loading
close
SON DAKİKALAR

Balyoz gerekçesi!

Melih Aşık
Tarih: 08.01.2013

Melih Aşık yazdı, ''Cumhuriyet tarihinin en büyük askeri davasında verilen kararları izah etmekte mahkemenin zorluk çektiği anlaşılıyor... ''

Balyoz davası hukuken çok tartışmalı bir iddianame ile açılmış... Tartışmalı belgeler ve duruşmalardan sonra tartışmalı kararlarla sonuçlanmıştı. Dün özeti açıklanan gerekçeli kararı da daha ilk andan itibaren yoğun tartışmalara neden oldu. Davanın bir numaralı sanığı Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen’e göre ilk hukuksuzluk gerekçeli kararın sanık avukatlarından önce basına açıklanmasıydı.

Karardan seçmeler yapılarak özet halinde verilmesi de sanıklar aleyhinde kamuoyu oluşturma amacından kaynaklanıyordu.

Nitekim, mahkemede hiç dile getirilmeyen... Savcının iddia dahi etmediği, “Darbenin Çetin Doğan’ın sağlık durumu ve emekli olması nedeniyle yapılamadığı” iddiası, gerekçeli karar açıklanır açıklanmaz gazetelerin internet sitelerinde manşet oldu... Tabii bu arada merak edilmedi de değil.. Acaba bu kadar kapsamlı bir darbe hazırlayanların bir B planı yok muydu? Avukat Hüseyin Ersöz, bu garip durumu şöyle açıklıyor:

- Anlaşılan mahkeme, darbenin neden teşebbüs aşamasında kaldığını açıklamak için mantıklı bir gerekçe bulamadığından Çetin Doğan’ın sağlık sorununu ortaya attı...

Mahkemenin bilirkişi incelemesi yaptırmamasının sebebi de gerekçeli karara göre “darbe belgelerinin asıllarının askeri birimlerde bulunması” imiş.

Celal Ülgen’in bu gerekçeye yanıtı “Kesinlikle yalan. Mahkeme, Genelkurmay’dan böyle bir talepte bulunmamıştır...”
Cumhuriyet tarihinin en büyük askeri davasında verilen kararları izah etmekte mahkemenin zorluk çektiği anlaşılıyor... İddianamenin tamamı açıklandığında daha da komik sahnelerle karşılaşabiliriz...

İmralı saçılımı...

İmralı açılımı bu yılın başında iktidarın “Amaç silah bıraktırmak” mesajıyla tartışma gündemine giriyor.

Belli ki KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ile de temas kurulmuş. Karayılan: “kendilerine devletin silah bırakma talebinde bulunmadığını, sadece silahlı güçlerinin sınır dışına çekilmesini istediğini” bildiriyor.

Karayılan kendi çözümleri olarak “Öcalan’ın devlete daha önce verdiği yol haritası ve protokollere bağlı olduklarını” söylüyor. PKK 2011’deki pozisyonunu koruyor. Karayılan şöyle konuşuyor:

“Biz Türkiye’nin mevcut sınırları içerisinde Demokratik Cumhuriyet ve Demokratik Özerk Kürdistan stratejisine bağlıyız. Hareketimizin resmi çözüm perspektifi budur...”

Peki bekledikleri ilk adım nedir?

- Böyle bir sürecin düzgün işleyebilmesi için Önder Apo’ya herkesle görüşme imkanı verilmeli... İlk atılacak olan adım önderliğin İmralı’daki pozisyonunun değiştirilmesidir...

Başbakan’ın yanıtı mı? Afrika gezisine çıkarken herkesin duyacağı şekilde verdi yanıtı Başbakan:
- Öcalan’a ev hapsi yoktur... Genel af yoktur...

Henüz yolun başında böyle bir anlaşmazlık başgösteriyor gibi... Tabii yarın ne olur bilinmez...

Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu da Başbakan’a katkı sunayım derken okkalı bir azar işitiyor... Açık çek teklifine Başbakan:

- Sen kendin krediye muhtaçsın, diye onu aşağılayarak yanıt veriyor. Ama bir teklifi de var:

- Üç kişi ver de ortak komite kuralım...

CHP Sözcüsü Haluk Koç, İmralı sürecini TBMM’de tartışmayı amaçladıklarını, bütün tartışmaları milletin önünde yapmak istediklerini söylüyor. Başbakan’a “Milletin kabul etmeyeceği taahhütlere girme” tavsiyesinde bulunuyor. CHP haklıdır... Açılım TBMM’de görüşülmeli, millet herkesin aklından geçeni duymalı...

Buçuk

Dünya artık eski dünya değil... Herkes hakkını arıyor... Gerekirse hesap soruyor.

Marmara Bölgesi Roman Dernekleri Federasyonu’nun önceki günkü toplantısında Federasyon Başkanı Serdar Özbayraklar “Çamlıca Tepesi’nde yapılacak camiinin yüksekliğinin 72.5 metre olacağı” haberlerine dokundu...

Dedi ki:

- Bizi çok kızdıran konu Çamlıca Tepesi’ne yapılacak caminin boyunu 72.5 metre olarak belirlemeleri. Basından öğrendiğimiz kadarıyla bu yükseklik İstanbul’da yaşayan 72.5 milleti temsil ediyormuş. 72’den sonra gelen buçuk da bizi temsil ediyormuş. Eğer Romanlar düşünülerek buçuk denildiyse bunun hesabını sorarız. Umarım öyle değildir.

Manisa’da bir ördek sahibesini anne sanıyormuş. Olabilir. Milyonlarca kaz da kendilerini soyup soğana çevirenleri “baba” sanıyor!

Fahrettin Fidan

Delil

Basın Yayın Genel Müdürlüğü yabancı dil sınavı ile sözleşmeli personel alacak... Verilen ilanlarda Kürtçe yabancı dil olarak sayılıyor. Geçiyoruz... İbranice bilen eleman da alınacak. Bu elemanlar için düzenlenecek sınav için İsrail Büyükelçiliği’nden yardım isteniyor. Büyükelçilik’ten bir ilgili gelip sınav yapıyor.

CHP’li Turgut Dibek soruyor:

- Türkiye’de İbranice bilen kimse kalmadı mı?

Ulusal onur yerlere düşmemiş olsa böyle saçmalıklar karşımıza çıkar mıydı?

Baş

TBMM Darbe Komisyonu Başkanı Nimet Baş, arkadaşımız Zeynep Miraç’ın kendisiyle yaptığı röportajda:
“28 Şubat eğer bir yargılamaya konu olacaksa bunun en önemli aktörü dönemin Genelkurmay Başkanı’dır” diyor.

Nimet Hanım bir hukukçu olduğunu da unutmuş... Mahkemeye yol gösteriyor... Yine dünkü Milliyet’te Tansu Çiller, arkadaşımız Fikret Bila’yla konuşurken Komisyon sorgulaması sırasında CHP’li bir üyenin soru sorduğunu anlatıyor ve diyor ki:

- Nimet Baş orada bana bir not göndererek “Cevap vermeyin, bunlar mesnetsiz iddialar” dedi...
Nimet Hanım’ın anlaşılan 28 Şubat soruşturmasını yönlendirmek gibi bir vazifesi var. Kim verdi acaba bu vazifeyi kendilerine?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları