loading
close
SON DAKİKALAR

İYİ Parti'den hükümete 'liyakat' tepkisi: Nepotizm son dönemlerde zirveye çıktı

İYİ Parti'den hükümete 'liyakat' tepkisi: Nepotizm son dönemlerde zirveye çıktı
Tarih: 01.07.2020 - 16:41
Kategori: Siyaset

İyi Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, kamudaki atamalarda, bilgi birikimi, tecrübe, kıdem, eğitim gibi temel niteliklerin yerini “akraba eş dost kayırmacılığı”nın aldığını belirtti.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun son 6 ayda ATV ile ilgili 89 bin 987 şikayet başvurusunun ele alınmamasıyla ilgili tabloyu da değerlendiren Türkkan "Bugün AKP’nin aynı zamanda sağlam bir neferi olabilir. Zaten kendisi AKP’nin RTÜK bekçisi. Tek derdi muhalif kanalları susturmak. İktidar yanlısı kanallar, RTÜK Başkanı’nın koruması altında" ifadelerini kullandı.

Türkkan'ın hükümete yönelik liyakat eleştirisine ilişkin açıklaması şöyle:

"Bugün size Türkiye’de artık ne yazık ki kronik bir hastalık haline gelen Nepotizm’den bahsetmek istiyorum. Türk Dil Kurumu Nepotizm’i en basit haliyle, “akraba eş dost kayırmacılığı” diye tanımlıyor. Nepotizm, ciddi anlamda mücadele edilmesi gereken bir halk sağlığı sorununa dönüştü.

Türkiye’de Nepotizm ile birlikte ahbap-çavuş ilişkileri son dönemlerde yaşadığımız atamalarla birlikte zirveye çıktı. Tıpkı monarşilerde, hanedanlıkla yönetilen üçüncü dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de Nepotizm bir yönetim biçimine dönüşmüş durumda.

Kamuya yönelik istihdam ve atamalarda, ehliyet-liyakat, yani bilgi birikimi-tecrübe-kıdem-eğitim gibi temel kabul görmüş nitelikler artık aranmıyor. Yerine eş-dost-akraba ve yandaş olmanın tercih edildiği, partizan atamalar, toplumsal adalet ve eşitlik duygularını tahrip ediyor.

NEPOTİZM SALGINI VAKALARINDA DÜŞÜŞ YOK

Bir başka husus, kamusal hizmetlerin niteliğini de yozlaştırıyor.Mesela koronavirüse karşı açıklanan tedbir paketlerinde nedense ev kredilerinden bir türlü vazgeçilemiyor. Oysa vatandaşın derdi ev değil evini geçindirebilmek. Ama birileri bu zor dönemde bile kimi yakınlarını, tanıdıklarını kurtarmanın derdine düşmüş.Buradan da anlaşılıyor ki Nepotizm salgını vakalarında düşüş yok, son demlerini yaşayan AK Parti’nin çırpınışlarıyla beraber artış var.

TÜRK EKONOMİSİ ARTIK ULUSLARARASI LİTERATÜRDE ‘CRONY CAPİTALİSM' OLARAK ANILIYOR

İtibardan tasarruf etmeyenler Türkiye’yi nasıl itibarsız hale getirdiklerinin farkında mı?Türk ekonomisi artık uluslararası literatürde tarif edilen bir ‘Crony Capitalism' olarak anılıyor. Yani ahbap-çavuş kapitalizmi.

Böyle bir ülkede ekonomiyi nasıl kurtarabilirsiniz? Bırakın SWAP anlaşmalarını böyle bir ülkeye bir cent bile sokamazsınız.The Economist Dergisi'nin yayınladığı araştırmaya göre “Ahbap-çavuş kapitalizminde” dünyada ön sıralardayız.”

Bunu görmek için Kütahya Zafer Havalimanına, sokağa çıkma yasağında bile geçmeyen araçlar için para ödenen köprülere, otoyollara bakmanız yeterli. Aslında ortaya çıkan bu durum sistemin giderek totaliterleşmesinin eseridir.

Demokrasinin askıya alınması, hukukun ortadan kalkması, giderek bozulan ekonomi ve tüm bunların üzerine eklenen Nepotizm’in en uç örneği olan atamalar toplumda sessiz ve derinden bir kırılma yaratıyor. O yüzden biz bu sistemin ucube bir yönetim anlayışı olduğunu, neresinden tutarsanız tutun, yürümediğini söylüyoruz.

Bu tablo karşısında insanımız, özellikle de gençlerimiz geleceklerine olan inançlarını yitiriyor.Toplumda huzursuzluk yaratan atamalar ve görevlendirmeler özellikle gençlerimizin ülkelerine dair umudunu yok ediyor.

Üniversiteyi dereceyle bitirseler de,KPSS’de en yüksek puanı elde etseler de;bütün başarıları, yetenekleri ve hayalleri AK Parti duvarına takılıyor.Ak Parti’ye oy veren vatandaşlarımızda bu engeli aşamıyorlar. Onlarda mağdur, onlarda seslerini duyuramıyor.Özellikle işe alımlarda ve mülakatlarda AK Partili yönetim kadrolarından olan birilerindenreferans göstermeleri isteniyor.Sınavlarda Türkiye birincisi olsalar dahi referans yoksa şansları da yok maalesef.

İLKESİZLİK İLKENİN, LİYAKATSİZLİK LİYAKATİN YERİNE GEÇMİŞ

Nepotizm’in Türkiye’de yarattığı tahribat sadece ahlaki çürüme mi zannediyorsunuz.Aynı zamanda, toplumda “liyakat, kariyer, yaratıcılık, çalışkanlık” gibi değerler de çürüyor.Artık ilkesizlik ilkenin, liyakatsizlik liyakatin yerine geçmiş.

4. Murat döneminde nüktedan Bekri Mustafa’nın hikayesi aslında bugünün özetidir;

Medrese tahsilli, çeşitli sebeplerle içkiye düşmüş ve sürekli sarhoş gezen nüktedan Bekri Mustafa bir gün, Ayasofya Camii'nin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Beklemekten sıkılan cemaat, başında kavuğu, sırtında cübbesiyle geçmekte olan Bekri Mustafa'yı görünce, onu hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler. ‘Ben hoca değilim', dese de kimseye dinletemez.

Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve mevtanın kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat mevtaya ne söylediğini merak içinde sorar. Bekri Mustafa gülerek:“Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya'ya imam oldu dersin, onlar vaziyeti anlar” der.

Bunca örneğe rağmen vaziyeti bu dünyada anlamayanlar var. İktidar kendisini yeni sistemle beraber bir fanusun içine kapatmış olabilir. Orada nasılsa kandıran ve kandırılanların sayısı oldukça fazla.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın gözünün önüne perde çekmiş olabilirler. Ancak iktidara ayna tutmak ve Türkiye’nin dışarıdan nasıl gözüktüğünü görmek için bir örnek vermek istiyorum.

Suudi Arabistan’da Bakanlık gibi önemli görevler ve temsil makamları genelde Nepotizm esasına dayalı olarak, akraba olan prensler tarafından doldurulmuştur. Prens, ülkenin hem Savunma Bakanı hem Kraliyet Mahkemesi Başkanı, hem de Ekonomik İşler ve Kalkınma Konseyinin Başkanı. Kardeşi Halid bin Selman bin Abdülaziz el-Suud ise ülkenin Savunma Bakan Yardımcılığı’nı yapıyor. Şimdi anladınız mı parası olmasına rağmen bu ülkeler neden üçüncü dünya ülkeleri olarak gösteriliyor. Peki Orta Asya’daki yönetim anlayışı Suudi Arabistan’dan çok mu farklı?

BİN YILLIK DEVLET GELENEĞİNİN YERİNİ BUGÜN AK PARTİ’NİN BİAT KÜLTÜRÜNE DAYALI, PARTİ DEVLETİ TARZINDAKİ YÖNETİM ŞEKLİ ALDI

Bin yıllık devlet geleneğinin yerini bugün AK Parti’nin biat kültürüne dayalı, parti devleti tarzındaki yönetim şekli aldı.Ülkemizden vereceğim örnekler tıpkı o üçüncü dünya ülkelerini andırıyor. Türkiye üçüncü dünya ülkesi gibi yönetilmeyi hak etmiyor.

İşe göre adam yerine, adamına göre işin olduğu ülkemizin geldiği nokta ortada. Örneğin RTÜK başkanı.Bugün AK Parti’nin aynı zamanda sağlam bir neferi olabilir. Zaten kendisi AK Parti’nin RTÜK bekçisi. Tek derdi muhalif kanalları susturmak. İktidar yanlısı kanallar, RTÜK Başkanı’nın koruması altında. Mesela “RTÜK'e son 6 ayda ATV ile ilgili 89 bin 987 şikayet başvurusu yapılmış. Ele alınan dosya sayısı sıfır. Ama iş Tele1, Halk Tv, Fox Tv’ye gelince tereddütsüz en ağır cezalar veriliyor.

Anlaşılan Halkbank’ta da böyle güzide bir devlet adamına ihtiyaç duyuldu ve Halkbank Yönetim Kurulu üyeliğine atandı.Böylesine değerli bir şahsiyetin New York’ta devam eden Halkbank davasında ülkemizi başarı ile temsil edeceğine inanıyorum. Nasıl olsa sonuçta yılların bankacılık deneyimine sahip kendisi.

Aslında bu atamaların neden yapıldığı belli. Ekonomide işler yolunda gitmiyor. Ve akıl dışı, bankacılık ve iktisat kurallarından uzak olan uygulamalarda; liyakat sahibi, deneyimli isimlerin sorun çıkarması istenmiyor.

Hepimiz aynı gemideyiz demeyi biliyorlar ama bu atamalarla geminin altında koskocaman birer delik açılıyor.Alın size bir delik daha. 2020 yılının ilk çeyreğinde 4.5 milyar TL zarar açıklayan Türk Hava Yolları batma noktasına gelmişken, bir yandan da atamalar sürüyor. Uçak başına 2 müdürün düştüğü THY’de Ak Parti İstanbul İl Başkanı’nın oğlu 'Özel Kalem Operasyon Müdürlüğü'ne atandı.BDDK Başkanı’nın oğlu da 'Yolcu Hizmetleri Müdürlüğü'ne getirildi. Bu anlayış yüzünden sadece batan THY değil, Türkiye’nin ekonomisidir.Olan, giderek fakirleşen Türk milletine oluyor. İktidarın 2023’te dünyanın ilk 10 ekonomisine gireceğini iddia ettiği, şimdi ise 20. sıraya gerileyen Türk ekonomisine oluyor.

NEPOTİZM DEVLETİN DİĞER KURUMLARINDA OLDUĞU GİBİ TÜRK AKADEMİK HAYATINI DA SARMIŞ

Ekonomi gibi bir başka önemli alan, eğitime de girmek istiyorum. Eğitim olmadan hiçbir başarı kalıcı olamaz. Çünkü ekonomik kalkınmayı eğitimle birleştirdiğiniz zaman geleceği inşa edebilirsiniz. Bir ülkenin akademisi o ülkenin beyin gücüdür. Geleceğe giden yolun lokomotifidir.Bu yüzden akademik kurumlarda liyakat, bilgi birikimi ve tecrübe o kurumların olmazsa olmazıdır.Ama orada da durumlar içler acısı. Nepotizm devletin diğer kurumlarında olduğu gibi Türk akademik hayatını da sarmış vaziyette.

YKS sınav telaşı arasında 6 üniversiteye rektör atandı. 6 rektörün akademik dergilerdeki toplam makale sayısı 3. Biz liyakat diyoruz, bilim, ilim, irfan diyoruz, ama bu rektörlerin 4’den bir tanesinin bile makalesi yok.Dünyanın saygın üniversitelerinde Doçent bile olamayacak kişiler rektör yapılıyor. Bu ülke için üniversiteler bu kadar mı değersiz? Gençlerimiz bu üniversitelere girmek için haftasonu ter döktüler. Aylarca çalışıp çabaladılar. Ne için tüm bu çabalar? Gerçekten acınacak haldeyiz.

Yurtdışında da maalesef ülkemiz nepotizmin esiri haline gelmiş.Liyakat dışında asla ve kat’a hiçbir atama ve görevlendirmeyi kaldıramayacak Türk Dışişleri’nde monşer diyerek küçümsenen o isimlerin, hepsinin bulunduğu ülkelerde birer ağırlığı vardı. 

Türk Dışişleri’nin gizli bir gücü, iş bitiriciliği vardı.Şimdi ise o eski günlerinden eser yok. Nasıl bu hale geldiğini anlamak için yakın geçmişteki birkaç uygulamaya bakmak yeterli. Farklı ülkelere büyükelçi olarak atanan isimler, ya eski AK Parti milletvekili, ya da Beştepe’ye yakın olan isimler.

Örneğin; Bir dönem AK Parti milletvekilliği de yapmış olan,şu an Kuala Lumpur Büyükelçisinin kızı Cumhurbaşkanı Danışmanı.Kız kardeşi debu dönem AK Parti milletvekili yapıldı.Onun kızı da, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Proje Direktörlüğü'nde koltuk sahibi oldu.Eşi de, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü yapıldı.Bitmedi. İkinci bir kız kardeş daha var.O da,Sayın Emine Erdoğan'ın moda tasarımcısı yapıldı.

Sonuç:Ailede devletin üst kademesine yerleştirecek başka fert kalmadı.

Bitmedi.Bir eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın kardeşi deKuveyt’e büyükelçi olarak atandı.Şu anda Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı da olan bir diğer kardeş de daha önce Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu  Başkanlığı’naatandı. Halihazırda kendisi Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da sürdürüyor.

Bu isimlerin her biri AK Parti’nin Nepotizm hastalığına nasıl yakalandığını gösteriyor.Ayrıca Nepotizm beraberinde yolsuzluğa da kapı aralıyor. Çünkü “eş-dost, yakınlar, partidaşlar” zihniyeti yolsuzlukları körüklüyor.

Devletin en stratejik şirketlerinden Türk Telekom’un herkesin gözü önünde Hariri ailesi tarafından soyup soğana çevrilmesinin çok zor olmadığını düşünüyorum.

Kızılayda Nepotizme örnek verilebilecek bir başka kurum. Kızılay Başkanı, oğlunu Genç Kızılay'ın Başkan Yardımcısı yaptı. Ama herkes sus pus. Nedeni belli. Çünkü demokrasi kültürü ve şeffaflığın askıya alındığı ülkelerde akrabaları, eşi-dostu, hemşerileri, partilileri kayırma kültürü hayli güçlüdür. Hatta “iyilik yapmak” sayılıyor, ait olunan çevrede pek de ayıplanmıyor.

İYİ PARTİ OLARAK ADAM KAYIRMA KÜLTÜRÜNÜ YOK EDECEĞİZ

Bu geri kalmış üçüncü dünya hastalıklarını ortadan kaldıracağız. Başta gençlerimiz olmak üzere tüm vatandaşlarımıza en büyük sözümüz bu olsun.İYİ Parti olarak meritokrasiyi, yani liyakat sistemini sarsılmaz temeller üzerinde inşa edeceğiz. Adam kayırma kültürünü yok edeceğiz.

Bugün dünyanın bir diğer yükselen gücü Uzakdoğu bu gücünü meritokrasiye borçlu. Bu sayede en profesyonel, en becerikli insanlara öncelik verilerek, Uzakdoğu’da “muazzam bir beyin gücü patlaması” yaşandı. Bu mucizenin kaynağı bu yüzden meritokrasidir. Yani liyakat sistemi.

İYİ Parti olarak liyakat ve başarı ilkesinden yolaçıkarak gençlerimizin önünü açacağız. Onlara hayallerini yakalama ve gerçekleştirme fırsatı sunacağız.

Ülkemizde iktidarın kronik bir sorun haline getirdiği Nepotizm gerçeğinin ortaya çıkarılması ve bununla ilgili gerekli tedbirlerin alınması amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasıteklifimizi bugün Meclis Başkanlığı’na verdik.AK Parti ve ortağı kurdukları bu ucube düzene zarar gelmesin diye verdiğimiz araştırma önergesi teklifini reddetse bile, bu iktidar o koltukta çok oturamayacak.İYİ Parti iktidarında 666 Sayılı KHK ile memurlar için getirilmiş olan birden fazla maaş sınırlaması, seçimle göreve gelenler de dahil olmak üzere, kamuda görev alan herkes için genişletilecek. Vekâleten ve sırf maaşları için elde tutulan görevlerin, sanal değil gerçek kişiler tarafından icra edilmesinin önü açılacak.

Kamu kurumları ve özel şirketlerde de her makam ve kurul üyeliği için ehliyet ve liyakat ölçülerinin hakkaniyetli bir çerçeve içinde olmasını sağlayacağız. Nepotizm’in ve kayırmacılığın en doğal geliştiği ve uygulandığı süreçler olan mülakatlar ve denetimsiz sınavlardaki şaibeleri ortadan kaldıracağız.İstihdamda eşitlik ve şeffaflık olacak.

Türkkan açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı:

Esra albayrak’a yönelik saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz akabinde Cumhurbaşkanı’nın sosyal medyaya yönelik değişiklik önerisini nasıl karşılıyorsunuz?

Bir bebeğin dünyaya gelmesi güzel ifadelerle kutlanır. Bir takım haysiyet cellatları doğan bu sabinin ardından utanmadan sıkılmadan insanlık onurundan haysiyetinden uzak ifadeler kullanmıştır. Bunu da başta genel başkanımız olmak üzere hepimiz lanetledik, kınadık. Bunların hepsi gözaltına alınmış bu güzel bir haber. Ben mecliste bu güzel haberin gerisini getireceğim. Keşke bunu Sayın Meral Akşener’in torununa hakaret eden, onun mezhebiyle ilgili iftiralar atan o iki tane  haysiyet celladının ekranlarda yaptığı konuşmadan sonra aynı hassasiyet gösterilseydi. Doğru olan buydu doğruda ve makulde birleşmek hepimizin görevi. Başından beri böyle bir girişimi kınıyoruz.  

Sosyal medya nerede yasaklandı? Çin’de, Kuzey Kore’de İran’da biz nereye gidiyoruz? Biz oraya mı gidiyoruz. Hani biz gözümüzü Batıya çevirmiştik. Geldiğimiz nokta sosyal medyayı yasaklamak mı? Hayır. Eğer gitme vaktiniz geldiyse ne yaparsanız yapın mutlaka ve mutlaka iktidardan gidersiniz. Yasaklar bu gidişi hızlandırır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sosyal medyayı yasaklamak, televizyon kanallarını kapatmak, kurumların yapılarını değiştirecek kanunlar çıkarmak, hükmedemeyeceği kurumlara çeşitli vasıtalarla çökülmesine müsaade etmek bunların her biri demokrasi ile yönetilen ülkelerde örneği görülmemiş uygulamalar. O yüzden biz diyoruz ki, hızla totaliter rejime gidiyoruz. Türk milleti buna evet demeyecektir.

Baro düzenlemesinde tavrınız ne olacak?

Barolar kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Eğer bunları çoklu sisteme çevirirseniz yarın ÖYK’ü beğenmeyen bir takım hocalar biz kendi YÖK’ümüzü kendimiz kuracağız derse ne olacak. Bu yasa Ülkenin üniter yapısına da aykırı bir yasadır. Beğenmediğiniz kamu kurumunun yerine ikame edecek başka bir kamu kurumu kuramazsınız. Bunun benzeri yaşandı 2009’da bir gece yarışı getirilen kanunla askerlerin sivil mahkemelerde yargılanabileceği bir kanun çıkmıştı. 4 gün sonra Dursun Çiçek tutuklandı. Genelkurmay Başkanı silahlı terör örgütünü yönetmekten tutuklandı. O zamanki iktidar bunu çok hoş karşıladı. O ödülle birlikte daha sonra o terör örgütü Meclis’in tepesine bombalar yağdırdı. Bunun Fetö döneminde çıkarılan yasalardan hiçbir farkı yok. Paralel kurumlar oluşmaya başlayacaktır. Bu kanunun meclisten geçmemesi için çalışmaya devam edeceğiz."


 
Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları