loading
close
SON DAKİKALAR

Kılavuz ABD ise

Melih Aşık
Tarih: 16.10.2012

Melih Aşık yazıyor, ''Yeni politika ile AKP'nin koltuğu güvenceye alındı, ülkenin geleceği ateşe atıldı...''

Avrupa Parlamentosu’ndan Alain Lamassoure yarım yüzyıllık serüvenin sonucunu özetlemiş:

“Türkiye AB defterini kapattı biz de kapattık.”

Mevcut iktidar 2004 yılında müzakere tarihi aldığından beri aynı şeyi yazdık:

“Onlar bizi alıyor gibi yapacaklar, biz AB’ye girer gibi yapacağız arada bazı sorunlar halledilecek...”

AKP iktidarı AB’ye girer gibi yaparak kendine demokrat ve Avrupalı süsü verdi. Avrupa’nın desteğini aldı. TSK’yı bitirdi. Anti demokrat uygulamalara Avrupa’nın sessiz kalmasını sağladı. AB ise Kıbrıs’ı almanın peşindeydi.

CHP sarsılıp, TSK, medya, sivil toplum kuruluşları susturulunca AKP hem AB, hem demokrasi tramvayından indi... 
Ortadoğu tramvayına bindi.

ABD’nin 90 yıllık hayali Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesi yapmak ve bölgede vurucu güç olarak kullanmaktı...

AB alternatifini canlı tutmak Türkiye’yi ABD kucağına düşmekten de kurtarıyordu.

Türkiye şimdi tek boyutlu yeni bir yola girdi. Bu kaderi değiştiremezsek bundan böyle Ortadoğu’nun kısır sorunları içinde debelenip duracağız demektir... Bu debeleniş bize ne kültürel, ne sosyal ne de ekonomik yönden bir zenginlik kazandırmayacak sürekli fakirlik ve bela üretecektir...

Ortadoğu’da ABD çıkarlarıyla Türkiye çıkarları örtüşmez. O yüzden bir anda Rusya, İran, Irak ve Suriye ile düşman oluverdik. Bu düşmanlık askeri harcamaları arttırmamızı gerektireceği gibi dış ticaret ve turizmi de şimdiden etkiliyor... 
Dahası... Bugün Suriye ile bir savaşa gireceğimiz kesin değilse de kendimizi yarın bir İran - İsrail savaşının içinde bulacağımız kesindir. Özeti: Yeni politika ile AKP’nin koltuğu güvenceye alındı, ülkenin geleceği ateşe atıldı...

Karizmamız gitti...

Ankara’ya indirilen Suriye yolcu uçağından silah çıkmadı. Anlaşıldı ki el konulan malzeme havadan taşınması yasak olmayan bazı radar parçalarıdır.

İngiliz basınının da yazdığı gibi... Sonuç Türkiye’nin istihbarat ve karar alma mekanizmasının kalitesine kuşku düşürdü. 

Türkiye maalesef CİA veya Mossad’ın dolmuşuna binerek boşa bastı... Bir yanlış karar Rusya ile ilişkilerin bozulmasına, Suriye hava sahasının kapanmasıyla sivil havacılıkta masrafların artmasına yolaçtı...

* * *
Sözcü gazetesinde dünkü haber:

“Tanklar böyle dizilmez” başlığı taşıyor... Suriye sınırına tankları dizmiş, fotoğraflarını basına dağıtmışız. Tanklar üç dört metre arayla park edilmiş. Bir top mermisi düşse üç dört tank aynı anda tahrip olur. Üstelik her an bir top mermisinin düşme olasılığı olan bir bölgede bulunuyorlar...

* * *

Türkiye uzmanı Amerikalı akademisyen Henri Barkey, dün Radikal’de Ezgi Başaran’la yaptığı söyleşide diyor ki:

“Türkiye istese de Suriye’ye tek başına giremez. Türkiye NATO’nun ikinci büyük ordusu olabilir ama tercübesiz... 
Ayrıca Suriye’nin uçaksavar sistemi çok gelişmiştir...”

Çalışmayan istihbarat... Yanlış kararlar... Yanlış park edilmiş tanklar. Suriye’den daha güçlü görünmeyen bir ordu. Sonuçta. Suriye’ye kafa tutalım derken kendi imajımızı düşürdük...

Komiser

Televizyonlarda yeni bir model geliştirildi. İktidarın özgürce eleştirilmesine karşı “Medya komiseri” sistemi getirildi. Eğer ekrana bir veya iki iktidar yanlısı olmayan kişi çıkarılıyorsa, karşılarına bir veya iki iktidar sözcüsü oturtuluyor. Bu kişilere hükümet veya medya komiseri de diyebilirsiniz. Görevleri hükümeti eleştiren kişiyi susturmak, değersizleştirmek, onun yanlış düşündüğünü ispatlamak, iktidar politikasının doğru olduğunu anlatmaya çabalamak.
Muhalif görüşlü olup kendini sansürlemeyi beceremeyen kişiler ekrana ancak bu şekilde yani komiser nezaretinde çıkabiliyor.

Bu yeni model için ileri demokrasinin icadı denebilir...


Türkiye’deki üstün zekâlı çocukları araştırmak için kurulan Meclis Komisyonu üyeleri Yeni Zelanda, Almanya ve Güney Kore’ye gezi kararı almış. Bu gezilerin makul olduğunu düşünen kim varsa o geri zekâlı kategorisine girer...
Haldun Ertem

Dar be!

Son yıllarda sürekli darbe yiyen, sürekli kaybeden “darbeciler!” önceki gün iki zafer birden kazandılar. İstanbul ve Ankara Baroları için yapılan seçimler, iktidar ve yandaşlarının “darbeci”, “darbe yanlısı” diye suçladığı mevcut başkanların zaferiyle sonuçlandı. İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal oyların yüzde 58, Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu da yüzde 56’sını alarak rakiplerine fark attılar.

Her iki başkanı kutluyor, “darbe karşıtları!”na büyük geçmiş olsun diyoruz.

Örgüt!

Atamaları yapılmayan öğretmenleri temsilen beş kişilik bir heyet dün Meclis’te CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’i ziyaret etti. Öğretmen adayları sayılarının 200 bin olduğunu, 40 bininin sosyal medyada örgütlendiğini anlattı... 
Böylesine büyük bir kitle olmalarına rağmen sorunlarına yeterince yer vermeyen medyadan şikâyet ettiler. Gürsel Tekin, cevabi konuşmasında medyada yer almanın ve hak aramanın yolunun en başta “örgütlülük”ten geçtiğini söyledikten sonra aday öğretmenlere dönerek:

- “Sizler örgütlü müsünüz? Örneğin bana tek tek hangi sivil toplum örgütlerine üye olduğunuzu söyler misiniz?” diye sordu.

Aday öğretmenler hık mık ettiler... Soruya yanıt veremediler.


Fransa’nın eski Adalet Bakanı Rachida Dati, “Siyasetçiler aşk hayatlarını açıklasın” demiş.
Bizimkilerin açıklamasına gerek yok, çünkü tümünün bir tek aşkı var:
Millet aşkı!
Fahrettin Fidan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları