Cumhuriyet’in şeker fabrikaları
Sinan Meydan: Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyetin en büyük başarılarından biri, üstelik 1929 Dünya Ekonomi Buhranına rağmen, devlet desteğiyle ve devlet girişimiyle çok sayıda fabrika kurmuş olmasıdır.
“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı. Ekmeğimizi kendi unumuzdan yoğurmak, şekerimizi kendi pancarımızdan almak, bezimizi kendi pamuğumuzdan dokumak... Ah bir buna muvaffak olsaydık...” (Falih Rıfkı Atay)
Aslında Osmanlı Devleti, Sanayi Devrimi’ni kaçırmak istemiyordu. Ancak ne yeterli teknolojisi, ne yetişmiş elemanı ne de yeterli sermayesi vardı. Osmanlı’da 1866’da Islah-ı Sanayi Encümeni kurulmasından 1913’te de Geçici Sanayi Kanununun (Teşvik-i Sanayi Kanununun) çıkarılmasına kadar birçok çalışma yapıldı. Fabrika kuracaklara çeşitli kolaylıklar sağlandı. Ancak devletin tüm çabasına karşın Osmanlı’da ulusal bir sanayi kurulamadı. 1915 Sanayi Sayımına göre Osmanlı’da 10’dan fazla işçi çalıştıran toplam 282 sanayi kuruluşu vardı. Bunların sadece yüzde 9’u devletindi. Bu kuruluşlardaki sermaye ve emeğin sadece yüzde 15’i Türklerindi; geri kalanı yabancılarındı.(1)
Cumhuriyetin ilk 4 şeker fabrikası. Kaynak: Belediyeler Dergisi, 1935, Kanunievvel 1935, yıl 1.7-12, s.96. Nakleden Kopuz. agm.
ÜÇ BEYAZ
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan belli başlı fabrikalar şunlardı: Bakırköy Dokuma Fabrikası, Feshane Yün İplik Fabrikası, Hereke İpek Dokuma Fabrikası, Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası ve Tophane Silah Fabrikası.(2) Ayrıca Osmanlı’dan kalan az sayıdaki fabrika da savaşlar nedeniyle ya hiç işlemez veya tam kapasiteyle çalışamaz hale gelmişti.
Falih Rıfkı Atay “Çankaya”da şöyle yazıyor: “Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı. Ekmeğimizi kendi unumuzdan yoğurmak, şekerimizi kendi pancarımızdan almak, bezimizi kendi pamuğumuzdan dokumak... Ah bir buna muvaffak olsaydık. 1923 kafası ve iradesi imkânsızlığa meydan okumuştur... Türk tarihi, 1923 iradesinin ve kafasının mucizesini unutmaz.”(3)
Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyetin en büyük başarılarından biri, üstelik 1929 Dünya Ekonomi Buhranına rağmen, devlet desteğiyle ve devlet girişimiyle çok sayıda fabrika kurmuş olmasıdır. Böylece 1923’de cumhuriyet ilan edilirken üç beyaza (una, şekere, beze) muhtaç durumdaki Türkiye, 1938’de Atatürk hayata gözlerini kaparken artık üç beyaza da muhtaç değildi; Türkiye Cumhuriyeti, temel ihtiyaçlarını kendi fabrikalarında yerli üretimle karşılıyordu.
ÜÇ BEYAZDAN BİRİ ŞEKER
Osmanlı’da 1840’ta Arnavutköylü Dimitri, bir şeker fabrikası kurmak için Ticaret Nezareti’ne başvurmuştu. Osmanlı, belli şartlarla kendisine izin vermişti.(4) Bu fabrikanın açılıp açılmadığını bilmiyoruz, ancak 1915 Sanayi Sayımından Osmanlı’da –sadece biri Türklere, diğerleri gayrimüslimlere, yabancılara ait- çok küçük ölçekli birkaç şeker fabrikası olduğunu biliyoruz. Bunlar, Ali Faik Osmanlı Şeker Fabrikası, Antonopulos Şeker Fabrikası, Antonyadis Antonyos Şeker Fabrikası, Antonyadis Yanko ve Şükerası Şeker Fabrikası, Jarboni ve Hacı Yanki Şeker Fabrikası, Keseneki Yorgi Şeker Fabrikası’ydı.(5)
1.Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’da bile şeker yoktu. Şeker yerine kuru üzüm, pekmez kullanılırdı. Onlar da bulunabilirse... Gazetelerde bir haber çıkar: Avusturya’dan “iki vagon şeker geliyormuş!” Günlerce o vagonlar beklendi. Şu işe bakın ki o şekerler gelmeden savaş bitecekti.(6) Türkiye, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında şeker sıkıntısı çekti.
Türkiye’de cumhuriyet ilan edilirken tüm tüketim maddeleri gibi şeker de çok pahalıydı, çünkü çok zor bulunuyordu. 1923’te ülkenin 50 bin ton olan şeker ihtiyacının tamamı dışarıdan karşılanıyordu.(7)
CUMHURİYET’İN ŞEKER FABRİKALARI
Türk şeker sanayi aşağı yukarı Cumhuriyetle yaşıttır. 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde, ulusal sanayinin geliştirilmesi ve bu amaçla devletin girişimcilere destek olması kararlaştırıldı. Öncelikle kurulması gereken sanayi kollarından biri şekerdi. Bu konudaki ilk büyük adım, cumhuriyetin ilanından birkaç ay önce Uşaklı Molla Ömeroğlu Nuri (Şeker) adlı bir çiftçinin girişimleriyle atıldı. Uşaklı bazı yerel girişimcilerce 19 Nisan 1923 tarihinde "Uşak Terakki Ziraat T.A.Ş.” kuruldu.
Bu ilk girişimden iki yıl kadar sonra, 14 Haziran 1925 tarihinde, başka bir girişimci grup ve bazı ulusal bankalar tarafından “İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları T.A.Ş” kuruldu.
Genç Cumhuriyet, 8 Nisan 1925 tarihli ve 601 sayılı kanunla şeker fabrikası kurulmasını teşvik etti, şeker fabrikası kurmak isteyen özel girişimcilere bazı ayrıcalıklar tanıdı, şeker ithalatını zorlaştırdı.
ALPULLU ŞEKER FABRİKASI (26 Kasım 1926)
“İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları T.A.Ş.”ın girişimiyle 22 Aralık 1925 tarihinde Alpullu Şeker Fabrikası’nın temeli atıldı. Fabrika, Alman Maschinenfabrik Burckau R. Wolf Şirketi tarafından yapıldı. 11 ayda bitirilen fabrika 26 Kasım 1926 tarihinde işletmeye açılarak Cumhuriyet’in ilk şekerini üretti. Hisselerinin yüzde 68’i Türkiye İş Bankası, T.C. Ziraat Bankası, yüzde 10’u Trakya illerinin özel idareleri ve yüzde 22’si Trakya köylülerindi.
Çeşitli sosyal donatılara sahip Alpullu Şeker Fabrikası, Cumhuriyetin ilk sosyo-kültürel fabrikasıdır.
UŞAK ŞEKER FABRİKASI (17 Aralık 1926)
Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası’nın, Çekoslovak Skoda Şirketinin ve bazı özel kişilerin kurduğu “Uşak Terakki Ziraat T.A.Ş.”’ın girişimiyle 6 Aralık 1925’te Uşak Şeker Fabrikası’nın temeli atıldı. Fabrikayı Skoda Şirketi yaptı. 12 ayda bitirilen fabrika 17 Aralık 1926 tarihinde işletmeye açıldı. Uşak Şeker Fabrikası yer seçimi nedeniyle zarar etmeye başlayınca 11 Temmuz 1933 tarihinde Sümerbank’a devredildi.
Alpullu Şeker Fabrikası ve Uşak Şeker Fabrikası sayesinde pancar tarımını ve şeker üretimi konularında tecrübe kazanıldı. Genç Cumhuriyet, 1930’larda yeni şeker fabrikaları kurmaya karar verdi.
ESKİŞEHİR ŞEKER FABRİKASI (5 Aralık 1933)
Ulusal bankaların ortaklığıyla kurulan “Anadolu Şeker Fabrikaları T.A.Ş”ın girişimiyle 1 Şubat 1933 tarihinde temeli atılan Eskişehir Şeker Fabrikası, 5 Aralık 1933 tarihinde işletmeye açıldı. Fabrika, Alman Maschinenfabrik Burckau R. Wolf Şirketi tarafından kuruldu. Hisselerinin yüzde 51’i Türkiye İş Bankası, yüzde 24,5’u T.C. Ziraat Bankası, yüzde 24.5’u Sanayii ve Maadin Bankası’na aitti.
TURHAL ŞEKER FABRİKASI (19 Ekim 1934)
Eskişehir Şeker Fabrikası’nın montajı devam ederken “Turhal Şeker Fabrikaları T.A.Ş” girişimiyle 7 Ekim 1933 tarihinde temeli atılan Turhal Şeker Fabrikası ise 19 Ekim 1934 tarihinde işletmeye açıldı. Fabrikayı Türkiye İş Bankası ve Ziraat Bankası eşit sermaye ile kurdu. Fabrika, Alman Maschinenfabrik Burckau R. Wolf Şirketi tarafından yapıldı.
TÜRKİYE ŞEKER FABRİKALARI A.Ş. (6 Temmuz 1935)
Dünya Ekonomik Buhranın da etkileriyle şeker üretimini daha iyi organize edebilmek; 4 şeker fabrikasını daha rasyonel biçimde işletilebilmek, masrafları azaltılmak ve şeker fiyatlarını ülke genelinde belli bir standarda bağlamak için şeker fabrikalarının tek bir çatı altında birleştirilmesine karar verildi. Bu amaçla 6 Temmuz 1935 tarihinde, Sümerbank, Türkiye İş Bankası ve Ziraat Bankası tarafından, eşit hisselerle, 22 milyon sermayeli “Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.” kuruldu.(8)
SOSYO-KÜLTÜREL FABRİKALAR
Erken Cumhuriyet Döneminde kurulan fabrikalar kuruldukları bölgenin endüstriyel tarıma geçmesine de zemin hazırladı. Devlet bunun için özel bir program uyguladı. Örneğin şeker fabrikasının kurulduğu yerlerde şeker pancarı üretimini başlatılması yanında devlet, şeker pancarı üreten köylülere kullanacakları tohumu da kendisi verdi. Çiftçi toprağı talimata göre sürdü. Fabrika hem tohumu, hem tohum dikme makinesini hem de bu makineyi işletecek uzmanı, çiftçi de cer hayvanlarını sağladı.(9) Böylece, örneğin Alpullu Şeker Fabrikası kurulduktan sonra bölgede şeker pancarı üretimi devlet ve fabrika desteğiyle artırıldı.
Cumhuriyetin şeker fabrikaları, (Tıpkı 1933 tarihli Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile kurulan Sümerbank fabrikaları gibi) sosyo-kültürel fabrikalardı. Bu fabrikalar, 19. yüzyıldan itibaren Avrupa ve Amerika’da kurulan “company town” (şirket şehirlerine) ve 20. yüzyılın başında Sovyetler Birliği’nde kurulan fabrika yerleşkelerine benzemektedir. Ancak onlardan ayrılan kendine özgü niteliklere de sahiptir.
Üretim birimlerinin yanında işçi pavyonları, özel misafirhaneler sosyal ve kültürel amaçlı binalar (sinema, gazino, lokanta), sağlık yapıları (hastane, eczane, revir), eğitim yapıları (kreş, ilkokul, lise), çeşitli spor alanları (yüzme havuzu, futbol, basketbol, voleybol, tenis ve golf sahaları), dini yapı olarak cami, hemen hemen tüm şeker fabrikalarında yer alan belli başlı donatılardır. Sosyo-kültürel donatılara sahip bu fabrika yerleşkeleri aynı zamanda toplumsal aydınlanma mekânlarıdır. Bu fabrika yerleşkeleri hem kendi içlerinde modern bir kent, hem de bulundukları kentleri modernleştiren birer modeldir.(10) Bu modelin Türkiye’deki ilk örneği, 1926 yılında işletmeye açılan Alpullu Şeker Fabrikası’dır.
DİĞER ŞEKER FABRİKALARI
1923 yılında 50 bin ton olan şeker ithalatımız 4 şeker fabrikasının üretimi sayesinde giderek azaldı. 1934-1935’te 2-3 bin tona indi.(11)
II. Dünya Savaşı koşullarında Alpullu Şeker Fabrikası’nın faaliyetlerini durdurmasıyla ve üretimin azalmasıyla şeker karaborsaya düştü. Savaş ekonomisi yeni vergilere yol açtı. Şekerin kilosuna 10 kuruşluk istihlak vergisi yüklendi. Türkiye’yi II. Dünya Savaşı’nda sokmayan İsmet İnönü, kendisini, “Bizi şekersiz bıraktın!” diye eleştirenlere “Ama babasız bırakmadım!” demişti.(12)
Türkiye’de şeker üretimi 1951 yılına kadar bu 4 fabrikayla gerçekleştirildi. II. Dünya Savaşı sonrası 4 şeker fabrikası da tam kapasite çalışmaya başladı. Üretim 1947’de 100 bin tona, 1951’de 186 bin tona çıktı.(13)
1951 yılında “Şeker Sanayinin Tevsi Programı” hazırlandı. 1951-1956 yılları arasında Adapazarı, Amasya, Konya, Kütahya, Burdur, Kayseri, Susurluk, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Malatya’da 11 yeni şeker fabrikası daha açılarak Türkiye’deki şeker fabrikası sayısı 15’e çıktı. 1962’de Ankara, 1963’te Kastamonu, 1977’de Afyon, 1982’de Muş ve Ilgın, 1983’te Bor, 1984’te Ağrı, 1985’te Elbistan, 1989’da Erciş, Ereğli ve Çarşamba, 1991’de Çorum, 1993’te Kars, 1998’de Yozgat ve 2001’de Kırşehir şeker fabrikaları açıldı.
***
Açıkça görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, AKP öncesinde (2002 öncesinde) tam 30 şeker fabrikası kurmuştu. 102 yaşına girmek üzere olan Cumhuriyetimizin diğer fabrikalarından hiç söz etmiyorum bile… Ancak gelin görün ki, bu tarihi gerçekliğe rağmen AKP, Türkiye’nin ulusal varlıkları hakkında “Bizden önce yoktu!” demekten hiç çekinmiyor. “Yeni Türkiye” diye tutturup 102 yaşındaki Cumhuriyetimizin AKP öncesindeki 80 yıllık birikimini yok sayıyor. “Sadece yok saysa iyi, haraç mezat satıyor!” dediğinizi duyar gibiyim.
Kaynaklar, Dip Notlar
1- Tevfik Çavdar, Milli Mücadele Başlarken Sayılarla Vaziyet ve Manzara-i Umumiye, s. 66.
2- Nejdet Serin, Türkiye’nin Sanayileşmesi, s.97.
3- Falih Rıfkı Atay, Çankaya, s. 523,524.
4- Türk Ziraat Tarihine Bir Bakış, s. 80.
5- Çavdar, s. 67-69.
6- Cahit Kayra, 1923-1950 Devletçilik, Altın Yıllar, s. 210.
7- Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, C. 1, s. 353.
8- “Kuruluş ve Tarihçe”, https://web.archive.org/web/20160622115026/http://www.turkseker.gov.tr/Tarihce.aspx (Son erişim: 20 Ekim 2025)
9- İlhan Tekeli & Selim İlkin, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, s. 128.
10- Ayşe Durukan Kopuz, “Türkiye’de Erken Cumhuriyet Döneminde Kurulan İlk Şeker Fabrikaları”, Arkitera, https://www.arkitera.com/gorus/turkiyede-erken-cumhuriyet-doneminde-kurulan-ilk-seker-fabrikalari/#goog_rewarded (Son erişim: 20 Ekim 2025)
11- Türkiye’de Devlet Sanayii ve Maadin İşletmeleri, s. 238, 239.
12- Kayra, s. 210, 212.
13- Türkiye’de Devlet Sanayii ve Maadin İşletmeleri, s. 239.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları