Kılıçdaroğlu: Rüşvet alanın burnundan getirmezsem siyaseti bırakacağım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir'de muhtarlar, STK temsilcileri ve kanaat önderleri buluşmasında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"Türkiye'nin içinde bulunduğu şartları hepimiz biliyoruz. Sakın ola ki umutsuzluğa kapılmayacağız. Bütün engelleri akılla, bilimle aşacağız. Kavga etmeden, görüşlerimize saygı duyarak, farklı düşünenei dışlamadan; herkesin kimliğine, inancına, yaşam tarzına saygı gösterek bu ülkede beraber nasıl güzel yaşayabiliriz. Dünyanın en zengin kültürüne sahip olan ülkeyiz. Nereye gidiyoruz diye soru işaretleri var kafamızda.

Bir devlet nasıl yönetilir? Yetkiyi millet verir.

Gelen parti devlet olmaz. Devlet ayrı parti ayrıdır. Bunu herkes bilmeli. Devlet bakidir. Bir parti ben devletim, demeye başlarsa orada tehlike var demektir. Hiçbir parti ben devletim, diyemez. Devlet adaletle yönetilir. Devlet aynı zamanda can ve mal güvenliğimizden sorumlu olan kurumdur. 

Bizimle beraber yaşayan canlıların da, doğanın da hakkını korumak zorundadır devlet. 

Adaleti sağlayan organa mahkeme diyoruz. Hakim kararı verirken kanuna göre karar vermez, hukukun üstünlüğüne ve vicdani kanaatine göre karar  verir. Hakim TBMM yerine geçerek hüküm ihdas eder ama vicdani kanaatini unutamaz. 

Böyle bir devlet adaletle, liyakatle yönetilen devlettir.

Bir ülkede bir içişleri bakanı diyor ki 'bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor'. Siyasetçiler töhmet altında kalıyor.İçişleri bakanı söyllüyorsa, emniyet, istihbarat ona bağlıyorsa o bu işi biliyor demektir.

Adaletle yönetilen bir devlette bakanı atayan kişi çağırır. 'Bu rüşvetçi kim, adını ver, yargıya vereceğiz' der. Böyle bir olay oldu mu, olmadı. O zaman adalet nerede? Rüşvetçinin ödüllendirildiği yerde adalet, hak olmaz. 

Sizlerin oyuna ihtiyacım var. Adaleti istiyorsanız sağlayacağım. Rüşvet alanın burnundan getirmezsem siyaseti bırakacağım. Milletin oylarıyla geleceksin, hazinenin içini boşaltacaksın.

Adaleti, hakkı, hukuku isteyenlerin bir araya gelmesi lazım. Ülkeye beraber sahip çıkmak zorundayız.

Antalya Serik'te 500 bin dolar rüşevtten bahsediliyor. Başkan kim nereden aldı, diyor. Bakan 'senden önceki başkan' diyor. Belediye başkanı yazıklar olsun, diyor toplantıyı terkediyor. O başkan AK Partili, onu tebrik ediyorum.

Gün sağcı solcu ayrımı günü değildir. Gün raydan çıkan treni rayına oturtma günüdür.

Merkez Bankası'nın kasasından 128 milyar dolar buharlaştı. Millete verildi, diyorlar. Birilerini suçlayarak değil düşünerek karar vermemiz lazım.

Gün düşünme günüdür, slogan günü de değildir. 

Gün sağcı solcu ayrımı günü değildir. Gün raydan kayan treni rayına oturtma günüdür.

Merkez Bankası'nın kasasından 128 milyar dolar buharlaştı. Millete verildi, diyorlar. Birilerini suçlayarak değil düşünerek karar vermemiz lazım.

Gün düşünme günüdür, slogan günü de değildir. 

Bir devlet düşünün kendi vatandaşından borç alacak. Bir devlet kendi vatandaşından TL üzerinden mi, ABD doları üzerinden mi borçlanır. Bir devlet yabancı parayla borçlanırsa ilk günahı işlemiş olur diyor. Kendi ülkende kendi paranın geçerli olmadığını kabul ediyorsun.

Bir devlet adaletle yönetilir. Hepimiz vergi veririz. Çağdaş demokrasilerde parayı harcayan hesabını verir.

Bütçe için bizden para toplayan iktidar hesap vermiyorsa demokrasi yoktur.

İktidar hastane, yol, havaalanı yaptık, diyor. Bunu kaça yaptın, diyoruz. Ticari sır, açıklanmaz diyorlar. Dünyada böyle bir örnek yok. Hepimiz vergi ödüyorsak bu çocuk neden işsiz, neden bu çocuk yatağa aç giriyor, neden çiftçi alınterinin karşılığını alamıyor diye sormamız gerekiyor. 

187 milyar dolar faiz ödüyoruz Londra'daki bir avuç tefeciye.

 Suriyeliler geldi, 40 milyar dolar harcadık. Sizlerin oylarıyla iktidar olursak bütün Suriyelileri 2 yıl içinde geri göndereceğim. Suriyelilere kızmıyorum, ırkçı değilim ama oradan geldi başımın üstüne. Ben Suriye'deki savaşı bitirmek onu geri göndermek zorundayım.

Davulla zurnayla göndereceğim. Önce Suriye ile karşılıklı büyükelçilikler açacağız. AB'ye gidip yolu, okulu, köprüsü, hastanesini yaptıracağız. İş imkanı da sağlayacağız. İş adamlarına fabrikaları kur, diyeceğiz. Bu işin kaybedeni olmayacak. 

Orada giden Suriyeli kardeşlerimizin güvenliğinin de sağlanması lazım.

Afganistan'ndan gelenler var. Tam bir felaket. Hepsi genç. Ne işin var kardeşim. 2900 km'lik yolu aşıp buraya geliyor. Burası yol geçen hanına döndü.

Sınıra gittim, oradaki gümrükçüler buradan geçmediler, diyorlar. Nereden geldi bu adamlar. 

Afganlar Türkiye'ye gelecek, burada kalacaklar, üst düzeyde taraflar görüşüyorlar. Finansmanı halledersek kalacaklar. Kimden izin aldın?

Bir devlette çürüme olursa kurumlara sirayet eder. Hiçbir kurum görevini yapamaz hale gelir. 

Hiçbir egemen gücün gölgesini istemeyiz. Kendi ülkemizde göbeğimizi kendimiz keseriz. 

Osmanlı sanayi devrimini kaçırdığı için battı. Ama cumhuriyeti kuranlar Kayseri'de uçak fabrikasının temelini attı. Eskişehir'de uçak fabrikaları kurdular. 40'lı yıllarda uçak ihraç eden 5 ülkeden biriydik. 

Tarihini bilmeyen geleceğini sağlıklı inşa edemez.

Uşak Şeker Fabrikasını bu devlet sadece yumurta satarak kurduk.

Otoriter ve demokrasi devletler olarka ikiye ayrılır dünya. Otoriter devletler gelişmemiştir.

Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Bir tartışma çıktığında cumhurbaşkanı tarafları davet eder çözüm masası oluşturur. Bu yüzden cumhurbaşkanlığı tarafsızdır. Cumhurbaşkanı her gün konuşmaz. 

Cumhurbaşkanı kendi ve ailesiyle, yaşam tarzıyla örnek olmalı. Kibirden uzak durmalı, alçak gönüllü olmalı. 

Muhtarlara yardımcı pesonel tahsis edilmeli, dedim. Kıyamet koptu. 

Yetkileriniz istismar ediliyor, kullanamıyorsunuz. Her muhtarlığı bütçesi olması lazım. Fakir fukaranın en rahat ulaştığı muhtardır. Bütçe koyarsınız, denetlersiniz. Sosyal yardımların muhtarlar aracılığıyla dağıtılması lazım.

Belediye meclisi karar alıyor mahallesiyle ilgili muhtarın haberi olmuyor. Muhtar mutlaka toplantıya katılmalı, söz ve oy hakkı olmalı."