loading
close
SON DAKİKALAR

GDO'da Skandallar Bitmiyor

GDO'da Skandallar Bitmiyor
Tarih: 16.07.2014 - 12:36
Kategori: Siyaset

Gökhan Günaydın; 'Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından belirlenecek laboratuvarların bu denetimleri gerçekleştirebilecek teknik alt yapısı var mıdır?'...

CHP Ankara Milletvekili ve PM Üyesi Doc. Dr. Gökhan Günaydın, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “GDO Denetiminde” yeterli olup olmadığını sordu ve bir basın açıklaması yaptı...

Gökhan Günaydın basın açıklamasında; 

Mayıs 2014’te Bursa Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nün gerçekleştirdiği piyasa denetimleri sırasında ve en son Temmuz 2014’te Zonguldak Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen denetimlerde “bebek mamalarında” tespit edilen GDO, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “GDO Denetiminde” ne denli sorumsuz davrandığını ortaya koymuştur.

Bilindiği gibi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından çıkarılan ve 29.05.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile GDO bulaşanı adı altında her türlü üründe %0,9’a kadar GDO bulunması yasal hale getirilmiştir.

Söz konusu değişiklik ile birlikte, GDO denetimi 3 kademeli bir hal almıştır. Birinci kademe, üründe GDO olup olmadığına ilişkin denetimdir. GDO’nun tespit edilmesi halinde ikinci kademe denetime geçilecek ve tespit edilen GDO’nun oranı belirlenecek; yani GDO oranının yönetmelik ile belirlenen “%0,9 oranından” daha az olup olmadığına bakılacaktır. GDO oranının %0,9’dan düşük çıkması halinde ise, söz konusu üründe yapılacak “kimlik tespiti” neticesinde, GDO’nun Türkiye’de izin almış bir GDO olup olmadığının saptanması üçüncü ve son kademe denetimi oluşturacaktır.

Açıklanan bu denetim süreçlerinin Bakanlık tarafından belirlenecek laboratuvarlar tarafından gerçekleştirileceği hüküm altına alındığına göre, sorulması gereken soru şudur: “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından belirlenecek laboratuvarların bu denetimleri gerçekleştirebilecek teknik alt yapısı var mıdır?”

Soruya vereceğimiz cevaplar, Türkiye’de insan sağlığının ne denli hiçe sayıldığını göstergesidir.

Greenpeace tarafından hazırlanan rapora göre ülkemizde, en kolay denetim aşaması olan birinci kademe denetimi gerçekleştirebilecek toplam 40 laboratuvar bulunmaktadır ve bunların sadece 10 tanesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na aittir. Tespit edilen GDO’nun Türkiye’de izin verilmiş GDO’lardan olup olmadığını belirleyebilecek Bakanlığa ait laboratuvar sayısı ise sadece ve sadece 4’tür. Ancak daha da vahim olanı, gerek harmanlanmış ürünlerin gerekse de çok bileşenli işlenmiş ürünlerin ithal edildiği Türkiye’de; Bakanlık tarafından, kullanımı yasak olan GDO’ların tespitinin yapılamıyor olmasıdır. Bu da üçüncü kademe denetimin, ülkemizde hiçbir suretle gerçekleştirilemiyor olduğunu göstermektedir.

Dünya genelindeki bitkisel ürün ticaretinde farklı tarlalardan hasat edilen ürünlerin harmanlandığı göz önüne alındığında, hem izinli hem de yasak olan GDO’ları içeren bir harmanda, Bakanlıkça sadece ülkemize girişi serbest olan GDO’ların tespiti yapılabilecek, böylece tespit edilen bu GDO’larla birlikte tespiti mümkün olmayan, yasak GDO’lar da ülkemize giriş yapmış olacaktır.

Yasak olan GDO’ları belirleyebilme kapasitesine sahip olmayan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, bu yasak GDO’ların ülkeye girişini engelleyebilmesi de mümkün değildir. Yem amaçlı kullanıma izni verilmiş GDO’ların “bulaşma” adı altında gıda ürünlerinde de “%0,9” oranında bulunabilmesini hüküm altına alan yönetmelik maddesinin, belirlenemeyen ve ülkeye girişi de bu sebeple engellenemeyen yasaklı GDO’lar karşısında, ne derece içi boş bir düzenleme olduğu ortadadır.

Tüm bu açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, GDO’lar konusunda Türkiye’deki denetim boşluğu Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “basiretsiz” uygulamaları ile giderek artmaktadır. Teknik altyapı eksikliği nedeniyle detaylı GDO analizi yapma becerisinden yoksun olan ve bu nedenle sorumluluklarını yerine getiremeyerek halkın sağlığını tehdit eden Bakanlığın bir an evvel bütün GDO’ların Türkiye’ye girişini yasaklaması gerekmektedir.

GDO’larla ilgili tarafımca verilen yazılı soru önergelerinin basın açıklamamın ekinde yer aldığını belirtir, konunun her zaman takipçisi olacağımın bilinmesini isterim.

Kamuoyuna duyurulur.
Saygılarımla.

Gökhan Günaydın'ın 15 Temmuz 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi EKER tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını; Anayasa’nın 98 ve İçtüzüğün 96. maddeleri gereğince bir soru önergesi verdi; 

CHP Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın konu hakkında Üç soru önergesi verdi...

15 Temmuz 2014'te verilen birinci soru önergesi;

Biyogüvenlik Kurulu’nun, genetiği değiştirilmiş MON810 mısır çeşidi ve ürünlerinin hayvan yemlerinde kullanılmasına izin verilmesi yolundaki 21.04.2012 tarih ve 28271 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 18 sayılı kararının iptalinin ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan dava Danıştay 10.Dairesi’nin 2012/4283 Esasına kaydolmuştur.
Söz konusu dava dosyası ile ilgili Danıştay 10.Dairesi tarafından 23.01.2013 tarihinde, yürütmeyi durdurma talebinin reddine karar verilmiş; bu karar üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na (İDDK) yapılan itiraz neticesinde, İDDK tarafından 2013/188 YD. İtiraz Numarası ile incelenen dosyada 26.06.2013 tarihinde “Biyogüvenlik Kurulu’nun, genetiği değiştirilmiş MON810 mısır çeşidi ve ürünlerinin hayvan yemlerinde kullanılmasına izin verilmesi yolundaki 18 sayılı kararının” yürütmesi durdurulmuştur.

Öte yandan, yürütmesi durdurulan Biyogüvenlik Kurulu’nun kararına konu olan MON810 genetiği değiştirilmiş mısır çeşidinin melezlenmesiyle elde edilen, NK603 x MON810 genetiği değiştirilmiş mısır çeşidi ve ürünlerinin hayvan yemlerinde kullanılmasına, Biyogüvenlik Kurulu’nun 24.12.2011 tarih ve 28152 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 9 Numaralı Kararı ile izin verilmiştir.

Farklı mısır çeşidi ve ürünlerinin ülkemize harman olarak geldiği de göz önüne alındığında;

1. Harman olarak gelmiş yem amaçlı mısır çeşitlerinin ithalatında, harmanın içerisinde MON810 ile NK603 x MON810 genetiği değiştirilmiş mısır çeşitlerinin bir arada bulunması durumunda ve/veya ihtimalinde, alınan denetim numunelerinde MON810 genetiği değiştirilmiş mısır çeşidi ile NK603 x MON810 genetiği değiştirilmiş mısır çeşidinin ayrımı (her iki ürünün ayrı ayrı harman içinde bulunduğunun tespiti) ne şekilde yapılmaktadır? Bu ayrım için kullanılan analiz yöntemleri ve akreditasyonlar nelerdir?

2. İthalatı yapılan mısır harmanından alınan denetim numunesinin laboratuvar analizinde MON810 mısır çeşidine ait gen/DNA’nın tespit edilmesi halinde, bu gen/DNA’nın salt MON810 mısır çeşidine mi yoksa NK603 x MON810 mısır çeşidine mi ait olduğu sonucuna varılabilmekte midir? Varılabilmekte ise bu sonuca hangi akredite metot kullanılarak ulaşılmaktadır?

15 Temmuz 2014'te verilen ikinci soru önergesi;

Biyogüvenlik Kurulu’nun, genetiği değiştirilmiş MON88017 x MON810 mısır çeşidi ve ürünlerinin hayvan yemlerinde kullanılmasına izin verilmesi yolundaki 21.04.2012 tarih ve 28152 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 16 sayılı kararının iptalinin ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan dava Danıştay 10.Dairesi’nin 2012/4881 Esasına kaydolmuştur.
Söz konusu dava dosyası ile ilgili Danıştay 10.Dairesi tarafından 23.01.2013 tarihinde, yürütmeyi durdurma talebinin reddine karar verilmiş; bu karar üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na (İDDK) yapılan itiraz neticesinde, İDDK tarafından 2013/189 YD. İtiraz Numarası ile incelenen dosyada 26.06.2013 tarihinde “Biyogüvenlik Kurulu’nun, genetiği değiştirilmiş MON88017 x MON810 mısır çeşidi ve ürünlerinin hayvan yemlerinde kullanılmasına izin verilmesi yolundaki 16 sayılı kararının” yürütmesi durdurulmuştur.

Bu çerçevede;

1. Bakanlığınız tarafından gerçekleştirilen ithal mısırların denetiminde laboratuvarlarınızca, doğrudan ve salt MON88017 x MON810 genetiği değiştirilmiş mısır çeşidinin tespiti (melez çeşidini oluşturan anaçların ayrı ayrı tespiti değil; melez çeşidin kendisinin tespiti) akredite olarak yapılabilmekte midir? Yapılabiliyorsa hangi akredite metot kullanılmaktadır?

2. Doğrudan ve sadece MON88017 x MON810 genetiği değiştirilmiş mısır çeşidinin akredite tespitini yapabilen laboratuvarlarınızın listesi ve bu mısır çeşidine özgü analiz akreditasyon (melez çeşidini oluşturan anaçların ayrı ayrı analiz akreditasyonu değil; melez çeşidin kendisinin analiz akreditasyonu) tarih ve numaraları nelerdir? 

15 Temmuz 2014'te verilen Üçüncü soru önergesi;

Türkiye’ye ithalatı yasak olan ancak yurtdışında çeşitli ülkelerde üretimi yapılan ve ticarete konu olan genetiği değiştirilmiş başlıca soya ve mısır çeşitleri aşağıda görüldüğü şekildedir.
Genetiği Değiştirilmiş SOYA Genetiği Değiştirilmiş MISIR
A5547-127 MIR162
DP356043 MIR604
MON87701 MON810
MON87701xMON89788 MON863
MON87708xMON89788 T25
MON87460
Bt176
Bu bilgiler çerçevesinde;
1. Yukarıdaki listede yer alan GDO’lardan Bakanlığınıza ait hiç bir laboratuvarda, akredite metotla kimlik ve miktar tespiti yapılamayan GDO çeşitleri (her bir GDO için ayrı ayrı olmak üzere), hangileridir?

2. Yukarıdaki listede yer alan GDO’lardan hiç hangilerinin, her bir GDO için ayrı ayrı olmak üzere, Bakanlığınızın hangi laboratuvarlarında kimlik ve miktar tayin akreditasyonu bulunmaktadır?

3. Yukarıdaki listede yer alan ve herhangi bir laboratuvarınızda kimlik ve miktar tayin akreditasyonu bulunan GDO çeşitlerine dair, her bir laboratuvar için ayrı ayrı olmak üzere akreditasyon numara ve tarih bilgileri nelerdir?

Doç. Dr. Gökhan Günaydın
CHP Ankara Milletvekili ve PM Üyesi


Vişne Haber Ajansı - Dilfiraz Değerli

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları