loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu: Krizin tek sebebi basiretsiz yönetim

Kılıçdaroğlu: Krizin tek sebebi basiretsiz yönetim
Tarih: 13.11.2018 - 13:43
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
 
"Türkiye ekonomik kriz yaşıyor. Bütün sorumluluğumuzun bilincinde olarak krizin başlangıcında bir basın toplantısı yaptık. İktidar olanları dahi suçlamadan krizden nasıl çıkarızın yollarını anlatmaya çalıştık. 13 maddelik öneri paketini kamuoyuyla paylaştık.
İsraftan sakının dedik. Liyakata önem verin dedik. Akılcı borçlanma politikası güdün, egemen güçlerin isteğine göre borçlanmayın, üretime destek verin, dedik. Bizi suçladılar, önemli değil. 3 Ağustos'ta 100 günlük icraat programını açıkladılar. 100 günlük icraat programını sayın Erdoğan arkasında dizilmiş geniş kitleyle açıkladı. 100 gün doldu, ne oldu?
 
Yastık altındaki dövizleri çıkartın, yerli milli direnişi tüm dünyaya karşı ortaya koyun dediler. 100 günün sonunda gerçek şu; Bankalardaki döviz hesabı arttı, TL hesabı düştü. Daha işin başında beklentiler çökmüş oldu. Vatandaş sana bakıyor, sen savuracaksın ben aç kalacağım, sen köşeyi döneceksin, ben oturacak ev bulamayacağım, dedi.
Vatandaşın isimsiz uydurma dilekçelerle lekelenmemesi sağlanacaktı. Bu uygulama için ne yapıldı? Cenk Yiğiter, genç bir akademisyen. KHK ile üniversiteden atıldı. Yetmedi, dergilerde yazması yasaklandı, bazı bilimsel toplantılara katılması yasaklandı. Kamuda ve vakıf üniversitelerinde çalışması yasaklandı. Yetmedi, avukatlık da yapamazsın dediler. Üniversiteye yeniden gireyim başka bölümde okuyayım, dedi. Sınavı kazandı, yönetmeliği değiştirdiler, üniversiteye giremedi. Yurt dışına çıkması da yasaklandı. Sadece o da değil. Öğrenciler, akademisyenler, avukatlar hapiste. Bir de diyorlar ki lekelenmeme hakkınızı koruyacağız. O kardeşlerime sesleniyorum; Hiçbiriniz lekeli değilsiniz. 
Çocuklara karşı cinsel istismar suçlarında cezaları artıracağız, demişler. Buna karşı bile önlem almıyorlar. Biz kanun teklifi veriyoruz onu da kabul etmiyorlar. 
Hayvanlara eziyete karşı cezayı artıracağız, dediler. Kanun teklifi getirmediler.
Ben bin TL'nin altında aylık alan var deyince yok diyorlardı. 100 gün içinde yapacaklardı. Kanun teklifi gelmedi. Biz kanun teklifini hazırladık. Parlamentoya getireceğiz.  Bütün kardeşlerim izlesin kim emekliden yana kim değil.
Şehit yakınları ve gazilerin borçlarını sileceğiz, dediler. Kanun geldi mi, gelmedi. 15 Temmuz gazi ve şehit yakınları için 309 milyon TL toplandı. Ne oldu bu para? 
Sendikalaşma oranı yükseltilecekti. En son Flormar işçileri sendikalaşmak istedi, tamamının işine son verildi. Sanıyorlar ki 100 gün bitti, millet unuttu. Millet unutur, Kılıçdaroğlu unutmaz.
40 bin konut, iş yeri ve hizmet binası tamamlanacaktı. Adana'da müteahhitler cenaze namazı kıldılar. Fikirtepe'de kentsel dönüşüm yapıldı. herkes yerinden edildi, ortada müteahhit yok. Binlerce mağdur var. Onların hakkına biz sahip çıkıyoruz. 
PKK-PYD-YPG'nin yurt dışındaki finansman kaynaklarının kesilmesi için Avrupa ülkeleri ve ABD nezdinde diplomatik girişimlerde bulunulması vardı. 4 lider İstanbul'da toplandı. Terör örgütleri sayıldı, PKK-PYD-YPG yok aralarında. Vatandaşı kandırıyor. 
İsraf haramdır. Her ahlaklı insan israfa karşı durur. İsrafı önlemek insan olmanın gereğidir. 100 günde israfı önleyeceklerdi. Kamu idarelerinin harcamalarının gözden geçirilmesini, tasarrufların artırılmasını sağlayacak yöntem belirlenmesi yazıyordu. Bindiler Katar'ın uçağına ülke ülke geziyorlar. Katar Doğu Akdeniz'de İsrail'le doğalgaz arıyor. Katar'a bir şey diyemiyor. 
Sağlık turizminde Türkiye marka haline gelecekmiş. Ameliyatlar durdu, hasta yakınlarından eldiven istiyorlar. Valiler genelge yayınlıyor hasta sevketmeyin, diye. Piyasada 170 ilaç yok. 
Suriyelilere 35 milyar dolar harcadık diyorlar. Bu da doğru değil, onlar da sefalet içinde yaşıyor.
Modern toptancı halleri kurulacaktı. 100 gün geçti kurulan bir şey yok. Toptancıları suçluyorlar, fiyatları artırıyorsunuz, diye.
100 gün sonra ne oldu? Yumurtaya yüzde 62, tavuk yüzde 36, süt yüzde 33, patates yüzde 60, soğan yüzde 83, domates yüzde 142 arttı.
Doğalgaz yüzde 31, elektrik yüzde 45 zamlandı. 6 milyon asgari ücretli 1603 TL alıyor. Maaşlarında artış yok ama zamları görüyorlar. Seni perişan eden saraya karş durmak senin borcundur kardeşim.
Tarım Bakanı da enteresan biri. Biraz daha tavuk ve balık eti yersek et bize yeter, dedi. Bunlar bakan değiller, toplamışlar ne derse tekrar edecekler.
Türkiye ateş gibi yanıyor. İnsanlar geçinemiyor. Konkordato ilanlarına, intiharlara bakın. Önlem alın dedik. Krizin başındayız, ortasına da gelmedik. Mutfağa da tam yansımadı. Güneydoğu'da 65 un fabrikası kapandı. İnsanlar böbreklerini satmaya başladı. Sarayın, damadın bundan haberi var mı? Her 10 vatandaşımızdan 7'si kriz var diyor. Demeyenler saray ve çevresi, dolarla ihale alanlar. Eskiden 50 TL ile pazar çantası dolardı, şimdi yarısı doluyor. Eti gramla almaya başladı insanlar. Esnaf siftah yapmadan kepenk kapatıyor. İnsanın cebinde para olursa daha dik yürür, çoluğumu çocuğumu geçindiriyorum, der. Vatandaş önüne bakıyor, cebinde para yok. Krizin tek sebebi basiretsiz, öngörüsüz bir yönetim. Fatura vatandaşa çıkıyor. Kasaya damadını koyarsan böyle olur. Liyakat olacak ki işi ehline vereceksin. Kasayı damada teslim edene hesap soracaksınız. 
Ekonomiyi betona gömersen böyle olur. Üretmek yerine rantı tercih edersen böyle olur. Neden Mustafa Kemal ve arkadaşları ekonomik bağımsızlığa önem verdiler, Çünkü egemen güçlerden talimat almak istemiyorlardı. Her imkanımız var ama cennet içinde yoksulluk yaşıyoruz. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Tarımda kendi kendimize yetiyorduk, Arjantin'den mercimek alıyoruz. Dışarıdan et, hayvan alıyoruz. Kars, Ardahan, Iğdır bütün orta Doğu'yu beslerdi. Çin'den pirinç alıyoruz. 
Krizin sebebi dış güçler dediler. Onlara faiz ödemeyelim, teslim olmayalım, diyoruz. 
İsrafın önlenmesi lazım. Yöntem arayışına girmişler. Bir ev kadınını çağırın doktora tezi gibi anlatsın.
100 günün sonunda pahalılıkta rekor kırıldı. İşsizlik Fonu yağmalandı. İş kazaları arttı, hak arayan işçiler tutuklandı. Yurttaşın tamamı borç batağında. Et ve gıda maddelerini ithal ediyoruz, devam edeceğiz. Lükse şatafata tam gaz. Savurganlık yapan bir devletin itibarı olmaz. Üretiyorsan itibarın vardır. Tasarrufu vatandaş, savurganlığı saray yapacak. 
11 Ağustos'da krizden nasıl çıkılırın yollarını anlattık. Eksik var diyebilirsiniz ama kimse çıkıp da şu madde yanlıştır diyemez. 
2 Ekim'de Cemal Kaşıkçı konsoloslukta öldürüldü. Cinayeti işleyenler planı önceden yaptılar özel uçaklarla, resmi görevle geldiler. Cinayeti işlediler, ellerini kollarını sallayarak yurt dışına gittiler. Konsolos da gitti. Sarayda oturanlar ses kayıtlarını isteyenlere dinlettik, kayıtlar felaket" dedi. Önce sen dinledin kayıtları, neden cinayeti işleyenleri serbest bıraktın? Bu katillerin hiçbirinin diplomatik dokunulmazlığı yok. Bütün dünya biliyor, biz bilmiyoruz. Dünya biliyor TBMM'de 600 vekil bilmiyor. Araştırma önergesi vereceğiz, o ses kayıtlarının TBMM'ye gelmesini isteyeceğiz. 
Ses kayıtlarını almış, dünyaya sizleri de dinliyoruz, diyor. Devlet adamı olmak kendi ülkesinin kurumlarının çıkarlarını savunmak demektir. 
31 Mart 1924'te Mustafa Kemal Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurar. Diyanet İşleri Başkanlığı'na Rifat Börekçi'yi getirir. 98 yıl önce Atatürk ve arkadaşları için idam kararı verilir. (Atatürk'e destek açıklaması yapan) Rifat Börekçi ve arkadaşları için de idam kararı verilir. Bu insanlar gözlerini kırpmadan yollarına devam ettiler. Onlar ülkemizin bağımsızlığını sağladılar. İnancımızı özgürce yaşamaya başladık. İyi ki aramızda Rifat Börekçiler var. 98 yıl önce Damat Feritler, Dürizade Abdullahlar vardı. 100 yıl sonra aynı tablo yine toplumun önündedir. 18. Diyanet İşleri Başkanı 'Keşke Yunan galip gelseydi' diyen kişinin önüne gidip diz çöküyor. Bu ülkenin bağımsızlığında binlerce şehidimiz, kan vardır. Çoluk çocuk, kadın erkek demedik, bu ülkenin minarelerinde ezan özgürce okunsun diye. Şimdi kalkıyorsun Yunan galip gelseydi, diyenin önünde diz çöküyorsun. Ben bunu kabul etmiyorum. İnsan olmanın gereği ölenin arkasından rahmet okumaktır. Vatanına düşman, inancımıza düman olan bu kişi keşke Yunan galip gelseydi, diyor. 10 Kasım'da 9'u 5 geçe kenefe gidin, diyen biri. Diyanet İşleri Başkanı 9 Kasım'da ziyarete gidiyor. İnsani duygularla ziyaret yapıldı, diyor.  Resmi kıyafetle gidiyorsan o kurumu temsil ediyorsundur, bunu bilmiyorsan o koltuğu terket. Sana o koltuğu sağlayanlar idamla yargılandı. Ve sen tarihine inancına da ihanet ediyorsun. Tarihinden, geleneklerinden, inaancından bu kadar uzak birini tanımadım. Genç imam hatipler var. Mustafa Kemal Atatürk bu ülkenin kurucusudur, herkesin saygı duyması gereken birisidir, diyor. Diyanet İşleri Başkanına ders verir bir açıklama yapıyor. İslamı temsil eden bir kişi nefret uyandıracak işlerden uzak durmalı, diyor. Bu evladımızın gözlerinden öpüyorum. Bütün bu laflardan sonra o zatın okoltukta oturmaması alzım. O koltuk her inanca saygı koltuğudur.  O zatın o koltuğu bir an öçnce nıraması en büyük arzumdur." 
 
Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları