loading
close
SON DAKİKALAR

'Alırım altıma'

Melih Aşık
Tarih: 12.02.2014

Melih Aşık; Sezgin Tanrıkulu’nun çalışma yöntemi pek normal görünmüyor!

Geçtiğimiz pazar gecesi, CHP Genel Merkezi’nde, Parti Meclisi toplantı salonunun bulunduğu 4. kattayız... PM üyesi İzmir Milletvekili Aytun Çıray, saatler süren aday belirleme tartışmalarından bunalmış, biraz hava almak için koridora çıkmıştı ki... Yanına bir diğer PM üyesi, İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu geldi. Adaylığı biraz sonra PM’de tartışılıp oylanacak olan Konak belediye başkan aday adayı Sema Pektaş’la ilgili tehditvari bir soru sordu:
- Sema Pektaş’la ilgili PM’de konuşacak mısın?
İzmir Baro Başkanlığı döneminde Atatürk rozetini ideolojik olarak nitelemesi yüzünden eleştirilen ve “KCK’lilerin avukatı” diye anılan Avukat Sema Pektaş’ın aday olarak gösterilmesine Aytun Çıray karşıydı. Pektaş’ı desteklediğini bildiği Tanrıkulu’nun sorusunu hiç düşünmeden;
- Evet, konuşacağım, diye yanıtladı. Diyaloğun devamı şöyle gelişti.
- Konuşma.
- Konuşacağım.
- Faşistler de dahil şimdiye kadar hiçbir aday hakkında konuşmadın, Sema Pektaş hakkında da konuşma.
- Kime konuşacağımı sana mı soracağım. Sen kim oluyorsun?
- Seni ayağımın altına alırım.
- O iş o kadar kolay değil. Sıkıysa al da görelim.
Sonuç mu? Son dakikada araya giren bazı PM üyeleri ile özel koruma görevlileri sonu belki de çok tatsız bitecek bir kavgayı başlamadan engellediler. Sezgin Tanrıkulu’nun çalışma yöntemi pek normal görünmüyor!



Paralel sırlar...

Başbakan’ın son günlerdeki favori şarkısı malum:
“Sayın Baykal’a kaset komplosunun arkasında paralel yapı vardı...”
Ama Baykal kasedini seçim meydanlarında CHP’ye karşı kullanan da Erdoğan’ın kendisiydi.
Yoksa bunun paralel yapının eseri olduğunu yeni mi öğrendi?
O zaman bu yasa dışı dinleme ve kaset üretme merkezinin yerini, çalışanlarını, yöntemlerini falan açıklasa ya...
Bu konuda CHP milletvekili Atilla Kart’a kulak verelim:
“Ülkemizde 2004 - 2005’li yıllardan bu yana, TBMM’ye yürüme mesafesinde, ‘İçişleri ve Adalet Bakanlıklarıyla, Başbakanlık’ odaklı bir ‘illegal karargah’ faaliyet içindedir. Bu karargahta yasal yetkilerini kötüye kullanan resmi görevlilerle birlikte, yabancı istihbarat birimleri fiilen çalışmaktadır. Operasyon yapma yetkileri ve uzmanlıkları olan bir profesyonel yapı oluşturulmuştur. 2007 yılı Haziran - Temmuz aylarında başlayan Silivri soruşturmalarının alt yapısı ve kurgusu, 2004 - 2005’li yıllardan bu yana sözünü ettiğimiz karargahta başlamıştır...”
Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda kullanılan sahte kanıtlar herhalde bu merkezde hazırlanmıştır.
Yüzlerce subay, aydın, gazeteci, rektör bu sahte kanıtlarla kurulan kumpas sonucu mahkûm edildi.
Ucu AKP’ye dokununca uyandı Tayyip Erdoğan, eski ortağını suçluyor...
Ama yine de ipucu vermeyerek kumpasçıları korumuş kollamış oluyor...



BABA

17 Aralık’ta operasyon sabahı Barış Güler babası eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’i arıyor.
Barış Güler: 6 buçukta geldiler Celal Kara diye bir savcı arama kararı çıkarmış...
Muammer Güler: Ne var oğlum senin evinde?
Barış Güler: Hiçbir şey yok baba.
Muammer Güler: Para ne var?
Barış Güler: Kendi param üç beş kuruş kalan param.
Muammer Güler: Kaç para?
Barış Güler: Sen biliyorsun.
Muammer Güler: Kaç lira oğlum?
Barış Güler:1 trilyon civarı param var o kadar.
Diyaloğu dikkatle okursanız... Oğlan “Kendi param, üç beş kuruş kalan param” diyor. Demek paranın gerisi bir yerlere dağıtılmış. Acaba nerelere?
Halk Bankası Genel Müdürü’nün evindeki paralar da tek kutuda değil birçok kutuya dağıtılmış şekilde bulundu. Onlar da kuşkusuz dağıtılacaktı... Acaba nerelere?



Fatih Altaylı “AKP’den korkmayan mı var?” diyor.
Gezi direnişçilerine ayıp olmuyor mu?

* * *

İnternete sansür yasası pornoyu önlemek için çıkarılmış!
İktidarın devleti, milleti ve vatandaşı “soyma” eylemi “porno” sayılıyor demek ...
Akif Kökçe



DRAM

Habertürk “Bu mu sağlıkta çağ atlayan Türkiye” diye bir haber yayımlıyor...
Özürlü bir çocuğun dramı anlatılıyor haberde.
Başbakan Habertürk’e bizzat telefon açıyor...
Bir fırça, bir fırça... Gazeteden üç kişi atılıyor...
Dün Sakarya’da 4 yaşında bir çocuk öldü.
Ölüm sebebi Sakarya’da yoğun bakım bulunamamasıydı...
Bu sütunda birkaç gün önce yazdık.
Kentteki tek hematoloji uzmanı İzmit’e atanmıştı.
Hastalar muayene ve tedavi için İzmit’e gitmek zorundaydı.
Ey müktedirler... Doğruyu yazdı diye gazeteden gazeteci attıracağınız yerde...
Siz kendinizi atsanız ya o koltuktan aşağı...

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları