loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan iktidara 5 maddelik İdlib önerisi

Kılıçdaroğlu'ndan iktidara 5 maddelik İdlib önerisi
Tarih: 04.02.2020 - 13:40
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"Gerçekten üzgünüm. Gönül ister ki bu tür toplantılarda siyasette temizliği haim kılalım. Elazığ ve Malatya'da yaşananlar ortak acımız. Kızılay Kızılay olmaktan çıktı. Nasıl üzülmezsiniz. 
Filistin'e nasıl üzülmezsiniz. Suriye'den şehitlerimiz geldi, nasıl üzülmezsiniz. Gerçekten üzüntülüyüm. 
Elazığ'da deprem olduğunda valiyi aradım hemen. Henüz, ölüm haberleri gelmemişti. 2 genel başkan yardımcısı ve milletvekillerimizi görevlendirdim. Bir iş bölümü yaptık. Ne oldu, kayıplar varsa yaraları nasıl sararız çabası içine girdik. Arkadaşlara hemen gelmem gerekiyor mu dedim. Hayır dediler. Bu aşamada gelmeniz doğru değil, dediler. Daha sonra gittik oraya. 3 genel başkan yardımcısı ve 3 belediye başkanımızla... Büyükşehir belediyelerimizin yardımlarını da koordine etmeye çalışıyoruz. 
Sivrice'ye Yazıkonak belediyelerine gititk. Hastaneye gittik yararlılara geçmiş olsun dileklerimiz tek tek ilettik. Enkazdan çıkmış kişinin bana anlattığı dert ne biliyor musunuz? 'Çocuğum işsiz' diyor. Kendisini unutmuş evladını düşünüyor. Siz bu tabloya üzülmez, nedir bu tablo diye sormaz mısınız?
Taziyelere gittik. İnsanlık dramı var. 2 aylık çocuğunu, 7 yaşındaki çocuğunu, eşini, kayınvalidesini kaybeden bir gençle konuştuk. Ben evdeydim, dedi. Bizim evimiz soğuk, kayınpederimin evi sıcak üşümesinler diye gönderdik, dedi. 
Afet sonrasıdır, insanların beklentileri vardır, karşılanması lazım. 82 milyon bu sorunu nasıl aşarız, yararları nasıl sararız, dedi. 
O gece Elazığ'da yattım. Muhtarlarla oturup könuştuk. Oradan Malatya'ya gittim, dertlerini dinledik. Allah kimseyi felaketle karşı karşıya getirmesin.
Bölgedeyken ciddi eleştiriler de aldık. Vatandaşların sorduğu soruya siyasi iktidarın cevap vermesi gerektiğini söyledim. Deprem vergilerini ne yaptınız, diye soruyor vatandaş dedik. En ağır eleştrileri aldık. Süratle ulaştık dediler. Kimse buna bir şey demiyor ki. Depremle mücadelenin iki ayağı var. Birincisi tedbir almaktır. Burası deprem bölgesi. İnsanlar ölmesin diye binayı depreme dayanıklı yapacaksın. Önlem almak budur. Deprem oldu, binalar yıkıldı, olabilir. Onun adı kriz yönetimidir. Önlem almak değildir. Önlem almadığınız için insanlar ölüyor. 
Japonya'da bizden daha şiddetli deprem oluyor kimsenin burnu kanamıyor. Binaları çöken ve hayatını kaybedenlerin yüzde 99'u fakirler. 
Basra harab olmadan önlem alacaksın. Bu vergileri topladın, neden dayanıklı binalar yapmadın, dedik. Beyefendi açıklamaya gerek yok, 'Bay Kemal'e mi anlatacağız' diyor. Bu soruyu sana 82 milyon soruyor. Vatandaşa cevap vereceksin. 
Van'da şunu şunu yaptık, diyor. Van'ı bilmez olur muyum? Van'da 604 ölü var. Van'a da gittik. Önlemi 604 kişi öldükten sonra aldın. Harcama, evler yaptın, doğru. Ama 100 metrekare evi depremzedeye 75 bin liraya sattın. Vergi aldın, depreme dayanıklı konutlar yapacağım, dedin. Deprem oldu, insanlar öldü o konutları yapmadın 604 kişi öldü. 
-Ortak bir talep vardı, Elazığ afet bölgesi ilan edilsin, diye. Kılıçdaroğlu siyaset yapıyor... Ne yapayım, vatandaşın talebini söylemeyeyim mi? İktidardan cevap beklerken MHP'den cevap geldi. 'CHP'nin hiçbir  talebine olumlu cevap vermeyiz' diye. 
Siyasette samimiyet farklıdır. Dilin ve yüreğin aynı şeyi dillendiriyorsa samimisinizidir. Biz samimiyiz. Hiç kimsenin burnu kanamasın isteriz. Parlamentoya getireceğiz, bakalım kim ne söyleyecek?
-Kızılay nerede bir deprem, sel olsa oradaydı. Okulda öğretmenlerimiz Kızılay kumbarası verirlerdi, bağış toplardık. 152 yıllık bir kurum. Bu kurum bugün hangi durumda. Deprem bölgesinde 2 gün kaldım. 1 tek Kızılay çadırı dahi görmedim. Kızılay fakir fukaraya sahip çıkacak bir kurumdur. Kızılay, Yeşilay ve Çocuk Esirgeme sosyal devletin omurgasını oluşturur. En büyüğü Kızılay. Bugüne kadar sıcak siyasetin göbeğinde. 152 yıllık kurum bu hale mi düşmeliydi? Yazıktır, günahtır. Türkiye genelinde 750 şubeyi 153'e indirdiler. Binlerce taşınmazı var. İstanbul'da tarihi bir yer buluyor orayı kiralayacağım, diyor. Dolar bazında kiralıyorlar, eleştiri gelince vazgeçiyorlar. Bina sahibine al 100 bin doları sesini kes diyorlar. Yöneticileri astronomik aylık alıyorsa iş gönüllülükten çıkar. Lüks araçlar, yüksek maaşlar hepsi var. Kaynaklar varlıklara gidiyor. 
Kızılay'ın paravan kuruluş olarak kullanılması gündemde. 8 milyon doları vereceğim, diyor Başkentgaz. 7 küsur milyon dolarını Türken'e vereceksin, diyor. Şartlı bağış yapıyor. Kızılay neden başka yere bağış yapsın. Yurt yapacaksa kendisine yapar. Manhattan'da yurt yapıyorlar. ABD'nin en pahalı yeri. Orada öğrenciler kalacakmış. Yurtta öğrenciler mi alacak, yoksa saray yandaşları geleceklerini garantiye mi alacak?
 
Bu yıl 60 bin kişi yurtlarda yer bulamadı. Gidip yurt dışında yurt yapacaklarmış. ABD'deki temsilcimiz araştırıyor. Şimdilik görünmüyor. Bunu izleyeceğiz. Kızılay nasıl vergi kaçırmaya paravan olur?
Man Adası'ndan söz etmiştim. Devlete vergi ödememek için dolarları buradan gönderdiler, oradan Türkiye'ye getirdiler. 5 kuruş vergi ödemediler. Bunu dile getirdim, belgeselini yaptık. Mahkemeden yasaklama kararı çıakrdılar. O hakime söylüyorum: Sende ahlak var mı acaba? Manhattan'da yurt yapacaklarmış, ne yurdu milleti mi kandırıyorsun?
Araştırma önergesi vereceğiz. Eminim MHP ve AK Parti araştırma önergesine hayır diyecektir.
Bağışı yaptıkları da çocuk tacizinden sabıkalı bir yer. Gerekçeyi Kızılay başkanı buluyor. Bu vergi kaçırmak değil vergiden kaçınmaktır. Bu açıkça fakir fukaranın hakkının soyulması demek. 285 bin 118 öğrenciye MEB aylık burs verecekti, para bulamadılar, veremediler.  8 milyon dolar vergisi Hazine'ye gitseydi belki öğrenciler burs alacaktı.
Kızılay içten içe çürümeye başlamışsa devlet çürüyor demektir. Olması gereken Kızılay yönetiminin istifa etmesidir. Ahlaklılarsa etmeleri gerekir. Araştırma önergesi kabul edilirse Kızılay'ın nasıl iktidarın arka bahçesine dönüştüğünü göreceğiz. Takip etmek CHP'lilerin görevidir.

-Kurtuluş Savaşı'nı yalnız kendimiz için değil bütün mazlum milletlere örnek olsun diye verdik. Milli Kurtuluş Savaşı egemen güçlere karşı yapılan bir savaştır. İşgale karşı yapılmıştır. Sevr'i yırtıp atıp bağımsız Türkiye'yi kurma savaşıdır. Filistinliler yıllardır mücadele ediyorlar. 15 Kasım 1988 FKÖ'ye bağlı Filistin Milli Konseyi başkenti Kudüs olan Filistin devletini ilan etti. 140'a yakın ülke tanıyor Filistin'i. Şu anda bir heyetimiz Filistin büyükelçiliğindeler. 2012'de BM Filistin'i kabul etti. 2015'te de Filistin'in bayrağı göndere çekildi. Batı Şeria ve Gazze İsrail işgali altında. Bunlar ortadayken Fİlistin sorunun çözümü için saygınlığı olan ülkeler mücadele ederken Trump yy'ın anlaşmasını yapıyor sorunu çözüyoruz, dediler. Bu barış değil savaş anlaşması. Kudüs'ün tamamını işgal anlaşması. 
1970'lerde Filistin Kurtuluş Örgütü saflarında gencecik, pırıl pırıl üniversite öğrencilerimiz mücadele etti. Mezarları hala orada. Filistin davasına sahip çıkma insanlık onurudur. Alınan karar dolayısıyla üzgünüz. Filistin bağımsız, işgalden arınmış toplraklarında yaşamalıdır.
-İdlib'den gelen acı haberler var. Askerlerimiz şehit oldular. Allah'tan rahmet diliyoruz. Başımız sağ olsun. Suriye konusunu yıllardır dile getiriyorum. Akılda bir Orta Doğu bataklığı lafı kaldı. Dış politkanın milli olması lazım. Dilimde tüy bitti. Dış politkada ülkenin çıkarları esastır. 
Dışişleri Bakanlığı bütün dünya ülkelerinde vardır. Bu farklı bir alandır. Herkes Dışişleri'nde görev yapamaz. Siyasetçiler dış politka ile ilgili cümle kurarken dokuz boğum olacak. Dışişleri'nin ayrı bir hukuku vardır. Dışişleri Bakanlığı'nı devre dışı bırakır ben yöneteceğim, derseniz liyakati yok edersiniz. Hayatında bir makale yazmamış insanı dış politikanın sorumlusu haline getirir misiniz? Yazıktır.
Egemen güçler ateşi kendi elleriyle tutmaz maşa kullanırlar. Pinpon topu gibi ABD ve Rusya arasında gidip gelirseniz iki taraf da sisiz kullanır. 
İdlib'de bir tarafta ABD bir tarafta Rusya var. 2 egemen güç Suriye'yi istediği gibi kullanıyor. İkisi de çatışacak taraflara silah temin ediyor. ABD ve Rusya'nın silah fabrikaları kazanıyor. 
 
İdlib'de terörist gruplar var. Heyet Tahrir Şam terörist kabul ediliyor. 20 bin ve 50 bin arasında değiştiği söyleniyor sayılarının. Bu gruplara silahları kim veriyor? Çin, ABD, Rusya, Suriye rahatsız. Bizim de rahatsız olması lazım. Bu terörist unsurlar topraklarımıza girerse ne olur düşünebiliyor musunuz? Soçi'de bir anlaşma yapıldı. Anlaşma 17 Eylül 2018'de yapılıyor. Erdoğan öneriyor: 'Bütün muhalif grupların 10 Ekim 2018'e kadar ağır silah, tanklar, roketler ve havan toplarının geri çekilmesini taahhüt ediyor. İki karayolu açılacak diyor Erdoğan. Türkiye'nin üstlendiği bu görevi imkansız görev olarak tanımladım. Geldiğimiz nokta dramatiktir. Soçi, Astana bitti lafları dolaşıyor. Kabak bizim askerin başına patlıyor. 
Sığınmacılar gelecek. Bu Suriyeliler milletin başına bela olacaklar diye 50 sefer söyledim. Suriyelileri ateşe atın demiyorum. Bölgeyle, BM ile konuşun. Evlerini barklarını yapın. Trump, niye almıyorsunuz diyor. Sen al,daha zenginsin. Al eyaletlerine dağıt. Bizimkilere vatandaşlığa al diyor. Bizimkiler de 110 bin kişiyi aldı. Dışişleri Bakanına da söyledim, terör unsurları Türkiye'ye girerse faturayı bu millet ödeyecek. 
5 maddelik önerimiz var. Yine sorumluluk üstleniyoruz. 
1- İdlib'de konuşlanan mehmetçiğimizin can güvenliği önemli. Suriye'de görev yapan tüm mehmetçiklerimizn can gücenliği için adımlar atılmalı.
2- Türkiye Soçi mutabakatı yükümlülüklerin yerine geitirememesi nedeniyle Rusya ile koşulları yeniden değerlendirilmeli. Koşullar duruma uygun hale getirilmeli.
3- Siyasi iktidar Suriye'de ülkeyi tehdit eden gruplarla işbirliğini sonlandırılmalı. Diplomatik çabalar artırılmalı. 
4-İdlib'deki durum yeni bir sığınmacı dalgasını hareketlendirmiştir. Türkiye yalnız bırakılmamalı. BM'nin ve AB'nin sorumluluk üstleneceği süreç başlatılmalı.
5-İdlib Suriye toprağıdır. Terörsit unsurlar ve muhaliflerin silah bırakmaları çağrısı yapılmalı. Kararlılık gösterilmeli.
 
Tank paleti, 15 Temmuz şehit ve gaizleri için toplanan paraları unutmadık. Erdoğan'ın Kaddafi'den aldığı 250 bin doları hangi vakfa bağıladığını soruyoruz, unutmadık."
 
Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları