loading
close
SON DAKİKALAR

Furkan Öztürk: Yükselen bir yıldız

Orhan Bursalı
Tarih: 25.06.2023
Kaynak: Orhan Bursalı - Cumhuriyet

Orhan Bursalı; Furkan, doktorasına başladığı konu üzerindeki başarılı çalışmaları bile kendisini tatmin etmeyince, doğabilimlerindeki en büyük 125 sorudan biri üzerinde çalışmak üzere, başka bir bilim grubuna geçti.

Ülkemizde iyi bir üniversitede eğitimini tamamladıktan sonra Harvard Üniversitesi’ne burslu kabul edilen genç bilimcimizin başarısına sevindik. Furkan Öztürk kendisiyle yaptığım söyleşiden çıkarsadığım kişi özelliğiyle, kabına sığmayan ve zor problemlerin üzerine gitmeyi amaç edinmiş genç bir bilimci. Bilkent’te iyi bir bilim ortamında fizik okudu. Fizik gibi bir temel bilim dalını seçmesi bile nereye gitmek istediğinin işaretlerinden biri. Oradan da daha evrensel başka bir bilim ortamına göç etti.

Bu tür çocuklar özeldir, onları bir yerde tutamazsınız, hedeflerini gerçekleştirebilecekleri, çok iyi bilim ortamına ve olanaklarına koşarlar. Bir tek hayatları vardır! Bunu da itiş kakış, bilimsizliğin, liyakatsizliğin hüküm sürdüğü ortamda heba etmezler.

Furkan, doktorasına başladığı konu üzerindeki başarılı çalışmaları bile kendisini tatmin etmeyince, doğabilimlerindeki en büyük 125 sorudan biri üzerinde çalışmak üzere, başka bir bilim grubuna geçti.

Röportajdan: “Doğabilimlerindeki en ilginç gizemlerden biri Dünya’da yaşamın nasıl ortaya çıktığı sorusudur. ‘İlk canlı hücre nasıl oluştu’, ‘Yaşamı oluşturan süreçler nasıldı’ sorularının yanıtları henüz bilinmiyor. Bu temel soruların yanıtlanabilmesi için yaklaşık 4 milyar yıl önce, inorganik moleküllerden organik yapılara geçişin anlaşılması gerekiyor.”

FİZİKTEN BU ALANA NASIL GEÇİLİR?

Çünkü artık, saf bilimin en uç noktalarındaki temel sorunlar ne biyolojinin ne fiziğin ne kimyanın ne de tek başına başka bir bilim dalının sorunudur. Bu uç noktalarda neredeyse tüm bilimler birleşmektedir. Konu yaşamsa, her şeyin her şeyle etkileştiği muazzam karmaşıklıktan bahsediyoruz. Bu ne biyolojidir ne salt fizik veya kimya, hepsidir. Yaşam bir fiziktir de diyebilirsiniz, bir biyolojidir, bir kimyadır, dahası jeolojidir...

Furkan’ın üzerinde çalıştığı ve arkadaşlarıyla önerdiği yeni çalışmanın sonucuna bakarsak, neredeyse “Yaşam manyetizma sayesinde var”, dersiniz. Herkese Bilim Teknoloji dergisindeki Furkan’la söyleşiden alıyorum, bakın:

“Aminoasitler, şekerler ve RNA gibi biyoloji için önemli moleküller ayna simetrisine sahip çiftler halinde bulunur. Bu özelliğe organik kimyada kirallik veya kiralite deniyor. Ancak her ne kadar biyomoleküller simetrik çiftler halinde var olabilse de yaşam yani biyolojik sistemler bu simetriyi kırıyor... Bu kırılma olmasaydı yaşam da olmazdı. Peki ama bu kırılma nasıl gerçekleşiyor? İşte Furkan Öztürk ve arkadaşları buna yanıt veriyor: “Manyetik mineraller! Manyetik alan olmasaydı, yaşamsal moleküllerin simetrisi kırılmayabilirdi ve yaşam hiç başlamamış olabilirdi.” Evet, araştırmanın sonucu bu...

EN ACILI VE STRESLİ ZAMANLAR

Ama biraz geriye gidelim, burada önemli olan Furkan’ın serüveni. Doktoraya başladığı üç yıllık çalışmasını çöpe atarak yaşam nedir üzerinde çalışan, köken olarak astronom olan, tanınmış Bulgar asıllı bilimci Dimitar Sasselov ile çalışmaya başlamış. 

Diyor ki: “Dimitar bana, çok az doktora öğrencisine nasip olacak olanaklar tanıdı. Sınırsız bilimsel özgürlük, maddi kaynak, bağımsız çalışma ve karar alma şansı... Hâlâ bana daha işin başında neden bu kadar güvendiğini anlamıyorum.” Demek Dimitar, Furkan’daki ışığı görmüş.

Fakat bu yeni alan için de iki yıl yoğun çalışma ve öğrenme süreci başlıyor. “Sıfırdan organik kimya, jeokimya ve jeoloji öğrendim. Hayatımın en acılı ve stresli zamanları oldu. Büyük risk alarak herkesin lüzumsuz olduğunu düşündüğü bir konuya geçiş yapmış ve bir sürü bilmediğim konuyu öğrenme işine soyunmuştum.”

NELER ETKİLEDİ?

Furkan Trabzon Yomra Lisesi’ni bitirip Türkiye 37’incisi olarak Bilkent’e giriyor. Küçükten bilime meraklı. İlkokulda astronomiye, optiğe ve teleskoplara ilgisi çok. Üniversiteye kadar hep geceleri gökyüzünü seyretmiş. “Liseye başladığımda Feynman gibi, Einstein gibi bir fizikçi olmak istediğime karar vermiş gibiydim” diyor. Ailesi yahu para kazanabileceğin bir alan seç dememiş. Üniversitede de “Fizik bölümünden Özgür Öktel, kimyadan Emrah Özensoy beni çok etkilediler… Ne kadar çok çalıştığımı bir ben bir Allah biliyor.”

Diyor ki: Sıradan bir doktora yapmak istemedim. Başarısız olma riskine karşı orijinal ve riskli bir probleme daldım. Tüm doktora adaylarına duyurulur.

Büyük röportajı, Furkan’ı daha yakından tanımak için de Herkese Bilim Teknoloji’den okuyun. Dergiyi bulamazsanız, PDF’sini indirin:

https://abonelik.herkesebilimteknoloji.com/

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları