loading
close
SON DAKİKALAR

Asgari ücretin tartışıldığı tek ülkeyiz..

Şükran Soner
Tarih: 05.12.2020
Kaynak: Şükran Soner-Cumhuriyet

Şükran Soner: Ülkemizin gerçeğinde gerçek üretime dayalı işletmelerde çalışan sayısı düştükçe düşerken, gerçek diyebileceğimiz sözleşmelerin kapsamına giren çalışanı unutun, sözleşmeli işçi sayısı da küçüldükçe küçüldü.

Size bu konuyu yıllardır temcit pilavı gibi tartışmak zorunda olmaktan bıktığımı itiraf ederek söze girmeliyim.. Dile kolay gazeteciliğe başladığım ilk yıllardan bu yana asgari ücret belirleme toplantılarının, pazarlıklarının başladığı günlerden karar alınmasına kadar ağırlıklı yapılan tartışmalarda “Ne olacak?”, “Ne olmalı?” tartışmaları, uçuşan rakamlar çok değişmiş olarak, benzer gerçeklerin altının çizilmesi üzerindenmiş gibi, gerçekten de çok benzer kavramlarla, elbette anlamları, insanların yaşamına dönük sonuçlarında uçurum farklarla, oynamış durmuş..

Biliyorum ne başlıkla ne de giriş vurgulamaları ile ne anlatmaya çalıştığımı tam anlayabildiniz.. Çünkü özgür sendikalaşma düzeninin güvence altına alınmasından günümüze, ülkemizde toplu pazarlık düzeni işliyor gibi görünse de toplusözleşme düzeninden yararlanabilen gerçek işçi sayıları ile kayıtlı iş bulabilmiş sigortalı çalışabilen işçi sayıları, kayıtsız çalışanlar ve de çalışma yaşları içinde olup iş bulma umutları bile kalmamış insanlar arasında sayısal hep çok büyük farklar oldu..

Açıkçası ister askeri isterse sivil darbeler süreçlerinde uçurum çöküşler de yaşanıyor olarak, ülkemizin gerçekleri demokrasilerin, sendikal hakların var olduğu ülkeler içinde de hep farklı oldu. Bizim gerçeğimizde, var olan sendikal haklar içinde, toplusözleşmeler düzeninde çalışanların haklarının belirlenmesi her daim çoğunluğu temsil edebilmenin çok gerilerinde kaldı.

Demokrasilerin var olduğu, sendikal hakların işlediği düzenlerde, çoğunluk söz konusu haklar kapsamında çalıştıkları için, asgari ücret tartışmaları hiç böylesine önem kazanmadı.

Bizim gerçeğimizde ise aktif çalışan, emeği ile, aldığı ücretle geçinen nüfusun çok önemli grupları, yılların koşullarına üretim sektörlerine göre çarpıcı kaymalar yaşanıyor olarak hep çok yüksek oranlarda kayıt dışı ekonominin içinde kaldılar. Tarım işçilerimiz, sendikal haklarını kullanabiliyor olarak komik sayılarda kalırken, “çağdaş köleler” olarak bilindiler. En gelişmiş üretim işkollarında bile, metal, tekstil, özelinde otomobil, en ileri teknolojileri düşünün, işyerlerinin doğrudan içinde ya da dışında, taşeron, yan sanayi paravanalarında kayıt dışı çalıştırma yüksekti. Kayıtlı işçi olabilmek nimetten sayıldığı için de asgari ücretin belirlenmesi önemli pazarlıkların konusu oldu. Pazarlık konusu işçi sayısı yüksekti..

***

Batılı sendikacıların bizim asgari ücret tartışmalarımızdan hiçbir şey anlamadıklarına tanıklığım çoktur. Onlarda geçerli düzende, sendikalı işçilerin çoğunluğunu kapsayan ülke işkolu sözleşmeleri önemlidir. Sonrasında işyeri koşullarına özgü özel, lokal sorunların çözümü işyerlerindeki komitelere kalır.. Geçelim, bugünlerde nerede ise bir tek asgari ücret komisyonunun toplanması günleri, tartışmaları, belirlenecek ücretler ciddiye alınarak, istenen sonuçların alınmasından çok uzakta, anlamlı gündeme giriyor.

Ülkemizin gerçeğinde gerçek üretime dayalı işletmelerde çalışan sayısı düştükçe düşerken, gerçek diyebileceğimiz sözleşmelerin kapsamına giren çalışanı unutun, sözleşmeli işçi sayısı da küçüldükçe küçüldü. Aslında TİSK içinde işkolları sendikalarının kapsadığı üye işçi sayısıyla küçülmeleri aynı hızda. Devleşmiş, asgari ücret kapsamında çalışan sayısı ağızlara alınmak istenmiyor. Çünkü çarklar artık öylesine tersten işliyor ki kalifiye, biraz daha iyi ücretle çalıştırılanlar için bile vergiden kaçış uğruna asgari ücretten gösterme, iki taraflı onayla gerçekleşiyor.

Özeti, henüz kimse son rakamları ağzına almamaya gönüllü, gerçek toplusözleşmeli çalıştırılanlar çok düşük. Yüzdesi toplamına koşan kayıtlı çoğunluk asgari ücrette olunca, vergi dışılığı çok yükseltilmesi gereken asgari ücretlinin üzerinden gerçekler kolay kolay pazarlık masasında işlev kazanamıyor. İşsizler gündemimizin içinde değillerse de bilebildiğimiz kadarı ile çalışabilir nüfusun ancak yüzde 41’inin istihdam edilebildiği gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Kayıtlı 9.6 milyon işsizimize, Covid-19 ile iş kaybedenler olarak 10.5 milyoncuk eklenmiş. Yaratılabilen istihdam ise 975 bin azalmış. Ümitsiz işsiz yüzde 117 artış gösterirken, eksik istihdam artışı yüzde 267 olmuş.. 

Kuşkusuz Asgari Ücret Komisyonu’nda alınacak rakamsal karar, yaşamsal önem kazanmış. Ülkenin toplam nüfusu için bile diyecek halimiz yok. Çok fazla göçmen, kaçak gelenler de çalışma yaşamımızın, üretimin içinde sosyal indirim adına tuzak aracı yapılmış konumdalar. Nasıl ve hangi çıkarlar adına, nasıl bir çözüme doğru, insancıl, anlamlı adımlar atılabilir?

 

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları