Tarih:
14.12.2012
Alevi bir gencin Meclis'te cem isyanı!
Mustafa Mutlu yazdı, ''Hacı Bektaş Veli, hiçbir zaman o camide namaz kılmadı Sayın Çiçek...''
Bir süre önce PKK‘lı teröristler tarafından kaçırılan ve serbest bırakıldığında kaçıranlardan “Kardeşlerim” diye söz eden CHP‘li Hüseyin Aygün, Meclis‘te cemevi açılması için bir öneride bulunmuştu. Meclis Başkanlığı da, “Alevilerin ibadet yerinin de cami olduğunu ve cem evine gerek olmadığını” söyleyerek öneriyi reddetmişti.Alevi vatandaşlarımız bu olaya fena halde kırıldı.
Yıllardır tanıdığım ve oğlum gibi sevdiğim, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğrencisi Serdar Demirkol telefon etti. O sakin çocuk isyan ediyor ve büyük haksızlığa uğradıklarını anlatmaya çalışıyordu.
“Hiç uzatma Serdar, otur ve yaz” dedim...
O da oturdu ve yazdı... İşte bir Alevi gencin kaleminden, Meclis‘te cemevi olayı:
“Sayın Meclis Başkanı,
Gazetelerde yer alan haberlere göre CHP’li Hüseyin Aygün’ün Meclis’te cemevi açılmasına ilişkin önerisini reddetmişsiniz.
Gerekçedeki ifadelerinizde yer alan ‘ibadet şekline’ yönelik açıklamalarınızı da düz mantık ürünü bulmakla birlikte; asıl itirazım ‘Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesine gidildiğinde Hacı Bektaş-ı Veli külliyesinde ibadethane olarak bir caminin bulunduğu görülecektir. Zira bu külliyede cemevi bulunmamaktadır’ kısmına!
Bu camiden hareketle Hacı Bektaş Veli’nin camide ibadet ettiğini tez olarak ortaya koyuyorsunuz.
Yaptığınız şey düpedüz tarihi çarpıtmak.
Hacı Bektaş Veli, hiçbir zaman o camide namaz kılmadı Sayın Çiçek. Çünkü o cami Hacı Bektaş Veli’den sonra yapıldı. Ne zaman olduğunu siz daha iyi bilirsiniz.
Hacı Bektaş’ın o camiye gitmediği tarihsel olarak gün ışığı gibi ortadayken; sanırım bize bir özür borçlusunuz.
Yaptığınız bu çarpıtma üzerinden bir de demagoji yapıp milyonlarca insanın ibadethane olarak gördüğü bir yer hakkında ‘ibadethane değil’ demeniz ise bir Meclis Başkanı’na yakışmıyor. Biz yüzyıllardır ibadetimizi cemevlerinde yapıyoruz, bundan sonra da öyle olacak. Sizin ‘devlet’ olarak bunu tanıyıp tanımamanız çok da bir şey değiştirmiyor.
***
Hüseyin Aygün’e gelince...
‘Kardeşlerinin’ elinden kurtulduktan sonra yaptığı açıklamalarla kaybettiği tabanı yakalamak için işi bu noktaya getiriyor.
25 yaşımı doldurdum,19 yıldır cem ortamındayım.
Meclis içinde cem ibadeti yürütülmesi pek mümkün değildir.
Zakir (saz çalıp, nefesleri okuyan ozanlarımız), baba ve diğer hizmet erleri olmadan cem yürütme imkânının olmadığını Hüseyin Aygün elbette biliyor ama dedim ya taban isyanlarda!
Kaldı ki Meclis, kaç perşembe akşamı açık kalıyor?
Hadi diyelim kaldı, sizin yasal göreviniz dururken gidip cem mi yapacaksınız?
Cem bir gösteriş işi değildir Sayın Aygün! Gidip Meclis’in orta yerine cemevi koydurmaya çalışmanız, inancın ruhuna da aykırı.
Daha ‘Kardeşlerim’ ve ‘Alevilik İslam’ın dışındadır’ sözleriniz dururken, bir de buna sarmanız sadece sizden daha fazla kopmamıza neden oluyor. Sizin yüzünüzden oy bile vermediğim dede-baba partimden iyice koptum, bari inancımızla uğraşmayın.
Cemil Çiçek’in de böyle enteresan açıklamalar yapmasına neden olup, ayrıca huzur bozmayın.
Alevilik Meclis’te öyle kafasının estiği zaman konuşulacak bir mesele değil... Aklınızda bulunsun.”
***
İşte; Serdar‘ın duyguları böyle...
Acaba şu siyasetçiler dinden ellerini çekmeleri gerektiğini acaba bir gün anlayabilecek mi?
*****
Günün sorusu
Sorum; sel olup dün Silivri‘ye akan, yüzde biri bile mahkeme salonuna giremediği için ayazda bekleyen, her yaştan, her meslekten, kadın erkek, aydınlık yüzlü insanlara:
Eğer böylesine kalabalık, bu kadar güçlü ve kararlı olduğunuzu daha önceden gösterebilseydiniz, bugün yaşananların acaba kaçta kaçı yaşanırdı?
*****
Akın var, Silivri’ye akın!
Dün Silivri‘deydim... Daha TEM‘e girdiğimde bir gariplik hissettim. Yüzlerce otobüs konvoy halinde gidiyordu. Çoğunun önlerinde, nereden geldiklerini belirten bir de pankart vardı.
İstikamet ise Ergenekon yargılamasının yapıldığı Silivri‘ydi elbette.
Cezaevi yerleşkesine ulaştığımda, bir “dünya rekoru”nın kırıldığına bizzat tanıklık ettim. Sayı vermem mümkün değil (bugün nasıl olsa her gazete kendine göre bir sayı verecektir) ama inanılmaz bir kalabalık toplanmıştı.
“Dünya rekoru” dememin nedeni ise belli:
Eminim hiçbir ülkede hiçbir davanın bu kadar çok “izleyicisi” olmamıştır.
Peki; neden koştu bunca insan Silivri’ye?
Ne yazık ki, oradaki yargılamanın “adilliği” konusunda kuşkuları vardı da ondan!
Eğer mahkeme, yargılamanın bağımsız ve tarafsız yapıldığı yönünde bir izlenim oluştursaydı, bunca insan da o ayazda sıcak yataklarından kalkıp yüzlerce kilometrelik mesafelerden Silivri‘ye akın etmezdi!
***
Elbette adalete saygılıyız...
Adaletten tek beklediğimiz ise bağımsız yargılama!
Umarım mahkeme, bu konuda bugüne kadar sağlayamadığı güveni bundan sonra sağlamayı başarır...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları