loading
close
SON DAKİKALAR

Yok artık daha neler, Kılıçdaroğlu ile görüşmek suç sayıldı

Can Ataklı
Tarih: 08.09.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Son olarak Cemil Kılıç hakkında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından soruşturma açıldı. Nedeni çok garip. Kılıç’a “Neden Kılıçdaroğlu ile görüştünüz?” diye soruldu.

Bİ SORALIM BAKALIM

Kız Kulesi’nden kimin ne avantası var?

Birkaç gündür Kız Kulesi tartışması yaşıyoruz.

Anadolu yakasında oturup Beşiktaş, Üsküdar, Kadıköy hattını kullananlar Kız Kulesin’i her gün görürler.

Bu tarihi yapının etrafı bir süredir bir perdeyle kapalı.

Restorasyon yapıldığı söyleniyordu.

Açıkçası kimsenin aklına bu işin altında bir şey olup olmayacağı gelmiyordu.

Niye gelsin ki?

4-5 gün önce sosyal medyada bir fotoğraf yayınlandı.

Bu fotoğraf elbette şaka amaçlıdır. Ama söz konusu AKP olunca pek çok kişi inanabilir.

Fotoğrafta Kız Kulesi görünüyor, arkasından bir gemi geçiyor güneş tersten geldiği için kuleyi örten perde adeta şeffaf hale gelmiş bu nedenle gemi açıkça seçiliyor.

Oysa kuleyi örten perdeden arkadaki geminin görünmemesi gerek.

Eğer gemi açıkça görünüyorsa demek ki kule yıkılmış demektir.

Tabii kısa sürede sosyal medyada müthiş bir hareketlilik yaşandı.

Bir kesim “Kule nerede, yıkıldı mı, satıldı mı?” derken bir başka grup, ki tabii ki AKP trolleri “alay eden” twitler atarak “Yalanın bu kadarı olmaz” diyordu.

Sonunda bu akılsız savunmanın yanlış olduğu görüldü ve bir merkezden düğmeye basılmış gibi “Kız Kulesi’nin ilk haline çevrildiği” anlatılmaya başlandı.

Buraya kadar çok da anormal bir durum yok.

Bana anormal gelen şey ise şu;

Saray medyası bir anda Kız Kulesi’nin restore edildiği haberleri ile doldu.

Meğer saray medyasının muhabirleri buraya götürülmüş, restorasyon hakkında bilgiler verilmiş kendilerine, fotoğraflar çekilmiş, görüntüler alınmış.

Derken saray medyasının neredeyse tüm yazarları konuya atladı.

Kız Kulesi restore ediliyormuş, ne varmış bunda, muhalefet her şeyin altında bir şey arıyormuş.

Haberleri şaşkınlık ile okurken kendi kendime “Yahu ne oldu bunlara böyle, ilk kez iktidarı sıkıştıran bir soruya topluca cevap veriyorlar, ne var bunun altında?” diye düşünmeden edemedim.

Ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan iki yalıya el konma haberi geldi.

İBB kendi mülkü olan iki yalıya girmek istemiş ancak buraları AKP’li belediye zamanında kiralamış olan şirketler belediye görevlilerini içeri sokmamıştı.

Konunun büyümesi üzerine saray devreye girmiş ve iki yalının alel acele hazineye devredilmesini emretmişti.

Emir anında yerine getirildi.

Böylelikle İBB yetkilileri kendi mülkleri iken giremedikleri iki yalıya, bu sefer de hazineye devredildiği için giremez duruma gelmişti.

Ancak gerçeklerin kötü huyu olan mutlaka ortaya çıkmaları yasası burada da kendini gösterdi ve bu yalıların iç görüntüleri sosyal medyaya sızdı.

Amanın da aman.

Meğer değeri milyonlarca dolarla bile ölçülemeyen bu yalıların içinde inanılmaz inşaatlar varmış.

AKP’li şirketlere verilen bu yalılar meğer büyük bir ranta çevreliyormuş.

Belli ki İBB beklenmedik anda içeri girmeye kalkınca telaş yaşanmış ve hemen çok radikal bir önlem alınmış.

Ama şimdi gerçek ortaya çıktı.

İşte bu örnekten yola çıkınca belli ki Kız Kulesi işinde de hiçbirimizin bilmediği bilemeyeceği bir rant operasyonu yapıldığını söyleyebiliriz.

Yoksa saray medyası televizyonlarıyla, gazeteleriyle ve yazarlarıyla neden Kız Kulesi restorasyon güzellemelerine başlasın ki.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Yok artık daha neler, Kılıçdaroğlu ile görüşmek suç sayıldı

İlahiyatçı Cemil Kılıç din istismarını kanıtlarıyla ortaya koyan nadir isimlerden biri.

Çarpıtılan dini bilgilerin doğrusunu anlatmaktan hiç yorulmayan Kılıç elbette AKP zihniyeti tarafından pek sevilmiyor.

Kılıç’ın söylemlerine bilimsel karşılık veremeyen bu zihniyet dolaylı yollardan yıpratma kampanyası sürdürüyor.

Son olarak Cemil Kılıç hakkında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından soruşturma açıldı.

Nedeni çok garip.

Kılıç’a “Neden Kılıçdaroğlu ile görüştünüz?” diye soruldu.

Bir süre önce CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile görüşen Kılıç’a 2 bakanlık müfettişi 40’ın üzerinde soru sormuş.

Bu sorulardan bazıları şöyle;

+ Kılıçdaroğlu ile neden görüştünüz?

+ Neden Kemal Kılıçdaroğlu’nu Twitter hesabınızdan rt ettiniz?

+ Neden Eğitim-İş Başkanını Twitter hesabınızdan rt ettiniz?

+ Diyanet Başkanlığı’nı itibarsızlaştırmak mı istiyorsunuz?

+ Cumhurbaşkanını itibarsızlaştırmak mı istiyorsunuz?”

+ Neden Kur’an’ın Allah kitabı olduğunu söylüyorsunuz da ‘Kuran Allah kelamı değildir’ diyorsunuz?

Cemil Kılıç konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Cehaletlerinden farkında değiller, bu tartışma İslam medeniyetinde yüzlerce yıl öncesinin tartışmasıdır. Benim söylediğim, ‘Kuran, Allah’ın sözü değildir, Allah’ın vahyidir, mahlukudur’ düşüncesidir. Ve bu düşünce uzun yıllar Abbasi Devleti’nin resmi görüşü olmuştur. İslam’ı ve Kur’an’ı onların yorumladığı gibi değil de Muhammedi bir içerikte ve gerçek boyutuyla yorumlayıp sahip çıktığım için bana saldırıyorlar” dedi.

“Gerçekte Müslüman kimliğini taşımayı hak eden benim” diyen Cemil Kılıç, kendisini sorgulayan müfettişlere “Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin memurları olarak siz bana nasıl inançlarımla ilgili soru sorarsınız” dediğini ancak bir cevap alamadığını da belirtti.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Sevinelim mi üzülelim mi?

Almanya’nın ucuzluk market zinciri Lidl’in “her şey dahil” Türkiye tatili satışı bizim sosyal medyada gündem oldu.

Market zinciri, uçuş masrafları da dahil olmak üzere 22 gecelik Türkiye tatilini 599 euro fiyattan satmaya başladı.

Gerçi bunun en düşük fiyat olduğunu gerçeğin daha yüksek olduğunu söylüyorlar ama ne olursa olsun hele Almanlar için sudan ucuz bu tatil. Saray yandaşları bu habere pek sevinmişler.

Neymiş “İşte Almanya böyle kötü günler yaşıyormuş, bu kış Almanlar donacakmış, Türkiye’yi kıskanıyor dendiğinde alay edenler şimdi ne yapacaklarmış” falan da filan.

Sarayın danışmanlarından Yiğit Bulut da konuya balıklama dalmış.

O da halkı uyarıyor; “Aman” diyor, ve ekliyor “İlahi Adalet! Gazı kesilen AB vatandaşlarından en az 1 milyonu bu kışı Türkiye’de geçirmek için harekete geçti. Malınızı ucuza kaptırmayın Muhtaçlar!”

İyi de Almanlar niye kışı Türkiye’de geçirmek istiyor.

Bu saray iktidarının büyük başarısından mı yoksa ülkeyi düşürdükleri zavallı durum nedeniyle mi?

Bir Euro 18 lira değil de, 3 lira olsaydı Almanlar ya da başka ülkelerin insanları yine Türkiye’ye akın akın gelecek miydi?

Ve asıl can alıcı soru:

Orta halli bir Türk vatandaşı aynı parayı vererek (559 Euro; 10.000TL) Türkiye’de 22 günlük tatil yapabilir mi?

Haydi bir soru daha; Orta halli bir Türk vatandaşı yurtdışına birkaç günlüğüne bile tatil için gidebilir mi?

Değerlendirme sizin.

YENİ ÖĞRENDİM

4 ay sonraya verilen doktor randevusu son gün iptal edildi

Beylerbeyi’nde oturuyorum.

Her zaman gördüğüm mahalle sakinlerinden biri yanıma oturdu “Merhaba” bile demeden “Öfkeden delireceğim, Can bey ne olur bunu yazın” dedi.

“Otur bir dakika, bir çay söyleyeyim, nedir bu öfke?” dedim.

Anlattı.

Beykoz Devlet Hastanesi Üroloji servisinden randevu almak için 5 Mayıs’tan bu yana 182’yi arıyormuş.

Sonunda 2 Eylül günü için randevu vermişler.

Ancak 24 Ağustos günü telefonuna bir mesaj gelmiş.

Mesaj’da “2 Eylül 2022 tarihi için üroloji doktorundan alınmış randevunuz iptal edilmiş ve bir başka güne ertelenmiştir” yazıyormuş.

Peki hangi güne ertelenmiş, o yok işte. Beylerbeyi sakini tanıdığım yıllarını devlete vermiş, hakkını aramayı bile, dişli biri.

Hemen hastanenin hasta hakları bölümünü aramış.

Oradaki görevliler “Yapacak bir şeyimiz yok, randevu ertelendi çünkü doktor o gün görevde olmayacak” cevabını vermişler.

Yılmamış bu tanıdığım ve hastanenin altını üstüne getirip gerçeği öğrenmiş.

Meğer 2 Eylül günü AKP İstanbul’un birçok ilçesinde sünnet kesimleri yapacakmış, hastane doktorları da bu işle görevlendirilmişler.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Gülşen’e açılan dava hukuki mi?

Her ne kadar sanatçı Gülşen’e yapılan baskı ve yıldırmalar kamu vicdanını yaralamış olsa da yargı hiçbir şey dinlemedi ve davayı açtı.

Bu dava sonunda Gülşen mahkûm olur mu olmaz mı orası henüz belli değil.

Normal koşullarda ortada en azından kasıtlı işlenmiş bir nefret ve kin ile inançların aşağılanması suçu yok ama konu kişisel şikayetlere konu olarak hakaret açısından ele alınabilir.

Bu da tutuklanmayı ya da ev hapsini gerektirir mi, bu da tartışılır.

Avukat Baran Doğan açılan “kamu davasına” çok dikkat çekici bir yaklaşım getirmiş.

Baran’a göre bu dava ile İmam Hatipler “kutsal” bir kavram kazanmış oluyor.

Başka bir yorum yapmadan Avukat Baran Doğan’ın konuyla ilgili saptamalarını dikkatinize sunuyorum;

1) Gülşen’in iddianamesinde imam hatipliler “sosyal sınıf” olarak tanımlanmıştır. Savcılığın tanımına göre sosyal sınıf “toplumun yapısındaki yeri ve özelliği ile varlık kazanmış, aynı toplumsal düzeydeki bireylerin toplamından oluşan gruplar”dır.

2) Sosyal sınıf tanımı CGK-2005/30 sayılı kararı kullanıma elverişli bir yerinden kesilerek oluşturulmuş. CGK kararındaki tanım şu şekildedir: “Maddede yazılı bulunan sosyal sınıf iktisadi sınıflar anlamına gelmemekte, toplumun yapısındaki yeri ve özelliği ile varlık kazanmış aynı toplumsal düzeydeki bireylerin toplamından oluşan çiftçi, esnaf, mülk sahibi, tüccar, memur, işçi gibi grupları kapsamakta olduğu öğreti ve içtihatta kabul edilmektedir.”

3) CGK kararı, sosyal sınıfı doğrudan iktisadi sınıf olarak kabul etmese dahi iktisadi hayat içerisinde varlık kazanmış kesimleri (çiftçi, esnaf, tüccar vb) sosyal sınıf olarak kabul etmiştir.

4) Kanaatimce, TCK 216. maddesindeki sosyal sınıf, doğrudan iktisadi sınıf olarak yorumlanmalıdır. Aksi takdirde kanunilik ilkesi ihlal edilmiş olur. Prof. Çetin Özek de bu konuda aynı görüştedir.

5) Adil bir karar verebilmek için maddi ceza hukuku normları yorumlanabilir. Ancak, ceza hukukunda yoruma “kanunilik” ve “kıyas yasağı” ilkeleri ile sınır çizilmiştir. Kanun metninin ifade etmek istediği temel anlamı aşacak şekilde kanunilik ilkesi ihlal edilerek yorum yapılamaz.

6) Yukarıdaki açıklamalar ışığında imam hatipliler sosyal sınıf olarak kabul edilemez. Aksi takdirde Robert Kolej mezunları, Boğaziçi Ün. mezunları, avukatlık, doktorluk, mühendislik vb. gibi meslek grupları da sosyal sınıf tanımına girer.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları