loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Bir cumhurbaşkanı devleti mi yönetecek belediyeyi mi yönetecek?

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Bir cumhurbaşkanı devleti mi yönetecek belediyeyi mi yönetecek?
Tarih: 28.05.2019 - 13:30
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"Ekrem beyin haksızlıkla karşı karşıya olduğunu herkes kabul ediyor. İstanbullular haksızlığı giderecek. Milletvekili arkadaşlarımızın büyük kısmı İstanbul'da.
-Eşref Kolçak Türk sinemasının önemli isimlerinden birisiydi. Onu 92 yaşında sonsuzluğa uğurladık. Sinema dünyasının başı sağolsun diyoruz. 
-AA muhabirinin cansız bedenine ulaşıldı. Ona rahmet diliyoruz AA'daki arkadaşlarına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. 
Konya'da belediye başkanı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Başsağlığı diliyoruz. Bu saldırıyı asla kabul etmiyoruz. Babasını aradım başsağlığı dileklerimi ilettim. 
-Yavuz Selim Demirağ saldırıya uğradı. Aramızda. Gazeteciler kamu görevi yapar. Bazıları rahatsızlık duyabilir. Sayın Demirağ saldırıya uğradı. Saldıranlar önce yakalndı sonra bırakıldı.
Antalya'da İdris Özyol saldırıya uğradı, Ergün Çevik de saldırıya uğradı. Adana'da Hakan Deniz de 24 Mayıs'ta saldırıya uğradı. Son olarak Sabahattin Önkibar saldırıya uğradı, saldırganlar bırakıldı. Haber yaptı diye bir gazeteciye şiddet uyguluyorsanız, geri çekilirler diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Hiçbir namuslu gazeteci dayak yedi diye bir adım geri adım atmaz. Saldırganların tutuklanması için öldürülmesi mi lazım? 'Adam dövmekte ustadır arkasında destekçileri vardır' diye sertifika verin bir de saldırganlara. Biz adalet istiyoruz. Saldıracaksınız serbest kalacaksınız. En çok tahrip edilen adalet kavramı...
-Geçen hafta Şaban Vatan geldi. Rabia Naz'ın babası. Adalet arıyor. Bir detektif gibi araştırarak adalet arıyor. Adaletin önünü tıkamak, faillerin yakalanmasını engellemek istiyorlar. Rabia Naz 11 yaşında hayat dolu bir kız. Haber geliyor Rabia Naz evinin önünde sırt üstü yatıyor. Baba geliyor ayağı kırık, hastaneye kaldırıyor. Bir süre sonra babasına öldü, deniyor. Babaya intihar etti, deniyor. Öğretmenlerine, arkadaşlarına soruyorlar hayat dolu bir kız. Baba araştırıyor, olayın trafik akzası olduğunu söylüyorlar. Bir araç çarpıyor, alınıyor, metruk bir eve götürülüyor, ordan getiriliyor evinin önüne bırakılıyor. Baba araştırma yapılsın istiyor. Savcı gizlilik kararı koyuyor. Bir gazeteci arkadaşımız Metin Cihan konuyu takip ediyor. Gerçeği çıkarmak için gazeteci arkadaşımız her çabayı gösteriyor. Ambulasn şoförünün ifadesi: Ambulansta video kaydı vardı, polis sildirdi. Polis niye sildirir? Saçından ayağına kadar hızar tozu bulanmıştı. Belediye o evin yıkımına karar veriyor. Delilleri yok etmek istiyorlar. 11 yaşındaki bir çocuktan söz ediyoruz. Failler bulunmasın diye telefon üstüne telefon. Savcı, polisler olayın üstünü kapatmak istiyor. 4-5 katlı bir binadan atlıyor, deniyor. Niye atlasın? Polisler olay yerinde inceleme yapalım diyorlar. Bu kızımızın ağırlığında bir çuvalı iki polis aşağı atıyor, çuval terasa düşüyor, sonra gürültüyle aşağıya düşüyor. Olayın kapanması isteniyor. Yargı camiasına sesleniyorum: Sizin göreviniz delilleri karartmak değil, onu yapanları adalete teslim etmek. 
Babayı 'akli dengesi yerinde değil' diye şikayet ettiler. İnsaf. Bizler takipçisi olacağız. Adalet gerçekleşinceye kadar. 
-24-25 Mayıs'ta Amasya-Merzifon'da dolu afeti yaşandı. Afeti yaşayan köylerdeki muhtarları aradım, milletvekilleri arkadaşlarımız ilgilendi. Rapor çıktı. Toplam 53 köyde 199 bin 800 dekar alanda zarar meydana geldi. Bu zararların karşılanması lazım. Muhtar arkadaşım şunu söyledi: Çoğumuzun tarım sigortası yok. Bazı nedenleri var bunun dediler. Afet yaşanan bölgeyi afet bölgesi ilan etsinler. Bunu yapmıyorlarsa faizleri silin, borçlarımızı taksitlendirin, diyorlar. Elin oğlunun, vergi kaçıranın faizini siliyorsun, bu faizlerin de silinmesi lazım. Bu olayın takipçisi olacağız. 
-AK Partili kardeşlerime seslenmek istiyorum. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir ama bu memlekette hepimiz huzur içinde, adaletle yaşamak istiyoruz. Açlık olmasın istiyoruz. Cumhurbaşkanı var mı, var. Seçimle geldi. Parlamentoda yemin etti. AK Partili. İlk yaptığı iş TBMM'de yemin etti. Tarafsızlıkla çalışacağına namus ve şerefi üzerine yemin etti. Bir cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Devletin başı. Devlet bütün vatandaşlarına hizmet eder. Her vatandaş kanunlar önünde eşittir. Bu neden cumhurbaşkanlığı tarafsız olmalı. AK Partili kardeşlerim bunu unutmasınlar. Bir cumhurbaşkanı günün 24 saati belediye başkanları sçeimlerine müdahale eder mi? Bir tarafta belediye başkanlarının adayı var, diğer tarafta Erdoğan'ın fotoğrafı var. Erdoğan belediye başkanı mı olacak? Siyasi partiler arasında ciddi anlaşmazlık çıktı diyelim. Gelin, der çözmek ister. Bu şans yok şu anda. Devletin sigortası yok. Bir cumhurbaşkanı devleti mi yönetecek belediyeyi mi yönetecek? 
Erdoğan 2002'de AK Parti'nin genel başkanı olarak geldi. Seçilemiyordu anayasanın değişmesi gerekiyordu. Birinci olan partinin başkanı parlamentoya gelemiyordu. Anayasayı değiştirdik, yoksa anayasa değişemezdi. Ankara'da Keçiören'de mütevazi evde oturdu. Halkın arasındayım, dedi. Lojmanları sattılar. Aynı şekilde Meclis'in 6 bin çalışanı var, 3 bine indireceğiz, dedi. Bugün sordum 8 bine çıkmış çalışan sayısı. 
Yönetici haricindeki tüm makam araçlarına son vereceğiz dedi. Sadece İBB'den örnek vereceğim. Sayışay raporuna göre İBB'de 643 yönetici var. Makam aracı sayısı 1717. AK Partili kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum. Açlıktan ölen Kübra bebeği bn unutmadım, onlar unuttu. Erdoğan'ın yazlık, kışlık, uçan sarayı var. Bir yere giderken orduya gidiyor. Binlerce polis, yüzlerce araba. Savaşa mı gidiyor, hayır İstanbul'a gidecek. Nedir bu şatafat? Yakılan her mazot fakirin cebinden alınıyor. Erdoğan kibir abidesine dönüştü. Ben bana oy ver demiyorum. Allah'ın verdiği akılsa bunu kullanacağız. Çocuk açlıktan ölecek beyefendi 1110 odalı yerde keyif sürecek. Dünyanın hiçbir ülkesinde israf itibar değildir. Hele bizim gibi milyonlarca inanın karnını doyuramadığı yerde...
-Gün düşünme, ahlak, adalet günü. Ben senin ahlakına, vicdanına seslenmeyeceğim de kime sesleneceğim. Sen geçinemezken bu bizim paramızı kullanıyorum 2002'de geldi başka bir şey daha yaptı. Yolsuzlukları araştırma komisyonu kurdu. Ben komisyonun üyesiydim. Komisyonun başında Azmi Ateş vardı. Oturduk beraber araştırdık, Azmi Ateş bir daha vekil olamadı. Niye olamadı? Azmi Ateş CHP vekili değil AK Parti milletvekiliydi. 3 Y diye iktidara geldiler. Yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk var, mücadele edeceğiz, dedi. AK Partili kardeşlerim yolszuluklar, yoksulluk, yasaklar bitti mi? Yönetenler gırtlaklarına kadar yolsuzluk içinde. 3 bakanın yolsuzluk dosyası Yüce Divan'a gönderilmedi. Hani kul hakkı günahtı. AK Parti'ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum, yolsuzluk dosyaları kapatmak, fakir fukaradan toplanan vergileri iç etmek ne demektir? Yoksulluk var, bitireceğiz, dediler. AK Partil kardeşim yoksulluk bitti mi? 17 yıldır yönetiyorlar. 
2002'de bir esnaf başbakanlığın önünde yazar kasa fırlattı. Kendisini yakan yoktu, şimdi intihar edenler, kendilerini yakanlar var. 
17 yılın sonunda vatandaş borç batağında. Kredi kartı borcu 518 milyar TL. Niye icra dairelerini sayısını artıyorlar? Devlet de borç batağında. İç borç 653 milyar TL. Dış borç 557 milyar TL. Nereye gitti bu para? Yolsulluk, açlık diz boyu. Çöp kutularından bir şeyler toplayıp geçimini sağlayan yüzbinlerce kadın-çocuk var. Sen bu paraları nereye harcadınız, diye sormayacak mısın? Yönetemiyorlar, yönetemezler. Devlet ahlakla, liyakatle, vatandaşları kucaklayarak, her kuruşun hesabının verilmesiyle yönetilir. Öyle bir çıkmaza geldiler ki her şeyi dolara bağladılar. Biz yerliyiz, milliyiz, diyorlardı. Ne yerliler ne milli. 
Dolar alan yanacak deniyordu, TL tutan yanıyor. Bankalarda mevduatın yarısından fazlası dolar hesabı. Vatandaş devlete, cumhurbaşkanına güvenmiyor. Memleketi bu hale kim getirdi? Dış güçler mi söyledi borç alın diye? Son 1 yılda 1 milyon 376 bin kişi işsiz kaldı. Sen de işsiz kalıyorsun, gidiyorsun çocuğunu işsiz bırakana oy veriyorsun. Neden? Senin çocuğun iş buldu diyelim komşunun çocuğu işsiz. 
TÜRK-İŞ'e göre açlık sınırı 2124 TL açlık sınırı. Asgari ücret 2020 TL. Açlık sınırının altında asgari ücret mi olur? 8 milyon 50 bin kişi asgari ücret ya da altında gelir elde ediyor. 16 milyon kişi evine ekmek götüremiyor. 
İşsizlik diz boyu sarayda oturan herkes iş bulacak diye bir şey yok, diyor. Tam bir kibir abidesi. Herkesi aşağılıyor. Cami açılışında bir kadın 'işsizim' diyor. 'Kocan çalışıyor mu, tamam' diyor. 
Şurda, burda kuyruk vardı, diyorlar. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu millet soğan-patates kuyruğuna girmiştir. 
-Sadece İstanbul'da 1 milyonu aşkın hanenin ya suyu ya doğalgazı, ya elektriği kesik. Verdiğiniz oya ihanet edenin arkasından niye gideceksiniz?  Ekrem İmamoğlu'nun ilk yaptığı işlerden birisi uyuşturucu komisyonu kuralım, dedi. Reddettiler. AK Partili kardeşlerime sesleniyorum, fakir ailelerin çocuklarını buluyorlar. 17 yıldır bu memleketi kim yönetiyor? Dış güçler mi yapıyor? Beka sorunu diyorsanız, budur. 
Yasaklarla mücadele edeceğiz, dediler. Hapiste yazar mı, siyasetçi mi olur, dediler. Bunlar darbe döneminde olur, dediler. Bugün Türkiye'nin hapishanelerinde vekiller, yazarlar, avukatlar, öğrenciler var. Yetmiyor, fabrika yapacaklarına yeni hapishane yapacaklar. Daha modern hapishaneler yapacağız, diyorlar. Hapisten parası, dayısı olan çıkıyor. Erdoğan'ın avukatını tutan kesin çıkıyor. 
-Eren Erdem 333 gündür hapiste boşuna yatıyor. Füsun Üstel boşuna hapiste. Barış istedi diye insan hapse mi atılır? Kenan Evren de attı, 1402'likler vardı. Osman Kavala var, saçma sapan bir iddianame düzenlendi. 
Dış politikada ne başarımız oldu? Suriye'ye müsümanlar birbirini öldürsünler diye silah gönderdiler. Mustafa Kemal'in güzel bir kuralı var: Yurtta sulh cihanda sulh. Hiçbir komşumuzla sorunumuz yoktu. Şimdi de Libya'ya silah gönderiyorlar. 
Irak-İran savaşı 10 yıla yakın sürdü. İran'daki Irak temsilcisi bizim büyükelçimizdi. İki devlet Türkiye'ye güveniyorlardı. Nereye geldik? Dış politika iç politikaya malzeme yapılmaz, bunlar onu da yaptılar.
-Damat habire dengelemeden söz ediyor. Vatandaşın, adaletin dengesi kalmadı. Sizin dengeniz yerinde, enseniz kalın. Vatandaştan vergiyi toplayıp istediğiniz gibi harcıyorsunuz. 
-Tövbeyi bile şarta bağladılar. Akıl var mantık var. Numan Kurtulmuş 'önce 23 Haziran'ı geçirelim ondan sonra gerekirse tövbe ederiz' diyor. Ekrem İmamoğlu'nun hakkını yediler. Tövbe için Allah'a şart koşuyorlar, söyleyecek laf bulamıyorum."
 
Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları