loading
close
SON DAKİKALAR

Yargıtay’ı bağlamış

Melih Aşık
Tarih: 05.03.2014

Melih Aşık; Bu sıralar yargıdan hangi kötülük çıksa Cemaat’in üzerine atılıyor ya...

İnternette yayınlanan son iki kayıt Başbakan’ın demokrat kimliğini iyice pazara çıkarıyor. Bu kayıtlardan ilkinde Başbakan oğlu ile konuşuyor, Fenerbahçe Kongresi’ne etki yaparak Aziz Yıldırım yerine Mehmet Ali Aydınlar’ın seçilmesi için taktik veriyor.
Önceki akşam internete düşen kayıt daha da çarpıcı...
Geçen dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le görüşen Başbakan, kendisinden Aydın Doğan’a açılan davayı “yakın takibe almasını” istiyor.
SPK’nin açtığı bu davada yargıç Abuzer Kaya, Yargıtay’ın bozma kararına rağmen ilk verdiği beraat kararında direnmiştir.
Ergin, “Mahkeme hâkiminin Alevi olduğu yönünde bir bilgi de vardı” ifadesini kullanıyor. Dosyanın Yargıtay Genel Kurulu’na gideceğini, orada sorun olmayacağını ekliyor.
Erdoğan o noktada:
- SPK’nin bu konudaki şeyi bayağı hassas, kesinlikle bunların mahkûm olması lazım, diye konuşuyor...
Sadullah Ergin sözü:
- Ceza Genel Kurulu Başkanı arkadaşımızla da bir görüşme yaparım gerekli hassasiyetleri sağlarız, diye bağlıyor.
Başbakan ve Bakanı, yargı piramidinin en üst katmanı olan Yargıtay Ceza Kurulu’nu da güzelce bağlamışlar. Kararları istedikleri gibi çıkarıyorlar.
Ki o zaman henüz HSYK ve yargı tamamen hükümete bağlanmış değildi.
Bu sıralar yargıdan hangi kötülük çıksa Cemaat’in üzerine atılıyor ya...
Yukardaki örnekte Başbakan ve Bakanı’nın da yargıyı dışardan bir güzel yönettiği görülüyor. Bu kafalarla ülkede demokrasi mi kalır...


Rüşvet ve himmet!

İbrahim Kalın, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı. Abdullah Tivnikli ise iktidara yakın, özelleştirilen Dicle Elektrik’i satın almış yandaş işadamı. Tivnikli’nin Dicle Elektrik’le ilgili hükümetten ufak (!) bir isteği var; Güneydoğu’da vatandaşlardan tahsil edemediği elektrik paralarını devletin ödemesini istiyor. Bu konuda Tivnikli ile Başbakan ve diğer ilgili kurumlar arasındaki iletişimi İbrahim Kalın sağlıyor. Dicle Elektrik’in kaçak yüzünden tahsil edemediği borçları devletin ödemesi onun çabalarıyla sonuca ulaşıyor. Tabii İbrahim Kalın’ın da karşı bir “himmet beklentisi” var Tivnikli’den. Özel okulda okuyan iki kızının okul taksitleri... İşadamına gönderdiği SMS mesajında, o taksitlerden birinin 10 bin, diğerinin 11 bin TL olduğunu bildirdikten sonra “Himmetinizi beklerim” diyor.
Herkes, İbrahim Kalın’dan “Ben böyle bir mesaj atmadım. Olay montajdır, komplodur” vs. türünden bir yalanlama beklerken... Açıklama işadamı Tivnikli’den geldi. Dediği özetle şuydu:
“İbrahim Bey’in çocuğunun okul taksitlerini ödedim.”
Bu resmen ve alenen bir rüşvet itirafı...
Ancak yine de İbrahim Kalın’ın bir mazereti var. Çocuğun okul taksidini istiyor... Milyon dolarlar götüren ötekilerin yanında onun talebi devede kulak sayılır... Bu arada İbrahim Kalın adını başka bir yerden daha anımsayacaksınız. Birkaç yıl önce Gölge CIA diye adlandırılan Stratfort’a gizlice bilgi sağladığı için hayli eleştirilmişti.


ASLAN

Zamane kahramanlarının başında Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan geliyor... Aslan evinde kutular içinde bulunan 4,5 milyon dolara henüz kavuşamamış. Ancak Halk Bankası Yönetim Kurulu üyesi olarak çalışmaya devam edecekmiş... Odası ve makam aracı olacakmış...
Süleyman Aslan, son ortaya çıkan telefon tapelerinde, Rıza Zarrab ile özel hattan konuşuyor, diğer yurtdışı firmalara ödemelerde zorluk çıkardığını Zarrab’a bir jest olarak onaylatıyordu. Böylece Zarrab’dan çıkarı olduğunu açık ederken bir yandan da görevini suistimal ettiğini itiraf ediyordu.
Yönetim kurulu üyeliği hayırlı olsun diyelim...


Tek kelimeyle
REZA’let...
Veli Saçılık


İNÖNÜ

İsmet İnönü’nün en ünlü sözlerinden biri şudur:
“Namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır.”
Avukat Rahmi Kumaş geçtiği notta diyor ki:
- İsmet İnönü hırsızlara karşı cesur ve tavizsiz olunmasını istediği için her dönemde onların baş hedefi olmuştur... Ne yapmış etmiş bir sebep bulup İnönü’ye saldırmışlardır.


MART

1 Mart tezkeresinin 2003 yılında TBMM’de kabul edilmemesi parlamentonun bir zaferiydi... Bu doğru...
Ancak Avukat Turgut Kazan’ın dün hatırlattığı gibi...
Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki bir tarihi kararı olmasaydı biz yine Irak bataklığına saplanmış olacaktık...
Şöyle ki:
O gün oylamaya 533 milletvekili katılmıştı... 264 kabul oyuna karşılık, 250 ret oyu çıktı, 19 milletvekili çekimser kaldı. Oylamada “evet”ler çoğunluktaydı ama salt çoğunluk, yani “toplam katılanların bir fazlası olan 268 oy” sağlanamamıştı. Oysa güvenoyunda salt çoğunluk esastı.
Bu kararı Anayasa Mahkemesi Mesut Yılmaz’ın güven oylamasına Necmettin Erbakan tarafından yapılan itiraz sonucu almış, Yılmaz da o yüzden hükümeti kuramamıştı.

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları