loading
close
SON DAKİKALAR

Anayasa’nın sonu!

Melih Aşık
Tarih: 18.10.2012

Melih Aşık yazıyor, ''Atatürk'e saldırırken Başbakan'ı kullandılar...''

Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu gündemine Başbakan Erdoğan’ı aldı. Sebep Başbakan’ın “çabuk bitirin” diye baskıya başlaması.

Ne demişti Başbakan 3 Ekim’deki grup toplantısında:

“... Süre belli, artık bu yılın sonuna kadar bu iş oldu oldu. Olmadı, artık bizi daha fazla meşgul etmeyecek. Önümüze bakacağız.... Biz yeni anayasa masasından kalkan taraf asla olmayacağız. Tek başımıza kalsak dahi elimizden gelen gayreti göstereceğiz...”

Tercümesi: Anayasa yılbaşına kadar bitmezse biz yola tek başımıza veya bir ortakla (MHP gibi) devam ederiz.

CHP Komisyon üyesi Atilla Kart’a Başbakan’ın tavrını sorduk:

- Yaptığımız protokolde bir süre sınırı yok.. Biz Başbakan’ın verdiği takvime göre çalışma yapmak, onun baskısı altında çalışmak zorunda değiliz, dedi...

Kart’a göre Anayasa üzerinde daha en az 6 ay çalışmak gerekiyor...

Başbakan ise sabırsız... Belki de eninde sonunda anayasaya iki parti ile devam edileceğini düşünerek vakitten 
kazanmak istiyor!

Atilla Kart ile konuyu değiştiriyor, komisyonun CHP’li üç üyesi arasındaki anlaşmazlığı konuşuyoruz...

Süheyl Batum “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı herkes Türktür” diyen 66. maddedeki “Türk” sıfatını korumak görüşünde, Atilla Kart ile Rıza Türmen ise “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” deyimini yeğliyor. Kart diyor ki:

- Bana göre de 66. maddedeki Türk sözcüğü şemsiye bir kavramdır. Ancak bu bir algı meselesidir de... Kişinin kendi özelidir, kendi inanışıdır. Kendi özelinde Türksün, Kürtsün, Çerkezsin tasnifine kalkışmayalım. Ayrışmayı desteklemeyelim.”

Atilla Kart şunu da ekliyor:
“Türk milleti kavramı ve Atatürk’ün kurucu önder rolü yeni anayasa metninde elbet yerini alacaktır.”

PKK’nın taktikleri...

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, İsviçre’nin Le Temps gazetesine verdiği röportajda “PKK ne istiyor, barış olasılıkları nedir?” merakındaki kişiler için yararlı olabilecek bilgiler veriyor. Altını çizdiğimiz satırları aktaralım:

- Oslo’da Türk delegasyonu ile bir mutabakat protokolünde anlaşmıştık. Türk Başbakanı Erdoğan’ın protokolü onaylaması gerekiyordu. Ama hiç cevap vermedi. Aksine tüm cephelerde saldırılarını artırdı. Özellikle geçen kış ağır kayıplarımız oldu.

- Taktik yaklaşımı değiştirdik. Önce biz vuruyor, ardından dağılıyorduk. Ordu da bizi takip ederek kayıplar verdiriyordu. Artık Türk güçlerinin olmadığı bölgelerde giriyor ve gelmelerini bekliyoruz. Aslında, alan işgal ediyoruz ve ordu bizi çıkarmaya geldiğinde bile buraları tutuyoruz.

- Bu yolda devam edeceğiz ve hatta silahlı mücadeleyi yoğunlaştıracağız.

- Recep Tayyip Erdoğan birkaç hafta önce Oslo görüşmelerinin yeniden başlayabileceğini söyledi. Çok iyi, ancak sadece kelimelerden ibaret. Pratikte Kürt sorununa bir çözüm bulma iradesi göstermiyor. Diyaloglara açığız ama silahlı eylemlerimizi durdurmayacağız.

- PKK, farklı siyasi partiler ve Kürt sivil toplumu Abdullah Öcalan’ı Ankara ile müzakerelerde muhatap olarak belirledi. Bir ev hapsi olabilir. Böylece önderimiz hükümet ile müzakereleri yürütebilir. Bu şiddetin durması için vazgeçilmez bir 
koşuldur.

- Kürtlerin meşru bir demokratik özerklik arzuları var, haklarının tanınmasını istiyorlar.

- Eğer Türk ordusu Suriye Kürtlerine saldırırsa çok şiddetli misillemelerde bulunacağız.

Sendika

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne genç bir kadın vize talebiyle başvurur. Vize bürosu herkes gibi ondan da çeşitli belgeler yanında hesap cüzdanı fotokopisi ister. Birkaç gün sonra fotokopiler gelir. Vize görevlilerinin ağzı hayretten açık kalır. Çünkü cüzdanda görünen para 20 milyon dolar civarındadır. Amerikalı görevliler küçük bir araştırma yapınca kadının bir sendikada sıradan bir maaşla muhasebeci olarak çalıştığını öğrenirler. Elçilik ek bir bilgiye daha ulaşır. Kızın babası uyanıklığı ile ünlü ilimiz kökenli Ankara’da ünlü bir sendikacıdır.

Bu olayı Yıldırım Koç bir hafta önce Aydınlık’taki köşesinde yazdı. Acaba kendisini arayan bir savcı, maliye yetkilisi falan olmuş muydu? Hayır olmadı, dedi...


Sabah akşam futbol konuşan bir ulusun milli takımının başarısızlığı bu oyunun çeneyle değil kafa ve ayakla oynandığını hepimize bir kez daha hatırlatmış olmalı...
Haldun Ertem

PKK

PKK, okulları ve öğretmenleri neden hedef alıyor?

Öğretmenleri neden kaçırıyor?

Meğer 4+4+4 sisteminin Kürtleri asimile ettiğini düşünüyorlarmış...

Bunu demokratik yollardan dile getirme imkânları var...

Meclis’te 20 milletvekilleri bulunuyor.

Ancak onlar istek ve eleştirilerini yine de terör yaratarak ifade ediyorlar...

Sonra da barıştan, uzlaşmadan, kardeşlikten söz ediyorlar...

* * *

Van’da bir okuldan Atatürk adını silip Başbakan’ın annesinin adını verdiler.

Atatürk’e saldırırken Başbakan’ı kullandılar yani...

Acaba Erdoğan bunu olağan buldu mu?


Ergenekon’un gizli tanığı çocuğa tecavüzden 31 yıl hapis cezası yemiş.
Ne yani? “Hukuka tecavüz” gibi çocuğa tecavüzün de ödüllendirileceğini düşünmüş olamaz mı!
Fahrettin Fidan


Kurbağa

Emekli öğretmen Ahet Kantarcı yazıyor:

“İsmi lazım değil bazı ülkeler La Fontaine’in masalındaki kurbağaya benziyor.

Hani şu dere kenarında yaşarken kendinden büyük hayvan görmemiş kurbağa, bir gün dereden su içmeye gelen öküzü görünce kendinin küçük olduğunu anlamış, ben de onun gibi büyük olmalıyım demiş içinden, başlamış şişmeye... Şişmiş şişmiş şişmiş, tabii ki sonunda çatlamış.” 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları