Kılıçdaroğlu'ndan 4 ayaklı 'ekonomik dönüşüm stratejisi'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Ekonomi Masası'nın düzenlediği "Üreten, Çalışan, Hakça Paylaşan Türkiye" konulu panelde konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

"Bugün bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Bütün illere arkadaşlarımızı gönderdik, illerde ticaret, sanayi odalarıyla görüşüldü. Bu krizden nasıl çıkarız diye 13 maddelik açıklama yaptık. İktidara hiçbir eleştiri getirmedik. Çok iyi niyetlerle sahadan aldığımız bilgiler, birikimlerimizle 13 maddelik bildiri açıkladık. 

Orada devlette liyakat sistemi yeniden inşa edilmeli, dedik. Bir siyasal iktidar devleti yönetmeye başladığında devletin kurmaylarından yararlanır. Ekonomide sorun varsa, bürokrasi yaklaşan sorunu siyasetin önüne koyar. Eğer liyakati çökertirseniz bürokrasi siyasi otoriteye uyarı yapamaz, dedik. Defalarca Erdoğan'ı, bakanları uyarmıyor musunuz, diye söyledik. Defalarca hukukun üstünlüğünü sağlayın, dedik.

Büyükelçi olmak kolay değildir. Dışişleri Bakanlığı'nın sınavına gireceksiniz, deneyim elde edeceksiniz, sonra büyükelçi olacaksınız. Şimdi akraba, tanıdık büyükelçi... Olmaz. Teyze oğlu bir yere, damat bir yere... Bunlar doğru değil. 

Bir ülkede can va mal güvenliğini sağlayan temel unsur hukukun üstünlüğüdür. Görüştüğüm her yetkiliye AB'ye tam üye  olmak istiyor muyuz? diye sordum. Neden AB'nin dayatmalarını bekliyoruz. Gelin AB'nin öngördüğü demokratik standartları gerçekleştirelim. Buna iktidarda olan partinin yetkilileri yanaşmıyor. Yapısal reformlardan birisi budur. 

Ekonomik krizin faturasını kim ödeyecek? Dolarla yapılan ihaleleri TL'ye çevirin, dedik. Tam tersini yaptılar, vatandaşa da dolarla bono al, dediler. Kendi paranıza güvensizlik tohumları ekiyorsunuz. Krizin sorumlusu kim arayışına girdiler. Dış güçler, CHP, dediler. Manav, komisyoncu, hal esnafı sorumlular arasında sayıldı. Aklı başında olan herkes 17 yıldır iktidar kimse krizin sorumlusunun o olduğunu bilir. 

Ekonomi konusunda dönüşüm stratejisi sunmak istiyorum. Bu tarihsel sorumlululğumdur. Reel sektörde kriz başladı, işsizlik daha da büyüyecek. Ekonomi konusunda dönüşüm stratejisinin ayakları var.

1'ncisi hukukun üstünlüğünü sağlamak, katılımcı demokrasiyi güçlendirmek zorundayız. Demokrasisi gelişmemiş hiçbir ülke büyümemiş, kalkınmamıştır.

Tek adam rejimlerinde bu olmaz. 12 Eylül darbesinden sonra bütün devlet kadrolarında aynı standartlarda elemanların olması öngörülüyor. Aktüel kadro var, kaldırın diyorlar. SGK'nın olmazsa olmazıdır halbuki. Sonraki yıllarda bu aktüellerin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı.

Demokrasilerde partiler devleti yönetmek üzere gelirler, devlet olmak üzere gelmezler. Devlet olmak için geliyorsa tek adam rejimi ortaya çıkar. Bugün yaşadığımız sorun budur.

2'ncisi, üreten Türkiye... Türkiye üretim sürecinden koparıldı. İthalat olmadan üretim yapamaz hale geldi. Bu egemen güçlerin Türkiye üzerinde söz sahibi olmasına neden oluyor. Katma değeri yüksek ürün üretmemiz lazım. Sanat alanında da üretmemiz lazım, üniversitelerde de bilim üretmemiz lazım.Üniversiteyi konuşamaz hale getirirseniz üretebilir misiniz? Yeni bir kavramı Türkiye'nin gündemine getirmek istedik. Teknoloji liseleri... Ara eleman yetiştirmek için... İktidar buna baktı mı, ara eleman neden yetişmiyor, diye sorguladı mı, hayır, günü birlik yaşadı. Türkiye bilgi çağını yakalamak zorundadır. 2 temel dengesizliği yaşıyoruz. Gelir dağılımında dengesizlik var, büyüyor; bölgesel dengesizlik var, o da büyüyor. 

3. ayak, güçlü bir sosyal devlet. Bir ülkede huzur olsun istiyorsanız, gelişmiş bir sosyal devlet olması lazım. 1974'te Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü'nün Sosyal Güvenliğin Asgari Normaları Sözleşmesini parlamentodan geçirdi. Aile Yardımları Sigortası neden uygulanmıyor? Sosyal devlette devletin yaptığı yardım vatandaşın hakkıdır, otoritenin lütfu değil. Bu bizim gündemimizde. Keşke sendikaların, EYT'lerin de gündeminde olsa. Güçlü bir sosyal devlet huzurun ve barışın temelidir. Güçlü bir sosyal devlet yoksa ahlaki değerlerde hızla yozlaşma olur.

4. ayak sürdürülebilirliktir. Demokrasini gelişebiliri üretimde önemli noktalara gelebilirsiniz, güçlü sosyal devlet olabilirsiniz ama sürdürülebilirlik çok önemlidir. Bilgi çağında hala üniversiteler bilgi üretemiyor. İktidarın dünyadan haberi yok. Merkez Bankası'nın bağımsızlığı, aile sigortası, yargı bağımsızlığının sağlanması yapısal reformdur. Sürdürülebilirliğin başka bir özelliği var. Bunları dünyadaki değişimi yakından izleyerek ve kendinizi yenileyerek yolunuza devam etmeniz lazım. 

İktidar Türkiye'yi krizden çıkaramaz. Önümüzdeki günlerde Türkiye daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacak. Yetkiyi bir kişiye teslim ederseniz çözüm üretemezsiniz. İktidar sorunların parçasıdır, sorun yaratan çözüm üretemez. Önümüzde yerel seçimler var. Adaylarımız kimseyi suçlamadan sadece projelerini anlatarak yola devam ediyorlar. CHP'nin yönettiği yerlerde gerçekten huzur ve sevgi var. Kimseyi ötekileştirmiyoruz. Bizler sorumluluğumuzu biliyoruz. Bir stratejik dönüşüme Türkiye'nin ihtiyacı var. Dış politikayı kavga eksenli yaparsanız 3,5 milyon Suriyeliyi getirirsiniz, dönüp Esad'ı suçlarsnızı. Yakında gidip barışacaklar. Neden on binlerce çocuk ve kadının ölümüne yol açtın, diye sormak zorundayız. Yine de karamsar değilim. Bu ülkede azımsanmayacak ölçüde yargı bağımsızlığına saygı gösteren yargıç  da var. Umutsuzluğa kapılmamız söz konusu değil. 

Türkiye vergi, eğitim konusunda tam bir felaket. Bakan eğitim yoğun bakımda diyor. 17 yıldır tek başınıza yönetiyorsunuz. Onlar krizin içinde sürüklenip gidiyor, biz tartışıyoruz. Krizi kim yarattı diyorlar? Siz yarattınız, perişan ettiniz. Biz kriz nasıl çözülür diye olaya bakarken, sendikalarla, vatandaşlarla, esnaf, ticaret, sanayi odalarıyla görüştük. Şikayetlerini dinledik, çöüzm ürettik. Hayata geçmedikçe kriz derinleşecektir. Türkiye'nin bu tabloyu aşma gücü vardır."

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak,CHP Ekonomi Masası tarafından düzenlenen "Üreten, Çalışan, Hakça Paylaşan Türkiye" başlıklı toplantının bitiminde basın mensuplarının sorularını cevapladı.