loading
close
SON DAKİKALAR

Amiraller Bildirisi’nden Saray ittifakına ekmek çıkmaz..

Şükran Soner
Tarih: 06.04.2021
Kaynak: Şükran Soner-Cumhuriyet

Şükran Soner: Kişisel en ufak bir öngörüm olamayacağı için söyleyebilecek sözüm de olamaz.

Olsa olsa halkın canını yakan, ekmek, sağlık üzerinden yaşamsal dertlerinin bir süreliğine daha kamuoyunun sıcak gündeminden uzak tutulabilmesi Cumhur cephesinin kâr hanesine yazılmış gibi olur.. Hele de dünün ilk uygulamalarıyla öne çıkan yargılama süreciyle, Ergenekon benzeri yeni mağdurlar halkasının yaratılabileceği bekleniyorsa ya da bir adım ileri 28 Şubat gibi yeni bir mağduriyet senaryosunun yazılabileceği düşleniyorsa çok da hızlı, ağır boyutlarda ters tepecek silaha dönüşebilir..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin giderek dozu artan öfkeli çıkışlarında, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasına varan, emekli amirallerin bildirisini darbe iması olarak okuyan ajitasyonların, Başkan Erdoğan, AKP cephesinden hangi boyutlarda tepkilere dönüşeceği henüz net değil.. İlk sert çıkışlarda, Milli Savunma Bakanı da içinde olmak üzere, siyaseten olabildiğince çok yararlanma stratejisi okunuyor.

28 Şubat’ın siyaseten uzun soluklu kullanılabilmesinin içeriğinde, gerçekten kullanılmamış olsalar da kullanılabilecekmiş gibi tankların sokaklara çıkarılmış olması vardı. 2002’den başkanlık rejiminin kurulması süreci, referandumuna kadar, arkadaki itici gücün Amerika büyük desteğinin olmasıydı.. 17 Aralık ilk açığa çıkan büyük yol ayırımı, derken 15 Temmuz FETÖ’cü kan akıtılan darbenin örgütlenmesi.. Halkın can bedeli ile direnişi yanında Meclis’te siyasetin güç birliği içinde karşı duruşu ile bugünlere kadar yaşananların birikimleri, bedelleri ile deneyimleri..

Şimdiden emekli amirallerin bildirisindeki eleştiriler üzerinden, içeriğinden, “suç kapsamında” tartışma getirmeye kalkışanlar, “yok” denecek kadar az. En sert cümlelerle Bahçeli’nin “apoletleri sökülsün, maaşları kesilsin” cezalarına kestirmeden hükmedilirken bile darbeleri, toplumsal travmayı çağrıştıran zamanlamaya, “gece yarısı” çıkışı var. Emekli amiraller gerçekten ilk yükselen koronun “isterük” sesleri yolunda, Ergenekon benzeri bir davanın kapsamına sokulurlarsa, açılan davalar içeriklerinde yapılabilecek tartışmaları, Tek adam rejimi varlık koşullarının, seçimlerin zamanında yapılacağı sözlerinin arkasında durarak hesapladığında nasıl bir duruş, ısrarcılık sergilenecektir? Hangi boyutları ile hangi tartışmaların, hangi gerçeklerin kamuoyu gündemine taşınması istenecek, öngörülebilecektir?

***

Kişisel en ufak bir öngörüm olamayacağı için söyleyebilecek sözüm de olamaz. Ancak Ergenekon’la başlayan, Başkan Erdoğan’ın o tarihler için savcısı olmayı üstlendiğini söylediği yargılamaları sınırlı olsa da izleyebilmiştim. Çoğunluk, medya gücü ele geçirilmiş kamuoyu, güçlü yankılı koro yaratabilmiş olarak 28 Şubat üzerinden mağduriyet algısını yaratmayı başarmış olsa da yıllar tersine insan hakları suçları, mağduriyetlerin yaşanmış olması ile bağlantılı, zor da olsa haksızlık-hukuksuzluk boyutları ile ağır insan hakları ihlallerini, can bedeli ödeyenleri bir bir görebilir oldu..

Emekli amirallerin bir kısmının o dönemlerdeki haksızlık-hukuksuzluklara hedef olmalarının boyutları duruşma salonlarında sergilenirken, medyada en haksızından karalamalar sürüp giderken profesyonelliklerine güvenmeyi umduğum pek çok gazeteciye, “Kırk yılda bir de olsa, gidin duruşma izleyin, yaşanan gerçekleri görün” uyarısı ile canlı yayınlarda yakarışlarım olmuştu. Şimdi tanksız, silahsız, emekli olmuş amirallerin üzerinden açılmasına heveslenilen davalardan çok daha ağır hak-hukuk ihlalerinin çıkmasının kaçınılmaz olacağını görebilmek, kâhin olmayı gerektirmiyor.

Siyasi erkin aslında söz konusu gerçeği göremiyor olması olanaksız, siyaseten gündem değiştirme amaçlı çıkış için kuşkusuz “içerik değil, gece yarısı bildirisi algısının” öne çıkarılıyor olması boşuna olmasa gerek. Emekli amirallerden darbe çıkarmaya kalkışmanın akıl, mantıkdışılığı, yargı konusu olursa neler neler çıkabilir? Gece yarısı bildirisi ile emekli amirallerin maksadını okumak kuşkusuz bizim işimiz değil. Benim içerik eleştirilerine bakarak okumam, olsa olsa ülkeyi gece yarısı kararnameleri ile yönetmeyi seçmiş Tek adam rejimine, icraatlarının haksızlık, hukuksuzluklarındaki üsluba kinaye..

Başkanlık rejimi ile uzaktan yakından bağ kurulamayacak, Meclis’i, dahası Cumhur cephesi milletvekillerinin kimliklerini de yok saymaya; “torbaların içinden içeriklerini bile bilmedikleri çıkacak yasa gücünde kararnamelere” kalkan parmaklara bir tür çağrışımın yapılmasının kastı. Demokrasi kültürü adına doğru ve şık kaçmamış olsa bile darbe kalıplarının içine sokma çabasının, suç kalıplarına sokulabilmesinin maddi olanaksızlıkları karşısında nerelere evrilebileceği çok su kaldırır.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları