loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu: Türkiye'nin geleceğinde CHP'nin olup olmayacağına halk karar verir

Kılıçdaroğlu: Türkiye'nin geleceğinde CHP'nin olup olmayacağına halk karar verir
Tarih: 05.03.2021 - 08:44
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TV5 kanalında canlı yayınlanan "Liderler Turu" adlı programda gündeme dair soruları yanıtladı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
"-(Erdoğan'ın 'Türkiye'nin geleceğinde CHP diye bir partiye yer olmadığını görüyoruz' sözleri) Erdoğan'ı hiç muhatap almak istemem. Nedeni de şu? Erdoğan bugüne kadar neler söyledi ve neler oldu bakıldığı zaman Erdoğan'ın bütün dünyası Cumhuriyet Halk Partisi'ne nasıl saldırırım, nasıl karalarım, nasıl halkın gözünde küçük düşürürüm? Bütün amacı, bütün çabası bu. Ülkenin bu kadar sorunu var. Esnafın, çiftçinin, emeklinin sorunu var, evlerde sorun var, işsizlik sorunu var. Allah aşkına bir ülkeyi yöneten insan bu sorunlarla uğraşacağına neden CHP ile uğraşır. Ben ne yaptım? Erdoğan ile ilgili sadece 'işsizlik var' dedim hatırlattım. 'Tefecilere dünyanın parasını veriyorsunuz' dedim hatırlattım. 'Çiftçinin, esnafın durumu iyi değildir' dedim hatırlattım. Eskiden derlerdi ki 'Cumhuriyet Halk Partisi sadece eleştirir.' Yaptığım her hatırlatmanın sonunda nasıl çözülmesi gerektiğini de anlattım aksini söylemesin diye. 'Bir Esnaf Bakanlığı kurulmalı, esnafın bir muhatabı olmalı, esnafa dükkanı kapatıyorsan kira parasını vermen lazım. Çalışanlara belli bir gelir vermen lazım. Pandemi var evet dükkan kapansın ama sosyal devlet dediğiniz devletin bu insanlara yardım etmesi lazım.' dedim. Hatta şunu bile söyledim, yardım yaparken gerekirse Merkez Bankasında karşılıksız para da basın, bunu da söyledim.

-Türkiye'nin geleceğinde CHP'nin olup olmayacağına bir kişi karar veremez, halk karar verir. Sen kimsin olmayacak diyorsun? Sana bu yetkiyi kim verdi? Kullandığım üslubun, kurduğum cümlelerin doğru olduğuna inanıyorum.

Devleti yönetenlerin en sert eleştirilere tahammül etmeleri lazım ve sabırla dinlemeleri lazım. En basit eleştiriye bile tahammül edemeyen bir kişinin sağlıklı olarak devleti yönetme şansı yoktur. Ne üzerinden yapacak bütün eleştirileri 'CHP 1940'larda bunu, 30'larda bunu yapmış.' Devleti yöneteceksen geleceğe bakacaksın. Geçmiş tamam o tarihçilerin işi, sen geleceğe bakacaksın, 'Gelecekte Türkiye'yi nereye götüreceğim.' oraya bakacaksın. Ben ısrarla söylüyorum, sen 83 milyonu Londra'daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale getirdin. 'Hayır yapmadım' demiyor mesela, diyemiyor, dediği an rakamları önüne koyuyorum. 19 yılda 180 milyar dolar. Siz faiz ödüyorsunuz, bir avuç tefeciye ödüyorsunuz. Türkiye'yi bir anlamda teslim almış vaziyetteler. Kızdırdıkları zaman dolar yükseliyor, biz de hemen faizleri yükseltiyoruz dolar düşüyor. İster faiz yükselsin, ister dolar yükselsin onlar karlı, biz karlı değiliz. Tahterevallinin iki tarafında da onlar var. Peki biz? Çiftçi, emekli, memur kazanıyor mu? Hayır. İşsizlik var. Bir ülkeyi yöneten kişilerin ekonomideki başarısını yarattıkları istihdam ile ölçülür. Siz 19 yıl memleketi yöneteceksiniz 10 milyonu aşkın işsiz çıkacak, sorumlu kim 'CHP zihniyeti'. Allah aşkına ne yaptık biz? Sanki ben devleti yönetiyorum, beyefendi muhalefet, beni eleştiriyor. Beni eleştirmene gerek yok.

-Ordunun tank palet fabrikasını Katar'a peşkeş çektiler. Bir Türk lirası dahi almadan Katar ordusuna peşkeş çektiler. O fabrikadaki sırları ben bilmem, orada çok önemli aletler üretiliyor ama Katar ordusu bilir. Niçin? Hangi gerekçeyle? 50 milyon dolar yatırım yapacaktı Katar oraya, yapmadı. 

-(Partideki istifalar) Demokrasi varsa her partinin içinde tartışmalar olur. Tartışma olmasın demek yanlış olur. Her partinin bir merkez yönetimi var. Dolayısıyla onlar kendi aralarında otururlar tartışırlar, biz de her hafta merkez yönetim kurulu toplandığı zamanTürkiye'nin en önemli sorunları neyse oturur tartışırız. Herkes görüş birliği içinde mi? Hayır. Buradaki sorun şu, bazı arkadaşlar partinin dışında yer almak istiyorlar, yani partinin izlediği politikayı beğenmeyebilirler ve partinin dışında yer almak, ayrı bir parti kurmak ve kendi düşüncelerini geniş kitlelere aktarmak isteyebilirler. Eğer demokrasi varsa ve biz de demokrasiye de saygı duyuyorsak, bunlara da saygı duyacağız. Burada üzerinde durulması gereken temel nokta şu, ayrıldıktan sonra kitle gerçekten ona hak verecek mi vermeyecek mi? Dolayısıyla bu kararı veren kişilerin oturup iyi düşünmesi lazım. Ayrıca şöyle de düşünmeleri lazım. Türkiye'nin içinde bulunduğu tabloya bakmaları lazım, bu tabloda Türkiye siyasal olarak iki ana eksene ayrılmış durumda, bir tarafta demokrasi isteyenler var ki bunun içinde çok farklı görüşlerde olan insanlar var. Bir tarafta da otoriter rejimi isteyenler var. Dolayısıyla ayrı parti kurmak, ayrışmak, demokrasiden yanaysa bir sorunumuz yok ama otoriter rejime destek çıkılıyorsa ve otoriter rejim bundan yararlanıyorsa o zaman burada sorunumuz var. Bu konudaki yorumu ben halka bırakıyorum, kendim bir özel yorum yapmak istemem.

('Eve dön çağrısı yapar mısınız?' sorusu) Herkese yaparım. Bizim ayrışma, bölünme gibi bir lüksümüzün olmaması lazım. Eğer biz gerçekten demokrasiyi savunuyorsak, herkes düşüncelerini, inancını, kimliğini özgürce yaşamak istiyorsa ve biz buna destek veriyorsak niye ayrılıyoruz? Her tartışma ayrılık getirmemeli.

(Teoman Sancar'ın istifası) Teoman Bey kendi özgür iradesiyle ayrıldı. Benim hiçbir açıklamam olmadı. Diğer arkadaşların da bir açıklaması olmadı. Özel hayatın gizliliği esastır, bir anayasal güvence altındadır. Kaldı ki kişilerin özel hayatını siyasette kullanmak asla doğru değildir. Kendisi ayrıldı ve ayrıca suç duyurusunda bulundu kendisine yönelik şantaj yapanlarla ilgili. Tutuklamalar var galiba, bilmiyorum kaç kişi tutuklandı veya gözaltına alındı. O da takip ediyor.

(Son dönemde çok sayıda siyasi parti kurulması) Demokrasiye inanıyorsanız buna da saygı göstereceksiniz. Gitmişler kendi partilerini kurmuşlar, çalışıyorlar. Bir şey söyleyecek halimiz yok. Siyaset mühendisliği dediğimiz bir kavramdan söz ettim. 'Acaba Millet İttifakı'nı nasıl bozarız, zayıflatırız, kimlere hangi olanakları sağlayarak bunu yapabiliriz?' diye öyle bir düşüncenin Cumhur İttifakı'nda olduğunu biliyoruz. Ama bunlar, siyasette dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahip değiller. Önümüzdeki seçimlerin bir parti seçimi olduğuna da inanmıyorum. Önümüzdeki seçimler demokrasiden yana olanlarla otoriter rejimden yana olanlar arasında bir seçim. Vatandaş da oyunu oradaki seçenekler arasında bu çerçevede kullanacak.

-AK Parti'nin bütün bu buhrana ve olumsuzlara rağmen, belli bir oy potansiyelini koruduğu gerçeği de var. Sürekli eriyen bir yapı var. O eriyen yapının bir kısmı kararsızlar denilen grup olarak anketlerde yer alıyor. Aslında o kararsız olanlar bakıyor siyasi partilere. 'Söylemi nedir, Türkiye'ye yönelik tavrı ve potansiyeli nedir?' diye. O çerçevede oyunu kullanacaktır. Karamsar değilim. AK Parti'de ciddi bir erime ve eleştiri var. Sadece vatandaşlar arasında değil, şu andaki AK Parti milletvekilleri içinde de rahatsız olanlar var.

(İktidara geldiklerinde ilk bir haftada neler yapacaklar) Tank palet fabrikasını Katar Ordusu'ndan alıp ordumuza teslim edeceğiz. Bir kararnameyle bu yapılacak. Çiftçinin Tarım Kredi ve bankalardan aldığı borçlar var, borçların faizlerini sileceğiz. Ana parayı makul ölçüde ödeyecek. Esnafın stopaj vergisini bir kararnameyle kaldıracağız. Esnaf da esnaf kredi kooperatiflerinden ve bankalardan kredi aldı, faizini bir kalemde siliyoruz. Ana parayı belli taksitlerle ödeyecek. Kredi Yurtlar Kurumu'ndan kredi alan çocuklar... Bu çocukların banka hesaplarına ya da ailelerinin hesaplarına haciz uygulanıyor. Önce iş ver sonra parayı iste. Faizlerin tamamını sileceğiz, çocuk işe girdikten sonra ödemesini isteyeceğiz. Onun dışında para almak doğru değil. 15 Temmuz şehitleri için toplanan paraları faizleriyle beraber gazilere ve şehit yakınlarına... Ayrıca Beşiktaş saldırısında hayatını kaybeden vatandaşların da biriken paraları var, 52 milyon lira, onu da ailelerine dağıtacağız. Süleyman Şah Türbesi'ni kendi toprağımıza götüreceğiz. Bayrağımız da dalgalanacak.

(Cumhurbaşkanı adayı olacak mı?) Biz bir ittifaktayız. Ben ittifak liderleriyle görüşmeden, bir araya gelip istişare etmeden görüş beyan etmeyi asla doğru bulmam. Aksi halde ittifak yara alır. Her parti ayrı ayrı mı çıkaracak, yoksa anlaşıp bir kişiyi mi çıkaracak, bunun üzerine oturur konuşuruz. Liderlerin hepsi Türkiye'yi bilen, seven, demokrasi isteyen, güçlü bir parlamenter sistem, yargı bağımsızlığı isteyen liderler. O aşamada bir araya gelip karar veririz. O karardan sonra da herkes saygı duyar. Güçlendirilmiş parlamenter sistemden neyi kast ettiğimiz konusunda da vatandaşa biraz bilgi vermemiz lazım. Biz, Saadet Partisi, DEVA, Gelecek çalışıyor, İYİ Parti çalışıyor. Bu partiler de kendi aralarında bir çalışma yapıyorlar. Belki önümüzdeki süreç içinde çalışmalar olgunlaşınca bir ilkeler listesi hazırlayabiliriz. O ilkeleri kabul edip altına imza atarsak o zaman vatandaşa daha çok güven vermiş oluruz."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları