loading
close
SON DAKİKALAR

Sıra öğretmende

Melih Aşık
Tarih: 11.02.2014

Melih Aşık; Meclis’e sunulan yeni yasa tasarısı ile Milli Eğitim’de Cumhuriyet tarihinde görülmedik bir tasfiye operasyonu başlayacak.

Polis ve savcıları görevden alma operasyonları bütün hızıyla devam ederken sıranın daha da vahşi şekilde öğretmenlere geldiği anlaşılıyor. Meclis’e sunulan yeni yasa tasarısı ile Milli Eğitim’de Cumhuriyet tarihinde görülmedik bir tasfiye operasyonu başlayacak. CHP milletvekili Prof. Nur Sertel yaklaşık 100 bin eğitimciyi etkileyecek tasarının yasalaşması halinde neler olacağını bakınız nasıl anlatıyor:
* Milli Eğitim Bakanlığı’nda müsteşar dışında kalan, okul müdürleri ve yardımcıları da dahil 4 yıllık görev süresini tamamlamış tüm yöneticilerin görevleri, hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona erecek.
* Yeni okul müdürlerinin atanmasında sınav kalkacak, atama yetkisi il milli eğitim müdürlerinin önerisi ile valilerin olacak.
* Müdür yardımcıları, okul müdürlerinin önerisi ile atanacak.
* Aday öğretmenliğe atanabilmek için ÖSYM’nin yaptığı KPSS yeterli olmaktan çıkacak. Öğretmenliğe atanmada bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınavın önü açılarak yandaşlara yeni fırsatlar tanınacak.
* Talim Terbiye Kurulu’nun karar organı olma özelliği kaldırılacak, “Danışma Kurulu” statüsüne indirilecek. Ders kitaplarının kabulü ile ilgili kararları artık bu kurul veremeyecek.
* Bakanlık müfettişliği sistemi kaldırılacak, müfettişler il milli eğitim müdürlerinin emrine verilecek. Böylece tarafsız denetim tümüyle ortadan kalkacak.
Eğitim de aynen yargı gibi sıkı sıkıya AKP’ye bağlanıyor... AKP’yi yönetenler yeni nesilleri kendilerine benzetmeyi esas alıyor...

Baskın basanındır

Bir partide ideolojiyi, programı, ilkeleri rafa kaldırır, onların yerine günü kurtaracak yöntemleri geçirirseniz ne olur? 
CHP’de olanlar olur... İlkeli, nitelikli isimler kenarda kalır, kimin borusu kuvvetli öter, kimin torpili güçlü olur, kim baskında ötekilerden başarılı olursa o kazanır...

Yerel yöneticide iki ana nitelik aranır...

Bir, namuslu olması... İki, yönetim becerisi, vizyonu, projelerinin olması...

CHP’de seçilen adaylar bu kriterlere uyuyor mu? Kendileri yanıt versin...

İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş önceki gün itibariyle Karşıyaka Belediyesi’nden aday gösterilecekti. Dün Konak Belediyesi’ne kaydırıldı... Karşıyaka olmadı Konak’ı verelim. Karşıyaka’yı idare eden Konak’ı da eder... Böyle bir belediyecilik mantığı olabilir mi? Mustafa Sarıgül’ün yakın çevresinden Dr. Bülent Kerimoğlu, önce Kadıköy’e yerleştirilmek isteniyor sonra Bakırköy’e kaydırılıyor. Neye göre Kadıköy, neye göre Bakırköy?

Ateş Ünal Erzen’in nesi vardı? İsmail Ünal 2009 seçimlerinde yüzde 69’luk rekor bir oyla Beşiktaşlılardan güvenoyu almıştı. O neden elendi? Meçhul...

Sonuçta İstanbul’da Mustafa Sarıgül’ün tercihleri ağır bastı... CHP’li dostumuz dedi ki:

“CHP’yi yönetenlerin tek bir amacı var... Geçen seçimde alınan daha yüksek bir oy oranı tutturmak... Böylece koltukta tutunmaya devam etmek. Her türlü ilke bu kaygıyla kenara itiliyor... O arada parti kendi çizgisinden uzaklaşıyor, yönetilemez hale geliyor... Herhalde Kemal Bey bunun da farkındadır.”

BAL

AKP’den ayrılan Cemaat yanlısı milletvekili Prof. İhsan Bal dün Meclis’te ağır şekilde tehdit edildiğini bu yüzden koruma talep ettiğini açıkladı. Bizim dikkatimizi Bal’ın bir başka demecindeki şu sözleri çekti:
“Çözüm süreci adı altında PKK’yi rahatlatan adımlar atıldı. Peki örgüt şiddeti, terörü, bölücü propagandayı bitirdi mi, dağdan indi mi, pişmanlık duydu mu? Hiçbirisi olmadı. ‘Çözüm süreci’ diye bir süreci yutturmaya çalıştılar. Çözüm süreci aslında örgütü kurtarmak, Suriye, Irak, Türkiye’de birleşik etnik devlete zemin hazırlamaktır. Bu konuda rapor hazırladığım için kötü adam oldum.

Osmanoğlu Hanedanı İstanbul’un yarısını istiyor.
Önce Türk milletine ödetilen dedelerinin borçlarını ödesinler...
Akif Kökçe

ÇÖZÜM

CHP milletvekili Mustafa Balbay, Muharrem İnce’yle birlikte Yalova’ya giderken bir beldede kahvehaneye uğruyor... Sabah çayını içerken kahvehane sahibi yarı şaka yarı ciddi o kahvede sansür olduğunu söylüyor... Gerisini Mustafa Balbay sütununda şöyle anlatıyor:
“Başbakan konuşmaya başlayınca kahve sakinleri duygularını yüksek sesle söylüyormuş. Bu durum polise kadar gitmiş. Polis, kahvedekilerin haberleri sessizce izlemesini istemiş. Kahvehane sahibi, etraftakileri rahatsız etmediği sürece kimseye bir şey demeyeceğini söyleyince, polis şu çözümü önermiş:
- O zaman sen de ya haberlerde televizyonunun sesini kıs ya da kapat.”

MİMAR


Ankaralı meslektaşımız Hasan Uysal bir yıl kadar önce terk-i diyar eyleyip Ayvalık’a yerleşti.
O anlatıyor.
“Geçen gün Cunda adası sahilinde yürüyüş yapıyordum. Gözüme mimarisi biraz tuhaf bir otel ilişti. İçine girince tuhaflığı bizzat gördüm; otelin odaları arkada, dağa bakıyordu, tuvaletleri ise önde denize... Bir - iki gün sonra Ayvalık’ın yerlisi bir dostumla sohbet ediyordum. Söz binanın mimarından açıldı... Arkadaşım dedi ki:
- O mimar şimdi bir partinin belediye başkan adayı...”

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları