loading
close
SON DAKİKALAR

HDP'li Temelli: AKP kaybedeceğini anladı panik yapıyor

HDP'li Temelli: AKP kaybedeceğini anladı panik yapıyor
Tarih: 03.03.2019 - 15:08
Kategori: Siyaset

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, seçim çalışmaları kapsamında Iğdır'ın Tuzluca ilçesinde düzenlenen halk buluşmasına katıldı.

Sezai Temelli'nin burada yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:  

"Yağmurla geldik, ne ile gelecektik? Biz HDP’yiz, bereketle geldik. Bu AKP’nin kurak mevsimine son vermeye geldik. Her yeri kuruttular, çölleştirdiler. Şimdi buna son verme zamanı. Tuzluca’da, Iğdır’da, Hakkari’de, Silopi’de, İstanbul’da, İzmir’de... Türkiye’nin her yerinde bu kuraklığa, bu gidişata son verme zamanı. Tuzluca Ya Me Ye! Iğdır Ya Me Ye! 

Halkımızın iradesini selamlıyoruz

Bu ülkede bütün kadim halklar Azeriler, Terekemeler, Türkler Kürtler bu toprakların kadim halkları yüzlerce yıldır bir arada yaşıyor. Bir arada yaşamaya da devam edecek. Hiç kimse bizim biraradalığımıza nifak sokamaz. Onlar iktidarda kalmak ve bu savaş ve yolsuzluk iktidarını devam ettirebilmek için sürekli halkları karşı karşıya getiriyorlar. Sürekli bir hukuksuzluğu ve adaletsizliği bizlere halklarımıza dayatmaya çalışıyorlar. Oysa biz bir aradayız. Farklılıklarımızla bir aradayız. Kimliklerimiz var bizim, bu kimlikler bizim onurumuzdur, varlık nedenimizdir. İnançlarımız var bizim. Aleviyiz, Sunniyiz, Şiayız. İşte bunlarla varız. Ama tüm bu farklılıklar bizim zenginliğimizdir. Bu zenginlik bereket ister, bu zenginlik yağmur ister, HDP ister. İşte bu adaletsizliğe bu hukuksuzluğa karşı direnenler var. Bugün açlık grevinin 116’ncı gününde olan sevgili Leyla Güven’i buradan selamlıyoruz. Bu adaletsizliğe bu hukuksuzluğa karşı sesini yükselttiği için. Onunla birlikte bugün Türkiye cezaevlerinde 300’den fazla tutsak direniyor. Bu hukuksuzluk bu adaletsizlik son bulsun diye. 

Tecrit ile birlikte hukuksuzluk dalga dalga her yere yayıldı

Bu ülkede çok uzun yıllardır hukuksuzluk ve adaletsizlik var ama son 4 yıldır yaşadıklarımız artık taşınamaz bir yük haline gelmiştir. Bu hukuksuzluğa bu adaletsizliğe artık son verme zamanı gelmiştir. Tecrit bu hukuksuzluğun en önemli göstergesidir. Bakın, tecrit devam ettiği sürece, İmralı’da mutlak tecrit devam ettiği sürece hukuksuzluk ve adaletsizlik dalga dalga Türkiye’nin her yerine yayılmıştır. Neden böyle olmuştur? Hatırlayın arkadaşlarım, 2013-2015 yılları arasında, çok uzağa gitmeyin bundan 4 yıl önce, bu ülkenin insanları umuda uyanıyordu. Bu savaşın biteceğine olan inancı ile daha huzurlu, barış içinde bir toplum özlemi ile umuda uyanıyordu. Bu umudu yok edenler, bunu bu ülkeye çok görenler çöktürme planları hazırladılar. 5 Nisan 2015 yılından bu yana mutlak tecridi uyguluyorlar. Bu tecridi uyguladıkları sürece bu ülkede hukuk her gün azaldı. Yerini baskıya bıraktı. Bu tecridi uyguladıkları sürece adalet bu ülkede bizi terketti hatta mahkeme salonlarını bile terk etti. Her yerde adaletsizlik, her yerde hukuksuzluk, her yerde acı ve şiddet var. İşte buna son verme zamanı gelmiştir. 

Kürt meselesi çözülmeden hiçbir mesele çözülemez

O yüzden bugün tecride karşı çıkmak hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı çıkmaktır. Çünkü biliyoruz ki bu ülkeye adalet, barış, demokrasi gelecekse öncelikle Kürt meselesinin çözümü ile gelecektir. Kürt meselesi Türkiye'deki bütün meselelerin kavşağındadır. Bu meseleyi çözmeden bunu görmezden gelerek Türkiye’nin hiçbir meselesini çözemezsiniz. O yüzden diyoruz ki tecrit son bulsun, Kürt meselesi çözülsün, Türkiye’nin önü açılsın. Demokrasi ve barışın önünü tıkayan bize huzuru ve barışı çok gören bu AKP’nin gitmesi için de işte tecride karşı hukuk ve demokrasi mücadelesini hep birlikte yükselteceğiz. Bugün açlık grevleri ile bu mücadeleyi yükselten tüm arkadaşlarımıza buradan bir kez daha selamlarımızı yollayalım onların sesine ses katalım. 

Açlık grevcilerinin talebi meşrudur, yerine getirilmelidir

Tüm bu arkadaşlarımızın talebi meşrudur. İstedikleri çok haklı meşru bir taleptir. Yasalara uyun. Hukukun gereğini yerine getirin. Yasalar ne diyor, Ceza İnfaz Kanunu ortadadır. Buradan Adalet Bakanı’na sesleniyorum. Her gün sesleniyorum sağır olmuş duymuyor ama kulakları açılana kadar da seslenmeye devam edeceğiz. Yasa ne diyorsa gereğini yapın. Türkiye’deki tüm tutuklu ve hükümlüler aileleri ve avukatları ile görüşür. Biz de diyoruz ki Sayın Öcalan da ailesi ve avukatları ile düzenli görüşsün. Bu kadar. Bunu bir siyaset malzemesi yapmayın. 3 tane belediye daha fazla kazanacağım diye bu ülkeyi hukuksuzluk girdabına sürüklemeyin. Bu bir siyaset mevzusu değildir bir hukuk mevzusudur, bir Türkiye meselesidir. Türkiye meselesi ne ise gereğini yapın. Bu çağrımızı her yerde tekrarlıyoruz. Arkadaşlarımızı yitirmek istemiyoruz, hiçbir canımızın yitip gitmesini istemiyoruz. Bunun vebali büyüktür, o yüzden de arkadaşlarımız aramızdan ayrılmasın, yaşama tutunsun diye bir an önce bunun gereği yapılmalıdır. Bu yapılmadıkça adaletsizlik hukuksuzluk her yerde. Tecrit varsa hukuksuzluk var. Hukuksuzluk varsa adalet yok. 

Tecritten sonra darbe mekaniği devreye girdi

Bakın, her gün bu ülkede birçok hukuksuzluk yaşanıyor. En büyük hukuksuzluklardan biri de kayyımlardır. Tecrit başladıktan sonra biliyorsunuz, darbe mekaniği çalışmaya başladı. 15 Temmuz’da darbe kalkışması yaşandı. Daha önce defalarca söyledik; bu ülkeye demokrasi gelmezse hukukun üstünlüğü tesis edilmezse darbe mekaniği çalışır. Çalıştı da. 15 Temmuz’da darbe mekaniğinin çalışması aslında bu ülkenin yaşadığı en dramatik sahnelerden biriydi. Peki darbeye karşı ne yapmak gerekiyordu? Halklarla bir arada, bu ülkenin bütün yurttaşları ile bir arada demokrasiyi ve hukuku büyütmek. Onlar ne yaptılar; onlar darbe mekaniğini hızlandırdılar. OHAL ilan ettiler. OHAL’in arkasına sığınarak da 20 Temmuz 2016’dan bu yana belediyelerimize kayyım atadılar, eş genel başkanlarımızı ve milletvekillerimizi tutukladılar. Haksız hukuksuz yere. Onları cezaevlerine koyarak aslında Türkiye’de demokratik siyaseti tasfiye etmeye çalıştılar. Cezaevindeki tüm arkadaşlarımıza Selahattin’e, Figene de selam yollayalım buradan. Bir suçları olduğu için değil demokratik siyaseti savundukları için cezaevindeler, barışı savundukları için, bu haksızlığa karşı çıktıkları için, insan haklarına sahip çıktıkları için cezaevindeler. Buna son vereceğiz. Tüm arkadaşlarımızın ve cezaevindeki binlerce yoldaşımızın özgürlüğü için, yerinden yurdundan kaçmak zorunda kalan sürgünde yaşayan yoldaşlarımız için bu mücadeleyi yükseltme zamanıdır. İnanıyorum ki 31 Mart’tan sonra bu mücadele sonucunda tüm arkadaşlarımıza kavuşacağız, yine yan yana geleceğiz, demokrasi ve barış halaylarına duracağız. 

Kayyımlar barış heykeline bile tahammül edemedi

Kayyımlar atadılar. Atadıkları kayyımlarla bir halkın siyasi iradesini yok saydılar. Çünkü bu zihniyetleri tekçidir, otoriter bir rejim dayatmaktadır. Bu zihniyet diktatör heveslisidir. Farklılıklara tahammül edemez, edemediği için de 96 belediyemize kayyım atadılar. Peki kayyımlar ne yaptı? Kayyımların ilk yaptığı şey demokrasi adına, halkların kültürü adına, halkların bir arada yaşam iradesi adına ne varsa yok etmek oldu. İşte burada Azeri bir kadın ile Kürt kadınının barış ve özgürlük heykelini kayyım yıktı. Neden? Çünkü barışa tahammül edemediler. Çünkü halkların bir arada yaşamasına tahammül edemediler. Onlar iktidarlarını ancak halkları birbirine düşman ederek var ediyorlar. Azeriyi Kürdün karşısına, Kürdün karşısına Türkü getirerek, insanları birbirine düşmanlaştırarak, ayrımcılık yaparak iktidarlarını var ediyorlar. Barış heykeline bile tahammül edemiyorlar. Kayyım ne yaptı. Kadın dayanışma evini, el ürünlerinin değerlendirilme yerini kapattı. 

HDP kadın mücadelesinin adresidir, Kadın partisidir

Sadece Tuzluca’da değil nereye kayyım atanmışsa işte kadınların dayanışma evlerini yok ettiler, kapattılar. Çünkü bu tekçi anlayış kadın emeğine karşıdır, erkek egemendir, eril bir dil kullanır. İşte o yüzden de bugün bu ülkede kadına yönelik şiddet artıyor. O yüzden bu ülkede kadın cinayetleri artıyor. Biz de diyoruz ki kayyım gidecek kadınlar gelecek. Bütün kentlerimiz kadınların kentleri olacak. Kadın dayanışması ile eşit temsiliyet ile kadın emeği ile kentlerimizi demokrasi beşiğine yeniden kavuşturacağız. Bunu ancak kadın mücadelesi ile başarabiliriz. O yüzden bugün bu ülkede faşizmden ve otoriter rejimden bahsediyorsak bunun yegane nedeni kadının siyasette olmamasıdır. Bugün HDP’ye bu kadar saldırılıyorsa, bu kadar kadın yoldaşımız cezaevindeyse HDP’nin kadın mücadelesinin adresi olmasından ve HDP’nin kadın partisi olmasındandır. Bu ülkeye demokrasi gelecekse HDP ile gelecek kadınlar ile gelecektir. 

İktidara göre ülkede 80 milyon terörist var

Her yerde adaletsizlik, her yerde kriz var. Ekonomide kriz var. Ekonomideki bu krizin müssebbibi bu iktidardır. Özellikle tarım politikaları nedeniyle bugün Iğdır ve Kars yoksuldur. Bugün Hakkari yoksuldur, yoksul kalmıştır. 17 yıldır büyüyoruz diye diye Türkiye’yi yoksullaştırdılar. İşsizlik girdabına sıkışıp kaldık. Bakın tarıma dair ne varsa yok ettiler, hayvancılığı yok ettiler. Bunun en önemli şahidi sizlersiniz. AKP gelmeden önce nasıldı, şimdi nasıl? 3-5 yıl öncesine bakın. Hayvancılık ne durumdaydı bugün ne durumda? Yayla yasakları getirdiler. Neden bu yasağı getiriyorsunuz? Terörle mücadele adına. Ne zaman bir yasak getirseler, ne zaman bu ülkenin bu insanların hakkını gasp etmeye kalksalar, sesinizi yükselttiğinizde terörist oluyorsunuz. Ülkede 80 milyon terörist var. Bunlara göre herkes terörist! Oysa bu ülkede hakkını arayan insanlar var, yaylasını isteyen insanlar var, geçimini sağlamak aşını işini korumak isteyen insanlar var. İşçiler grev yapıyor terörist, çiftçi hakkını arıyor terörist. Peki ne yapmak lazım? Mermi mi ekeceğiz? Sen savaş istiyorsun diye sabah akşam savaş çığırtkanlığı mı yapacağız? Hayır. Ekmeğimizi aşımızı işimizi istiyoruz. Bunu da mutlaka alacağız. 

Buzdolapları sizin sayenizde boş

Hayvancılığı geliştirmek lazım. Bakın Tarım Bakanı diyor ki “buzdolapları boş” diyor. E boş, sayenizde! Kim boşalttı buzdolaplarını? Neden buzdolaplarında süt yok yumurta yok et yok? Sor bakalım. Kim boşalttı? O yanlış tarım politikaları ile siz boşalttınız. Sen ne yapıyorsun Tarım Bakanı olarak et ithal ediyorsun, yem ithal ediyorsun. O zaman diyor ki inşallah 2022 yılında hayvan, et ithal etmek zorunda kalmayacağız. Evet 2022 yılında hayvan ithal etmek zorunda kalmayacağız. Çünkü 2022 yılında Türkiye’nin başında siz olmayacaksınız. 

Dolardaki artış yüzde 50’ye çıkmış o diyor ki dolara darbe vurdum!

Bunların politikası ülkeyi çökertmiştir. Şimdi çiftçiye, manava, hal esnafına, emekçiye yükleniyor. Oysa sadece 1 yılda yem fiyatları yüzde 42 oranında arttı. Mazota yapılan zam ortada, emekliye yapılan zam ortada. Tüm bunlar ortada iken çiftçi suçlu, halk suçlu. Kendileri sütten çıkmış ak kaşık. Ekonomiden anlamayan Hazine Bakanı çıkmış diyor ki “dolara darbe vurduk.” Nerede darbe vurdun? Beş liranın altına indirdik diyor o sırada dolar 5 lira. Hesabı da bilmiyor! Madem darbe vuracaksın, mazota elektrik fiyatına darbe vur. Sor bakalım geçen yıl dolar kaç liraydı bu yıl kaç lira. Dolardaki artış bir yılda yüzde 50’ye dayanmış o diyor ki darbe vurduk. Bunlar ne dediğini bilmiyor. İşsizlik, yoksulluk almış başını gidiyor bunlar darbeden bahsediyor. Bunlar darbeci zihniyete sahip oldukları için ekonomide bir şeyin mücadelesinin nasıl yapılacağını da bilmiyor. Ekonomideki bu kötü gidişatı durdurmanın yolu ekonomiyi de demokratikleştirmekten geçiyor. Üreten bizsek yöneten de biz olmalıyız. İşte o zaman bu kötü gidişata dur diyebiliriz. O yüzden de yerellerde iktidara geleceğiz. Yerellerde iktidara gelerek bu yoksulluğa işsizliğe hep birlikte son vereceğiz. Yerellerde yerel demokrasi ile bu iktisadi adaletsizliği de bitireceğiz.  

Bizim oylarımız helaldir o helal oylarla iktidara geleceğiz

Biz bitireceğiz. HPD bitirecek, HDP’de buluşanlar yan yana gelenler bitirecek. Şimdi HDP zamanıdır. Bizim oylarımızın haram olduğunu söylüyorlar. Ayrımcılık o hale geldi ki oyları bile haram ve helal oy diye ayırıyorlar. Hiç utanmıyorlar yüzleri de kızarmıyor. Ankara’da bizim oylarımıza haram diyorlar, bakanları gelmiş Diyarbakır’da Kürt kardeşim diyor, diğeri gitmiş Ankara’da bunların oyları haram diyor. Siz bir biraraya gelin toplanın bizim oylar haram mı helal mi önce ona bir karar verin. Bunların birbirinden haberleri yok artık paniklemiş haldeler kaygı korku bunları sarıp sarmalamış. Kaybedeceklerini anladılar her gün HDP’ye saldırmaya devam ediyorlar. Artık bize diyor ki “ülkeyi terk edin.” Burası bizim ülkemiz, sen kimi kimin yerinden kovuyorsun? Biz buradayız, oylarımız da sonuna kadar helaldir. O helal oylar da HDP’ye gelecektir. HDP o helal oylarla helal olarak iktidara gelecektir. Bu ülkenin cumhurbaşkanı ayrımcılık yapıyor. Halkın yüzde 60’ını karşısına almış. Halkın yüzde 60’ına ayrımcılık uyguluyor.

Bu ülkenin cumhurbaşkanı kendi partisinde bile huzur bırakmamış

Soruyorum size bir cumhurbaşkanınız var mı? Yok. Çünkü sizi yok sayıyor. Çünkü bir ülkenin cumhurbaşkanı halkları buluşturan, ortaklaştıran, kapsayan bir cumhurbaşkanı olur. O diktatör olmaz, o halkı ayrıştıran bölüştüren olmaz. Duygusal kırılmalar yaratan bir cumhurbaşkanı olmaz. Cumhurbaşkanı herkesi kucaklar. Kucaklıyor mu hayır sürekli ayrımcılık yapıyor bu ayrımcılık üzerinden halkı bölüyor. O yüzden de dedik ki cumurbaşkanlığı hükümet sistemi olmaz. Bu ülkede cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin olmayacağını 8 ayda gördük. Çıkmış ben cumhurbaşkanıyım diyor AKP’lilere konuyor. Diğerleri? Diğerleri yok. Diğerleri sanki bu ülkenin vatandaşı değil. Sanki bu ülkede bir tek AKP’ye oy verenler var. Hatta AKP’liler bile ayrımcılığa tabii tutuluyorlar. Kendi içlerinde ayrımcılığa tabii tutuluyorlar. AKP’ye oy vermiş tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum bu gidişita siz son verebilirsiniz. Bu gidişata dur demek, demokrasiden barıştan huzurdan yana tavrınızı koyma zamanıdır. Bu iktidarın gidişatına dur demezsek yakında bu ülke bir bölünme ve ayrışma ile karşı karşıya gelecek. Bu kriz daha da derinleşecek. 

71 kişi partiyi kurdu 3 kişi kaldı, seçimden sonra diğer 2 kişi de gider

AKP’yi 71 kişi kurmuş, şu anda 3 kişiler. Seçimlerden sonra o 2 kişi de gider. Ayrımcılık bu safhaya varmış, kimse kalmamış. Kendi partisinde bile huzur bırakmamış bir AKP genel başkanı ülkeye huzur getirebilir mi? Getiremez. Getiremediği için de ülke bu sorunlar yumağına sıkışıp kalmış. Tüm bunları hep birlikte ortadan kaldırmalıyız. Diyoruz ki yerellerde iktidara gelerek doğduğumuz yerde doymak istiyoruz. Kentimizi de kendimizi de biz yönetmek istiyoruz. Şimdi o yüzden de halkın iktidarını var etmek için HDP’yi yerellerde iktidara getiriyoruz. Hep birlikte 31 Mart’ta sandıklara gideceğiz, oylarımıza geleceğimize hep birlikte sahip çıkacağız bugün. Burada oy kullanması gerekirken burada olmayan kardeşimize evlatlarımıza haber salacağız. 31 Mart’ta oyumuza, sandıklarımıza sahip çıkacağız. Her seçim sürecinde adaylık süreçlerinde tabii ki sıkıntılar, kırılmalar, gönül koymalar olur. Artık bunları geride bırakacağız. Yarından itibaren hepimiz yan yana geleceğiz. 

Bütün halkımız, bütün örgütümüz yan yana gelecek. Bu saldırılara bu baskıya karşı demokrasiden barıştan yana gelecek. Tecridi de kıracağız, bu savaşı da sonlandıracağız, yerellerde HDP’yi iktidara taşıyacağız. Tuzluca’dan başlayacağız. Iğdır’da, Kars’ta, Hakkari’de, Mardin’de, Van’da, Diyarbakır’da... İktidara gelebileceğimiz her yerde iktidara geleceğiz. Tek başımıza iktidara gelemediğimiz yerlerde, aday çıkarmadığımız yerlerde demokrasi güçlerine destek vererek bu tekçi anlayışın gitmesi için elimizden gelen tüm gayreti göstereğiz. Çünkü Türkiye’nin önünü açacağız, demokrasiyi sıkıştığı bu girdaptan kurtaracağız. Bunu hep birlikte başarabiliriz. 31 Mart’ta sandıklardan demokrasi, barış ve HDP çıkacak. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Hepinizin yolu açık olsun. Tuzluca Ya Me Ye. Serkeftin hevalno"

 

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları