loading
close
SON DAKİKALAR

Trolokrasi

Çiğdem Toker
Tarih: 13.01.2023
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; Sosyal medyaya biraz aşinalığı bulunan hemen herkesin varlığından haberdar olduğu troller, arkasındaki yapı ve mali kaynaklarıyla gündemde.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in bir gün öncesinden "başına bir şey gelebileceği" ihsasıyla duyurduğu ve dün de ayrıntılarını açıkladığı yapılanma, meselenin troller deyip geçiştirilecek bir vaka olmadığını ortaya koyuyor. Trolokrasi olarak nitelemek mümkün bu yapıyı

Sosyal medyaya biraz aşinalığı bulunan hemen herkesin varlığından haberdar olduğu troller, arkasındaki yapı ve mali kaynaklarıyla gündemde. 

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in bir gün öncesinden "başına bir şey gelebileceği" ihsasıyla duyurduğu ve dün de ayrıntılarını açıkladığı yapılanma, meselenin troller deyip geçiştirilecek bir vaka olmadığını ortaya koyuyor.

Trolokrasi olarak nitelemek mümkün bu yapıyı. Trollerin iktidarı yani. Propaganda ile itibarsızlaştırmayı eş anlı yapma, yapabilme misyonları yüklenmiş olan bir güçten söz ediyoruz.

Özel'in anlatımına göre söz konusu gücün etkili kullanımı için kamu kaynağı musluğu da kurulduğu anlaşılıyor. CHP Grup Başkanvekili, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun danışmanı görünen Emin Şen'in, -FETÖ'nün Gülen Cemaati adıyla iktidarın gayriresmi koalisyon ortaklığı döneminde- kurduğu şirket üzerinden kamu kuruluşları, bakanlıklardan yüklü tutarlarla ihale aldığını belirtti.

Sayfa hızla değişti

Şen, Bakanlık sitesinde danışman olarak görünüyordu. Özel'in toplantısı sırasında bakanlık "devlet memuru olmayıp bakan müşaviri görevi de bulunmamaktadır" açıklaması yaptı. Özel'in bu bilgiyi öğrenince hemen internet sitesini açarak verdiği yanıt üzerine de ilgili sayfa erişime kapatıldı. Sonrasında bakan danışmanı olduğu yönünde tekrar değişiklik yapıldı. Öte yandan, daha önce Aydın Valisi'nin resmi hesabında duyurduğu ve Şen'in makamda kabul edildiğine ilişkin açıklama da durmaktaydı. Oysa bu kadar temel bir resmi konuda bir tane hakikat olmalı öyle değil mi.

Şen'in şirketlerine kamu kaynakları aktarıldığına dair iddialar önümüzdeki dönemde daha yoğun tartışılacaktır. Özel, şirketlerin kamuyla yaptığı işi 418 bin dolar olarak açıkladı. Native adlı şirketin 2020'de İçişleri Bakanlığı'nda 81 bin dolara ulaşan alımları üstlendiğini duyurarak şunları da söylüyor:

"Buzdağının küçük kısmında 23 milyon TL'lik bu şirkete verilmiş ihale gördük. Buna İçişleri'nin kendisinin bakanlığın özel durumundan dolayı doğrudan hizmet satın alımıyla ilgili yönetmeliğini de eklediğinizde 2020-2021-2022 yılında inanılmaz ve denetimsiz para akışı olduğunu göreceğiz. Soylu, bilgi işlem ya da bütün alanlarda doğrudan hizmet alımı kaç para, hangi işi kime verdiğini açıklarsa, buzdağının birazını daha görmüş oluruz."

Doğrudan temin nedir?

Özel'in anlattıklarından trolokrasi alanında ihtiyaç duyulan mali kaynak için kamu ihaleleri yanında bir başka yolun daha kullanıldığı anlaşılıyor. Bu yol, kanunların tanıdığı pratik bir imkan olan, "doğrudan temin yöntemi".

Bugüne kadar davet usulü olarak bilinen Kamu İhale Kanunu'nun 21/b maddesine göre yapılan usulsüz ihalelere dair yüzlerce yazı yazdım.

Kamu kaynaklarını istediklerine aktarma konusunda eğer suistimal edilirse bu maddeyi aratmayacak bir başka madde de doğrudan temin aslında

Doğrudan temin yöntemi şu demek: Kamu kuruluşları, kamu idareleri belirli bir miktara kadar olan alımlar için ihale açmak zorunda değil. Herhangi bir mal, herhangi bir hizmet, herhangi bir yapım işi ihtiyacı doğduğunda, bu işin mali tutarı belirlenmiş bir limitin altına ise hiç ihale falan yapmadan doğrudan alımla halledebiliyor. Doğrudan alım limiti her sene yeniden belirleniyor.

AKP gelir gelmez değiştirdi

İşin püf noktası ne biliyor musunuz? Doğrudan temin bilinen anlamda bir ihale olarak kabul edilmiyor. Ülkeyi 20 yıldır yöneten AKP, iktidarının daha ilk yılında gayet vizyoner bir bakış açısıyla bu yöntemi ihale olmaktan çıkarmış. Oysa AB müktesabatına uyumlu olarak 2002'de çıkarılan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nda doğrudan temin yöntemi de açıkça ihale usulleri arasında sayılıyordu. Doğrudan temin ihale usulü olmaktan çıkınca siyaseten işlerin ne kadar kolaylaştığını söylemeye gerek yok.

Dahası, alımın niteliği ihale olmadığı için, muhtemel usulsüzlük ile ve yanlışlıklarda ihaleye fesat karıştırma suçu oluşamıyor. Hukukçular böyle bir durumda en fazla görevi kötüye kullanma maddesine göre değerlendirme yapılabileceği görüşünde.

AKP'nin beş yıl sonra da 2008'de Kamu İhale Kurumu'nun re'sen soruşturma başlatma yetkisini de bir yasa değişikliğiyle elinden aldığını da vurgulayalım. Yani Kamu İhale Kurumu, bütün bu olup bitenleri ihbar kabul edip kendiliğinden bir soruşturma başlatamıyor. Savcılıkların bunu zaten yapmayacağını, herhangi bir usulsüzlük yolsuzluk dosyasının yargılama konusundan biliyoruz da özerk bağımsız bir kurul olarak tasarlanan KİK'in elinden bu imkanın yine AKP'nin hayli vizyoner bir yaklaşımla alındığını da hatırlatalım.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları