loading
close
SON DAKİKALAR

Gezi Davası'nın 5. duruşması görüldü: Avukatlar, yasaya aykırı tanık dinlendiği gerekçesiyle salonu terk etti, duruşma 18 Şubat'a ertelendi

Gezi Davası'nın 5. duruşması görüldü: Avukatlar, yasaya aykırı tanık dinlendiği gerekçesiyle salonu terk etti, duruşma 18 Şubat'a ertelendi
Tarih: 28.01.2020 - 10:56
Kategori: Gündem

Osman Kavala'nın tutuklu bulunduğu, 16 kişinin yargılandığı Gezi Davası'nın 5. duruşması görüldü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Gezi direnişinden 6 yıl sonra açtığı 16 ismin yargılandığı Gezi Davası'nın 5. duruşması Silivri Ceza İnfaz Kurumları’nın karşısındaki duruşma salonunda görüldü.

Murat Pabuç'un ifadesinin yasaya aykırı alındığı gerekçesiyle sanık avukatları duruşmayı terketti. Mahkeme heyetinin avukatları olmadan sanıklardan savunma almak istemesi tartışma yarattı. 

Verilen araların ardından, mahkeme heyeti kararını açıkladı. Dosyanın esas hakkında mütalaanın hazırlanması için savcılığa tebliğine karar verildi. Soruşturmanın genişletilmesi talebi reddedildi. Ali İsmail Korkmaz'ın katili eski polis Mevlüt Saldoğan hakkında katılma kararından rücu edilmesi talebinin reddine karar verildi. Adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması talebinin reddine karar verildi. AİHM kararının kesinleşmediğinin bildirilmiş olması, AYM'nin de hak ihlali bulunmadığı kararına da istinaden Kavala'nın tutukluluğunun devamına hükmedildi.  Bir sonraki duruşma 18 Şubat'ta görülecek.

Duruşmadan notları "@gezisavunmasi" isimli hesaptan aktarıyoruz:

Mahkeme başkanı ilk olarak dosyaya giren belgeleri okudu. Bakanlık AİHM cevabını 26.12.2019'da dosyaya gönderdi ama kararın kesinleşmediği belirtildi.

Osman Kavala (OK) müdafii Av. Köksal Bayraktar (KB): Bu konuşmamız heyetinizin reddine ilişkindir. Usul Kanunu (CMK), Murat Pabuç'un dinlenmesiyle tam 7 yönden ihlal edilmiştir. CMK'nın 58/3 gereğine dayandırıyorsunuz kararınızı ama bu bir gerekçe değil. Bu kanun maddesinin tıpa tıp nakledilmesi. Böyle gerekçe olmaz. Maddeye bakıyoruz, tanığın dinlenmesi sırasında ise ses ve görüntü ile aktarma yapıp soru sorma hakkı saklıdır. Dinlemelerinizde hiçbir şekilde sesli aktarma bulunmadınız bu birinci hata. İkinci hata; görüntülü aktarma yapın. Biz başka bir yerde bulunacağız. O ekrandan bize aktarma yapılacak. Üçüncüsü, soru sorma hakkı hazır bulunma hakkı olan kişilere kullandırılmamıştır. Siz, "sorularınızı yazılı verin" diyorsunuz. Hayır. CMK soru sorma hakkı saklıdır diyorsa, savunmanın bir hakkı olarak söylüyorum, soru sorma hakkı bir çeşit çapraz sorgunun uzantısı olarak buraya konmuştur. Soruların yazılı olarak söylenmesi kanunun esasına aykırıdır. Biz nasıl hazır bulunma hakkına sahipsek ve bundan vazgeçmiyorsak, Cumhuriyet Savcısı da hazır bulunma hakkına sahip. Nasıl o hazır bulunduruluyor da biz bulundurulmuyoruz ya da ses ya da görüntü aktarımıyla dinlendirilmiyoruz? Ceza yargılaması uyarınca savcı ile savunma makamı eşittir. Bu silahların eşitliğine ve Anayasa'daki eşitlik kuralına aykırıdır. Diyorsunuz ki; "burada hayati tehlike vardır." Hangi hayati tehlike? Bunu neden açıklamıyorsunuz? Pabuç ile bizim aramızda geçmişte nasıl bir olay gelişti de tehlike arzediyoruz? Bunu açıklamanız lazım. Dolayısıyla 25 Aralık ve 20 Ocak tarihli dinlemelerinizle CMK'da belirtilen kanuna aykırı delili elde ettiniz. Pabuç'un ifadeleri kanuna aykırıdır. Bunu biz kabul edersek o zaman yargılama yapmaya gerek yok. Dolayısıyla heyetin gerçekten reddi gerekmektedir. Bu söylediklerim Türkiye'nin en büyük 12 Barosu tarafından da ortaya konmuştur. Tanık bizden gizli dinleniyor. İfadeleri bir kısım avukatlara gönderilirken bir kısmına gönderilmiyor. Yani kanuna aykırı delil aynı zamanda kaçırılmak isteniyor. Bu nedenle yargı görevini yapan avukatlar olarak CMK 24-25 uyarınca reddediyoruz. Ve sizin bu davaya devam etmemenizi savunma hakkımızın bir parçası olarak talep ediyoruz.

Av. Turgut Kazan (TK): Biz o dilekçede size Murat Pabuç'un Linkedin'den müdafilere davet gönderdiğini açıkladık Bunu bilirkişiye de bildirdik. Sanık müdafiilerine davet gönderen ve o koşullarda dinlenen tanığın durumunun ne olduğuna bakmanız gerekmez mi? O davetin sadece sanık müdafiilerinden Aslı Kazan'a değil başka müdafiilere de gönderildiğini bilgilerinize sunmak istiyoruz. LinkedIn sitesinden Murat Pabuç, Aslı Kazan'a davetiye gönderiyor ve "bağlantı kurmak" istiyor. Hayati tehlike var diye dinlediğiniz Murat Pabuç. LinkedIn'de kişilere bağlantı kurma başlığı altında -uzman (Bilirkişi) sistemin kendi uyarısını aktarıyor- "bağlantı kurmak istediğiniz kişiye davet yollayarak profesyonel ağınıza katılmanızı isteyebilirsiniz. Davetinizi kabul eden kullanıcılar birinci derece bağlantı olur. Sayın başkan, sayın üyeler hayati tehlikeden bahsettiğiniz kişi için bu uyarılar yapılıyor. "Sizin bilgilerinize ulaşabileceği için yalnızca tanıdığınız kişilere davet gönderin" uyarısı yapıyor. Ama hazır bulunma hakkına sahip Av. Aslı Kazan, o dinlemede hazır bulunursa hayati tehlike yaratacağını düşündüğünüz bu olayda Aslı Kazan'ı tanıyormuş. O'na davet yolluyor ancak Aslı Kazan kabul etmiyor. İkinci bir örnek var. Sadece Aslı Kazan'la yetinmiyor, Av. Evren İşler'e de davet yolluyor. Sunduğumuz bu iki davet, can güvenliği nedeniyle yoklukta alınan ifadenin ne kadar yanlış olduğunu apaçık gösteriyor. Murat Papuç Mahkemeyi yanıltmıştır, mahkeme yanılmıştır. Sizin can güvenliği nedeniyle verdiğiniz karar, avukatlara tehlike yarattı. Murat Papuç'la ilgili suç duyurusunda bulunulmalıdır.

Can Atalay müdafii, İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu: Önceki celse verilen kararda akıl sağlığı tartışmalı olan kişiyi savunmadan kaçırarak ifade aldınız. Biz istanbul Barosu tarihine böyle bir utancı yazmak istemiyoruz. Burası yüksek güvenlikli bir yer bunu geçiyorum ama avukatlar hiçbir biçimde olayın, sanığın, tanığın kendisiyle özdeşleştirilebileceği kişiler değildir. Bu konunun zabıtlara geçmesinin savunma tarihi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Heyetinizin vaktiyle özel olarak kurulmuş olması, uygulamaların da bizim açımızdan çok özel anlamlar teşkil etmesi dolayısıyla bugün itibariyle tahammül noktasını geçtiğinizi özellikle vurgulamak istiyorum. Bu karardan dönülmesini ve bu hukuka aykırı delilin dosyadan çıkarılmasını aksi halde meslektaşlarım tarafından dile getirilen reddi hakim talebinin yerine getirilmesini talep ediyorum.

Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay müdafii Av. Fikret İlkiz: 28 Haziran 2016 Pazartesi günü, 31 Mart 2016 Perşembe, iddianameye baktığımızda Arap Baharı ile başlar. Murat Papuç (MP) ifadesinden yola çıkarak pek çok soru sormuşsunuz. MP da; "15 yıldır bütün dünyayı etkileyen işte Arap Baharıdır" diyor. Siz bu ifadenin tamamının gelmesini istediniz. Dosyaya ne şekilde girdiğiniz bilmiyoruz ama 17 Aralık 2019 tarihli, 30. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazılan savcılık yazısında ifadenin tamamının olmadığı söyleniyor. Kim yolladı bilmiyoruz. Özellikle ifadenin belli bir yerine gelindiğinde, 28 Mart 2016'da (ifadeye) ara verilmiş. Ara verildikten sonra, 31 mart 2016'da devam etmiş. Arada kalan günlerde ne oldu? Siz sormadınız. Biz olsaydık sorardık. Bunu nasıl sormazsınız diye size sorma gereği duymuyorum. Bunlara rağmen Murat Pabuç sizin için bulunmaz bir tanık haline geldi. Size hiç güvenimiz yok. Biz Gezi'yle ilgili olarak "yapmadım, etmedim, bilmiyoruz" demiyoruz. Herhangi birini bizim yüzümüzden tutuklu tutmayın. Heyetinizin reddi ile ilgili olan ve Murat Papuç'la ilgili tavrınız nedeniyle heyetinizi reddediyorum. 

Yiğit Ali Ekmekçi müdafii Av. Hasan Fehmi Demir: CMK md.58 gereği "tanıklar, karar alınması halinde taraflar olmadan da dinlenir, bu halde sesli görüntülü kayıt yapılır." Heyetiniz buna göre kanuna aykırı davranmıştır. İlk celseden itibaren dava dosyasına gelen belgelerin okunması konusunda da usule uymadığınızı görüyoruz. Bu nedenle de reddediyoruz. Yunus Fındık "şikayetçi değilim" diyor, siz katılmasına karar veriyorunuz. Ahmet Güçlü, Emre Polat, Erdoğan Akyüz "katılmak istemiyorum" diyor. Siz katılmasına karar veriyorsunuz... Bu açıkça kanuna aykırıdır. Mevlüt Saldoğan, Ali İsmail Korkmaz'ın katili. 13 yıl hapis cezası almış eyleminden ötürü. Saldoğan "Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın ölümü nedeniyle beni suçladılar, ceza aldım, KHK ile çıktım" bu sebeple aile birliği bozulmuş, işsiz kalmış. Siz bir katili, katil olduğu için dosyaya katmış ..."

Mahkeme Başkanı (MB): İddianameye bakarsanız polise taş attıkları için kabul ettik.

-Ali İsmail Korkmaz'ın annesi salonda itiraz etti. 

MB: Acınızı anlıyorum.

-Salondan sesler yükseldi.

Av. Hasan Fehmi Demir: (MP'un ismini Murat Eren diye değiştirdiğini hatırlatarak) Ya sahte kimlikle ifade verdi, ya siz dosyaya gelen bilgileri bilmiyordunuz, okumadınız ama sanmıyorum, ya da Murat Eren olduğunu biliyorsunuz ama Murat Pabuç olarak tutanağa geçtiniz. Bu suçtur. Bu suçu bilerek işlemediğinizi düşünüyorum. Ama sahte bir kişiyi dinlediniz. Mahkemenizin reddini gerektiren başka bir unsur, üç celse önce Kavala'nın tahliye talebini reddederken AİHM'in kararlarına uygun olduğunu söylüyor, saygılı olduğunu söylüyorsunuz. Ama bu normlara uygun olmadığı, gerekçenizin uygun olmadığı ortaya çıkıyor. Bu sefer "kesinleşmediğine" sığınıyorsunuz. Sadece sizin Murat Pabuç ya da Murat Eren ya da Murat Pabuç sahte kişi mi diyelim, hayali tanık mı diyelim. Bu kişinin dinlenmesinden ibaret değil, heyetiniz başından beri kanuna aykırı tutum almaktadır. Sizi ve iki üyenizi ayrı ayrı reddediyorum. 

Osman Kavala müdafii Av. İlkan Koyuncu: Adalet Bakanlığı (AB) ile yazışmanızı zapta geçirdiniz. AB'nın cevabında bir karar olduğu, Türkiye'ye tebellüğ edildiği, tercümesinin olduğu yazıyor. AB, karar kesinleşmedi demedi. Bu nedenle sizi reddediyorum.

Can Atalay ve Tayfun Kahraman müdafii Av. Ayhan Erdoğan: Arkadaşlarıma katılıyorum ama ek beyanda bulunacağım. Ali İsmail Korkmaz Davası'nda ailenin avukatıydım. Size kesinleşen karar ve mahkemenin gerekçeli kararını sunuyorum. Biraz evvel iddianamede "taş ya da sopayla ilişkili" dediniz. Mevlüt Saldoğan'a soruşturma aşamasında denk gelmedim. Gezi süreci denen toplumsal muhalefetin, en büyük muhalefet hareketi içindeki süreçte, kurumlarda çalışan kendisine rapor almış kişilerin savcılıklara bildirmesi sonucu elde edilmiş Mevlüt Saldoğan'ın bir raporu var doğru. Raporu ayak başparmağıyla ilişkili. Ayak parmağının zedelenmesidir. O yaralanma cinayet sebebidir. Ali İsmail'i öldüren tekme o kadar şiddetliydi ki ayak başparmakları hasar görmüştür ve o nedenle hastaneye gitmiştir. Yani o ayak, o tekme cinayet silahıdır. Siz o rapora dayanarak ifade ettiniz. Taş ve sopa diye ifade yok. Tek bir şikayeti var. Ali İsmail Kormaz'ı öldürmekten dolayı mahkum edilmesinden dolayı meslekten atılması, hapis yatmasından ötürü mağduriyet bildriyor. Biz Ali İsmail Korkmaz ailesi olarak heyetiniz hakkında HSK'ya şikayette bulunduk. Öncelikle bu katılma kararının kaldırılmasını, ayrıca red sebepleri arasında bunun da bir red sebebi olduğunu belirtiyoruz. Çünkü o zaman bu siyasi bir süreç olduğunu gösteriyor, katılma durumunu sürdürürseniz, Gezi sürecinde suç işlemiş kamu görevlilerini de savunmuş oluyorsunuz. 

Can Atalay ve Tayfun Kahraman müdafii Av. Özgür Karaduman: Burada bir önceki heyete iddanamenin neden mesnetsiz olduğunu anlattık. Ancak tanık dinleme usulünde yaşanan ve heyetinizin birçok konuda usul ve yasaya aykırı tutumununu arkasında bu iddianame olduğunu söylemek isterim. MP'un tanık olarak dinlenmesinde CMK 58 diyor ki; adı, soyadı, yerleşim yeri sorulur diyor. Hem Papuç hem Eren soyadı olan bu kişiye kimliğini sordunuz mu? Bizzat kendisi tarafından TSK'de çalışırken akıl sağlığının bozulduğu beyanından haberdar değilsiniz belli ki. Bugün basına yansıyan bir haber var. Gezi Parkı eylemleriyle ilgili tavrınızın ne olduğuyla ilgili bazı haberler çıktı.

M.B.: "Benim Twitter hesabım yok.

Av. Özgür Karaduman: O zaman siz de buradaki sanıklar gibi sosyal medya kurbanısınız. Tanığın ifadelerinin maddi gerçeğin açığa çıkarılması için akıl sağlığının yerinde olup olmadığıyla ilgili bir araştırma yapıldı mı? Savcılığın eksik bıraktığı sanıkların lehine olan hususları iddianameye geçirmeksizin bu iddianameyi dayanak yaptığınız için bizde oluşan kanı, delil yaratmaya çalışıyor olduğunuzdur. Aksi takdirde neden can güvenliği gerekçesi oluşsun ki? Adil yargılanma hakkı neden ihlal edilmek istensin? Kıymetlendirilmiş bir iddianame ve akıl sağlığı yerinde olup olmadığı bile belli olmayan ve kıymetlendirilmiş bir tanıkla hızla cezalandırma yoluna gidilmek istenmektedir. Bizim de yargılama adı altında oynanan tangoya ortak olmamız beklenemez. Talebimiz MP'nin huzurda dinlenmesi, kararınızdan geri dönülmesi, akıl sağlığının sizin tarafınızdan araştırılması ve MP'nin soyadının yanlış olması sebebiyle delil kaleminden çıkarılması nedeniyle sizi ve heyetinizi reddediyoruz.

Yiğit Ali Ekmekçi müdafi Av. Emel Ataktürk Sevimli: "Meslektaşlarımın beyanlarına eklemek istediğim bazı hususlar var. Bugüne kadar yargılama boyunca toplam 6 duruşma gerçekleştirildi. Bunların ikisi tanık MP'nin savunmasının bulunmadığı bir kapalı oturumda dinlenmesine ilişkindi. Öyle anlaşılıyor ki bu tanık aracılığıyla sanıkların cezalandırılması için zemin hazırlanıyor.
Hakkında koruma kararı olmayan ve kendisinin de böyle bir talebi olmayan tanığın neden tehlike olduğunun ve sadece sanık mudafilerinin (  tehlike arz ettiğini değerlendirildiğini anlayabilmiş değiliz. Savunma bakımından bu onur kırıcıdır ve kabul edilemez. Mahkemeniz ses ve görüntü aktarımı yapmadı. Yazılı soru bildirmemiz istendi. Ama bu usul, CMK 58/3 ve AİHS 63'e açıkça aykırı olduğu için soru bildirmedik. Açıkça duruşmada soru sormak istediğimiz dilekçemiz sayın mahkeme tarafından dikkate alınmadı. Tanık tehlikede bulunduğu için savunma olmaksızın ifadesinin alındığını, sayın mahkemenin nasıl aldığını anlamış değiliz çünkü gerekçe yok. "Sanığın borderline ve paranoid kişilik bozukluğu olduğunu sanık kendi kitabında kendisi anlatıyor. Savunmadan kaçırılarak dinlendiğine göre biz bu tanığın soruşturma ve kovuşturma makamları için son derece önemli bir tanık olduğu kanısındayız ama bu önemin nereden geldiğini anlayabilmiş değiliz. İfadeleri çelişkilerle ve komplo teorileriyle dolu. Bu tespiti biz değil, AİHM kararında yapıyor. İfadenin içeriğinde sanıkların atılı suç ve eylemlerle ilgili bir ilişki yok. Sadece teşhis ile bitiyor, orada  bir takım isimler sıralanmış. 4 gün boyunca ifade alınmış görünüyor. Bu nasıl bir ifade alma biçimi anlamış değiliz. Belli ki tanık emniyet tarafından alıkonulmuş. Sanık daha sonra savcılığa bir dilekçe veriyor ama bu yargılama dosyasında yok, bu dilekçe  tanık tarafından yalanlanmadı da. Bu dilekçede tanık MP diyor ki; "Gezi soruşturması kapsamında adıma ihbar bulunduğunu ihbar aldım. Gezi Olayları'nı, haklı meşru tepkiler olarak görüyorum, bu ifadeler manipülasyon ürünü. Bu kişileri dış kaynaklı  görmem söz konusu olamaz. Emniyet ifadem tarafıma talebime rağmen verilmedi. TSK'daki görevi psikiyatrik sebeplerle son verilmiş bir subayım. Gezi olaylarını dış güçlerle kaynaklı görmüyorum.

2018'in sonunda kimseyi ihbar etmedim diyen bu tanık 4 ay sonra emniyete gidip gaz maskesi teslim ediyor ve Gezi'de öncü rolü olduğu için Kavala'ya ait olan iki yerden aldıklarını söyleyen başka kişiler tarafından kendisine verildiğinini söylüyor. İfadesindeki bu muazzam çelişki kendisine hiç sorulmuyor. Hepitopu 11 sayfalık ifade nasıl 4 günde alınmış? Tanığın o sırada baskı altında olup olmadığı sorgulanmamış. Ve biz savunma olarak tanığın psikolojik sorunları olduğu ve ifadeleri nedeniyle, delil yaratmak amacıyla baskı altında ve yönlendirilmesi suretiyle alındığı konusunda ciddi kuşkular duyuyoruz. Bu nedenle kendisine sorularımız yüz yüze sormak istiyoruz. Yüzyüzeliğin anlamı budur. Savcılının katılıp bizim katılmadığımız bir savunma düzeni kabul edilemez. Kapalı görülmesi kararına karşı açık görülmesi gerektiğini söyledik. Ayrıca ifade çözümleri tarafımıza verilmedi. Bunlar nedeniyle heyetin reddi talebine katılıyoruz. Ayrıca Ali İsmail Korkmaz'ın öldürülmesinden hükümlü Mevlüt Saldoğan'ın katılma talebini kabulü kararının geri alınmasını talep ediyoruz. Bu bağlamda insan hakları ihlallerine karışan kamu görevlilerinin desteklenmesi ve korunması anlamına gelecek bu katılma kararının geri alınmasını talep ediyoruz.

Mine Özerden müdafii Av. Tuğçe Duygu Köksal: 20 Ocak 2020 tarihli MP'un dinlendiği duruşma, bizim reddi hakim talebimiz derdestken yapılmıştır. 24 aralık 2019'daki duruşmada hayati tehlikesi olduğu iddia edilen  bir kişinin ifadesinin böyle alınamayacağını belirtmiştik. Ara karardan dönülmesini istemiştik. Ama bu karar görmezden gelinerek, 25 Aralık 2019'da MP, savcı huzurunda dinlendi. 13 Ocak 2020'de talepte bulunduk. Tanığın duruşmaya getirilmesini, soru sorma hakkkımızı kullanmak istediğimizi, sorularımızın istenmesinin Yargıtay'ın içtihadlerine aykırı olduğunu, sesli ve görüntülü kayıt yapılmasını istediğimizi söyledik. Bu kişi kitabında borderline olduğunu ve TSK'den malulen emekli olduğunu anlıyoruz. Bir tanık ki kendiliğinden dile gelerek 28 Mart 2016'da TEM'e geliyor ve beyanlarda bulunmak istiyor. Kendiliğinden dile gelen, kişilik bozukluğu heyet tarafından tespit edilen bu kişi 28 Kasım 2019'da basına yine kendiliğinden dile gelerek, açık kimliğiyle savcılığa dilekçe verdiğini, savcılığa dilekçe vererek kişilik bozukluğu olduğunu belirtiğini basına açıklamıştır. Savcılığa sunduğu bu dilekçenin kopyasını (dosyada) göremiyoruz. Mahkemeden talep ettik ancak yanıt alamadık. Bu tanık, 4 Mart 2019'da, yani iddianame kabul edildikten bir gün sonra TEM'e gidiyor ve kendi rızasıyla bir gaz maskesi teslim ediyor. Aralık 2019'a kadar bunları dosyada göremiyoruz. Emniyet'ten gönderilen teslim tesellüm ön yazısında artık Murat Eren yazıyor ismi. bir delilmiş gibi mahkeme de bilirkişi incelemesi yaptırıyor, bu şartlar altında sesli kayıt yapılmış ki bunun dökümü çıkarılmış.  Bu tanığın burada video kayıtlarının bizlere izletilmesini talep ediyoruz. Karşılanmayan taleplerimiz nedeniyle hakimlerin reddini talep ediyoruz.

Çiğdem Mater müdafii Av. Hürrem Sönmez: Meslektaşlarımın mahkemenizin tarafsızlığını yitirdiğine yönelik tüm taleplerine katılıyorum. Sanıkların ve müdafiilerin yokluğunda dinlenen tanık Murat Eren mi diyeyim MP mi diyeyim, AİHS ihlal edilmiş. Tanık MP kendi yazdığı kitapta borderline ve paranoid kişilik bozukluğu sebebiyle Haydarpaşa Askeri Hastanesi'nde teşhis konduğunu ve tedavi gördüğünü açıkça anlatıyor. Mahkemenizin uzman kişiden görüş alması mümkündür. Paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireyker ellerinde yeterince sebep olmaksızın başkalarına karşı kuşku beslerler. En ayırt edici özellikle güvensizliktir, başkalarını tehdit olarak algılarlar. Gerçeğe uygun olmayan düşüncelere sahiptirler ve bunları empoze etmeye çalışırlar. "Bu görüşleri, çevrelerinde de kabul görebilir. Biz bunu sizin mahkemenizde yaşadık. MP'nin ifadeleri kabul gördü, iddiaları bizim huzurumuzda tartışılmaksızın kabul edildi, her tür usuli kural yok sayılara kendisi dinlendi. Tanığın hiçbir zaman ifade edemeyeceği uluslararası gizli operasyonlarda yer aldığı, askeri olan ama tasfiyeyle sonuçlanan -lakin kendi kitabında söylediğine göre malulen emekli edilen- CB'ye yazdığı mektup, üstlerine açtığı dava, girdiği sınavda 90-100 alması gerekirken  17 aldığı gerekçesiyle açtığı davada, tanığa daha önce koyulan teşhisi doğrular durumdadır. Tanığın sağlık probleminden kaynaklı bir takım hezeyanları sayın mahkemeniz tarafından ciddiye alınmıştır. Öyle ki bizim göremediğimiz ve tanığın teslim ettiği gaz maskesi   adeta formülü gizli kimyasal silah gibi bilirkişi raporu alınmış ve rapora göre Karaköy'e gidilse alınabilecek türden bir gaz maskesi olduğudur. Sayın mahkemeniz bu psikolojik rahatsızlıkları olduğu anlaşılan tanığın ifadelerinden yola çıkılarak  kıymetlendirilen deliller vesilesiyle savcılığın iddianamede yer verdiği uluslararaı bağlantılar, finansal ilişkiler iddialarına dayanak bulma gayretindedir. Haziran 2013'te her şey çok açıktır. Müvekkilimin de arasında olduğu 3,5 milyon insan Gezi Parkı'nın   park olarak kalması ve yurttaş olarak haklarının tanınması için protesto hakkını kullanmıştır. Tanık ifadesinde ortaya dökülmeye çalışılan gizli ilişkilere hiç gerek yok çünkü ne yaşandığı açıktır. Ama bu mahkemeniz tarafından katlma taleplerinin değerlendirilmesi  sırasında kurulan ilişki bizim için anlaşılmazdır.

Ali İsmail Korkmaz'ı öldürdüğü için mahkum edilen eski polis Mevlüt Saldoğan'ın bu davaya müdahil olarak kabul edilmesi bizim için anlaşılmazdır. AİHM kararına rağmen Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verilmesi adil yargılama ilkesinin çiğnendiğinin göstergesidir.
Biz de Murat Pabuç'un huzurda dinlenmesi talebinde bulunuyoruz, aksi takdirde biz de tarafsızlık ilkenizi kaybettiğiniz gerekçesiyle mahkemenizi reddediyoruz.

İnanç Ekmekçi müdafii Av. Aynur Tuncel Yazgan: Mahkeme heyetine MP'nin kitabını sunuyorum. (kitapta MP'nin kendisiyle ilgili kişilik bozukluğunun bulunduğu kısımlarını okuyor.) TCK 267/2'ye göre suç uydurmayla ilgili suç duyurusunda bulunuyorum. Çünkü bu kişi 25 Aralık 2019'da kendisini size bilirkişi gibi sunmuş. Binbaşı iken malulen emekli edilmiş biri. Acil durum, resmi akademik ikazcı, siyasi parti üyesi, açık kaynak araştırmacı, insanlık yardımı yapan biri, doktorasını tamamlayamamış bir akademisyen.

Mehmet Ali Alabora (MAA), Meltem Arıkan, Handan Alabora müdafii Av. Kaan Karcılıoğlu: Dilekçemiz ve mazeretimiz duruşmada okunmamış. Müvekkilimiz MAA hakkında gösterilen tanıklardan bir tanesi iletişim kayıtlarıdır. Biz bu kayıtların tarafımıza verilmesini istedik. ki üzerinde oynanıp oynanmadığını tespit edelim. İkinci husus müvekilimiz hakkında iddialara ilişkin daha önce takipsizlik kararı verildiğini bildirmiştik. Bu dosyaların dosyaya celbini talep etmiştik ama değerlendirmediniz. Yine 3. celsede önce sunduğumuz dilekçede yazılı ve duruşmada sözlü olarak söylediğimiz üzere, Adalet Bakanlığı'ndan gönderilen yazıdan bahsetmiştik. Bu yazının ne olduğu bilinmiyor. O yazıya göre bir soru soruluyor, yakalama emri mi çıkarılacak yoksa istinabe yoluyla mı alınacağını Bakanlık mahkemenize soruyor. Öncelikle müvekkilimize ilişkin böyle bir başvurusu olup olmadığının Bakanlığa sorulmasını talep etmiştik. Talepleri tekrar ediyorum.

Hakan Altınay müdafii Av. Tora Pekin: Meslektaşlarımın sözlerine ve reddi hakim taleplerine katılıyorum Bu konuyla ilgili bir iki husus sunacağım. CMK konusunda herkes kendi argümanını iletir ama kuşkusuz ki sözüyle bağlı olmamız gerekir. 58. maddenin ilgili bölümü çok kısa, tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntü aktarımı yapılır. Bu sizin ifadeden sonra bize oluşan ses ve "görüntü (ifade belgesini gösteriyor). Diğer bir husus, duruşmadaki ressamların kanuna aykırı olduğunu belirterek yasakladınız. Ama CMK'da bu da belli. Her tür yazılı veya görüntülü kayıt alınan nakil imkanı olan aletler kullanılamaz. Ama bu kağıt ve kalem Mesele yorum değil. Mesele sizin Türkçe sözcükleri ve anlamlarına aykırı kullanımız. Bu şekilde nasıl yargılama yapacağız? İkinci bir sorun soru sorma yasağı. Tanıklara soru sorarken Av. İlkan Koyuncu'ya "yönlendirici soru sormayın" dediniz ama sizin tanıklara sorduğunuz sorular arasında yönlendirici olmayan yok. Metnin dökümünde nidalar var, bir heves olduğunu görüyoruz. Siz "böyle değil" diyebilirsiniz ama eğer yasaya uygun biz de duruşmada olsaydık biz de tartışabilirdik. Sizin tarafsızlığınıza kuşku düşmüştür. Bu nedenle reddi hakim talebinde bulunacağım."

Can Atalay söz istiyor.

MB: Reddi hakim talebi değerlendirildikten sonra sanıklara soru sorulur.

Can Atalay: Duruşmanın girişinde Av. İlkan Bey dedi ki; "ret meselesinin öncelikle çözülmesi gerekir." Sorun şu; redde ilişkin karar yetmez, ara karardan rücu meselesini çözmeniz gerekir. İkincisi, ret gerekçesinden önce dosyadan el çekmeniz gerekir. Üçüncüsü katılma kararlarından rücu etmenizle ilgili karar vermeniz gerekir. Dördüncü burada biri tutuklu. Haksız, hukuksuz bir şekilde tutuklu bırakmaya devam ediyorsunuz. Gezi'yle ilgli bir şeyi saklamayız, gizlemeyiz, onurla taşırız. Ben heyetiniz ketenpereye mi geliyor diye kaygılanıyorum. 17 Aralık 2019'da savcılığa yazı yazıp MP'nin ifadesinin tamamını istediniz. Savcılık da, "Bende mahkemedeki evrakın dışında bir şey yok, tam hali odur" dedi. Soru 1: Siz bu belgeleri geçen duruşmada neden okumadanız? Yasanın açık hükmüne rağmen okumadınız. Bu belgeyi okumayarak açıkça kanunu ihlal ettiniz. daha sonra nasıl girdiği belli olmayan bir tam metin geldi. Öyle tam ki polis önüne fotoğraf koymuş. Bu düşkün de önündeki fotoğraflardan seçimde bulunmuş. Dosyadaki evrakın sağ üst köşesindeki esas yazısı bu evrakın ön bürodan verildiğini gösteriyor.

-Mahkeme heyeti aradan sonra geldi. Reddi hakim talepleri CMK 23-24'e dayanmadığı gerekçesiyle reddedildi. Tüm talepler ayrı ayrı reddedildi.

Mahkeme başkanı söz isteyen avukatlara söz vermemekte ısrar ediyor.

Av. Deniz Tolga Aytöre söz aldı: Gerekçenize itiraz ediyoruz. 58/3'ten rücu etmediğinizi görüyoruz. Yani tanığın hayati tehlikesini tahmin etmeye yönelik kararınız kabul edilebilir değildir.

-Avukatlar salonu terk ediyor. 

Mahkeme başkanı alkışlayan izleyicilerin de dışarı alınmasına karar verdi. Duruşma avukatlar ve izleyiciler olmadan yapılıyor. Heyet duruşmaya ara verdi. İzleyiciler alkışlayarak salonu terk etti.

-Aranın ardından salonda sadece basın mensupları ve gözlemciler kaldı.

-Mahkeme başkanı Osman Kavala'ya söz hakkı verdi ve Murat Papuç'un ifadesinin çözümünün kendisine tebliğ edilip edilmediğini sordu. Kavala edilmediğini söyledi.

-Mahkeme başkanı okuyup okumadığını sorunca Kavala, "Beyan yasaya uygun alınmadığı için cevap veremeyeceğim" dedi.

Bunun üzerine mahkeme başkanı Murat Papuç'un ifadesini okudu. Bu sırada CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu "Avukat olmadan sanık dinlenemez. Duruşmaya devam edemezsiniz" diyerek itiraz etti.

Mahkeme başkanı Tanrıkulu'nu salondan çıkartmaya çalışınca CHP Milletvekili Sera Kadıgil ve HDP Milletvekili Garo Paylan da itiraz etti. Kadıgil "Tanıkları alacak, Çağlayan'da dinleyeceksiniz. Meslektaşlarımızı çıkaracaksınız. Sonra buna karar mı diyeceksiniz? Müsamereye çevirdiniz" diye tepki gösterdi.

Bunun üzerine heyet salonu yine terketti.

Heyet salona döndükten sonra Osman Kavala söz aldı.

Osman Kavala: Müdafiilerim olmadığı için beyanda bulunmak istemiyorum. Ayrıca müdafiilerimin ve diğer yargılananların müdafiilerinin dediği gibi tanık dinlemesi yasaya uygun olmamıştır. Kendisine soru sorma imkanım olmadı. Tanık dinlemesi yasaya uygun yapıldığı halde kendisine sorular sormak istiyorum. Değerlendirmemi de ondan sonra yaparım. Müsade ederseniz tahliyeme ilişkin beyanda bulunmak istiyorum.

Mahkeme başkanı: Tanık beyanına karşı susma hakkınızı kullanabilirsiniz.

Osman Kavala: Tanık yasaya uygun dinlendiği takdirde beyanda bulunacağım. Hükümete karşı ayaklanma, bir ayaklanmayı finanse ettiğime dair tek bir kanıt yok. Faaliyetlerim yasal haklarım çerçevesindedir. İddianamede yer alan gizlilik içeren, gizleme kaygısı ima edilmiş hiçbir unsur yok. Bu nedenle gizlenmiş bir bilginin mevcut olduğunu düşünmek hukuki akıl yürütmek değildir. AİHM kararında da belirtildiği gibi delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi ciddi bir hak ihlalidir. İlk tutuklamadan sonra tutukluluğun uzatılması ihlali ve mahkemenin sorumluluğunu artırmaktadır. Benim durumumda AİHM'in derhal bırakılmama ilişkin karardan sonra "kesinleşmediği" gerekçesiyle bu ihlale devam ediliyor. Tutuklama kararının hak ihlali olduğu hükmünün oybirliği ile alınmış olması kararın hukuki gerekçelerinin göstergesi. Bu kararla birlikte AYM'nin aynı konuda almış olduğu kararın artık geçersiz hale gelmiş olması, bu nedenle de mahkemenizin son tutuklama gerekçeleri arasında AYM kararından söz edilmemesi AİHM kararının ağırlığının ve işlerliğinin somut göstergesidir. Buna rağmen mahkemenizin AİHM'in kesin hak ihlali olduğuna dair kararını görmezden gelmesi anlaşılabilir değildir. AİHM kararı geçerli bir karardır ve değişmediği sürece mahkemeniz AİHS'i ihlal eden bir merci olarak görülecektir. AİHM kararına rağmen tutukluluğumda ısrar etme davranışınızın davanın sonucunu da etkilemesinden büyük endişe duyuyorum. Bu davranış mahkemenizin adil karar verme yetisini bozan fiili bir durum yaratmakta, hakkımda ağır bir karar verme yönünde bir baskı yaratmaktadır. Tutukluluğumun kaldırılması sadece 3 yıl süren hukuksuzluğa son vermiş olmayacak, mahkemenin bundan sonraki süreçte AİHM içtihatlarına uygun şekilde yürütülmesine imkan sağlayacaktır.

Osman Kavala'dan sonra Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu ve Yiğit Ekmekçi'ye söz hakkı verildi. Avukatlarının yokluğunda beyanda bulunmayı uygun görmediklerini, bunun hukuka aykırı olacağını söylediler. Duruşma savcısı, dosyanın gelmiş olduğu aşama ve dosya kapsamı gereğince esas hakkındaki mütalaayı hazırlaması için süre verilmesini, Osman Kavala'nın da tutukluluk halinin devamını talep etti.

Karar için ara verildi. 

Heyet geldi. Sezgin Tanrıkulu, "Bu asker benimle muhatap olamaz. Benimle muhatap olacak olan mübaşirdir. Bana bir kararınız varsa mübaşir getirir. Burası hala hukuk devletinin mahkemesidir. Ben insan hakları komisyonu başkan vekiliyim" dedi. Tanrıkulu duruşma salonundan çıkarıldı
Karar açıklandı.

Dosyanın esas hakkında mütalaanın hazırlanması için savcılığa tebliğine karar verildi. Soruşturmanın genişletilmesi talebi reddedildi.  Katılan polisler hakkında katılma kararından rücu edilmesi talebinin reddine karar verildi. Bu polis Ali İsmail Korkmaz'ın ölümüne neden olan Mevlüt Saldoğan'dı. Adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması talebinin reddine karar verildi. AİHM kararının kesinleşmediğinin bildirilmiş olması, AYM'nin de hak ihlali bulunmadığı kararına da istinaden Kavala'nın tutukluluğunun devamına hükmedildi.

Bir sonraki duruşma 18 Şubat'ta görülecek.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları