loading
close
SON DAKİKALAR

Dün serbest, bugün suç

Mehveş Evin
Tarih: 13.06.2012

Ancak mesele, kaç avukatın tutuklandığı değil. Mesele, savunma mesleğinin yargılanması...

Bundan yedi ay önce, KCK operasyonları kapsamında 36 avukat “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı. 
Böylece cezaevindeki avukat sayısı 40’a yükseldi...

Gerek Türkiye, gerek dünya tarihinde böylesine bir “toplu avukat tutuklaması”, ilk. En yakın örnek, 90’lı yıllarda Güney 
Afrika’dan: Apartheid rejiminde, 11 avukat tutuklanmıştı!

Ancak mesele, kaç avukatın tutuklandığı değil. Mesele, savunma mesleğinin yargılanması. Bunu yaparken, ceza 
hukukunun rafa kaldırılması. Suçsuzluk karinesinin yerini “hükme kadar suçluluk karinesi”nin alması... Bunlar, 
“ulusalüstü” hukuk ilkelerine de aykırı.

Dün, bir grup hukukçu, meslektaşlarının davasıyla ilgili bir basın toplantısı yaptı. Hem özel yetkili mahkemelerin 
işleyişi, hem de KCK operasyonlarının siyasi ve hukuki boyutları anlatıldı.

İlk duruşması 16 Temmuz’da görülecek davaya dair notlar şöyle...

Fehmi Koru’nun yazısı

* KCK operasyonlarının ortak bazı özellikleri dikkat çekici: Çoğu, seçim öncesi veya yargı paketinin tartışılması öncesi 
gibi kritik zamanlarda yapılıyor. Avukatlara dava, Oslo görüşmelerinin kesilmesiyle açıldı.

* Aramalar, ceza yargısına aykırı yapılıyor. Süre, neyin aranacağı gibi kurallar uygulanmıyor. Avukatların telefon 
defterlerinden diğer dava dosyalarına kadar her şeye el konulmuş... Şüpheliden elde edilenler, medyaya servis ediliyor.

* Tutuklanan avukatların ifadelerini 17 farklı savcı aldı. Ancak iddianameyi hazırlayan savcı, soruşturmaya katılmadı!

* Avukatların tutuklanmasının temel nedeni, Öcalan’la görüşmüş olmak. Bu, tuhaf, çünkü tüm görüşmeler, hükümetin 
bilgisi dahilinde yapıldı. Devletin kaydını aldığı, avukatları saçına dişine kadar aradığı, Adalet Bakanlığı nezdinde 
yapılan görüşmeler, bugün suç sayılıyor...

* Tutuklanan avukatlara, Öcalan’la neden görüşüldüğü, Mandela’nın avukatıyla neden temasa geçildiği gibi soruların 
yanı sıra, Avni Özgürel ve Fehmi Koru’nun yazılarından neden bahsedildiği gibi sorular da yöneltilmiş.

Nelerle suçlanıyorlar?

* İddianamede avukatlar, demokratik özerklik, iki dilde vatandaşlık, anadilde eğitim ve savunma hakkını dile getirmekle 
suçlanıyor. Deniz Gezmiş ve arkadaşları için “şehit kavramını kullanması, avukatların gazeteye ortak ilan vermesi de 
suç sayılıyor.

* Davanın kurgusunda itirafçı beyanları var. Oysa böyle bir davada maddi delil gerekiyor.

* Avukatların, Öcalan’ın talimatlarını ilettiği ve yüzlerce insanın bu talimatlar nedeniyle öldürüldüğü suçlamasıyla ilgili 
somut hiçbir delil yok. Öcalan’ın bu konuda beyan verme isteğiyse reddedildi.

Dreyfus davası

Meslektaşlarını savunan hukukçular, Öcalan’la görüşmeler kesildikten sonra avukatların “rehin” alındığına inanıyor... 
Onlara göre bu dava, “Türkiye’nin Dreyfus davası” olacak.

Bu davanın, sadece bir kesimi ilgilendirdiğini düşünenler, yanılıyor. Ceza ve yargılama hukukunun kurallarını bir kenara 
kaldıran dava, savunma hakkı ve mesleği için bir tehdit...


Rekor bekleniyor

Kasımda avukatlar, meslektaşlarının serbest bırakılması için çağrıda bulunmuştu.

Duruşmayı İzmir, Mersin dahil, 10’dan fazla baro ve uluslararası kuruluş takip edecek... İstanbul Barosu ise henüz 
destek vermedi. Yine de 1.500 kişinin vekalet vererek bu davaya katılması gibi bir rekor bekleniyor.


Dışarısının içeriden pek bir farkı yok

* “Cezaevi çantası”nı hazır tuttuğunu söyleyen Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar, “Kriminal bir olayı tartışmıyoruz. 
Temel haklardan bahsediyoruz. Bize karşı tahammülsüzlük, keyfilik var” diyor.

* Mahkemelerde “savunma sınırını aşan sözler” denerek savunma yapamaz hale geldiklerini, tercüman talebinde 
bulunmanın veya “ceket iliği”nin suçlama konusu yapıldığını anlatırken “Dışarısının içeriden pek farkı yok” diye ekliyor...

* BDP Eşbaşkan Yardımcısı, avukat Meral Danış, “İsnatta bulunmak için çok da çaba sarf etmiyorlar. Bekir Kaya’nın tutuklanmasında da basın açıklamaları, mitingler delil olarak gösterildi... Diyarbakır’da polis eşliğinde, cübbelerle 
yürüdük. Bir hafta sonra ‘polisle konuşmuşsunuz’ diye sorgulandık” diyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları