loading
close
SON DAKİKALAR

Merkez Bankası'nın itibarı Beştepe'den geçiyor

Çiğdem Toker
Tarih: 24.01.2024
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ülkedeki bütün kurumlarda olduğu gibi elbette Merkez Bankası'nda da kurumsal işleyişi, atama usullerini değiştirdi çünkü.

Bir itibar kurumu olan Merkez Bankası'nda başkanların çok rahat görevden alınabildiği, süre teminatının, bağımsızlık güvencesinin olmadığı bir bürokratik atmosferde bugün yaşadığımız tablo sürpriz değildir.

Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın babası Erol Erkan'a atfen, resmi görevi olmaksızın Banka'da personel işlerine müdahil olduğuna dair haberle başlayan tartışma, günlerdir yeni boyutlar eklenerek genişliyor.

Bu haber ile habere konu CİMER'e yazının, hizip ve çekişmelerden kaynaklanan bir itibar suikasti olduğu ya da bazı güçlerin "düğmeye bastığı" iddiaları, büsbütün önemsiz olmasa da konuyla ilgili kamuoyuna yansıyan birçok olgunun haber değeri taşıdığı da tereddütsüzdür.

Bütün bir milletin hayat standardını belirleyen enflasyon ile mücadele, temel görevi olarak tanımlanmış bir kurumla ilgili bu haberlere şu güne kadar daha net, tatminkâr açıklamalar getirilmeliydi. Erkan'ın ilk gece yaptığı kısa açıklama, devam eden ve genişleyen iddialar karşısında bu kriterleri karşılamaktan çok uzaktı. Arkası da şu ana kadar gelmedi.

Altını çizmek gerekiyor ki, Merkez Bankası başkanlığı kadar önemli bir kamu görevini bir kadının temsil etmesi, her şeyden bağımsız olarak başlı başına sevindirici bir gelişmeydi. Ancak Türkiye'de yaşıyoruz ve bildiğimiz gibi ciddi konular her şeyden bağımsız olamıyor. O göreve nasıl bir siyasi arka plan ve nasıl bir prosedür ile getirildiği, "kadın temsili" konusunun önemini geride bırakıyor.

Bakılması gereken asıl yer

Ancak öncelikle bakılması gereken bir asıl yer var ki, Hafize Gaye Erkan'ın ailesinden, bağlarından, küçük bebeğinin bakımının Banka'da özel koşullar altında yapılmasından ve bütün bunların toplamının dışında ama ilginç bir şekilde hepsiyle de bağlantılı…

Eğer öncelikle oraya bakmazsak, hiç de ihtiyacımız olmayan ve bir işe de yaramayan magazin içinde boğuluruz.

Bu yerin adı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Merkez Bankası tartışmasını bu sistemin yol açtığı tahribattan bağımsız düşünemeyiz.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ülkedeki bütün kurumlarda olduğu gibi elbette Merkez Bankası'nda da kurumsal işleyişi, atama usullerini değiştirdi çünkü.

Erdoğan süre teminatını bitirdi 

2017 yılındaki şaibeli referandumun ardından 2018'deki seçimle geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Merkez Bankası'nın bağımsızlığını sona erdirdi çünkü. Bu bağımsızlık Merkez Bankası'na 2001 krizinin ardından yasayla tanımlanıp sağlanmıştı.

Erdoğan'ın hem Cumhurbaşkanı hem iktidar partisi başkanı olabildiği bu sistemde, Merkez Bankası, başkanlarının Cumhurbaşkanı ne zaman isterse görevden alınabildiği bir kurum haline getirildi.

Oysa 2018'e kadar Merkez Bankası başkanlarının görev süresi 5 yıldı. 2018 seçimlerinden hemen sonra Temmuz 2018'de çıkarılan kararnamelerle bürokratik işleyişi kökünden değiştirecek değişiklikler yapıldı. Bu değişiklikler bizzat Erdoğan imzasıyla gerçekleşti.

- Merkez Bankası Başkanı'nın görev süresi beş yıldan dört yıla düşürüldü.

- Bakanlar Kurulu ortadan kalktığı için Başkan ataması Cumhurbaşkanı tarafından yapılır hale geldi.

- 375 sayılı KHK'ya eklenen Ek 35. Maddedeki şu fıkra, Merkez Bankası başkanlarının süre teminatını ortadan kaldırdı:

"Cumhurbaşkanınca süreli atanan üst kademe kamu yöneticileri, ilgili kanunlarda öngörülen görevden alma gerekçeleri yanında kurumsal hedeflere ulaşılamaması nedeniyle de süreleri tamamlanmadan görevlerinden alınabilirler."

Bu madde süre teminatının kaldırılması anlamına geliyordu. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi çıkardığı kararnameyle kendisine tanıdığı bu yetkiyi bugüne kadar geniş geniş kullandı.

O, partili Cumhurbaşkanı olduktan sonra Murat Çetinkaya'yı, Murat Uysal'ı, Naci Ağbal'ı, Şahap Kavcıoğlu'nu yani dört yılda dört Merkez Bankası Başkanı'nı, hepsi dörder yıl sürmesi gereken görev sürelerini bitmesini beklemeden görevden aldı. (Murat Çetinkaya'dan önce yani 2018 öncesinde Merkez Bankası başkanları  örneğin Erdem Başcı, DurmuşYılmaz, Süreyya Serdengeçti beş yıllık sürelerinin sonuna kadar görevde kalmışlardı.)

Keyfi kullanıma yol açıldı

"İlgili kurumsal hedeflere ulaşamama" diye tanımlanan yeni gerekçe, Merkez Bankası başkanlarının görevden alınmasına gerekçe oluşturdu. Anlaşılacağı gibi keyfi kullanıma çok elverişli bir ifadeydi bu ve zaten faiz arttırımına koşullar gerektirse bile kesinlikle karşı olan Erdoğan için, Merkez Bankası başkanlarının faiz arttırımını istemesi bile görevden alınmaya bir gerekçe oluşturmaya yetti. Böyle bir ortamda bağımsızlık zaten olmadığı gibi kredibilitenin istendiği ölçüde inşa edilmesi de çok mümkün olamazdı.

Dolayısıyla bir itibar kurumu olan Merkez Bankası'nda başkanların çok rahat görevden alınabildiği, süre teminatının, bağımsızlık güvencesinin olmadığı bir bürokratik atmosferde bugün yaşadığımız tablo sürpriz değildir.

Banka'nın itibarı ve bu itibarın bugün gördüğümüz gibi ne kadar kırılgan olduğu bu iddiaların ortaya çıkmasına zemin hazırlayan siyasal sisteme sıkı sıkıya bağlıdır. Başlıkla bitireyim: Merkez Bankası'nın itibarı Beştepe'den geçmektedir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları