Ancak önemli bir kamu makamını işgal eden biri açık biçimde Kuran okuyorsa bu din istismarından başka bir şey değildir.

Saray trolleri bu olaydan yola çıkarak çifte din istismarı yapmaktadır.

Hem bir bakanın Kuran okumasını, yer ve zamanı hiç dikkate almadan, övmek din istismarı olduğu gibi  “Kuran okunasından niye rahatsız oluyorsunuz, bir insan Kuran okuyamaz mı?” demek de dini istismar etmektir.

Muhalif kesim ise “Aman şimdi bu iktidara yarar” korkusu ve paniği ile konuyu kapatmaya çalışmaktadır.

Korkarak siyaset olmaz.

Gerçek her yerde ve her zaman gerçektir ve bu gerçeği söyleyen anlık kayıplara uğramış görünse bile daima kazanacaktır.

BUNU YAZMAK GEREK

Aralık ayına kadar gelecek anketleri ciddiye almam

Son bir yılda sayısız anket yapıldı.

Bunların neredeyse tamamında AKP Genel Başkanı’nın cumhurbaşkanı seçilmesine pek olanak olmadığı görülüyor.

Sarayın anketçileri bile Erdoğan’ı seçilme noktasına taşımayı başaramadılar.

Son bir haftadır saray medyasında bir hareketlenme var.

AKP’nin oylarının yükselmeye başladığını ile getiriyorlar.

Peki ne oldu da Erdoğan’ın oyları yükselmeye başladı?

Şöyle anlatıyorlar: Erdoğan’ın üst üste gittiği dış gezilerde verdiği fotoğraflar etkili oldu. Putin’le yapılan anlaşma bir umut ışığı gibi görüldü. Muhalefetin sorun çözmede başarılı olamayacağı her şeye rağmen yine krizi Erdoğan’ın çözeceği yönünde bir algı oluşuyor. Tabii buna şimdi yeni asgari ücret, konut hamlesi, Karadeniz doğalgazı, TOGG’un piyasaya çıkması da katkı sağlayacak.

Bana bunlar sabun köpüğü gibi geliyor.

Çünkü ekonomik koşullar öylesine ağırlaşıyor ki, milletin çoğunun AKP’ye oy vermesi için artık bahanesi kalmıyor.

Buna karşı, en azından aralık ayına kadar yapılacak anketleri ciddiye almayacağımı düşünüyorum.

Ekim sonu itibarıyla AKP Genel Başkanı bütün atışlarını yapacak, tümünün etkisini görmek gerek.

Aralık ayının 15’inden itibaren anketler daha fazla ışık tutacaktır genel duruma.

ŞAŞIRDIM

Ben bile unutmuşum öyle bir konuşma yaptığımı

Twitter’da bazen çok hoş sürprizlerle karşılaşıyorum.

Gennosuke Sama isimli bir Twitter kullanıcısı çok ilginç tweetler atıyor.

Ama daha önemlisi müthiş bir arşiv çalışması yapıyor, hiçbir şeyi unutmuyor, unutturmuyor ve yıllar içinde söylediklerinin tersini yapanları ortaya çıkardığı gibi söyledikleri uzun zaman sonra da olsa gerçekleşenleri de hatırlatıyor.

Pandemi döneminde Tele1’de sabah haberlerini sunuyordum.

Bu programlardan birinde “Maske takmayanlara ceza veriliyor. Ama seçim zamanı gelince bunları affederler” demiştim.

Ancak açık söyleyeyim bunu söylediğimi unutmuştum.

Ama Gennosuke Sama unutmamış.

Dün attığı bir tweeti görünce hem şaşırdım hem de sevindim.

Birkaç yıl önce “Seçim yatırımı için bunu yaparlar” dediğim bir konunun bugün aynı iktidar tarafından seçim yatırımı olarak kullanıldığını görmek ister istemez insanın hoşuna gidiyor.

Gennosuke Sama daha önceleri de “Can Ataklı bunu söylemişti” diyen tweetler atmıştı.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

TOGG için sorduğum soru saray medyasını nedense rahatsız etti

Hem bu köşede yazdım hem de önceki akşam yayınlanan Flashhaber Ana Haber saatinde “ilk yerli otomobil” diye lanse edilen TOGG’un sahibinin kim olduğunu çok merak ettiğimi söyledim.

Soru aslında çok basitti; TOGG marka otomobili aslında beş babayiğidin yapacağı açıklanmıştı. Ancak bu otomobil ile ilgili tüm açıklamaları hatta reklam kampanyalarını iktidarın bakanları ve bürokratları yürütüyor. Bu durumda TOGG’un sahibi kim?”

Dün Yeni Şafak ve Sabah isimli renkli kağıt tomarlarının internet sitelerinde “Can Ataklı şimdi de TOGG’a sardı” başlıklı bir haber görünce çok şaşırdım.

TOGG’a sardırdığım falan yok, sadece bir özel sektör girişiminin devlet eliyle pazarlanmasını anlayamadığımı belirtiyorum.

Tabii bu iki renkli kağıt tomarı yayın yapınca aportta bekletilen saray trolleri de hemen harekete geçti.

Yine çok aptalca, saldırgan, nezaketsiz ve küfür dolu mesajların muhatabı oldum.

Ne diyeyim, alıştım artık.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları