loading
close
SON DAKİKALAR

Kışanak: Öcalan sorumlu, parlamento sorumsuz olamaz!

Kışanak: Öcalan sorumlu, parlamento sorumsuz olamaz!
Tarih: 02.04.2013 - 15:27
Kategori: Siyaset

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak partisinin grup toplantısında çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve eleştirilerde bulundu...

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak partisinin grup toplantısında akil adamlar, geri çekilme ve parlamentonun rolü konusunda değerlendirmelerde bulundu.

4 Nisan'da Ömerli (Amara) köyünde Abdullah Öcalan'ın doğum gününe katılacakları 'sürecin ruhuna uygun' davranmaya davet eden Kışanak, güvenlik görevlilerinin de bu sorumlulukla hareket etmelerini istedi. 2009'da yapılan kutlamalarda öldürülen iki kişinin kaybından sorumlu olanların yargı önüne çıkarılmasını isteyen Gültan Kışanak, Paris'te üç Kürt kadının öldürülmesinin sorumluluğunun da Fransa ve Türkiye 'nin üzerinde olduğunu belirtti. Kışanak üniversitelerde artan çatışmalara da dikkat çekerek, yönledirilen grupların Kürt öğrencilere saldırdığını ve buna karşı caydırıcı olunması için hükümetin üzerine düşenleri yapması gerektiğini söyledi. Kışanak, "Vur de vuralım, öl de ölelim" sloganına, "Onun da sırası gelecek" diyen MHP Lideri Bahçeli'den de bu ifadesini düzeltmesini istedi.

Kışanak'ın konuşmasından diğer satırbaşları şöyle:

- Akil insanlar heyetinin öncelikli olarak kapsayıcı olması gerekiyor. Bir toplumsal uzlaşı ve barışı tesis etmeye çalıştığımız bugünlerde bu heyet toplumun çok farklı kesimlerini barış ve dmokratik çözüm doğrultusunda sürece katan bir anlayışla oluşması gerekiyor. Bu heyetin adalet ve toplumsal vicdanı yansıtacak şekilde ele alınması gerekiyor. Dolayısıyla böyle bir bileşen oluşturmaya gayret etmek gerekiyor. Ayrıca taraf olmayan, taraf olacaksa da barışın ve özgürlüklerin yanında taraf olan kişilerden oluşması gerekiyor. Bu sorunu çözebilecek bir birikime sahip olmaları gerekiyor. Bu niteliklere sahip, akademisyenlerin ve hukukçuların temsil edilmeleri gerekiyor. Kadınlar da kendi çözüm önerileri ve yaklaşımlarıyla katılmalıdırlar.

- Yaklaşık iki haftadır parlamento yasa çıkarabilir mi şeklinde bir tartışma sürüyor ama oldukça kısır yapıldığı için kamuoyunda bir bilgilenme oluşmadı. Bu süreçte herkese büyük sorumluluk düşüyor, BDP'ye, KCK'ya, sayın Öcalan'a sorumluluk düşüyor, sorumluluk düşmeyen tek yer parlamento! Böyle bir şey olabilir mi? Hepimize sorumluluk düşüyor diyoruz ama parlamentoyu dışarıda bırakıyoruz. Bu her şeyden önce parlamentoya hakarettir. Bu parlamentodan şimdiye kadar çokça savaş kararı, sınır ötesi operasyon kararı çıktı bir kez olsun barış için el kaldırsın. Parlamentonun barış ve demokrasi yolunda rolünü oynamasına izin verilmelidir. Bu konuda teknik zorluklar var, parlamento nasıl karar alacak deniyor. Dünyanın her yerinde çatışma süreçlerini sona erdiren örnekler var. Doğu Timor, Fas, Arjantin gibi ülkelerde parlamentolar barış süreçlerini yasa çıkararak yürütmüştür. Bizler de barış, demokratikleşme ve helalleşme için yasalar çıkarabiliriz.

- İstersek parlamento komisyonu, istersek parlamemto dışı bir komisyon, isterse karma bir komisyon kurarak bu süreci yürütebiliriz. Biz bu süreçte parlamentoyu daha fazla sorumluluk üstlenen bir pozisyonda görmek istiyoruz.

- Bu süreci sadece geri çekilmeyle sınırlayarak kısırlaştırdılar. Oysa bu gerillanın geri çekilmesi dışında bir barış yolculuğu yapmak istiyoruz ve bu yolculukta da parlamentonun görev almasını istiyoruz.

- Geçen hafta Ankara 'da sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, insan hakları örgütleri ve emek örgütlerinin temsilcileriyle toplantılar yaptık. İmralı'da başlatılan sürece desteklerini gördük. İnsan hakları derneklerinin ufuk açıcı çalışmaları olduğunu gördük. İstanbul'da kadın örgütleri ve feministlerle bir toplantı yaptık ve kadınların bu süreçte en güçlü şekilde yer almak istediklerini gördük.

- Alevi örgütlerinin tamamı akan kanın durması konusunda tam bir destek veriyor.

- Tabii tüm bu kuruluşların kaygıları da var ancak görüyoruz ki bu kaygıları ortadan kadırmanın tek yolu sürece katılımlarının sağlanmasıdır. Bu süreç sadece belli kesimlerin katılmasıyla olmaz. Tüm bu kesimler yer almalıdır.

- Yine dün bölge baroları da bir açıklama yaptı. Bölge baroları çatışmalı sürecin içinde yer almış, tanık olmuş kurumlar olarak sürece destek verdiklerini ve aynı yaklaşımı Türkiye Barolar Birliği'nden de beklediklerini söylediler. Ayrıca parlamentonun da sürece ilişkin yasal dayanak oluşturma çağrısı yaptılar. Biz de bunu önemsiyoruz

- Herkesin kaygısı geçmişte olduğu gibi bu süreç de boşa çıkabilir mi? Başkalarının B, C, D planları var mı gibi kaygılardır. Kimseye kaygılarınızı bir kenara bırakın demiyoruz ama kaygılarımız bizi engellememeli, frenlememeli, sürecin dışına itmemelidir diyoruz. Kürtler bütün dünyadaki halklar gibi onurlu bir barışı ve özgür bir yaşamı hak ediyoruz. Bizim tek planımız var: Örgütlenmek ve mücadele etmek. Bu planımızı gerçekleştirmek için de kendimize, örgütümüze, direnişimize güveniyoruz.

- Dolayısıyla Kürtlerin çok farklı çevrelerinde ve Türkiye'nin demokratik kamuoyundaki kaygılara hak veriyoruz ama bu kaygılarla birlikte mücadele etmek de tek planımız diyoruz.

- 4 Nisan sayın Öcalan'ın doğum günüdür. Kürtler 'sayın' dedikleri için, 'Kürt halk önderi' dedikleri için çok acılar çektiler ama şimdi ortaya çıktı ki, çözüm konusunda en önemli irade onun iradesidir. Geçmiş yıllarda 4 Nisan'da Kürt halkı hem Öcalan'ın doğum gününü hem kendisinin tarih sahnesine çıkmasını, sembolik olarak kendi doğum gününü kutluyordu. Yaralarımız hala açıktır, Kürtler Mahabad'da, Halepçe'de, Dersim'de ortadan kaldırılmaya çalışıldı. 90'lı yıllarda yaşananlar hala hafızalarda taze. Böyle bir halk ayağa kalktı, varım dedi. Bu nedenle 4 Nisan'ı kutladı. Bu yıl 21 Mart'ta açıklanan barış ve çözüm deklarasyonu nedeniyle ayrıca bizi barışa götürecek bir yolun başlangıcı olarak kutlanacaktır, tüm halkımızı davet ediyorum.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları