loading
close
SON DAKİKALAR

CHP’li Aşkın Genç: 'Faiz 2,7 trilyon, yatırım 1,4 trilyon; bütçe üretimi değil borcu büyütüyor'

CHP’li Aşkın Genç: 'Faiz 2,7 trilyon, yatırım 1,4 trilyon; bütçe üretimi değil borcu büyütüyor'
Tarih: 06.11.2025 - 12:20
Kategori: Siyaset

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, Hazine ve Maliye Bakanlığı 2026 bütçe teklifi görüşmelerinde konuştu. Genç: Ülke her 100 liralık yatırım için 182 lira faiz ödüyor. Bu tablo üretim ekonomisinin değil, borç ekonomisinin sonucudur.

Cumhuriyet Halk Partisi Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2026 bütçesini eleştirerek, “Faiz gideri 2 trilyon 720 milyar liraya çıktı, yatırım harcamalarının neredeyse iki katı. Ülke her 100 liralık yatırım için 182 lira faiz ödüyor. Bu tablo üretim ekonomisinin değil, borç ekonomisinin sonucudur.” dedi.

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi.

Genç, 2026 yılı bütçesinin üretim yerine faizi öncelediğini belirterek, “Faiz ödemeleri yüzde 60 artarken, yatırım harcamaları reel olarak azaldı. Bu bütçede üretici yok, emekçi yok; sadece faiz ve borç var.” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında gelir adaletsizliği, artan dolaylı vergiler ve Anadolu’daki sanayi merkezlerinin yaşadığı ekonomik daralmaya dikkat çeken Genç, “Kayseri bugün Türkiye ekonomisinin gerçek röntgenidir; bütçe faizle büyüyor, şehirler borçla küçülüyor.” dedi.

Genç, konuşmasında şunları kaydetti:

“Her 100 liralık yatırım için 182 lira faiz ödenecek”

“Karşımızda duran bu bütçe aynı zamanda bir tercihin de beyanı olduğunu gösteriyor bizlere. Rakamları yan yana koyduğumuzda açıkça görüyoruz ki bu ülkenin bütçesi artık üretimle değil ne yazık ki faizle dönüyor. 2026 yılı bütçesinde faiz gideri 2 trilyon 720 milyar TL, yatırım harcamaları ise 1 trilyon 494 milyar TL yani ülke her 100 liralık yatırım için 182 lira faiz ödeyecek demektir.

“2026’da vergi istisnalarının maliyeti, tüm yatırım bütçesinin 2 katı”

Bütçe açığı 2 trilyon 831 milyar TL'ye, toplam borç stoku ise 13 trilyon lirayı aşmış durumda. Bu açığın kaynağı üretim değil, faiz, vergi afları, vergi istisnaları ve bütçe dışı harcamalarıdır. 2026'da yalnızca vergi istisnalarının maliyeti 3 trilyon 457 milyar TL, bu tüm yatırım bütçesinin 2 katı. Sayıştay raporlarında kamu kaynaklarının planlamasında verimlilik ilkesinin tamamen kaybolduğu yazıyor. Faiz ödemeleri yüzde 60 artarken yatırım harcamaları reel olarak azaldı. Bakanlık ‘mali disiplin’ diyor ama halkın mutfağında disiplin değil ne yazık ki yangın mevcut.

Enflasyon hedefi 2026 için yüzde 16 olarak belirlenmiş ancak fiili enflasyon ENAG'a göre yüzde 60, TÜİK'e göre yüzde 33. Vatandaşın cüzdanıyla TÜİK'in tablosu arasında büyük uçurum mevcut. Hazinenin borçlanma faiz oranı yüzde 33'e çıktı, 2024'te bu oran yüzde 22’ydi yani bir yılda sadece faiz farkı eğitim ve sağlık bütçelerinin toplamına eşit hâle geldi. İktidar büyüme olarak yüzde 3,8 hedefi koymuş ama bu büyüme halkın sofrasında değil, finansal tabloların üst satırında kalıyor çünkü ekonomiyi büyütenler artık üreticiler değil, faiz geliriyle yaşayan yüzde 1'lik kesim.

“Kamu gelirlerinin yüzde 68’i dolaylı vergilerden geliyor”

Gelir adaleti bütçede de bozulmuş durumda. Kamu gelirlerinin yüzde 68'i dolaylı vergilerden geliyor yani ekmeğe, elektriğe, benzine vergi veren halk bütçeyi taşıyor ama bütçenin kaymağını büyük şirket istisnaları yiyor. Bir örnek daha, 2026 yılı bütçesinde kamunun borç faizine ayırdığı kaynak tüm tarım desteklerinin tam 13 katı. Bu ülkede üretim yapan değil borç veren ödüllendiriliyor.

“Kayseri'nin 2025 yılı ocak-eylül ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 azaldı”

Sanayi deyince, üretim denince akla gelen şehir seçim bölgem Kayseri'dir ama bugün Kayseri iktidarın uyguladığı ekonomi politikalarının en ağır bedellerini ödemekte. TÜİK verilerine göre Kayseri'nin 2025 yılı ocak-eylül ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 azalmış durumda, evet, tam yüzde 25'lik bir düşüşten bahsediyoruz. Sanayi kenti olarak bilinen Kayseri artık Türkiye ekonomisinin kırılganlığının laboratuvarına dönüşmüş durumda.

“Kayseri'de her üç KOBİ'den 1'i ya personel çıkardı ya üretimi kıstı”

Fabrikalar üretim kısıyor, siparişler azalıyor, ihracat pazarları daralıyor, fabrika sahipleri fabrikalarını satıyorlar, kendi yerlerinde kiracı noktasına geliyorlar, sanayici krediye ulaşamıyor, esnaf borcunu çeviremiyor, çiftçi gübre alamıyor. İktidarın ‘Büyüyoruz’ dediği dönemde Kayseri'de her üç KOBİ'den 1'i ya personel çıkardı ya üretimi kıstı veya üretimi durdurdu. Bu tablo Anadolu sermayesinin sessiz çığlığıdır ama ne yazık ki Ankara'dan duyulmuyor.

“Enerji maliyetleri iki yılda yüzde 130 arttı, faiz oranları yüzde 57'yi geçti”

Sadece bu yıl için şu ana kadar Kayseri'de 43 firma konkordato ilan etti, bu rakam sadece bir istatistik değil, her birinin arkasında işini, emeğini, geleceğini kaybeden insanlar var, aileler var. Kayseri iş dünyası artık üretim planı değil, hayatta kalma mücadelesi veriyor çünkü enerji maliyetleri iki yılda yüzde 130 arttı, faiz oranları yüzde 57'yi geçti, girdi maliyetleri dövize endeksli hâle geldi. Bütün bunlar olurken Hazine ve Maliye Bakanlığı hâlâ mali disiplinden söz ediyor.

“Kayseri bugün Türkiye ekonomisinin gerçek röntgenidir”

Bu tablo disiplin değil ne yazık ki ekonomik bir çöküntüdür. Disiplin borcu büyütüp üretimi kısan bir mekanizma değildir. Disiplin, yerelde sanayici, üretici, esnafı ayakta tutmaktır ama siz Anadolu’nun üretim merkezlerini göz göre göre kaybediyorsunuz. Kayseri'de ihracat yüzde 25 düşmüşse bu sadece dış ticaret dengesiyle açıklanamaz, bu politik de bir tercihin sonucudur. Yüksek faiz, yüksek vergi, belirsiz kur politikası; bu tercihlerle üretim olmaz, sadece kriz büyür. Kayseri bugün Türkiye ekonomisinin gerçek röntgenidir. Bütçe faizle büyüyor, şehirler borçla küçülüyor; bu kadar açık ve net.”

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları