loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu: Asıl görevimiz bundan sonra başlıyor

Kılıçdaroğlu: Asıl görevimiz bundan sonra başlıyor
Tarih: 18.04.2019 - 11:06
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu seçimlere ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:

"-Biz ve belediye başkanlarımız makamlarına oturdukları gün ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Fikri olarak da eylemsel olarak da ne yapacağımızı oturup konuşmuştuk. Bu illerde kazanılan başarı salt CHP'lilerin başarı değildir. O kentteki tüm yurttaşların ortak başarısıdır. Kentlerde yaşayanlar ülkede huzur istiyorlar, gerginlik, kavga istemiyorlar. Birlikte yaşayacaksak birbirimize selam vermeli, konuşabilmeliyiz. Burada başarı elde ettik ama Bursa'da, Zonguldak'ta, Giresun'da istediğimiz başarı elde edemedik. Bursa içimde yaradır. Bursa'nın Nilüfer belediye başkanı tarafından yönetilmesi gerekiyordur. Eksiklik varsa bizim eksikliğimizdir.
-Kampanya boyunca büyük mitingler yapmadık. Referandum sürecinde olduğu gibi STK'lar, meslek odalarıyla, kanaat önderleriyle bir araya geldik. Onlarla karşılıklı güven içinde güzel sohbetlerimiz oldu. Hiçbir zaman bu toplantılarda iktidara yönelik derin eleştirilerle yola çıkmadık. Sorunları masaya koyduk çözümleri anlattık. Bize soru sormalarına olanak sağladık. Böylece CHP ile STK'larla, barolarla, kanaat önderleriyle güven sağladık. Sayın Akşener'le ortak mitinglerimiz oldu. Kampanya boyunca olumlu bir dil kullanmaya özen gösterdik. Rakiplerimiz aklımıza gelmeyecek suçlamalar yaptı. Ne teröristliğimiz ne dinsizliğimiz kaldı. Ben bu halkın ferasetine güveniyorum, dedim. Halkımız kimin halk için çalıştığını takdir edecektir, dedik. İlçe belediye başkanlarımızı büyükşehirlere aday gösterdik. Vatandaşa 'bir başarı görüyorsunuz, o başarıyı takdir ediyorsanız bunu bütün kente yaymak istiyoruz' dedik. Kullandığımız pozitif dil ve başarılı bir adayı getirdik. Öngördüğümüz strateji büyük ölçüde tuttu.
-İYİ Parti ile işbirliğimiz, Saadet Partisi ile dirsek temasımız oldu. Millet İttifakı özünde demokrasiyi savunan bir ittifaktı. Başarıda payı büyüktür.
Asıl görevimiz bundan sonra başlıyor. Belediye başkanlarımız artık bir partinin değil kentin belediye başkanlarıdır. Bizim belediye başkanlarımız harcadıkları her kuruşun hesabını millete vereceklerdir. Türkiye yerel yönetimlerde farklı bir sürece evrilmek zorundadır. Liyakat esas alınacaktır. Belediyelerimizde asgari ücret 2200 TL olacak. Belediye başkanlarımız çalışmalarına başladı. Seçim meydanlarında verilen taahhüdün gerçekleşmesi toplumda görülecek.
Belediye başkanlarımızın önüne 10 maddelik temel ilkeler koyacağız. Halka verdiğimiz taahhüdün tutulmasının önemini halka anlatmak zorundayız.
-KHK ile görevlerinden atılanların mazbatalarının verilmemesi.. İtirazlar yapıldı. Buradan YSK üyelerine seslenmek isterim. Seçime girmelerine siz izin verdiniz. Savcılıklardan iyi hal kağıdı aldı. İl, ilçe seçim kurulları ve YSK tarafından kabul edildi. Bir kısmı kazandı bir kısmı kazanmadı. Kazananlara mazbatayı teslim etmeniz gerekir. İzin verdiğiniz kişiye K'HK ile görevine son verildi, mazabatayı vermem' demek insan haklarına da hukuka da aykırıdır. Bir kişinin seçilme hakkına sahip olup olmadığını belirleyen yargıdır. KHK kararları olağanüstü dönemde alınmıştır. İnsanlar mahkemeye başvurdu, süreç tamamlanmadı. Demokrasiyi sadece kendimiz için savunmuyoruz. YSK'yı yeniden göreve davet etmek, kararı yeniden gözden geçirmesini istemek en doğal hakkımızdır.
-Ekonomide ciddi bir kriz yaşıyoruz. İşsiz sayımız geniş tanımıyla 8 milyonu aştı, son 1 yılda 1 milyonu aştı. Genç işsizlik çok yüksek, enflasyon patladı, mutfaklarda yangın var. Türkiye'nin gerçek gündemine dönmeli. Bu krizden nasıl çıkarız, siyaset bunu düşünmeli.
MB rezervleri konusunda ciddi kaygılar var. Ciddi hiçbir adım yok. Günü kurtarma üzerine adımlar atılıyor. Hala ekonomideki krizin farkında değiller. Biz bu toplantıyı yaparken onlarca işçi işsiz kalabilir.
İşveren kendisini kurtarmak istiyor. Peki siyasal iktidar önündeki tabloyu sağlıklı şekilde değerlendiriyor mu, hayır. Çünkü liyakati yok ettiler. Bir dönem Türkiye'deki ekonomik gidişatı izleyen, olası krizleri saptayan bürokrasi, liyakat yok edildi. Saray bürkorasisiyle kriz çözülmez. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kalkınma planı yok. Kalkınma plansız neyi yapacaksınız, neyi öngörüyorsunuz? Kısa süreli hesaplar yapıp kamuoyuyla paylaştılar, hiçbirisi tutmadı.
Fiyatlar arttı tanzim satış çadırları kuralım... Bu çözüm mü? Bu ksıır anlayışla ekonomi nasıl yönetilir? Aynı zamanda her bir iş adamı bir işçi istihdam ederse sorun çözülür... Kimsenin aklına gelmeyen şeyi söylediler. Seçimden önce 2,5 milyon kişiye istihdam yaratacaklardını söylediler. Bu kadar tutarsızlıkla ülke yönetilemez. Hükümet şuna karar vermeli: 'Ekonomi krizi aşmak konusunda krizin yükünü hangi gruplara yükleyeceğiz.' Bugüne kadar çalışanların sırtına yüklediler. Yükü omuzlamayanlar rantiye sınıfı. En son bir paket açıkladılar BES'i zorunlu hale getirdiler. Ek vergi getiriyorlar. SGK var zaten, insanlar ödüyor. Allah akıl fikir versin.
Kıdem tazminatı konusu... Ekonomik ve Sosyal Konsey dediğimiz toplumun tamamını kapsar. Anayasaya göre 3 ayda bir toplanması gerekiyor. En son 5 Şubat 2009'da toplandı. 2019'dayız. 3 ayda toplanması gereken kurul 10 yıldır toplanmıyor. Birilerinin telkiniyle toplanmıyor.
Krize rağmen israf dizboyu. İlk 100 günlük eylem planında tasarrufun nasıl olacağının yönteminin belirlenmesi vardı. Hala belirlenmiş değil. Tasarruf nasıl yapılır öğrenmek istiyorsanız bir ev hanımı çağırın öğretir size. Böyle bir anlayış olmaz.
Ekonmik krizden nasıl çıkılır 13 madde saymıştık ama uymadılar.
Dış politikada da sorunlar yaşanıyor. Türkiye gerçek gündemine dönmeli, çözüm bulmalı. İktidar bizim önerilerimizi eksik, yanlış bulabilir, en azından çözüm üretiyoruz. Mutfaktaki yangını söndürmek zorundalar.
Biz sadece sorunu değil çözümü de paylaşıyoruz. Alınması gereken önlemleri söylüyoruz. Bizden görüş almak istiyorsanız görüş vermeye hazırız, diyoruz. İktidar sahipleri sağlıklı çözüm üretmedikleri gibi sorunların arasında yuvarlanıp gidiyorlar. Vatandaş sıkıntılı, sermaye Türkiye'ye gelmiyor. Bugünkü hukuk sistemi, demokrasi anlayışı içinde hiçkimsenin can ve mal güvenliği yok. Her an herkes gözaltına alınabilir, tutuklanabilir, avukatınız bile gözaltı sebebinizi bilmeyebilir.
Türkiye'nin burdan çıkması lazım. Dataymalardan beslenerek değil kendi iradesiyle yapmalı Türkiye."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları