loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu: Demokrasiden yana olanlar ve karşı olanlar, geldiğimiz süreç budur

Kılıçdaroğlu: Demokrasiden yana olanlar ve karşı olanlar, geldiğimiz süreç budur
Tarih: 01.11.2018 - 12:00
Kategori: Gündem

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 14. Türkiye Eczacılık Kongresi'nde konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

“Eczacıların sorunlarını da krizi de dile getirdim. Eğer bir sorun varsa çözmek için sorunun bütün parametrelerini dinlemek gerekiyor.
Anayasa diyor ki ‘Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir’. 1988'de AYM kararında, 'Sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti sağlamakla yükümlü devlet demektir' diyor.

Sosyal devleti güçlü kılmak için ek düzenlemeler de yapılmıştır. 56. maddede 'herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir' der. Ayrıca ‘Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir’ der anayasa. Yani sosyal güvenlik lütuf değildir.
Sorunlara bütüncül bir çerçeveden bakmak zorundayız. Siyasiler genelde sorunlara popülist anlayışla yaklaşır, nereden oy gelecekse o şekilde çözmeye çalışırlar.

Sorunu çözmek isterseniz birden fazla soruna aynı anda eğilmek zorundasınız. Birincisi, bireyler açısından soruna bakacaksınız, ikincisi; Sağlıkta çalışanlar ve çalışma koşulları açısından soruna yaklaşacaksınız. Üçüncüsü; Tıbbi donanım ve malzeme açısından, dördüncüsü ilaç sektörü, beşincisi ise sağlık finansmanı açısından bakacaksınız. Bu beşini bir araya getiremezseniz sorunu çözemezsiniz. Sorunların derinleşmesi bu beş soruna eşzamanlı yaklaşmamaktan kaynaklanıyor.

-Herkes  sosyal güvenlik haklarına sahip, diyor anayasamız. Sosyal güvenlikte evrensel kuralları Uluslar arası Çalışma Örgütü asgari norm olarak 1950’lerde belirlemiş. Sosyal güvenliğin asgari normları adında… 9 ayrı sigorta dalı var. Türkiye bu sözleşmeyi 1971’de yasalaştırmış. 8 sigorta dalı var 9.su yok.

Sosyal güvenlik, bir insanın doğumundan ölümüne kadar gelecek endişesi olmamasını amaçlıyor. Bizde uygulanmayan sigorta, Aile Yardımları Sigortası. Emeklilik yaşı 65 oldu. Bir asgari ücretli 55 yaşında diyelim. Patron ‘işine son veriyorum’ diyor. İş arayacak, bir süre işsizlik sigortasından yaralanacak. Sonra yine iş arayacak, patron ‘yaşlısın’ diyecek. Gidecek devlete ‘Beni emekli edin’ diyecek. Devlet ona ‘gençsin’ diyecek. 65 yaşına kadar nasıl geçinecek? O zaman Aile Yardımları Sigortası devreye giriyor. Bu yüzden çok önemli. 

-Bireysel açıdan: Gelir eşitsizliği varsa en büyük sıkıntıyı vatandaş çeker. Faturayı yoksulların ödememesi lazım. Kararlarda doğrudan sorumlu olmayan halkın fatura ödeme sorumluluğu yoktur. Bir fatura ödenecekse gelir durumuna göre ödenmelidir.

Devrek’te bir şeker hastası kızımız tedavi olamadı yol parası olmadığı için, hayatını kaybetti. Prof. Aslanoğlu olaya dikkat çekti. 21. yüzyılın Türkiye’sinde bunu yaşıyorsak oturup düşünmek lazım. Bu ülkenin vatandaşlarının 6-10 liralık katkı payı ödememek için yüzde 130’lara varan acil servis başvurusu varsa düşünmemiz lazım. Yoksulluk bu ülkenin kaderi olmamalı. Sağlık hizmeti alanlar 14 ayrı katkı payı ödüyor.

GSS primini ödemeyenlere sağlık hizmeti vermeyeceğiz, diye düzenleme yapıldı. Seçimler gelince süreyi uzattılar. 31.1212018’den sonra gencecik çocuklarımızı prim ödemedi diye ölüme mi terk edeceğiz?

-Çalışma koşulları: Her sağlık çalışanı iyi koşullarda hizmet vermek ister, sosyal yaşamında düşüş olmamasını ister. Kamu çalışanlarının yüzde 90’ı avantajdan yoksundur. Siyasetçiler işi bazen kolaycılığa sürüklüyorlar. Hekimi suçlamak en kolay şey. Hekimi, eczacıyı suçladığını andan itibaren hekimi düşman gibi görmeye başlar hasta. 83 yılda 1, son 16 yıl boyunca 11 hekim hayatını kaybetti.

-Tıbbi donanım ve malzeme: 2 temel açıdan yaklaşmak lazım: Üretenler ve tüketenler. Sınırlı sayıda firma üretir. Rekabet ortamı içinde fiyat ortaya çıkamaz, fiyatlar yüksektir. Yapılması gereken mili sanayimizi güçlendirmek, ürünleri Türkiye’de üretmektir.

-İlaç sektörü ve ilaç kullanımı: SGK’ye genel müdür olduğumda eczacı arkadaşlarla oturur konuşurdum. Türkiye sömürü çarkından kurtulacaksak eş değere ilaç uygulamasını yapmak zorundaydık. Uygulamayı başlattığımda sonuna kadar götüreceğim, dedim. Türkiye’de eczacılar önerdi, biz de uygulamayı başlattık. İlaç tüketiminde Türkiye 16. sırada.

-Sağlık harcamaları ve finansmanı: Bu sorun bir bilim dalının doğmasına yol açmıştır. Aktüerya  denilen bilim dalı çok önemli. 12 Eylül darbesinden sonra devlette standart getirildi. Aktüerya bölümü kapatıldı. Ondan sonra sistem kendini finanse edemedi. Türkiye aktüerleri yurt dışından getirmek zorunda kalıyor.

İlaçlar, tıbbi cihazlar pahalı. Şehir hastanelerinde verilen garantiler var onlar da pahalı. SGK açık vermeye devam ediyor.
Bütçede, SGK harcamalarından 2,5 milyar tasarruf yapacağız, deniliyor. Mali açıdan sürdürebilirlik için SGK yeniden düzenlenecek. Emeklilik yaşı 65 oldu prim ödeme sayısı 5 binden 7 bin 200’e çıktı. Açık neden büyüyor?

-Sorunların çözümü demokrasi ortamında olur. Hukukun üstünlüğü, düşünce özgürlüğüne sınırlama getirilmemesi, hakimlerin açıkça tehdit edilmemesi, medyanın kontrol altında olmaması, Türkiye’nin bir çadır devletine dönüşmemesi gerekiyor.

-Hapishaneler tıka basa dolu. Güçlü olanlar dışarıda hak arayanların tamamı içeride. Parası olanlar dışarıda avukat parası ödeyemeyenler içeride. Dışarıdan müdahalelere boyun eğen bir Türkiye var. Merkel bir telefon ediyor bir gazeteci çıkıyor. Trump arıyor papazı serbest bırakıyorsunuz, Macron arıyor gazeteciyi bırakıyorlar. Demokrasi sağlıklı işleseydi Türkiye’nin ayağa kalkması lazımdı.

-1990’larda konsolosluktaki eylemler nedeniyle konsolosluğun etrafı çevrilmiş, cinayet işleyenler yargılanmışlardır. Amerika’da konsolos eşini arabadan attı diye tutuklandı. Bizde geliyorlar, cinayet işliyorlar, parçalara bölüyorlar, ellerini kollarını sallayarak yurt dışına gidiyorlar. Suudi kralı arayıp teşekkür ediyor. Bu ülkenin aydınlarına sesleniyorum: Bu işin sağı solu yoktur. İnançlıya da inançsıza da demokrasi lazım.

Marx, ‘Dünyanın bütün işçileri birleşin’ diyordu. Şimdi Türkiye ve dünyanın bütün demokratları birleşmek zorundadır. Birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kriz var kimse korkudan konuşamıyor. Demokrasiden yana olanlar ve karşı olanlar... Geldiğimiz süreç budur."

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları