loading
close
SON DAKİKALAR

Yeni yılda kazasız belasız bir seçim istiyoruz

Şükran Soner
Tarih: 03.01.2023
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Tarihi, hangi dönemli yasalarla gelen koşulları bile fazlası ile anlamını yitirmiş durumda. Yeter ki seçimler yapılabilsin. İktidar erki seçim sandığı üzerinden sonuçlarla oluşturulabilsin.

İklim Öngel arkadaşımızın dünkü Cumhuriyet’teki konuğu Türk-İş’in başkanı Ergun Atalay ile yaptığı söyleşiden alınmış başlığı genel dileğimiz olarak paylaşmak istiyorum. Yanlış anlaşılmasın Türk-İş çatısı altında uzun yıllar sendikacılık yapmış bir kişi olarak, siyasal görüşlerini hiç paylaşmamış olsam da sendikacılıkta “ahlak” kavramı üzerinden duruşlarına tanıklık ettiğim pek çok başkan arasında Ergun Atalay’ın da yeri ve değerini bilirim..

Büyük Körfez depremi sürecinde demiryolları çalışanı üyeleri ile birlikte Adapazarı istasyonunda toplanmışlar; günlerini, aylarını depremde parçalanmış vagonlar ve lokomotiflerin onarılmasını iş edinmişlerdi. Şube başkanı kimliği ile, üyelerinin morallerinin bozulmasına izin vermemiş, demiryolu işletmelerinin ayakta kalabilmesi yolunda ellerinden geleni yapmışlardı.

Uzmanlık mühendislik örgütlerinin üyeleri ile sürdürdüğümüz deprem vurgunu taramalarında sık sık tanık olabiliyorduk. Emeklerinin karşılığını aldılar. Sonuçta demiryollarının kapatılması kararına karşı direnişin de başını çektiler. Başardılar da Tayyip Erdoğan ile yakınlıkları siyasal, toplumsal ittifaklarının eseri olsa da Ergun Atalay’ın Ankara’ya Türk-İş Başkanlığı’na da geçişi sürecinde, siyasetten kazançlı çıkmak üzere, o tarihlerde Meclis’e girmede yasaklı Tayyip Erdoğan’ın, Demiryol-İş’in misafirhanesinde kalmayı seçişi rastlantı değil, siyasi adımdı.

AKP Başkanı Erdoğan’ın Milli Görüş’ten kopup Fethullah Gülen kadroları ile iktidar ittifakını seçmesi sonrası yıllarda süren ağabey-kardeşlik hukukları içinde, Atalay’ın Türk-İş’e bağlı sendikaların sorunlarının çözümünde ayrımsız arabulucuk yapması kalıcı başkanlıkta kuşkusuz etkili rol oynamıştır. Şimdilerde Atalay’ın eleştiri nitelikli çıkışlarından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hoşnut olabileceğini hiç sanmıyorum. Arınç örneğinde olduğu üzere eleştirilerine yanıt vermemek zorunda olma gibi bir siyasal refleksle sessiz kalmayı yeğlediğini düşünüyorum. Umalım ağabeyden gelen, kendisini kollayan uyarılar olarak değerlendirip “Seçim kazasız belasız bitsin ve herkes işine baksın” uyarısını da ciddiye alıyor olsun.

***

Seçim kaygıları ağır basan Saray rejimi kadrolarının, gözleri kaybetme kaygısı ile kararmış olarak, istedikleri gibi konuşmalarının, ortamı nasıl gerdiği, ürkütücü sonuçları üretebileceği hiç de hafife alınacak bir kaygı olmadığı gibi, dersler çıkarılmaması sonucu ülkemizde yaşanabileceklere ilişkin, gerçeğinde ağabey kollaması niteliğinde uyarıları söz konusu. Cumhur cephesi içinde, bir diğerlerini ajite eden paniğin aksine, tersine ajitasyonlarının ise ardı arkası kesilmiyor. Panikle büyüyen öfke dalgalanmalarında kışkırtmacılık, ajitasyon öylesine yükseliyor ki.. Olabildiğince hakka hukuka uygun seçimlerin yapılabilmesi seçmenler olarak hepimizin ortak dileği.

Atalay’ın İklim Öngel’in sorularını yanıtlarken asgari ücret sürecine ilişkin vurgulamalarında, “Milyonların vebali üzerimde” cümlesinin karşılığı da gerçekte asgari ücret belirlenmesinde sıfır pazarlık gücü ile üyesi olmayanlar için pazarlık masasında olma zorunluluğunun yansıması var. Gerçeğinde DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu çalışanların sözcülüğünü üslenmiş olmanın sorumluluğunda, aralarında konfederasyonlar kavgasına hiç kalkışmadan, hak savunması paylaşılması zorunluluğunun verdiği sorumluluğun üstlenilmesini açıklıyor. İnanmayacaksınız ama Saray rejimine biat etmiş konfederasyonların kadroları bile tabanlarının çaresizliği, yaşam zorlukları yüzünden zorlanmalarla, DİSK en önde çıkış yapabilen sendika liderliklerinin açıklamalarına sığınmak zorunda kalıyorlar. Aksi duruş üye sıfırlanması anlamına bile dönüşebilir..

Cumhur Cephesi adına en ucuzundan seçim yatırımı kararları içerikli olsalar bile, son jestleri Erdoğan yapıyormuş vitrini, olabildiğince oy kaybı erozyonunu durdurabilmenin tek gerçeği olarak çoktan kabul edilmek zorunda kalınmış bir durum. Yeter ki hak hukuk ayaklar altına alınmaya kalkışılmasın. Tarihi, hangi dönemli yasalarla gelen koşulları bile fazlası ile anlamını yitirmiş durumda. Yeter ki seçimler yapılabilsin. İktidar erki seçim sandığı üzerinden sonuçlarla oluşturulabilsin...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları