loading
close
SON DAKİKALAR

Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

Sinan Meydan
Tarih: 03.12.2025
Kaynak: Sinan Meydan - Cumhuriyet

Sinan Meydan: Atatürk, kelimenin tam anlamıyla, dünyada faşizm çağında ve Türkiye’de tek partili dönemde, demokrasinin kitabını yazıp, yazdırıp o kitabı laik Cumhuriyet’in çocuklarına ve gençlerine okuttu.

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir. Çünkü demokrasinin mantığı bunu gerektirir. Çünkü kadının savunacağı menfaatler vardır. Çünkü kadının topluma karşı yerine getireceği görevler vardır. Çünkü kadının siyasi haklarını uygulaması kendisi için faydalıdır.” (Vatandaş İçin Medeni Bilgiler, 1930)

Image

Türkiye’de, 5 Aralık 1934 tarihinde Anayasada ve Seçim Kanununda yapılan değişiklikle Türk kadınlarına milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi. Genellikle göz ardı edilir: Bazı Avrupa ülkelerinden de önce, 1934 yılında, Atatürk Türkiye’sinin Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı vermesi, anlık bir karar değil, en az 10 yıldır devam eden bir hazırlığın sonucudur.

HAZIRLIK SÜRECİ 

Kurucu Önder M. Kemal Atatürk, daha 1924 Anayasası hazırlanırken Türk kadınlarının da seçme-seçilme hakkına sahip olmasını arzulamış, ancak Türk kadınına seçme seçilme hakkı veren Anayasa taslağının bu yöndeki maddesi, TBMM’de önce yanlışlıkla kabul edilmiş, ancak daha sonra tekrarlanan oylamada reddedilmişti. Bunun üzerine Atatürk, meclisi ve halkı bu konuda bilgilendirmek, bilinçlendirmek için manevi kızlarından Afet İnan’ı ve bazı aydınları seferber etti. Bu konuda mücadele eden Türk Kadınlar Birliği ile iletişim içinde oldu. Sonraki 10 yıl içinde meclis ve kamuoyu hazırlandı ve adım adım, aşama aşama (1930-1933 ve 1934 yıllarında yerelden ulusala, muhtarlıktan milletvekilliğine) Türk kadınının, seçme ve seçilme hakkına sahip olması sağlandı.

VATANDAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER

Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verilmesi için geçen bu 10 yıllık hazırlık sürecinin (1924-1934 arası) en önemli çalışmalarından biri “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” (2 cilt) kitabıdır. Kitabın 1.cildinin önemli bölümleri Atatürk tarafından yazıldı, Afet İnan kitabın girişinde bazı bölümleri Atatürk’ün yazdığını, bazı bölümleri ise Tevfik Bıyıklıoğlu ve kendisine yazdırdığını belirtmiştir. Atatürk de 18 Eylül 1931’de Başbakan İsmet Paşaya yazdığı notta “Kitaplar yazılırken ve yazıldıktan sonra bizzat alakadar oldum” demiştir. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.23, s.15) Kitap 1930 yılında yine Afet İnan imzasıyla yayınlandı. Bu kitap, Atatürk’ün isteği ve Talim ve Terbiye Dairesinin kararıyla 1931 yılında Türkiye’de ortaokullarda ve liselerde ders kitabı olarak da okutulmaya başlandı.

Avrupa’nın “faşizm çağını” yaşamaya başladığı bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kurucu Cumhurbaşkanı M. Kemal Atatürk, önemli bölümlerini bizzat kaleme aldığı ve yakından ilgilendiği bir ders kitabında Türkiye Cumhuriyeti’nin çocuklarına, gençlerine ve halkına “ulus” ve “yurttaş” olmanın anlamını, “laikliğin”, “demokrasinin”, “özgürlüklerin” ve “kadın haklarının” önemini anlatmayı gerekli görmüştü. Üstelik o sırada Türkiye’de de tek parti iktidarı vardı.

FAŞİZM ÇAĞINDA DEMOKRASİ 

Atatürk’ün “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabında uzun uzun anlattığı konularının başında demokrasi gelmektedir. Kitapta Atatürk’ün yaptığı şu demokrasi tanımı, sadece o günler için değil bugünler için de çok önemli ve anlamlıdır:

“Artık bugün demokrasi daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci yüzyıl birçok baskıcı hükümdarların bu denizde boğulduğunu görmüştür. Rus Çarlığı, Osmanlı Padişahlığı ve Hilafeti, Almanya ve Avusturya Macaristan İmparatorlukları bunların başlıcalarındandır…”

“Bizim bildiğimiz demokrasi siyasidir. Onun hedefi, milletin yönetenler üzerindeki denetimi sayesinde siyasi özgürlüğü sağlamaktır…”

“Yetkisi sınırlı dahi olsa hükümdarlık demokrasiye, milli hâkimiyet ilkesine uygun değildir.”

“Demokrasi fikirdir, kafa meselesidir. Herhalde bir mide meselesi değildir. Hükümet prensibi de bir adalet muhabbetini ve ahlak fikrini gerektirir... En nihayet demokrasi eşitlikçidir... Demokrasinin bu ferdi ve eşitlikçi özelliğinden genel ve eşit oy prensibi çıkar.”

“Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabında Atatürk sadece demokrasiyi anlatmakla ve yüceltmekle yetinmemiş, aynı zamanda demokrasiye aykırı akımları tek tek anlatmış ve demokrasi bağlamında “özgürlük” ve “hoşgörü” kavramlarını açıklamıştır. Özgürlükleri açıklarken “basın özgürlüğüne” ayrı ve özel bir yer ayırmıştır. “Basın özgürlüğünden doğacak sakıncaları giderme aracı yine basın özgürlüğüdür,” cümlesi, sadece o günler için değil, bugün için de kulaklara küpe olacak türdendir. Atatürk’ün kitapta “hoşgörü” kavramını açıklarken kurduğu şu cümleler de çok dikkat çekicidir:

“Bu saydığımız gibi çeşitli inanışlı kimseler, birbirlerine kin, nefret besliyorlarsa, birbirlerini hor görüyorlarsa ve hatta sadece birbirlerine acıyorlarsa bu gibi kimselerde taassupsuzluk (açık görüşlülük) yoktur, bunlar mutaassıptırlar (bağnazdırlar).”

“Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine özel herhangi bir düşünceye sahip olmak, seçtiği bir dinin gereklerini yapmak veya yapmamak hak ve özgürlüğüne sahiptir. Kimsenin düşüncesine ve vicdanına hâkim olunamaz…”

KADINLARIN SİYASAL HAKLARI

“Vatandaş İçin Medeni Biligler” kitabında demokrasi ve özgürlükler bağlamında üzerinde en çok durulan konulardan biri de kadınların siyasal haklarıdır.

Atatürk, Türkiye’de “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabını ders kitabı olarak okutmaya başladığında (1931) henüz aralarında bazı sanayileşmiş Batılı ülkelerin de olduğu birçok ülkede ve Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı yoktu.

Atatürk ise kadınsız bir cumhuriyetin ve demokrasinin olmayacağının farkındaydı. Atatürk’ün “halkçılık” ile eş anlamlı olarak da kullandığı demokrasinin özünde “yurttaşların eşitliği” ve “siyasal katılım” vardır. Kadın erkek eşitliğinin ve kadınların siyasal haklarının olmadığı bir ülkede, çok partili serbest seçimler yapılsa bile ne gerçek anlamda “ulusal egemenlikten” ve “cumhuriyetten” ne de “demokrasiden” söz edilebilir. Kadın erkek eşitliği ve bu eşitliğin doğal bir sonucu olarak kadınlara medeni ve siyasal haklar verilmesi cumhuriyetin de demokrasinin de temel şartlarından biridir.

“Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabında kadınların erkeklerden aşağı ve yetersiz olmadıkları örneklerle gözler önüne serilmiştir:

“Kadının siyasi yetersizliğine mantıklı bir sebep yoktur. Bu konudaki kararsızlık ve olumsuz düşünce, geçmişin sosyal durumunun can çekişen bir hatırasıdır. Hatırasından bahsettiğim düşünce Papaz düşüncesidir…”

“Erkeklere ilk öğüdü, ilk eğitimi veren ve onun üzerinde ilk analık güç ve etkisini kuran kadındır.”

“Kadının genel ve siyasi görevleri yerine getirmeye yeteneği olmadığına ispata imkân yoktur, çünkü aksi gerçekten sabit olmuştur.”

“Kadın bugün, istenilsin istenilmesin, genel ve ekonomik hayata samimi bir şekilde karışmıştır. Kadın bugün tezgâhlarda, fabrikalarda, büyük mağazalarda, ticarethanelerde, bütün genel hizmetlerde çalışmaktadır. Rusya’da en etkin sınıflarda aktif olarak askerlik görevini de yapmaktadırlar. Amerika okullarında genç kızlar silah eğitimleri ile ilgilenerek askerlik görevine hazırlanmaktadırlar.”

Kitapta, kadın erkek eşitliğinin önemini ortaya koyan bu değerlendirmelerden sonra kadınların siyasal haklara da sahip olmaları gerektiği örneklerle şöyle anlatılmıştır:

“İngiltere’de Süfrajetlerin yıllarca kalkıştıkları gayet şiddetli mücadelelerinin sebep olduğu olayları gösterecek değilim. Ancak sadece hatırlatmak isterim ki, kadınların siyasi haklarını tanımamak için aynı olayların görülmesine demokrasinin ihtiyacı yoktur.”

“Kuzey Avrupa ülkelerinin tamamı bugün kadınlarına oy hakkı vermiştir.”

“Bugün çeşitli ülkelerde 160 milyon kadın, milletvekili, bakan, elçi olmak hakkına sahip bulunmaktadır. Bunu da söylemeliyiz ki, seçme hakkı vermekle bütün kadınların evini barkını bırakıp parti mücadelelerine başlayacağını sanmak doğru değildir. Kadınların siyasal ideali olan bu hakka sahip olmayı isteyen kadınların sosyal ve siyasi düşünce ve eğitimde her gün daha çok yükselmeye çalışmalarına ihtiyaç olduğu da unutulmamalıdır. Kadınlar ancak siyasi eğitime sahip oldukları zaman gerçekten özgür olduklarını hissedebilirler. Ancak bu şekilde evlatlarına özgürlüğün kutsallığını aşılayabilirler.”

“Özetle kadın seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir. Çünkü demokrasinin mantığı bunu gerektirir. Çünkü kadının savunacağı menfaatler vardır. Çünkü kadının topluma karşı yerine getireceği görevler vardır. Çünkü kadının siyasi haklarını uygulaması kendisi için faydalıdır.”

Kitapta daha sonra da kadınların siyasi haklara sahip olmasının, demokrasinin gereği olduğu şöyle anlatılmıştır:

“Demokrasi ilkesi şunları gerektirir:

“Aklı başında her birey kişiliğini korumak ve sürdürebilmek için bir siyasi iktidarla donanmış olmalıdır. Kadın insandır ve aklı başındadır.

“Millet bireyleri birbirine danışmalıdırlar. Kadın milletin üyelerindendir.”

“Cumhuriyetimizin siyasi rejimi eşitlik ilkesine dayanır. Seçim sandığı önünde oy vermekte okuyup yazması olmayanlar ile bir devlet adamı eşittir. Kadın niçin bu eşitlik dışında tutulsun?"

“Halk hizmetlerinin yönetiminde erkeklerin olduğu kadar kadınların da menfaatleri vardır. Kadınların savunacakları ekonomik menfaatleri vardır. Kadınların, sosyal hayatın örgütlenmesi hakkında bildirecekleri düşünceleri vardır. Kadında adalet duygusu vardır. Kadın tutumludur, barışseverdir. Milli emek ve gayrette kadının payını değersiz görmek hakkı kimseye verilmemiştir.”

Kadınların siyasal haklara sahip olmasının akılcı, mantıklı ve bilimsel gerekçeleri bu şekilde sıralandıktan sonra Türk kadınlarının seçme ve seçilme hakkına sahip olması gerektiği de şöyle ifade edilmiştir:

“Türk kadınlarına belediye seçimlerine katılma hakkının tanınması, yasama meclisinde üye seçmek ve seçilmek hakkının da yakın zamanda onaylanıp uygulanacağı şüphesiz mutluluk verici bir önsözdür.”

“Türk tarihinin bu dönemine kadar Türk kadınına çoktan yakışır olduğu bu siyasi hakkını vermek, doğal olarak geçmişin baskıcı yöneticilerinden beklenemezdi. Ancak demokrat Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konuda da erdemli tutumunun yüksek eserini görmek, elbette gerektiğinden fazla gecikmeyecektir.”

Açıkça görüldüğü gibi, 1931 yılında Türkiye’de okullarda da okutulmaya başlanan “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabında çok güçlü biçimde kadın haklarından söz edilmiş ve belediye seçimlerine katılma hakkı elde eden Türk kadınına “Demokrat Türkiye Cumhuriyeti’nin”, milletvekili seçme ve seçilme hakkını da yakın zamanda vereceğini belirtilmiştir. Gerçekten de öyle oldu. 1930 yılında bu kitabın yayımlanmasından sonra, yaklaşık 4 yıl içinde, Türk kadınları siyasal haklarının tamını elde ettiler. Laik Cumhuriyet’in yaptığı yasal düzenlemeler sayesinde Türk kadını; 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerine katılma hakkı, 26 Ekim 1933’de köy muhtarı ve heyetlerine seçilme hakkı ve 5 Aralık 1934’de de milletvekili seçme ve seçilme hakkı elde etti. 1935 yılında TBMM’ye 18 kadın milletvekili girdiğinde, aralarında Fransa, İsviçre, İtalya, Belçika ve Çin’in de olduğu birçok ülke parlamentosunda henüz hiç kadın milletvekili yoktu.

***

Atatürk, kelimenin tam anlamıyla, dünyada faşizm çağında ve Türkiye’de tek partili dönemde, demokrasinin kitabını yazıp, yazdırıp o kitabı laik Cumhuriyet’in çocuklarına ve gençlerine okuttu. Kitapta kadın erkek eşitliğinin ve kadınların siyasal haklara sahip olmasının “demokrasinin bir gereği” olduğu çok güçlü biçimde vurgulanıyordu. Demokrasinin yüceltildiği, kadın haklarının savunulduğu “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabı Atatürk’ün, 1930’larda Türkiye Cumhuriyeti’ni, en temelden (çocuklarıyla ve gençleriyle) demokrasiye hazırladığının en önemli kanıtlarından biridir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları