loading
close
SON DAKİKALAR

Hapis özgürlüğü

Melih Aşık
Tarih: 04.05.2012

Dünya Basın Özgürlüğü gününde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti hapisteki gazeteci sayısını “97” olarak veriyor...

Dünya Basın Özgürlüğü gününde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti hapisteki gazeteci sayısını “97” olarak veriyor...

ABD merkezli Özgürlük Evi (Freedom House) tarafından yayınlanan 2012 basın özgürlüğü raporuna göre ülkemiz 197 ülke arasında 117’nci sırada... Nijerya, Mali, Tanzanya gibi Afrika ülkeleri bizim üstümüzde...

Türkiye’de basının hangi muamelelere reva görüldüğünü anlamak için Soner Yalçın’ın kitabı Semizdat’ı okumalısınız...

Soner Yalçın ve arkadaşları neden hapistedir?

İlk tutuklandıklarında “Özgür ve cesur gazetecilik yaptıkları için” diye yazmıştık...

Nitekim sorgularında ve duruşmalarında suç unsuru olarak onlara sadece haber ve yazıları soruldu...

Ne örgüt var ortada ne silah...

Peki neden hapisteler...

Soner Yalçın anlatıyor:
“Her siyasi dönüşüm evvela bütün hukuk sistemini pratikte yok eder, yeni bir adaleti hâkim kılar. Yurttaş ceza hukuku değil, düşman ceza hukuku uygular. Biz bu yeni hukuka göre yurttaş değil düşmanız...

Yoksa bizim tutukluluğumuz neden devam etsin?

Bıraksanız adam mı öldüreceğiz, bir yerlere bomba mı atacağız?

Nedir bir yazıdan bu kadar korkmak?”

Ahmet ve Nedim salıverildiler.. Ne oldu? Bir yere bomba mı attılar?

Vicdan çağrılarına da değiniyor Soner kitabında ve diyor ki:
- Vicdan’ın ne olduğunu biliyor musunuz? Hiç düşündünüz mü? Rönesans İtalya’sında en düşük ağırlık biriminin adıydı vicdan... Elinizdeki kitap vicdanı olanlara yazıldı.”

Semizdat sadece yaşadığımız dönemin yargı cinayetlerine ışık tutan bir belge değil aynı zamanda edebi değeri olan bir kitap.. Sürükleyici, etkileyici...

Kimi vicdanlar etkilenir mi acaba?

Sütünüz kara imiş!

Süt piyasasındaki krizi çözmek için okullara süt dağıtılıyor... 

Dağıtıldığı gün 8 ilde 1100’ün üzerinde öğrencide zehirlenme belirtileri başgösteriyor.

Hükümet üyeleri ve valilerin açıklamaları birbirinden hoş ve boş:
“Çocuklar fazla laktoza dayanamadı...”

“Zehirlenme psikolojik...”

“Bazı çocuklarda süt alerjisi var...”

Boş laf çoktu ama dün bu satırların yazıldığı akşam saatlerinde hâlâ bilimsel bir analiz raporu çıkartılamamıştı ortaya...

* * *

Bilindiği üzere benzer proje ilk kez DSP iktidarında...

Hasan Gemici’nin Devlet Bakanlığı döneminde uygulanmış... 

Başarılı olmasına rağmen AKP iktidara gelir gelmez... 

Her ne hikmetse ilk iş olarak bu uygulamayı rafa kaldırmıştı.

Benzer uygulama İzmir’de 7 yıldır sürüyor. CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in dün yaptığı açıklamaya göre Büyükşehir Belediyesi halen 246 okulda 207 bin 669 öğrenciye her gün 200 cc pastörize süt dağıtıyor. Hafta sonlarında yine her öğrenciye aileleriyle birlikte içsinler diye 1 litrelik dayanıklı süt veriyor.

Gerek Hasan Gemici’nin gerekse İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin uygulamasında hiçbir sorun yaşanmadı. Sütten bir tek çocuk bile zehirlenmedi.

Şimdi ne olacak? Bundan böyle çocuklara nasıl süt içireceksiniz?

Bebeler sizin hatırınız için süt ruleti mi oynayacaklar?

Teatro

Bakanlar Kurulu önceki gün toplanınca acaba dedik 1 Mayıs’ta dile getirilen talepleri mi görüşecekler? Mesela toplu cinayete dönüşen iş kazalarını falan...

Hayır.. Üç saat boyunca tiyatroların özelleştirilmesini görüşmüşler...

Zarar eden tiyatroyu kim alır? Amaç özgür tiyatroyu tasfiye edip kendi kafalarına uygun bir tiyatro yaratmak. CHP İBB Meclis üyesi Avukat Tuncer Özyavuz oyunu açıklıyor:

- Aslında yeni yönetmeliğin gözden kaçan en önemli maddesi, şehir tiyatrolarına “hizmet alımı” yoluyla, dışarıdan hazır oyun alma hakkı veren düzenlemedir. Yeni yönetmelikle dışarıdan, özel tiyatro şirketlerinden oyunlar satın alınabilecektir. AKP’li il ve ilçe belediyeleri “muhafazakâr sanat” yapan özel tiyatrolardan oyun almaktadır... 

Bunlardan en önemlisi de bizzat cemaatin kültür merkezi olarak faaliyet gösteren bir kurumdur...

Oyun içinde oyun var tiyatrolarda...

Soru: “Ak Parti” iktidarının süt zehirlenmesine yaklaşımı nasıl?
Yanıt: Sütü aklamak için akla hayale gelmedik gerekçeler uydurmak...
Haldun Ertem

Top

Etnik kavga, din kavgası, mezhep kavgası derken aynı ölçüde tehlikeli bir kavga kapıya dayandı:
Taraftar kavgası...

Galatasaray taraftarı 5 bin kişiyle Taksim’e çıktı.

Trabzon yönetimi taraftarı tutamam diye mesajlar gönderiyor...

Önümüzde Trabzon - Fenerbahçe maçı var... 

Hem de Trabzon’da...

Taraftarı bir biçimde teskin etmek zorundasınız... 

Nasıl mı? Onu da siz düşüneceksiniz...


Bülent Arınç, “Türkiye’nin derecesini düşüren S&P’ı sorgulayacağız” demiş.
İyi olur. Kim bilir, belki de altından Ergenekon çıkar!
Fahrettin Fidan


Analiz

Kimi aydın geçinenlerin son zamanlarda ağızlarına takılan “AKP Kemalist oldu” safsatasının sebebini Kadri Gürsel şöyle yorumluyor:
“Çünkü suçluluk duygusu içindeler; ülkeyi teslim alan bu totaliter yönelişte tarihi pay ve sorumlulukları var. Cumhuriyet’in askeri/bürokratik vesayet sistemini tasfiye edenler muktedirleştikçe, bundan otomatikman demokratikleşmenin galip çıkacağı basitliğindeki bir görüşü savuna gelmiş bazı liberaller, şimdi iflas etmiş olmanın manevi baskısı altındalar.”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları