loading
close
SON DAKİKALAR

Milletiniz müsterih değil sayın Bakan

Çiğdem Toker
Tarih: 08.02.2023
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; Eğer bu kelimeyi sebebini anlayamayacağımız bir ironi için kullanmadıysanız daha da emin emin olabilirsiniz. Hem de hiç müsterih değil.

Kibire, hiyerarşik korkuya, inisiyatifsizliğe, muhalefet nefretine yenilmeden düzgün ve etkili çalıştırılacak bir devlet organizasyonu sayesinde acılarımız daha az olabilirdi. Bu mümkündü. Kibire, hiyerarşik korkuya, inisiyatif alamayışa, muhalefet nefretine yenilen partili devlet organizasyonu sonucu, kurtarılması mümkün olabilecek vatandaşlar, enkaz altında, dondurucu kış koşullarında can verdi. Şimdi bu satırları yazarken, her bir dakikanın paha biçilmez kıymette olduğu saatler de kayıp gidiyor ellerimizin arasından. Geri gelmesi imkansız saatler geçip giderken, enkaz başında aç susuz, üşüyerek kederle, öfkeyle, kederli öfkelerle bekleyen binlerce kişinin acısını hissetmeden, sevgisiz duygusuz gözler ve çatık bakışlarla istatistik açıklayıp, hakikati ortaya serecek soruları almadan çıkıp gidiliyor. Deprem bölgelerinden yükselen, yardım, yiyecek, su, battaniye, iş makinesi, ekip talep eden çığlıkları sordurmadan, her yere ulaşıldığı söyleniyor, bunca kişiyi ahmak yerine koyarak.

Söz konusu olan bir ülkenin 100 yıllık varlığı, kazanımı, biriktirdikleri, kapasitesiyle elinde ve emrinde tuttuğu engin imkanlar oysa... Her şeye yetebilecekken, çok kıymetli iki gün, hepimizi deliliğin sınırlarına getirip bırakarak harcandı gitti.

* * *

Askerin deprem bölgelerine sevki ilk gün yapılabilirdi. Aklı yeten herkes ilk gün ilk saatlerden itibaren, sahip olduğu tecrübe, disiplin, manevra kabiliyeti, ve imkanlar nedeniyle askeri birliklerin deprem bölgesine gitmesinin ne kadar elzem olduğunu söyledi durdu. Ama karar ikinci gün çıkabildi. Bu kararın ilk gün alınması ile ikinci gün alınması arasındaki süreye kaç vatandaşın hayatı sığar bilmiyoruz. Ama binlerce vatandaşın aç, susuz, açıkta kaldığı bu akıl almaz tablonun sorumlusunun afet değil kötü siyaset olduğunu biliyoruz. Kimse bugünlerin "siyaset zamanı olmadığını" söylemesin. İktidar, bu afetin trajediler üretmesinin temel sorumlusudur. Aldığı ve almadığı kararlar, uyguladığı ve uygulamadığı politikalarla sorumludur.

* * *

Bu satırları yazarken Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin vurduğu 10 ilde Olağanüstü Hâl (OHAL) ilan edildiğini açıkladı. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL'in nasıl uygulandığını biliyoruz. FETÖ yapılanmasıyla mücadele amacıyla ilan edilen OHAL, bu yapılanmayla hiçbir ilgisi olmayan onbinlerce kamu görevlisini ihracı için kullanıldı. Bununla sınırlı kalmadı binlerce dernek, sendika, vakıf kapatıldı. Partili cumhurbaşkanlığına geçişin zeminini hazırlayacak düzenlemeler yapıldı.

Darbe girişimi sebebiyle 2016'da ilan edilen OHAL de ilk aşamada 90 günlüktü. Tam yedi kez uzatıldı. İki yıl sürdü. Bugün deprem afeti dolayısıyla ilan edilen OHAL'in 90 günle sınırlı kalıp kalmayacağını bilmiyoruz. Sadece bu değil; OHAL uygulamalarının afete yönelik önlem ve düzenlemelerden ibaret olup olmayacağını da bilmiyoruz. 14 Mayıs 2023 diye duyurulan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapılmasına bir hafta kala bitecek görünen bu yeni OHAL'in bu niteliği, deprem felaketinin çok ağır yaşandığı bir dönemde başta hak ihlalleri olmak üzere yeni ve farklı sorunların habercisi olabilir. Enkaz altında hâlâ sağ ya da yaşamını yitirmiş binlerece vatandaşın bulunduğu bir dönemde, toplumun ağır sorunlarına bir de amacına uygun kullanılmayacak bir OHAL rejimi eklenebilir. Bu tabloya karşı muhalefet aktörlerinin hukuku önceleyen bir tutum geliştirmesi gerekiyor.

* * *

Deprem felaketi için dünyanın bir çok ülkesinden Türkiye'ye gelen profesyonel kurtarma ekipleri saatlerce bekletilirken, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum şöyle diyordu:

"Arama kurtarma barınma koordinasyonunu AFAD koordinasyonuyla yapıyoruz . AFAD koordinasyonu dışında hiçbir koordinasyona müsaade etmeyeceğiz. AFAD koordinasyonuyla hareket edersek yardımlarımızı daha hızlı ulaştırabiliriz. Aziz milletimiz müsterih olsun. Sayın Cumhurbaşkanımız, devletimiz tüm imkanlarıyla afet bölgesindedir. Hiçbir afet bölgesinde vatandaşımızı aç ve açık bırakmadık."

Aç, susuz, açıkta kalmış, enkaz altındaki yakınları için gözyaşı döken vatandaşlardan biliyorum ki aziz milletiniz müsterih falan değil Sayın Bakan.

Eğer bu kelimeyi sebebini anlayamayacağımız bir ironi için kullanmadıysanız daha da emin emin olabilirsiniz. Hem de hiç müsterih değil.


Not: Müsterih, içi rahat olan, kaygısı bulunmayan demek.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları