loading
close
SON DAKİKALAR

Geert ve İdris: Bir madalyonun iki yüzü

Mehveş Evin
Tarih: 25.04.2012

Ancak çıkış noktaları ve kafa yapısı aynı: Aşırı milliyetçilik, dini ayrımcılık ve ötekiye nefret...

Hollanda’da, ünü dünyaya yayılan faşist bir siyasetçi var. İslam dinine ve göçmenlere düşman. Özgürlük Partisi Başkanı Geert Wilders, düşmanca ve ırkçı çıkışlarıyla şimşekleri sık sık üzerine çekiyor:

- Müslümanlar, İslam kültürünü yaşamak istiyorlarsa geldikleri ülkeye dönmeliler.

- Batı’yı yok etmeye; özgür düşünce, ifade ve din özgürlüğü geleneğini bozmaya kararlı bir düşmanla karşı karşıyayız. Hata yapmayın: Başarısız olursak kölesi olacağız.

- İslami gelenek, kültür ve ideolojiyle sorunum var. Müslümanlarla değil.

- Şiddetle işim olmaz. Şiddeti kınıyorum- tek istediğim, tartışma.

- Binlerce Polonyalı göçmen, AB’nin bize empoze ettiği zehirli kanunlar yüzünden Hollanda’nın sosyal yardımından yararlanıyor. Sosyal sistemimizin altındaki bomba bu!

İslam düşmanı söylemi nedeniyle Wilders için onlarca suç duyurusu yapıldı. Ancak Hollanda’da nefret suçu yasası olmasına rağmen yargılanamadı...

Gafın ötesinde bir Şahin

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, göreve geldiğinden beri yaptığı açıklamalarla “gaflar bakanı” sıfatını aldı. Ancak Şahin’in söylemi, “gaf”ın ötesine yelken açıyor:

- Birilerinin kitabı, birilerinin bayramı öldürmekten yanaysa da şu bilinsin ki; 75 milyon vakur ve sessiz yığının silahına da gerek yok, yumruğuna da gerek yok, sadece birer tükürüğü o 75 bin haini yok etmeye yeter ve yetecektir. (Nevruz olayları)

- Birileri saptırarak, kendine göre gerekçeler uydurarak teröre destek veriyor. Neyiyle veriyor, belki resim yaparak tuvale yansıtıyor, şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazarak oralarda bir şeyler yazıp çiziyor.
- Bu kan yerde kalmayacak. (Hocalı mitingi)

- Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, maalesef uzaktan Çankaya’dan, Nişantaşı’dan, Etiler’den Boğaz’a bakarak, yeşilliklere bakarak, gökyüzüne bakarak kâğıdı kalemi eline almış, muhtemelen de saatine göre içeceğini yudumlayarak yazı yazan birileri, benim gördüğüm Hakkâri’yi, Muş’u, oradaki gerçeği farklı yazıyorlar. Kürt sorunu diyorlar. Sorun sorun diyorlar. Sorun ne? Ben arıyorum, sorunu bulamıyorum.

- Mardin Nusaybin’de BDP tarafından 2008’de yaptırılan kültür merkezinin duvarındaki Zerdüştlük ve Yezidilik inancına ait semboller. Bu yapı, PKK terör örgütünün kandırarak, kaçırarak, dağa, sınır ötesine, yurtdışına götürdüğü, eğittiği insanlara yaşattığı bir hayatın resmidir... Bu yapıda İslam inancı yoktur, yapının tek özü önce Müslüman olmamak, sonra hiçbir dine mensup olmamaktır, dinsizlik yapısıdır. Bu yapıda kesilmiş olan yayladaki koyun değil, örgütün avlayarak kestiği, mensuplarına yedirdiği domuzdur.

Zıt fikirler, aynı kafa

Medya, İdris Bakan’ın köylüye “takla at da görelim” gibi çıkışlarına dikkat çekiyor, dalga geçiyor.

Ancak Şahin’in çok daha tehlikeli söylemleri, nedense aynı ilgiyi görmüyor...

Yezidiliği, Zerdüştlüğü, Hıristiyanlığı ve dinsizliği bir terör suçu olarak gösterebiliyor... 

İçki içeni, domuz yiyeni, bilim ve sanatla uğraşanı hiç çekinmeden aynı kefeye ve hedef tahtasına koyuyor. Alevilerin evleri işaretlenince “çocuklar yapmış” diyebiliyor... 

KCK’dan tutuklanan Profesör Büşra Ersanlı’nın “geçmişteki” faaliyetlerini sayarak yargısız infaz yapabiliyor...

Ezcümle, “sünni Türk milliyetçisi” olmayan herkesi aşağılıyor, dışlıyor ya da düşman görüyor.

İçerik olarak Wilders’le Şahin’in görüşleri, taban tabana zıt... 

Ancak çıkış noktaları ve kafa yapısı aynı: Aşırı milliyetçilik, dini ayrımcılık ve ötekiye nefret. Yalnız bu iki siyasetçinin arasında önemli bir fark var: Biri Avrupa’da aşırı faşist bir partinin lideri... 

Diğeri bu ülkenin İçişleri Bakanı!

TABİİ Kİ EŞLİ OLACAK

- Devlet resepsiyonlarında yıllardır süren “eş gerginliği” 23 Nisan’da sonlandı. Doğrusu siyasetçi eşlerinin başörtüsü nedeniyle dışlanmaları, askerin bu nedenle resepsiyona katılmaması, çelişkili ve nahoş bir manzaraydı.

- Ancak asıl mesele, başörtülü “eş” değil, başörtülü kadın meselesi. AKP, yaklaşık 10 yıldır iktidarda. Ama kendisini iktidara taşıyan önemli bir söylemi, yani başörtüsü sorununu çözmekte pek isteksiz.

- Gül, eşli resepsiyon için “Her şeyin bir vakti vardır” yorumunda bulunmuş. Acaba başörtülü kadınların siyasete atılmaları, iş gücüne katılmaları ve bu toplumda “eş” kategorisinden farklı bir noktaya gelmelerinin “vakti” ve “ortamı” ne?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları