loading
close
SON DAKİKALAR

Anayasa aramak

Çiğdem Toker
Tarih: 02.01.2016

Çiğdem Toker; Cenazelerin morglarda bekletildiği şu günlerde; CHP, anayasa için AKP ile görüşmelere başlayadursun, Cumhurbaşkanı Erdoğan yöntemi belirlemiş bile: Arama Konferansı..

Cenazelerin morglarda bekletildiği şu günlerde; CHP, anayasa için AKP ile görüşmelere başlayadursun, Cumhurbaşkanı Erdoğan yöntemi belirlemiş bile:
Arama Konferansı...
Erdoğan, S. Arabistan dönüşü bir meslektaşımızın, “Son süreçte halkla Arama Konferansı yapmak yoluna gidebiliriz demiştiniz; ne anlama geldiğini soramamıştık” anımsatmasıyla, yöntemi açmış:
“Arama Konferansları, akademisyenler arasında veyahut o konuyla ilgili dağarcığında bir şeyler olanların katıldığı toplantılardır. Bunu geniş planda tutup, halkla bu arama konferansını yapabileceğiz. Yani seçeceksiniz. Sonra telefonlarla vatandaşla bu irtibatları kurmak suretiyle, yani bir nevi kamuoyu araştırması da diyebiliriz. Ama burada vatandaşın, diyelim ki anayasanın o maddeyle ilgili düşüncesi nedir, ne diyor bunları halkla irtibat kurmak suretiyle. Öyle ufak rakamlar, yani 500 bin değil sayıyı daha da arttırmak suretiyle. Dolayısıyla toplumsal bir mutabakatın sağlanabileceği bir anayasanın oluşmasına bu arama konferansı çok ciddi bir zemin oluşturacaktır.”

***

Dr. Oğuz Babüroğlu, Arama Konferansı deyince akla gelen ilk isim. Sabancı Üniversitesi’nde öğretim üyesi. “Arama Katılımlı Yönetim Danışmanlığı” şirketiyle 20 yılı aşkın bir süredir 950 Arama Konferansı’yla gerçekleştirmiş.
Babüroğlu’nu arayıp Erdoğan’a bu yönde brifing sunup sunmadığını sordum.
“Hayır” dedi. “Böyle bir davet almadık.”
Ancak 2012’de, Anayasa Uzlaşma Komisyonu sürecinde TEPAV öncülüğündeki çalışmalarını anımsattı. Cumhurbaşkanı’na bu çalışma hakkında bilgi sunulmuş olabileceğini belirtti.
O yıl, “Tarama Konferansları” adıyla 12 ilde emek yoğun bir çalışmayla hazırlanmış 52 soru, bir GSM operatörü veritabanından “rassal” yöntemle belirlenmiş 10 bin katılımcıya sorulmuş; “çıktı”lar, dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sunulmuştu. Babüroğlu; Diyarbakır, Konya, Antalya, Erzurum, Edirne gibi illerin yer aldığı kentlerin, istatistik ve temsil gücü nedeniyle, seçim zamanları araştırma şirketlerinin çalıştığı şehirler olduğunu vurguladı.

***

“Peki şimdi” diyerek, yöntemin bugün, nasıl hayata geçirilebileceğini sordum. Babüroğlu’nun görüşlerini yerim elverdiğince özetliyorum:
• Niyet iyi. En önemli konu, farklı katılım yöntemlerini birleştirecek bir süreç tasarımı. Nasıl anayasa hukuku diye bir bilim dalı varsa, katılım diye de bir bir bilim var. Önce, hem rakamsal hem de içerik analizi bakımından yöntem belirlenmeli.
• Anayasa, şirketlerin başvurduğu herhangi bir “arama” değil. Onu da içine alan bir katılım ama daha önce öncülük lazım. Tüm taraflar sürece onay vermeli.
• Katılımcı demokrasi ortak akla çok önem verir. Uzlaşılamayan konular çıkabilir. O zaman uzlaşılanlarla yürüyüp uzlaşılamayanlar için yeni bir şey üretmek gerekir.
• Sürecin tarafsız ve bilimsel gitmesi zorunlu. TBMM’yi dışlayan bir formül olamaz. Ölçekler büyüdükçe nasıl yapılacağına teknik insanlar karar verir.
• Çıktıların anayasa maddesine nasıl dönüşeceği en kritik konulardan biri. Sonuçların bazıları net çıkıyor, bazıları değil. (Babüroğlu’nun, Sage Publications’da, “The Polling Conference process for participatory constitution making in Turkey” başlıklı kapsamlı bir makalesi mevcut.)
• O çalışmada, görüşlerin farklılığına karşın, tüm katılımcılar için bir numaralı sorun adaletti. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözleri arasında bu sonuç da yer alıyor.
• 2012’de epey yol aldık. Ancak süreç dondu. Bugün sonuç alınmak isteniyorsa, bu konuyu katma değeri çok yüksek bir “Milli Ar-Ge Projesi” gibi görülmesi zorunlu. Milli bütçeden pay alan, bir yıl zaman verilecek bir süreç. Bu kadar kutuplaşmış bir ülkede, yeni bir “sosyal sözleşme”ye büyük ihtiyaç var.

Çiğdem Toker - Cumhuriyet 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları