loading
close
SON DAKİKALAR

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar: Zaxo'daki katliamın sorumlularının hesap vermesi için mücadele yürüteceğiz

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar: Zaxo'daki katliamın sorumlularının hesap vermesi için mücadele yürüteceğiz
Tarih: 22.07.2022 - 00:22
Kategori: Siyaset

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, En geniş birlikteliği oluşturmak halklara karşı borcumuz ve sorumluluğumuzdur.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, İzmir İl Örgütümüz tarafından düzenlenen dayanışma etkinliğine katıldı. Burada konuşan Sancar, şunları söyledi:

Ez we hemûyan bi dilgermî slav dikim, hûn hemû bixêr hatin, seran serçavan hatin.

Değerli annelerimiz, sevgili yoldaşlar, muhterem dostlar, hepiniz dayanışma yemeğimize hoş geldiniz. Hepinizi bu davete katılımınızdan dolayı selamlıyorum, dayanışma göstermenizden dolayı teşekkür ediyorum.

Ülkenin içinde bulunduğu kanlı ve kısır döngüyü bitirmek istiyoruz

5’inci Olağan Büyük Kongremizi yeni yaptık. Kongremizi “çözüm biziz, sözümüz var” şiarıyla gerçekleştirdik. Evet, çözüm biziz biliyoruz. Biz derken elbette en başta partimizi, partimizin emekçilerini, partimize gönül verenleri kastediyoruz ama bundan daha fazlası var. Biz derken en geniş demokrasi birlikteliğini kastediyoruz; toplumun ezilen, sömürülen, dışlanan, adaletsizliğe ve ayrımcılığa maruz bırakılan bütün kesimlerini kastediyoruz. Çözüm biziz derken bizi en büyük sayılara, en geniş çevrelere ulaştıracak hedefi kastediyoruz. Yani biz ne kadar çok olursak ne kadar çok çevreyle, kesimle diyalog içinde, ortak çalışma içinde, birlikte mücadele içinde yürüyebilirsek işte çözümü de böyle getireceğiz. Neyi çözmek istiyoruz? Biz bu ülkenin on yıllardır içinde bulunduğu kanlı ve kısır döngüyü bitirmek istiyoruz.

Suruç’ta katledilenlerin hayallerine mutlaka hayat vereceğiz

Yüz yıldır demokrasi ile buluşamamış olan cumhuriyeti demokratikleştirmek istiyoruz. Emeğin hakkını alacağı onurlu bir düzen istiyoruz. İnançların özgürce yaşanacağı eşit yurttaşlık temelinde bir anayasal sistem istiyoruz. Bizler bu hedeflere yürürken, gücümüzü halktan ve mücadele geleneğinin birikiminden alıyoruz. Saldırılara, kuşatmalara rağmen yolumuza bu güçle devam ediyoruz. Temmuz ayı ve içinde bulunduğumuz hafta acı olayların yıl dönümü aynı zamanda. Biliyorsunuz Suruç Katliamının dün yıl dönümüydü. Büyük bir acı ama Suruç'ta katledilenlerin büyük hayalleri vardı. Halklar arasında köprü olmak, dayanışma ile ortak yaşamı örmek için yola çıkmışlardı. Hunharca katledildiler ama düşleri yaşamaya devam ediyor, edecek. Hepsini sevgiyle ve minnetle anıyorum. Söz veriyoruz; onların hayallerine mutlaka hayat vereceğiz.

Zaxo'daki katliamın ortaya çıkarılması ve sorumlularının hesap vermesi için mücadele yürüteceğiz

Dün Zaxo’da bir katliam yaşandı. Savaş politikalarının yol açtığı yıkımlara bir yenisi eklendi. Savaş politikaları bu ülkeyi çökertiyor. Savaş politikaları bu toplumu yokluğa, yoksulluğa, kutuplaşmaya ve ayrışmaya sürüklüyor. Acılar üretiyor, büyük yaralar açıyor. Zaxo’da yapılan bu katliamı bir kez daha kınıyoruz. Orada hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Yaralılara acil şifa diliyoruz. Ancak sadece bununla yetinemeyiz. Bu katliamın hakikatinin ortaya çıkarılması ve sorumlularının da hesap vermesi için mücadele yürüteceğiz. Zaxo Katliamı aklıma hemen Roboski Katliamını getiriyor. Roboski için adalet mücadelesi 11 yıldır devam ediyor, devam da edecek.

Çözüm savaşta değil, müzakere ve demokratik siyasettedir

Sanılmasın ki bugün adaletsizlik düzeninin muktedirleri, bu katliamın sorumlularını koruma altına almakla bu dosyayı kapatmış olsunlar. Hayır, adalet mücadelesi devam edecek. Bakın 2011’de Roboski Katliamı yaşandı, 1994’te Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanmasında da  benzer bir olay yaşanmıştı. 38 Kürt köylüsü katledilmişti. Bu yaralar iyileştirilmedikçe, bu yaralar sarılmadıkça bu ülkede toplumsal barışı kuramayız. Bu yaraları iyileştirmek için de bizim savaş politikalarından vazgeçmiş yeni bir başlangıca ihtiyacımız var. Savaşa karşı en geniş birlikteliği oluşturmaya ihtiyacımız var. Çözüm savaşta değildir, çözüm şiddette, güvenlikçi anlayışta değildir; çözüm diyalogdadır, müzakerededir, demokratik siyasettir.

En geniş birlikteliği oluşturmak halklara karşı borcumuz ve sorumluluğumuzdur

İşte “çözüm biziz” dediğimiz de 1994-2011 ve şimdi 2022 tarihinde aynı acıları, yaraları yeniden ve yeniden yaşatan bu zihniyeti değiştirmeyi kastediyoruz. Çözüm bu zihniyeti değiştirmektir. Bu sistemi besleyen politikaları değiştirmektir. Bu politikaları bugün en acımasız şekilde uygulayan bu iktidara hep birlikte dur demek ve bu iktidarı birlikte değiştirmektir. O nedenle bizlerin en geniş birlikteliği oluşturmamız, sadece politik bir temenni veya hedef değildir. Bir borçtur, halklara karşı borcumuz, sorumluluğumuzdur. Geleceğe karşı görevimizdir. O nedenle biz çözüm çabamızdan, demokratik siyaseti ve müzakereyi hakim kılma mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Ama çözümü bu ülkeye getirebilmek için de büyümek, güçlenmek ve ortak mücadeleyi en geniş kesimlere ulaştırmak gerekir. Öyle bir halk gücü oluşmalı ki bu sistem o halk gücünün karşısında devam etme imkanı bulamasın.

Çözüm halk için ekonomi politikalarından geçiyor

“Çözüm biziz” derken elbette savaş politikalarına karşı barışı, inkarcılığa ve imhaya karşı demokratik çözümü savunuyoruz. Bunu getirecek güç de biziz, bizdedir. Bunu söylerken Türkiye'nin şu an içinde bulunduğu ekonomik buhranın yarattığı çok ağır sonuçlar da buna dahildir. Yoksulluk ve açlık yayılıyor ama bir yandan da bir avuç sermayedarın, yandaşın zenginliği artıyor. Bu talan düzenine dur dememiz gerekiyor. Çözüm; emeğin ve emekçinin hakkını aldığı, yoksulluğun adil gelir dağılımı ile düzenlendiği halk için ekonomi politikalarından geçiyor. Savaşa, yandaşa, ranta, israfa ayrılan kaynakların halka aktarılacağı bir yönetim anlayışında yatıyor. HDP bu çözümün sahibidir, savunucusudur. Çözüm bu konuda da biziz. Çözüm başka alanlarda da biziz.

Çözüm birlikte mücadele ve ortak yürüyüşten geçiyor

Bugün Çeşme’den Datça’ya, geçen sene Marmaris’ten Bodrum’a yayılan ve ciğerlerimizi yakan yangınlarda su olma, onları söndürme konusunda da her yerde vardık, yine varız. Bu anlamda da çözüm için elimizden gelen her şeyi yapacağız, yapmaya devam edeceğiz. Ama bu talanı, bu yangınların sebebini ortadan kaldırmakla çözüm sağlayabileceğimizi bilelim. Doğayı, yaşadıkları yerdeki bütün ekolojik varlıkları korumak için köylüyle, aktivistle bütün insanlarımızla birlikte olarak çözümü getireceğiz. O nedenle çözüm burada da birlikte mücadeleden geçiyor, çözüm burada da ortak yürüyüşten geçiyor.

Deniz Poyraz’ın hayalini kurduğu özgür, eşit bir demokratik cumhuriyet hedefini gerçekleştireceğiz

Bugün burada bulunmak, bu dayanışma yemeğine katılmış olmak yürüyüşümüzün yayılmakta olduğunu göstermesi açısından da bizleri sevindiriyor. Ama yetmez; biz sadece bize yakın olan kesimlerle, bize sempati duyan kesimlerle değil bize uzak kesimlerle de bize karşı önyargısı olanlarla da diyalog yolunu aramak zorundayız. Nefreti bu ülkeden söküp atacak çözüm budur. Diyalogdur, müzakeredir. Nefretin en acı örneğini Deniz Poyraz yoldaşımızın katledilmesinde yaşadık. Daha da koyu bir nefreti duruşmalarda görüyoruz. Adaletsizlik ile nefretin nasıl iç içe geçebileceğini, nefret ile hunharca cinayet planlarının nasıl birbirini besleyeceğini duruşmalarda görebiliyoruz. Deniz Poyraz yoldaşımız, bizler için sadece büyük bir kayıp değil aynı zamanda adalet mücadelesinde asla şaşmamamız gereken bir kutup yıldızıdır. Ona bakarak, o davayı takip ederek, o davada adaleti sağlayacak mücadeleyi büyüterek ona karşı borcumuzun bir kısmını ancak yerine getirebiliriz. Diğer kısmı Deniz Poyraz’ın hayalini kurduğu özgür, eşit bir demokratik cumhuriyet hedefini gerçekleştirmektir. Acımızı kör öfkeye dönüştürmeyiz biz. Sadece ağıt yakarak siyaset yapamayız. Acılarımıza sahip çıkarız ama aynı zamanda bunları yeniden inşa için bir görev kaynağı olarak görürüz.

Gücümüzü ezilen tüm kesimlerin onurluca yaşayacağı bir geleceği kurmak için kullanacağız

Bu ülkede yeniden inşayı, yeni başlangıcı, demokrasi ve barışı getirmek konusunda acılarımız bize görevlerimizi hatırlatır. O nedenle demokratik siyaset mücadelesini en sağlam şekilde ilerletmek ve en geniş birlikteliğe ulaştırmak zorundayız. Bizler bu ülkenin çözüm gücüyüz, bunun farkındayız. Bu gücü bu ülkenin halklarının, gençlerinin, kadınlarının, ötekileştirilenlerin, ezilen bütün kesimlerinin onurluca yaşayacağı bir geleceği kurmak için kullanacağız. Buna inanıyoruz, sizler de inanın.

Büyük barışı sağlayacak demokratik çözümü hayata geçirmenin imkanlarını mutlaka yaratacağız

Önümüzdeki bu dönem hepimizin 1 çalışıyorsak 10, 10 çalışıyorsak 100 kat daha fazla çalışmamız gereken süreçtir. Her kesimle diyalogda olma; değerlerimizi, ilkelerimizi ve hedeflerimizi toplumun her kesimine anlatma çabası bu dönem her zamankinden daha değerlidir. TV kanallarını bize kapattılar, basın bize ambargo uygulayabilir. Evet, özgür basın var, demokratik iletişim ve kamuoyu için uğraşan emekçiler, basın organları da var. Bunlarla da yetinemeyiz. Kapı kapı, sokak sokak, mahalle mahalle, semt semt, şehir şehir, kasaba kasa çalışmamız gerekir. Her birimiz sözümüzün taşıyıcısı, her bir çalışanımız kamuoyunun aydınlatıcısı olacak. Eğer bu çalışmayı bu inançla ve kararlılıkla yürütürsek göreceksiniz çok değil yakın zamanda demokratik dönüşümün yolunu mutlaka açacağız. Bu ülkede büyük barışı sağlayacak demokratik çözümü hayata geçirmenin imkanlarını mutlaka yaratacağız. Emeğin hakkının teslim edildiği, onurlu bir yaşamın kurulduğu geleceğe kapıları mutlaka açacağız. Anahtar güç olduğumuz söyleniyor, kabul ediyoruz. İşte bu anahtar rolümüzü halkların eşit, ortak, onurlu yaşamı için kapalı kapıları açma amacıyla kullanacağız. Demokratik cumhuriyete, özgür yaşama ve barışa giden yolu bu kararlılık ve inançla açacağız. Buna hepimiz mutlaka inanalım ve sadece inanmakla da yetinmeyelim. Bu inancımızı bize en uzak kesimlere de ulaştıracak yolları mutlaka yaratalım.


Yaraları saracağız, bu ülkeye barışı mutlaka getireceğiz


Bunu başaracağımıza inanıyorum sevgili kardeşlerim. “Mutlaka kazanacağız” sözü sadece moral vermek için kullandığımız bir söz değildir, yürekten inandığımız bir sözdür. Bir dayanışma yemeğinde daha uzun konuşmak doğru olmaz. Sizlerle burada buluşmuş olmaktan dolayı gerçekten çok mutluyum, memnunum. "Acıyı bal eyledik" sözünün ne anlama geldiğini başta Kürt halkı olmak üzere bizler bu ülkenin bütün ezilenleri gayet iyi biliyoruz. Biz acılarımızı yolumuzda yürümenin görev kaynakları olarak göreceğiz. Yaraları saracağız, bu ülkeye büyük barışı getireceğiz. Demokratik cumhuriyete giden yolu mutlaka açacağız, hep birlikte kazanacağız. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. 

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları